Call of Duty incelemek riskli bir iş. Oyun hakkında konuşmak riskli bir iş. Böylesine bir kitleye ulaşan oyunu eleştirmek, yeri geldiğinde yerin dibine sokup, yeri geldiğinde bulutların üzerine çıkartmak çok fena geri tepebilir.
O yüzden en baştan açık olalım…
Call of Duty 2 harika bir oyundu.
Call of Duty 4: Modern Warfare mükemmel bir oyundu.
Call of Duty 11: Advanced Warfare ise sadece iyi bir oyun.
Çok iyi değil, mükemmelin yanından bile geçmiyor, hatta bariz hataları yüzünden fazlasıyla tökezliyor ve senaryo modu gerçekten çok kötü… Eğer çoklu oyuncu modu bu kadar eğlenceli olmasaydı, gerçekten enteresan bir puanla karşılaşabilirdiniz.
CoD 11! Bir yandan etkileyici bir yandan garip bir oyun sayısı, özellikle oyun sürecinin kısalığını temel aldığımızda. Bir oyunun böylesine kısa zaman aralıklarıyla oyuncuya sunuluyor olması ilk başlarda çok önemli değildi, ama yıllar geçtikçe hem hayran sayısı arttı, hem de nefret edenler daha bir baskın olmaya başladı. Call of Duty: Ghosts’un ortalama bir oyun olmasından sonra, sıra Sledgehammer’a geldi.
Modern Warfare 2’nin geliştirme aşamasında ekibin çoğunluğu Infity Ward’dan ayrılınca, MW serisinin son oyunu için Sledgehammer Games büyük bir katkıda bulunmuştu. Aslında onların TPS CoD oyunu gibi hayli ilginç fikirleri olsa da bağlı olduğunuz firma ne derse onu yapmak zorundasınız. Eğer size yeni CoD yapın deniyorsa, yapacaksınız. Tıpkı korku oyunu Dead Space’i geliştiren Visceral’e Battlefield yaptırılması gibi.
Hazır Battlefield demişken; inceleme sırasında uzunca bir süredir konuşulan bazı şeylerden özellikle uzak durmaya çalışacağım. Call of Titanfall, Crysis of Duty gibi benzetmeler çok fazla yapıldı, bir de gelip inceleme içerisinde bunları anlatıp sizi sıkmak istemem. Oyuncu kesimin gayet kafası çalışıyor ve ne derler bilirsiniz:
“Görünen köy uzakta değildir.”
Oynanışa Slegehammer eli değerse
Call of Duty: Advanced Warfare’ın senaryo modu gerçekten kötü arkadaşlar. Sledgehammer’ın hakkını yemek istemiyorum, gerçekten çok fazla şey denemek istemişler ama bilmem kaç senedir zerre değişmeyen oyun mekanikleri, resmen senaryo modunu baltalamış. Oyunu oynarken, yapımcıların yoğun çizgisellik içinde hapsolduğunun farkına varıyorsunuz. CoD 2 nasıl bir oynanış sunuyorsa, bilmem kaç yıl sonra çıkan AW da aynı oynanışı sunuyor.
Koskoca Mikami’yi 10 sene öncesinin oyununu yapmışsın diye eleştirirken, CoD’un sırtını sıvazlamak saçma olur. Sırf sinematik etki için hatalarını affetmekse, oyunu oynayacak oyunculara haksızlık olur.
Call of Duty yeni oyunuyla da olabildiğince lineer yapıda. Elimize silahı veriyorlar, sıka sıka gidiyoruz. Oynanışı destekleyecek tek bir unsur bile yok. Exo Suit, senaryo modu için süs eşyası görevini görüyor. Her bölümde üç farklı yetenek veriyor ve bunları sadece sizden spesifik olarak istediği zaman kullanıyorsunuz. Exo Suit’in oyunun en önemli parçası olduğunu, benim devam etmemdeki en büyük katkıyı sağladığını hiçbir zaman hissetmedim.
Zamanı yavaşlatma var, ama Tutorial’da zorla kullanmam haricinde bir kez bile ihtiyaç hissetmedim. Çift zıplama var ama oyunun yapısı tek boyutlu, oraya buraya çıkmanıza gerek bile yok. Görünmezlik var ama Gideon bize “Hadi pelerin aç!” demese farkına bile varmayacağız.
