Sizinkiler

Black Mesa

Aşağıda yer alan “Black Mesa” hakkındaki güzel inceleme yazısı, spider-carnage nick’li okurumuz Fuat Alpay tarafından hazırlanmıştır. Kendisine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Sizler de her türlü yazınızı mektup2@merlininkazani.com adresine gönderebilirsiniz. Yazı gönderme koşulları için tıklayın.

Artılar: Müthiş nostalji hissi, özüne sadık kalınan oynanış, sıfırdan yaratılan modellemeler, akıl alıcı soundtrack, 8 yıllık büyük bir emek
Eksiler:
Xen bölümleri için sabırsız bekleyiş

Grafik: 90
Ses:
95
Oynanış:
95
Genel Puan:
95

Yapımcı: Black Mesa Team
Yayıncı:
Steam
Türü:
FPS
Çoklu
Oyuncu: Yok
Platform:
PC

Half Life efsanesi hayatımıza gireli tam 14 yıl oldu. Efsane olmak kolay değil derler ya, aynen öyle oldu. Uzun süre dağıtıcı firma bulunamadı. Ta ki Sierra çıkıp da hayatını kurtarana kadar. Ve böylece Valve’ nin fenomeni Half Life oyun dünyasının mihenk taşlarından biri oldu.

Nedir onu efsane kılan özellikleri? Tabii ki konusu ve atmosferi. Günümüzde bile varlığı tartışma konusu olan New Mexico eyaletindeki Black Mesa araştırma üssünü ekranlarımıza taşıdı oyun. Yeni mezun bir kuramsal fizikçiyi, Gordon Freeman’ı, kontrolümüze bıraktı. Katıldığımız deney, korkunç bir felaket doğurdu ve Xen evrenine boyutlar arası bir kapı açıldı. Devlet ise delilleri yok etmek için, uzaylı-bilim adamı ayırt etmeksizin herkesi ortadan kaldırmak üzere deniz piyadelerini üsse gönderdi.

Öncelikle şunu belirtelim; Black Mesa bir remake değil. Baştan aşağı tüm modellemeler, karakterler ve bölümler özüne sadık kalınarak sıfırdan yaratılmış. Bu oyuna mod demek (ki öyle) cidden saygısızlık olur. İlla ki mod başlığına sokmaksa niyet, gelmiş geçmiş en iyi moddur Black Mesa.

Böyle Fana Can Feda
Saatlerce Half Life’ın hikayesi üzerine konuşabilirim ama lafı fazla uzatmayı düşünmüyorum. Zira bu oyunu oynamayanınız yoktur sanırım. Şimdi Black Mesa hakkında konuşmaya başlayabiliriz. Öncelikle yapımcı ekip Black Mesa Team’den bahsedelim. 30 kişilik tecrübesiz bir ekipten bahsediyoruz. Bu 30 kişiyi bir araya getiren ortak nokta ise hepsinin sıkı bir Half Life fanı olması. Ortada 8 yıllık bir emek var ve oyunu kendi sitesinden veya Steam’ den ücretsiz olarak indirip, oynayabilirsiniz. Müthiş bir özveri, azim ve heyecan söz konusu. Resmen Valve firmasına, oyunu Steam’ de yayınlatmaktan başka hiçbir iş bırakmamışlar.


Anılar…Anılar…
“New Game” seçeneğine tıklayarak oyuna başladığımda ne ile karşılaşacağımı az çok bildiğimi sanıyordum fakat yanılmışım. O tanıtıcı tramvay yolculuğu beni resmen yıllar öncesine aldı götürdü. Bu efsanevi dakikaları, yepyeni grafiklerle (oyun Source motoruyla yapıldı) tekrar yaşamak beni mest etti. Ardından kısa bir Black Mesa gezisi ile şunlar gözüme çarptı; tüm oyunun baştan yaratılması sonucu haliyle bilim adamları da bundan nasiplenmiş ve oyuna kadın doktorlar da eklenmiş. Ayrıca yeni grafiklerle, bazı dikkat çekici önemli anları rahatlıkla görüp, inceleyebiliyoruz. Örneğin; felaketten önce, kapısı kapalı bir laboratuarda bir bilim adamıyla konuşan G- Man’ i ilk kez görüşümüz ve bizi fark edince camın perdeliğini indirmesi. Half Life’ da G- Man’ i gördüğümüz anlar ve başka ürpertici sahnelerden bazılarını mevcut grafiklerle fark edemeyebiliyorduk. Half Life’ da zaten bizi içine çeken atmosfer, Black Mesa’da resmen yutup sindiriyor.

Ardından felaketin yaşanacağı test alanına girdim. Saniyesi saniyesine neler olacağını bildiğim halde patlamalar başlayınca, sarsıntılar artınca beni yine yıllar önceki aynı heyecan sardı. Kazadan sonra test alanından çıktım. Kaosun hakim olduğu Black Mesa’ da kimi doktorları kurtarmaya çalıştım, kiminin ölümüne şahit oldum. Odaların arasından hızlıca geçtim. Half Life hayranlarının yakından tanıdığı, en iyi dostumuz olan levyeyi elime aldım. Anladım ki yıllar geçmesine rağmen Gordon Freeman formundan hiçbir şey kaybetmemiş. Levye ile tüm düşmanları peşi sıra yere serdim. Sonra platformlar arasında ilerlerken, duck-jump diye tabir ettiğimiz, space ve ctrl tuşlarının peşi sıra kullanılmasının aynen korunduğunu fark ettim.

