Borderlands 3 incelemesi! Co-op denince akla ilk gelen ve birinci oyununun üzerinden 10 sene geçmesiyle zamanın bize nasıl hızla akıp gittiğini hatırlatan seri Borderlands, üçüncü oyunuyla sevenlerine tekrar merhaba dedi. Kendine has cell shaded olarak adlandırılan çizim tarzıyla tasarım açısından diğer oyunlardan ayrı duran Borderlands, kıyamet sonrası bir dünyada geçiyor. İlk iki oyunuyla başarıya ulaşan seri, üçüncü oyunuyla son perdesini yaparak şimdilik sevenlerine veda etti. Peki bu final perdesi, gerçekten güzel bir kapanış yaptı mı? Ve Borderlands 3 gerçekten de fiyatının hakkını verecek bir oyun olmuş? Gelin hep beraber masaya yatıralım.
Borderlands 3 inceleme
Diğer kıyamet sonrası oyunlardan farklı olarak daha çılgın ve esprili bir havaya sahip olan Borderlands serisinin üçüncü oyununun hikayesi, yine Pandora gezegeninde başlıyor. Calypso İkizleri olarak çağrılan Tyreen ve Troy karakterlerinin etrafında dönen oyunda, günümüz popüler kültürünü bolca gönderme bulunmakta. Pandora gezegeninde internet ünlüsü olan Calypso İkizleri’nden Tyreen’in, oyunun evrenindeki altı Siren karakterden bir tanesi olması ise hikayede kritik bir öneme sahip. Diğer bir Siren karakter olan ve bizim safımızda savaşan Lilith ile arasındaki çekişmeyse hikayemizin ana hatlarını oluşturuyor.
Borderlands serisine hayran oyuncuların iyi bildiği ve Mad Max vari bir havaya sahip olan Pandora’ya dönüşün ardından, hikayenin kırılma noktası Promethea gezegeninde başlıyor. Hikaye içerisinde senaryoya dahil olacak NPC’leri birer birer görevlerle tanımamıza vesile olan Gearbox ekibi, hikaye anlatımı konusunda başarılı bir iş ortaya koymuş. Ana hikayenin yanı sıra yan görevlerde de güzel bir hikaye anlatımının altına imza atan senaristler, oyuncuyu bir an dahi boş bırakmıyor. Fakat yan görevlerde karşılaştığımız karakterler oldukça orijinal olsa da, görevlerin yapısı maalesef pek yenilikçi değil. Yan görev yapısı anlamında birbirini tekrar eden durumlar barındıran Borderlands 3, bu kısmını yine esprili dili ile kotarmış. Ancak bu esprili dilin maalesef her oyuncuya hitap etmediğini de belirtmek gerekli. Kendine has bir komedi tarzı bulunduran Borderlands 3, bu konuda ilk iki oyunun izinden gitmeyi uygun görmüş.
Hikaye anlatımı veya espri tarzının yanı sıra çoğu konuda ilk iki oyunda atılmış temelleri benimseyen Borderlands 3, eski oyuncularına hiç yabancılık çektirmeyecektir. Oyuna girdiğim ilk andan itibaren sanki yıllardır aynı oyunu oynuyormuş hissine kapılarak, etrafı hiç araştırmadan direkt olarak ana görevleri görevleri yapmaya koyuldum. Her ne kadar bu tanım biraz negatif gibi gözüküyor olsa da, Borderlands 3 oynanış mekaniği (bölüm sonu canavarları vs.) anlamında kendini pek fazla tekrar etmediği için bu tanımın pozitif bir yargı olduğunu, oyunu oynamaya başladığınızda anlayacaksınız. Amara, FL4K, Moze ve Zane isimli dört farklı Vault Hunter’dan (ana karakterden) bir tanesini seçerek başladığınız hikayenin temposu hiç düşmüyor. Diğer oyunlarda olduğu gibi her bir karakterin temasını ayrı ayrı tasarlayan yapımcılar, bu konuda yine inovatif davranmış. Her karakterin kendine has özel güçleri bulunurken, hepsinin savaş alanında etkili olduğu pozisyonlar farklı olabiliyor. Moze ile savaş alanını cehenneme çevirirken, FL4K sayesinde kana susamış bir avcı rolüne bürünmek mümkün.