Sizlerle bir video paylaştık. Call of Duty İlk İzlenim. Oyunun başlangıç bölümünü mercek altına aldık. Standart haline gelen zorluk seviyesi Regular’da düşmanın yapay zekası – yok! Koymayı unutmuşlar, yanlarında sipere girseniz bile sizin farkınızda olmuyorlar. Ateş edemiyorlar, saklanamıyorlar. Sadece namlunun ucunda ölmeyi bekleyen ahmaklar ordusuyla karşı karşıyasınız.
Exo Suit diyorsunuz, süper askerler diyorsunuz… Eğer süper asker anlayışınız buysa ben artık bir şey demiyorum. Sledgehammer çok uğraşmış ama olmamış. Advanced Warfare’ı, neredeyse hiçbir “süper gücü” kullanmayarak sadece 7 saatte bitirdim. Çoğu kez düşmanın arasına girdim, önlerinde hopladım, zıpladım, dalga geçtim sonra da ağızlarını burunlarını kırdım.
Eğer FPS oyunlarında çok yeniyseniz ve meydan okuma içermeyen bir oyun arıyorsanız Call of Duty: Advanced Warfare’ı gönül rahatlıyla oynayabilirsiniz. Diğer oyuncular için en yüksek zorluk seviyesinin şart olduğunu söylemek istiyorum. Düşman yine aptal, ama en azından bir iki mermiye ölüyorsunuz, arada gerilim oluyor.
Hep aynı örneği veriyorum: F.E.A.R’ın 10 sene önce gayet yapabildiği şeyleri, moderniz diye geçinen FPS’ler neden yapamıyor? Elinizde bunca imkan var ve çatışma hissi denilen olayı bir türlü neden yapamıyorsunuz?
O son mermi atıldığında oluşan müthiş sessizlik, darmadağın olmuş mekan ve tatmin olmuş oyuncu! Şu üçlüyü bir araya getirmek zor olmasa gerek.
Sözde süper güçlü olmamızı sağlayan bir giysimiz var ama cam kırmaktan aciziz. Çevre, hiçbir şekilde hasar görmüyor. Karakterimiz script gelince arabaları ikiye ayırıyor da monitör mü kıramıyor? Sevgili Call of Duty yapımcıları, size binaları yıkın demiyoruz ama çatışmalara biraz daha özen gösterin. Kaplamadan ibaret mekanlar görmekten sıkıldık artık. Çevre etkileşimi denilen güzide bir özellik var. Onu kullanın, yeminle çok işe yarıyor.
Exo Suit’imizi ise bölüm sırasındaki başarı seviyesine göre geliştirebiliyoruz. İstersek daha fazla enerji kapasitesine sahip olmasını sağlayabiliyoruz, istersek de silahların geri tepmesini önleyen özellikler kazandırabliyoruz. Bazı özellikleri açmak için alt özelliğe puan vermeniz gerekiyor. Bölüm başına alacağınız yetenek puanı da oyun içi başarınıza göre değişebiliyor. Fakat, dediğim gibi inanın o yeteneklerin birçoğuna ihtiyacınız bile yok.
Eleştirdiğim bunca oyun mekaniği, aslında Advanced Warfare’a özgü değil. Neredeyse bütün CoD oyunları böyle geldi, böyle gitti. Müthiş tempo ve oyunun kendine has formülü sayesinde bugüne kadar neredeyse hiç dile getirilmedi. Hep sinematik etki ve senaryo arkasına sığınıldı. Advanced Warfare tempo olarak kesinlikle eski oyunların gerisinde. Eklenen özellikler senaryo modunun üzerinde oturmuyor ve görmezden gelinebilecek birçok eksiklik kabak gibi ortaya çıkıyor.
Olsun bizim Kevin Spacey’imiz var!
Bizim de Batman’imiz var! Şaka bir yana, Advanced Warfare’ın senaryosu önceki oyundan (Ghosts) biraz daha iyi, yani yine kötü. Bu konuda fikrime katılmıyor olabilirsiniz, o yüzden kendimce bazı açıklamaları yapmak istiyorum.