Beni Bu Akşam Ağlattılar
Oynadım. Saatlerce oynadım arkadaşlar. Sıkılmadan, zevkle bölümleri art arda geçtim. Ve tıpkı özündeki gibi hiç ara sahne olmadığını, oyunun hiç kesilmediğini fark ettim. Gordon Freeman’ ın piyadeler tarafından etkisiz hale getirilip, çöp öğütme tesisine bırakıldığı sahne dışında oyun hiç kesilmiyor, kontrol elimizden alınmıyor.

Black Mesa, Half Life’ ın toplam 17 bölümünden şimdilik 13′ ünü içeriyor. Xen bölümleri şu anda oyunda bulunmuyor. Yeri gelmişken şuna da değinmek istiyorum; kimi sitelerdeki incelemelerde ve yorumlarda, oyunun bu yönünü epeyce eleştirmişler ve böyle bir oyunun puanlarını kırmışlar. Ayrıca şu anda Black Mesa’ da multiplayer modu da bulunmuyor. Gerek var mı derseniz, bence yok. Zaten Black Mesa’ nın amacı, yıllar sonra Gordon Freeman’ ın hikayesini daha iyi şartlarda bir kez daha yaşayabilmek.

Yapımcı ekip şu anda son 4 bölüm üzerinde çalışmakta ve bittiği anda oyuna eklenecek. Ayrıca multiplayer modun da Xen bölümleriyle beraber oyuna ekleneceği, dedikodular arasında yer almakta. Ekip, bu şekilde yapmakta gayet haklı, aksi takdirde oyun peş peşe ertelenebilir ve takipçilerini hayal kırıklığına uğratabilirdi. Oyunda puan kıracak yer bulamayan yazarların böyle ucuz yöntemlere başvurması çok üzücü.

Casual Oyunlara İnat
Black Mesa’yı basit bir sınıflandırma yapacak olursak FPS olarak adlandırabiliriz. Lakin oyunumuz, günümüzdeki oynanış mekaniklerine epeyce uzak. Günümüz casual oyunlarından alıştığımız üzere; takım arkadaşlarını takip et, bu adamı öldür, şu binaya dürbünle bak gibi basit görevler bu oyunda yer almıyor. Aslında oyun bize hiçbir görev vermiyor. Bununla beraber, ne bir haritaya ne de bolca ekipmana sahibiz. Oyun bizi karantinaya alınmış bir araştırma merkezinde tek başımıza bırakıyor ve gerisine hiç karışmıyor. Oyun boyunca neyi nasıl yapacağımız tamamen bize kalmış durumda ve yaptığımız şeylerin sonuçlarından da yine sadece kendimiz sorumluyuz.
Şu ana kadar yazıda birkaç detaydan bahsettim. Bu detaylar, Black Mesa’ yı günümüz oyunlarından ayıran detaylar oldu.

Örneğin; duck-jump olayını ele alalım. Cidden yapımcı ekip 8 sene boyunca bu sistemi değiştiremedi mi? Veya ara sahnelerin yokluğuna ne demeli? 8 yıl boyunca 3-4 tane daha farklı video hazırlayamadılar mı? Hiç olmadı bir harita da mı ekleyemediniz oyuna? Arkadaşlar, tüm bu eleştiriler karşısında şu soruyu sormak istiyorum: Tüm bunlar olsaydı eğer, ortaya çıkan oyunun Half Life ile uzaktan yakından bir alakası kalır mıydı? Cevabınızı duyar gibiyim. Bu projedeki maksat, orijinal Half Life ruhuna, dinamiğine hiç dokunmadan, özüne sadık kalarak bir oyun hazırlamaktı. Kesinlikle amaçlarına da ulaşmışlar. Black Mesa Team’in bu saygı gösterisini ayakta alkışlamak gerek.

Tekrar Görüşeceğiz Freeman
Yazımın sonuna gelirken oyunun çok iyi olduğu bir noktayı es geçtiğimi fark ettim. Half Life’ da olmayıp, bu oyunda olan ender özelliklerden biri; müthiş soundtrackler. Oyuna eklenen soundtracklerin türlerine, ritimlerine ve zamanlamalarına söylenecek tek söz yok. Oyuna çok yakışmışlar. Ayrıca Steam’ de yayınlanan her oyunda olduğu gibi Black Mesa’da da bir achievement sistemi mevcut.

Bu türü ister sevin, ister sevmeyin, ister sıkı bir Half Life fanı olun, ister olmayın, ne yapın ne edin bu oyunu kesinlikle oynayın. Black Mesa, Half Life’ ı sevenler, önceden oynayanlar için sıkı bir nostalji, çok küçük bir ihtimal de olsa oynamayanlar için ise eşsiz bir deneyim olacaktır. Bir gün bu sayfalarda Half Life 3 incelemesini de okumanız dileğiyle, herkese iyi oyunlar.

Yarın, Alper Kocamaz’dan’den Assassin’s Creed 3 incelemesi sizlerle olacak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu