Brothers In Arms: Road to Hill 30

Brothers In Arms, ilk bakışta Call Of Duty yada Medal Of Honor’ın bir klonu
gibi gözüküyor. 2. Dünya savaşı ile ilgili klasik bir FPS görünümünde. İşin
içine girdikçe her şeyin tamamen farklı olduğunu ve şimdiye kadar böyle bir
oyunun yapılmadığını anlıyorsunuz.

Matt Baker ve dostları

Her şey o meşhur D-Day günü başlıyor. 101. Hava İndirme ekibi ile
atlayacağımız noktaya doğru uçuyoruz. Aniden başlayan düşman saldırısı ile
uçağımız hasar alıyor ve askerler rasgele atlamaya başlıyor. Biz de onlardan
biri olan Matt Baker’ı yönetiyoruz. Diğerleri gibi alakasız bir yere, silahsız
olarak iniş yapıyoruz. Biraz ilerledikten sonra ekipten birini görüp olaya giriş
yapıyoruz. Buraya kadar normal bir oyun gibi gözükse de işi aslı, orada
rastladığımız karakterden, iniş yaptığımız o noktaya kadar gerçek olması. Bütün
hikaye sadece 8 gün içinde geçiyor. Dolaştığımız yerler, rastladığımız askerler
her biri zamanında yaşanmış olaylardan alıntı. Hatta dizi izleyenler iyi
bilirler Kardeşler Takımı adında bir dizi var. Zamanının en yüksek bütçesiyle
çekilmiş bir televizyon dizisi. Orada da bu takımdan ve 101. Hava İndirme
ekibinin başına gelenleri anlatıyordu. Hatta dizideki bazı bölümleri oyunda
birebir yaşıyorsunuz. Eğer izlediyseniz bir çok mekanı gördüğünüzde
şaşıracaksınız.

Koruma ateşi açın..!

Biraz daha içeriye girelim. FPS olarak Brothers In Arms bildiğiniz oyunlardan
biraz farklı. Yanınızda sadece 2 tane silah taşıyabiliyorsunuz ki bunlar isteğe
göre değişebiliyor. Şahsen bir tane makineli bir tane de tek atışlık silah
tercih ediyorum. Böylelikle hem yakından hem de uzaktan çatışma şansım oluyor.
Olaylar genelde şehir içlerinde oluyor. Koskoca ortamda düşmanların yerini
kestirmek bazen çok zor olabiliyor. Bulduğunuzda ise direk bir yerlere siper
alıp ne yapacağınızı hesaplıyorsunuz. Oyun boyunca yanınızda devamlı emir
vereceğiniz birileri oluyor ve onlarsız inanın oynamak çok zorlaşıyor.
Adamlarınızdan birini kaybetmek bile direk oynanabilirliği etkiliyor. Benzerleri
gibi her bölümde 100’lerce düşman öldürmüyorsunuz. Yeri geliyor sadece 2 kişiyi
öldürmek için 15 dakika zaman harcayabiliyorsunuz. Oyunun ufak eksiklerinden
biri sürünme olmaması. Sadece eğilebiliyorsunuz. Bir diğer konu ise konsollara
da çıktığından ortak bir kayıt sisteminin hazırlanmış olması. Çatışmalardan
sonra oyun kendi kendine kayıt alıyor ve öldüğünüzde oradan başlıyorsunuz. Eğer
dikkatli olmaz zar zor 5 kişiyi öldürdükten sonra son düşman sizi yada
arkadaşlarınızdan birini vurursa tekrar oynamak zorunda kalmak bazen sıkıcı
olabiliyor. Bununla alakalı olarak yüklemeler uzun sürüyor. Ölmenin daha çok
gerçekçiliğe dayalı olduğunu yani sadece bir kaç atışta ölebileceğinizi
düşünürsek, dikkatli oynamamanın cezasını uzun yükleme ekranlarını izleyerek
çekiyorsunuz.

Taktik olmazsa, zaferde olmaz

İşte oyunu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği, taktikler. Sadece ilk bir
kaç görevini taktiksiz bodoslama oynayarak geçebiliyorsunuz. Yanınıza
arkadaşlarınız geldikten sonra ise böyle bir şansınız kalmıyor. Yanınızda 2
takım bulunuyor. Biri ağır silahlar taşıyarak düşmanı siper aldığı yerde
hapsetmeye yarayan takım, diğeri ise siperde kurşunlardan korunmaya çalışanları
vurmaya yönelik saldırı takımı. Düşmanla karşılaştığınızda öncelikle durumu
anlamak için “v” tuşuna basarak etrafa, düşmanlarınızın yerine bakıyorsunuz. Bu
ekranda uygulayacağınız taktiği belirledikten sonra yapmanız gereken tek şey
mümkün olan en hafif hasar ile düşmanı yok etmek. Bahsi geçen taktik ekranı
oldukça basit tasarlanmış. Kullanımı çok kolay. Takım arkadaşlarınızı yönetmek
de oldukça kolay. Farenin sağ tuşunu basılı tuttuğunuzda bir ikon çıkıyor,
istediğiniz yere götürdükten sonra bıraktığınızda askeriniz oraya gidiyor,
düşmana tutarsanız ateş ediyor, düşmana tutarken sol tuşa basarsanız öldürmek
için ilerliyor. Bir diğer olmazsa olmaz ise düşmanların üzerindeki yuvarlak
işaretler. Yuvarlak tamamen kırmızı olduğundan düşmanın sizi fark ettiği,
saldırı için uygun bir yerde olduğu ve ateş altında olduğunuzu gösteriyor. Eğer
takımınıza saldırı emri verirseniz kırmızılık git gide azalıyor ve yerini gri
tona bırakıyor. Bu ise düşmanın tamamen ateş altında kaldığını, saklandıkları
yere sıkışıp kaldıklarını gösteriyor. Tabi ki bu durum sonsuza kadar sürmüyor.
Siz nasıl o anda bir aksiyon yapıp onları öldürmeyi düşünüyorsanız, onlarda
oradan kaçabilmek için fırsat kolluyorlar. Hazır konusu açılmışken yapay zekanın
da çok iyi olduğunu belirteyim. Anlattığım gibi bir durumda saklanan askerleri
arkadan öldürmek için gizlice ilerlerken beni fark etmeleri, üzerime 3-4 şarjör
mermi boşaltmaları ve gaza gelip kalkıp üzerlerine koşturmayı düşünürken onların
çoktan kaçıp başka bir yere saklandıklarını görmek beni çok şaşırtmıştı. Bazen
ufak aksaklıklar olabiliyor. Askeriniz bir yerlere takılabiliyor yada emriniz
dışında saldırılara geçebiliyorlar.

Görsellik, atmosfer, savaşın görmek istemediğimiz yönleri

Brothers In Arms, sadece getirdiği taktiksel yeniliklerin dışında görsel
açıdan da oldukça doyurucu. Grafik motoru olarak Unreal’ı kullanıyor. Dikkat
çeken ilk başarı çok uzakları dahi rahatlıkla görebilmemiz. Dürbün yardımı ile
normalde iyi gözükmeyen yerlerdeki çatışmaları görebiliyorsunuz. Karakter
modellemeleri de oldukça başarılı. Diziyi izleyenler o gözlüklü askeri
rahatlıkla tanıyacaklardır. Aslında grafikler oldukça sade ve basit. Uçsuz
bucaksız arazilerde genelde sadece bir kaç ev oluyor o kadar. Ama bu durum
kesinlikle oyunun görsel açıdan başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü
yapılması gereken her şey zaten yapılmış. Resimlerde gördüğünüz gibi çoğu yer
gerçeğiyle tıpatıp aynı modellenmiş. Diğer yandan atmosfer gerçekten inanılmaz.
Silah seslerinin arasında bağırtılar, tepenizden geçen uçaklar hatta bir görevde
düşüşünü de izliyorsunuz gerçekten oyuncuyu o atmosfere çok iyi sokuyor. Her
zaman bu tarz oyunlarda müziği kapatırdım. Çünkü dikkat dağıttığına inanırım. Bu
sefer kapatmadım çünkü yapımcılar da benim gibi düşünüyor ki oyun içine herhangi
bir müzik koymamışlar.

Son Sözler :

Şimdiye kadar onlarca inceleme hazırlamama rağmen Brothers In Arms içlerinden
en zoruydu. Bunu ciddi şekilde oyunu oynayanlar çok daha iyi anlayacaktır.
Yapımcıların para kazanmak için yapmadıkları çok açık. Tabi ki kazansalar
sevinirler fakat o niyetle yapılmış bir proje değil. Konuyu anlamak için
yüzlerce kaynağa başvurmaları, olayların geçtiği şehirlere, mekanlara giderek
binlerce fotoğraf çekip, eskileriyle karşılaştırıp, mümkün olduğu kadar gerçekçi
yapmaya çalışmaları bunun en önemli göstergesi. Yüzlerce düşman öldürerek değil,
sakince, arkadaşlarınızı kaybetmeden görevi yapmaya çalışmak çok eğlenceli.
Rahatlıkla söyleyebilirim ki Brothers In Arms, bu 2. Dünya Savaşı konusunu ele
alan en iyi oyun. Bu saatten sonra gelecek çalışmaların en az bunun kadar
başarılı olması gerekiyor. Kesinlikle alınıp oynanmalı. Brothers In Arms,
anlatılmaz, yaşanır…

dipnot: Korsan cd piyasamızda bu oyunun 1 cd olan versiyonu
bulunmaktadır, sakın aldanıp almayınız. Bu versiyonda oyunun extra videoları
çıkarılmış ki bunların arasında oyunun yapım aşamaları, dönemin fotoğrafları ve
önemli belgeleri de var. Ayrıca oyun içi videolarında kaliteleri düşürülmüştür.
Brothers In Arms sadece 1 DVD olarak çıktı. Normalde de cd versiyonu
bulunmamaktadır.

Exit mobile version