İlk olarak, daha beşinci dakikada hikayenin nereye gideceğini hissediyorsunuz. Ne bir sürpriz bekleyin, ne de “vay be!” dedirtecek olay. Son yıllarda işlenmiş en kötü, en basit ve en etkisiz senaryolardan birisine hazır olun.
Tam burada geri dönüş yapmak gerekiyor. MW üçlemesi, aslında III. Dünya Savaşı’nın hikayesiydi. IW, o büyük savaşı iki oyun boyunca ustalıkla örmeyi başardı. Muazzam tempo ve sağlam karakter eşliğinde MW 3 logosunun WW 3 oluşuna kadar nefesimizi tuttuk. Sonrası… Çılgınlık!
Kırılma noktasına gelene kadar inanılmaz olaylar yaşadık. Nükleer bombalar patladı, havaalanları basıldı, Londra’nın orta yerinde bombalar patladı ve son ana geldik. Geri dönüş yok, uzlaşma yok!
Advanced Warfare’ın senaryosuysa ne bir sürprize ne de şaşırtıcı olaya sahip. Binlerce insan
ölüyor ama bunun bize aktarılış biçimi hiçbir şekilde etkileyici olamıyor. MW serisi bizi trajedinin kalbine götürürdü. O bomba patladığında gerçekten de orada olurduk, havalında yüzyılın katliamı yaşanırken de oradaydık. Savaşın trajik yüzü hep bizim uzağımızda yaşanıyor ve bu yüzden 2060’ın dünyasına empati kurmakta, oraya ait hissetmekte inanılmaz zorlanıyoruz.
Peki, ne yapıyoruz? Sürekli düşüyoruz! Bir şeyler oluyor, insanlar ölüyor ama Mitchell sadece düşüyor. Yerden kalkamıyor adam. Seride yıllarca kullanılan bu enstantanenin resmen cılkını çıkartmışlar.
Ana karakterimiz hayli ilginç. Sinematiklerde çatır çatır konuşuyor ama oyuna girince bir anda sus pus oluyor. Hani, sevgili oyun yapımcıları, amacınız ne diye sormak istiyorum, utanıyorum. Hiç konuşturma o zaman. Zaten sinematikler yüzünden karakterden ve FPS hissiyatından kopuyoruz, gelip bize Gordon Freemancılık oynuyorsun. Soap’ı zamanında sevmemizin nedenlerinden biri, onu kendi yerimize koymamızdı, ilk oyun boyunca adam ağzını açmadı. Biz de bu sayede karakteri içselleştirip, sevebildik. Ama sen bize kendi duyguları olan, kendi sesi olan bir adamı sunup böyle yaparsan, kendi kuyunu kazarsın. Birde Troy Baker’a seslendirtmişsin, bırak adam konuşsun, biz dinleriz.
En önemli kusursa kesinlikle kötü adama biçilen rol. Oyun dünyasında bir Kevin Spacey havası aldı başını gidiyor. Sorarım size, Jonathan Irons kimdir? Sadece tanrı kompleksi bir adam. Dünyanın kural koyucusu olmak isteyen ve adalet dağıtabileceğini düşünen bir karakter var karşımızda.
Yüz milyon Hollywood filminde işlenen, Tarantino’nun Hans Landa gibi aşmış kötüleri sağ olsun, artık iyice gözden düşen bu tür, CoD ile yeniden canlanıyor.
Dünyanın en zengin adamlarından birisinin kendince adalet dağıtmaya çalışması ana konu olunca, neyin bu kadar abartıldığını anlamakta güçlük çekiyorum. Imran Zakhaev ve Menendez gibi anlayabileceğimiz, Makarov gibi her gördüğümüzde küfür savurduğumuz, güçlü antagonist karakterlerden sonra tanrı kompleksi olan, zengin bir adam keyif vermiyor.
Zaten ana karakterlerin geçmişine dair hiçbir şey doğru dürüst anlatılmadığı için kendimize de yakın hissedemiyoruz. MW serisinde Zakhaev’i açıklamak için geçmişe gidiyorduk, Makarov’un hasta yapısını anlayabilmek için oyun bizi katliama sürüklüyordu.
