Black ismini duymuşsunuzdur. 2006’da Criterion Games’in yapımcılığında, EA Games’in dağıtımcılığıyla piyasaya sürülen oyun, PS2 için çıkmıştı ve tam bir çılgınlık yaratmıştı. PS2’de her tarafı dağıtabildiğiniz, parçaladığınız, çatışmalarda etrafın birbirine girdiği bir yapımdı. Çevrenin dağılma, kırılma efektleriyle birlikte silahlı mücadeleler oyunun merkezi ve en eğlenceli kısmıydı. Grafikleri de genel olarak iyiydi, halen PS2’imde arada sırada açar oynarım. Doyamadığım ender kaliteli isimlerden biri. 2006’da birçok ödül aldı, bunu da belirtmeden geçmeyelim. Black’in tasarımcısı ve yapımcılarından Stuart Black, Black 2 ile ilgili planlarını bir röportajında belirtmişti. Hatta bir basın duyurusuyla PC, X360 ve PS3 için çıkacağı da duyurulmuştu, ancak hesaplar tutmadı ve Black 2 rafa kaldırıldı. Yine de elimizde Black 2 olmasa da, onun “Ruhani devamı” olarak adlandırılan Bodycount var…
Vahşi kan akacak!
Stuart Black’in başını çektiği Black’in orijinal yapımcı ekibinden bir bölümü, Guildford Studio’da, Bodycount’ı geliştirmeye başladı. Yine FPS türünde olacak yapım PC, X360 ve PS3 platformları için hazırlanıyor. Yapım Jackson isimli bir şahsi muhteremin hikayesini konu ediyor. Jackson, “The Network” adı verilen bir organizasyon için çalışan eski bir Amerikan askeri. Normalde işi Birleşmiş Milletler’in bile çözemediği hükümetler arasındaki çatışmalara çözüm bulmak, ancak zamanla bu mücadeleler arkasında gizemli kaynakların olduğunu keşfediyor ve böylece işler karışıyor. Yapımın içeriğine ve oynanışına odaklaşırsak, yine bildiğimiz Black tarzı bir mekanik karşımıza çıkacak.
Silahlarımızla etrafı bolca yakıp, dökecek ve önümüze geleni vurup, öldüreceğiz. Silah olarak karşımızda geniş bir yelpaze olacak, ancak koca bir ancak diyerek burada noktalıyorum, çünkü yapımın merkezi noktası “Yıkma ve parçalama”. Oyun boyunca ne biz ne de düşmanlarımız rahat olmayacak. Düşmanımız siper aldı, güya kendini koruyor, ancak saklandığı yeri tarayarak parçalayacak ve onun ortaya çıkmasını sağlayacağız. Böylece açık hedef olacak ve kolayca ortadan kaldırabileceğiz. Duvarın diğer tarafında düşmanlar var, duvarı parçalayarak onları bir güzel öteki dünyaya yollayabileceksiniz. Diğer bir nokta da işte burada devreye giriyor, Bodycount bizlere ilginç bir siper alma imkanı sunacak, çünkü etrafın yıkılabilir olması nedeniyle kendi siperliklerimizi de oluşturma imkanımız yer alacak.
Oyunun fiziki kanunları bizim lehimize olduğu kadar aleyhimize de çalışacak. Düşmanlarımız düşünerek hareket edecek ve bize karşı taktik geliştirecekler. Dar alanda rakiplerimiz bizi avlamak için elinden geleni yapacak. Düşmanlarımızın da kendilerine göre belli bir sınıfları olacak, yeri geldiğinde çeşitli Power-up kullanan rakipler olacak, yeri geldiğinde kendini iyileştirebilen ve arkadaşlarına bu konuda da yardım eden tipler çıkacak. Power-up’lardan konu açıldı, evet ölümcül bazı güçleri kullanım söz konusu. Belli bir öldürme skoruna ulaştığımızda kilitli olan Power-up’lar açılacak. Mesela tehlikeli ve toplu katliam yapan hava saldırısı düzenleyebileceğiz. Bodycount’ta çoklu oyuncu seçeneği de bulunacak ki, Team Deathmatch’ın olacağı bahsediliyor ve ek olarak co-op özelliği de yer alacak.
Ayrılıklar ve sonrası
Oyun daha önce Colin McRae: Dirt, Colin McRae: Dirt 2, Race Driver: Grid ve Operation Flashpoint: Dragon Rising’te kullanılan EGO grafik motoruyla geliştiriliyor. Şu zamana kadar yayınlanan materyaller çevreye hasar verme ve görsel efektler bakımından Bodycount’un başarılı olduğu yönünde. Buraya kadar her şey gayet güzel, ancak yapımcı ekipten Stuart Black açıklanmayan bir nedenden dolayı ayrıldı ve City Interactive’e geçti. Black zamanı için gayet kaliteli ve ses getiren bir oyundu. Ancak eleştirmenlerin bazıları artık Black’teki hasar verme ve oynanışın, çoğu yeni nesil yapımda bulunduğunu ve Bodycount’un değişik bir tat veremeyeceğini belirtiyor.
Stuart Black’in ayrılmasının da belli bir yönde yapımı etkileyeceğini düşünüyorlar. Sonuç ne olursa olsun Bodycount genel olarak eğlenceli olacağı ve sıkı bir çatışma imkanı vereceği gözüküyor. Son E3 videosundaki oynanışa ve ortama Sleigh Bells’in Kids şarkısı da tam uymuştu. Tüm soruların cevabını 26 Ağustos’ta almış olacağız…