Blood Ties (Makale)

İnsanların eski filmleri neden sevmediğini bir türlü anlayamadım. Tamam, belki “yıl olmuş 2014” mantığı birçoğumuzda var ancak hadi ama… Gerçekten başarılı bir konu ve eskitilmiş resimlerle süslü filmlerden hiç mi hoşlanmazsınız? Şöyle 70 veya 80’lerden güzel bir film çıksa karşımıza? O da mı olmadı? Olur, olur; gelin sizi 1974 yılının New York’una götüreyim.

30 Mayıs tarihinde ülkemizde vizyona girecek olan Blood Ties (Kan Bağları), 26 Mayıs tarihinde Beyazperde’nin ön gösterimi sayesinde polisiye türüne olan farklı bir bakış açısını gözler önüne serdi. Genelde basit olarak ilerleyen bir konusu varmış gibi görünse bile, karakterler arasındaki diyaloglar ve görüntülerinin de hafif eskitilerek izleyiciye sunulması, filme ayrı bir hava katmış.

Filmin konusu ise şu şekilde; 50 yaşındaki Chris hapishaneden iyi halinden dolayı salıverilir. Başarılı bir polis olan kardeşi Frank kapıda onu beklemektedir. Chris ve Frank her zaman farklı olmuştur ve babaları Leon, ilginç bir şekilde Chris’e bağlıdır.  Kardeşinin bu sefer değişebileceğine inanan Frank ona evini açar, bir iş bulur ve eski karısı Monica ve çocuklarıyla görüştürür ancak Chris yeni bir başlangıç yapamadan tekrar suç işlemeye başlar. Frank bu durum karşısında Chris ile tüm ilişkisini keser ancak aralarındaki kan bağı buna sonsuza dek izin vermeyecektir…

Kan Bağları’nın oyuncu kadrosu; Clive Owen, Billy Crudup, Marion Cottilard, Mila Kunis, Zoe Saldana, Matthias Schoenaerts, James Caan, Noah Emmmerich, Lili Taylor, Domenick Lombardozzi, Jone Ventimiglia, Griffin Dunne, Jamie Hector ve Yul Vazquez’den oluşuyor. Yönetmen koltuğunda ise Guillaume Canet oturuyor.

Kan Bağları, genel olarak orta seviyede bir film olarak nitelendiriliyor
ve zaten ulaşmaya çalıştığı kitlenin de farklı olması, doğal olarak
filmi biraz geri planda tutuyor. Her ne kadar 70 yapımlarından
hoşlananlar hala var olsalar bile, geri planda kalan bazı noktalar, ne
yazık ki Kan Bağları’nı mükemmellikten uzaklaştırıyor. 

Roman uyarlaması olan bir filmin (Les Liens Du Sang) yeniden çekimi olan Kan Bağları’nın atmosferi, tam da istenildiği gibi. Yani kendinizi kesinlikle 70’lerde hissediyorsunuz. Araçlar, kıyafetler ve hatta karakterin konuşmaları, tavırları sizi alıp 70’li yıllara götürüyor ancak gelin görün ki, o kadar güzel bir açılıştan sonra filmin temposunun düşmesi, insanı biraz hayal kırıklığına uğratıyor. En azından filmin sonlarına doğru aksiyonun bir şekilde toparlanması, filmi ayakta tutuyor ancak bazı olaylar havada kalıyor ve izleyici ister istemez, filmden soru işaretleriyle çıkabiliyor.

Her ne kadar eksik yönleri olsa bile, filmin izleyenlere aşıladığı önemli bir mesaj var; ailemiz bizim için önemli. Blood Ties adından da anlayacağımız üzere, bizleri yaşanılan tüm sorunlara rağmen kendi kanından olan biri için, yapılan fedakarlıkları ön plana çıkartıyor.

İyi seyirler.

Exit mobile version