Dünya liderlerine posta koyan kötü adam fikriyse, nasıl desem, çok yavan olmuş. Kevin Spacey’ye yazık etmişler. Troy Baker’a yazık etmişler. En kötüsü hakikaten çok sevdiğimiz Modern Warfare mirasına yazık etmişler.
CoD ruhunun yaşadığı yer yok mu?
Çoklu-Oyuncu moduna girdiğimiz anda işler tersine dönüyor. Ben şimdiden bağımlısı olmuş durumdayım. Eğer yılların CoD oyuncusuysanız oyuna alışmanız sadece bir maç sürüyor. Sonra temponun, aksiyonun dibini görüyorsunuz. Senaryo modunun kısıtlayıcı, lineer yapısı da ortadan kalkınca Exo Suit’in yeteneklerinin keyfini sürmeye başlıyorsunuz.
Genelde zaten bağımlılık yapıcı etkisi olan çoklu oyuncu modunun yeni oyunla etkisi biraz daha artmış durumda. Ya da ben senaryodan öyle bunaldım ki kızgın kumlardan, serin sulara atlamak gibi geldi. Oyunda tam 12 oyun modu ve 13 harita bulunuyor. İlerleyen günlerde Season Pass sahibi oyuncular için çoklu oyucu modunun şimdiden çok doyurucu olduğunu söyleyebiliriz. Neden mi?
Çünkü, Call of Duty’nin çoklu oyuncu tecrübesi daha önce hiç olmadığı kadar fazla çeşitlilik ve kişiselleştirme olanağı sağlıyor. Üstelik serinin uzun zamandır gördüğü en iyi harita tasarımlarıyla birleştirdiğinizde senaryo modunda alamadığınız o hazzı fazlasıyla hissediyorsunuz. Artık öyle pusuya yatıp beklemek yok, kafanıza biniveriyorlar. Her köşe, her an yeni bir sürprize gebe.
Oyunun halihazırda zaten birçok oyun modu bulunduğundan, sadece bir yeni mod eklenmiş durumda, elbette geri dönen Kill Confirmed’i saymazsak. Çiçeği bununda Uplink şuan açık ara en popüler oyun modu konumunda. İki takımında bir ışıklı küresi var (Aslında uydu ama olsun) ve bu uyduları kırmaya (hack) çalışıyoruz. Elimizdeki top benzeri cihazla diğer tarafın uydusuna ulaşmaya çalışıyoruz. Bayrak Kapmaca oyununa çok benziyor ama içerdiği aksiyon ve gerilim gerçekten muazzam. Elinde hack cihazıyla orada burada koşturan oyuncular Exo Suit’in potansiyelini inanılmaz bir şekilde aktarıyor.
Exo Suit demişken, hayli çeşitli miktarda olan özelleştirmelere değinmek gerekiyor. Dış iskeletimizin belli standart yetenekleri hiçbir zaman değiştirilemiyor. Çift zıplama, güçlü silahsız saldırı, hızlı manevra yetenekleri her giyside bulunmak zorunda. Buram buram Titanfall kokan konsepte fazla yüklenmiyorum ama kesinlikle Titan pilotlarının hareket esnekliğine sahip değiliz. Bunun temel sebebiyse, özlerinde çok farklı oyunlar olmaları. Sonuçta bu bir CoD oyunu ve Sledgehammer sistemi oturtmayı başarmış.
Exo yeteneklerimiz sayesinde sağlam bir zırha sahip olabiliriz, optik kamuflaj ile ilerleyebiliriz, adımlarımızı gizleyip suikastçı rolüne bürünebiliriz. Exo Launcher adı altındaysa klasik CoD ekipmanlarımızın (el bombası, flaş bombası, drone) gelecekteki halleri yer alıyor.
İşte tam bu noktada Wildcard’lar devreye giriyor ve yeteneklerimiz üzerinde daha da fazla kişisel seçimler sunuyor. 37. Seviyeye kadar açılan bu Wildcard’larla fazladan perk alabilirsiniz, Exo ekipmanınız yerine ikinci bir yetenek koyabiliriz, hatta en son seviyede 4. Scorestreak’imizi alarak terör estirebiliriz.