Dört kişilik çevrimiçi ve lokal co-op desteğini beraberinde getiren Borderlands 3, bu kısımda diğer iki oyununda olduğu gibi oynayanlarına sınırsız bir eğlence vadediyor. Oynanış mekaniği tarafında hem co-op’a, hem de tek kişilik oyun moduna uyum sağlayan dinamiklerse hikayenin yanında beni oyuna bağlayan en büyük unsur oldu. Tamamen açık dünya gibi dursa da, büyükçe bölgelere ayrılan harita yapısı, oyun süresince zaman zaman sıkıntılara yol açabiliyor. Detay konusunda açık dünyanın yapısı ise ne yazık ki, birbirinden pek farklı değil. Örnek vermek gerekirse, hikayeye başladığınız Pandora gezegeni ilk başta uçsuz bucaksız bir çöl gibi gözükse de, haritanın geri kalan kısımlarında haydutların küçük yerleşim yerleri dışında hep aynı detaylara görüyorsunuz. Maalesef bu durum oyunun keşif hissiyatını ilerleyen saatlerde baltalayabiliyor.
Borderlands 3’ün çatışma mekanikleriyse tam olması gerektiği gibi olmuş. Karakterlerin özel güçlerini çatışmalara güzel şekilde yediren Gearbox, özellikle silah çeşitliliğine önem göstermeyi ihmal etmemiş. Her bir silahta oynanış mekaniğinin farklı hallere büründüğünü söylesek, muhtemelen yanlış olmaz. Silah tasarımları konusunda da kafa yoran geliştiriciler, bu kısımda yine ilk iki oyunun takdir edilen yanlarını üçüncü oyuna aktarmayı ihmal etmemiş. Karakter kişiselleştirme kısmında ise yeniliklere imza atan Gearbox, oyunun kozmetik tarafına oldukça kafa yormuş. Ancak yeni silahlar veya yeni yetenekler peşinde koşmak varken, oyunun kozmetik tarafına efor sarf etmek, genel itibariyle çoğu oyuncunun dikkatini vermeyeceği bir konu olacaktır.
Oyunda bulunan araçları kişiselleştirme konusunda da detaylara yer veren geliştirici ekip, araçların çatışmalarda daha etkili olmasını sağlamış. Araçları güçlendirmek, hızlı gitmesini sağlamak veya daha güzel gözükmesine uğraş vermek tamamen bize bırakılmış. Ayrıca farklı araç tipleriyle, düşmanlarınıza saldırmak konusunda statejinizi istediğiniz gibi belirleyebiliyorsunuz. Fakat aynı güzellemeyi maalesef araç sürüş mekaniklerinde yapamayacağım. Sürüş mekanikleri tarafında sığ bir yapıya sahip olan Borderlands 3, bu konuda beni üzdü, hatta sürüş mekaniklerine alışma sürecim, ilk başlarda biraz zaman bile aldı.
İncelemeyi genel hatlarıyla birlikte bitirmeden önce oynadığım vakitlerde sinirimi en çok bozan konu, oyunun optimizasyonu oldu. PlayStation 4 Pro platformunda deneyimlediğim Borderlands 3, maalesef ciddi performans sıkıntılarını da beraberinde getirmiş. Özellikle menülerde yaşanan FPS düşüşleri, kaplamaların geç yüklenmesi ve çatışmalarda yaşanan görüntü kırılmaları, oynanışı ciddi derecede baltalıyor. Bununla birlikte oyunu lokal co-op modunda oynarsanız, bu sıkıntıların ikiye katlandığının da altını çizmeliyim. Umarım Gearbox geliştiricileri, kısa zamanda bu sorunları yeni yamalarla birlikte çözüme ulaştırır.
Sona geldiğimizde Borderlands 3, genel olarak ilk iki oyunun izinden giden ve iyi yanlarını içerisinde barındıran bir yapım olmuş. Üçüncü oyunda oyuna eklenen yenilikler pek ön planda durmasa da oynanışı çeşitlendirebiliyor. Eğer arkadaşlarınızla oynamak için kaliteli bir co-op temelli oyun arıyorsanız, Borderlands 3 tam da aradığınız parti oyunu kıvamında olmuş.