Oyunun diğer bir merak edilen özelliği Supply Drops olmuştu. Hem senaryo hem de çoklu oyuncu modu üzerinde belli meydan okumaları gerçekleştirerek bu güzide paketlerimizi kazanabiliyoruz. Üç farklı varyasyonda nadirlik derecesine göre birçok eşya kazanabiliyoruz.
Pick 13 sistemiyle her silahın 10 ayrı modeli bulunuyor ve farklı nadirlik seviyesine göre düşebiliyorlar. Yine bu paketler sayesinde savaş sırasında bize yardımı dokunacak bazı yardımcı cihazları kazanabiliyoruz.
Tamamen kozmetik amaçlı, operatörümüzün görünüşünü etkileyen zırh parçaları da bu yeni sistemle düşen ganimetler arasında.
Scorestrike sistemi, gelecek zamanda geçen oyun yapısından dolayı değişim geçirmiş durumda. Aslında birkaç fark dışında, eski oyunlardan farkı bulunmuyor ama bilirsiniz işte, tüfeğin yerine lazer koy, uçağın yerine drone koy mantığı. En son ulaşılabilen Scorestrike, paladin ve onun için 950 puana ihtiyacınız var. Ulaşınca da savaş helikopteri üzerindeki silahlarla haritaya ölüm kusabiliyorsunuz.
Kısacası Call of Duty serisinden alıştığınız tonlarca özelliği yine bulabilirsiniz. Kişiselleştirme konusunda her zaman olduğu gibi rakiplerinin önünde olmaya devam ediyor.
Call of Duty’nin yine klasikleşmiş bir modu olan Co-Op ise kaldığı yerden devam ediyor. Dört kişi olarak girebileceğiniz Exo-Survival’da görev bazlı olarak düşman dalgalarına karşı direnmeye çalışıyorsunuz.
3 farklı Exo Suit seçerek girdiğiniz co-op modunda seviye atlayıp, geliştirmeler de yaabiliyorsunuz. Çoklu oyunculu moda göre hayli zayıf kalan Exo-Survival, gelecek yeni içeriklerle çok daha fazla keyif verecektir.
Geldik zurnanın öttüğü yere: Teknik detaylar!
Call of Duty: Advanced Warfare serinin bugüne kadar en çok eleştirilen yönlerinden birisi olan grafiklere sonunda el atıyor. Bahsettiğim üç beş düzeltme değil, adamlar grafikleri baştan aşağı değiştirmişler.
Karakter detayları, poligon sayısı, kaplamaların kalitesi ve ışıklandırma hayranlık uyandıracak kadar ileri seviyede. Elbette bu bahsettiğim Call of Duty’nin kendi külliyatı için geçerli. Yoksa halen Crysis 3 ve Battlefield 4 gibi oyunlarla aşık atacak bir gelişim bulunmuyor.
Bu iki oyun grafik konusunda çok ayrı bir yerde bulunduğundan kıyaslama biraz gereksiz olsa da öyle söyleyeyim dedim. Hani şaka filan yapmıyorum, CoD: Advanced Warfare gerçekten sağlam grafiklerle oyuncuları karşılıyor.
Madalyonu ters çevirince de iki önemli detay yenilenmiş grafiklerin kötü yanları oluyor. Birincisi, yüksek çözünürlüklü çevre detaylarının tamamen kaplama olması. Yazının önceki bölümlerinde değinmiştim, özellikle senaryo modunda, çevre fiziğinin yokluğu bariz bir biçimde rahatsız ediyor. Evet, oyun görsel şölen sunuyor ama bunu oynanışa yediremiyor.
Render alınmış ara sinematikler ise kaliteyi hissetmenizi sağlıyor. Sinematikler Black Ops ile beraber, CoD oyunlarında söz sahibi olmaya başlamıştı ama Advanced Warfare’da resmen coşuyor.
Görselliğin eksi yönüyse kaplamalar hiç sıkıştırmadığı için ve videolar sisteme çok yüklendiği için, yükleme ekranları uzun sürüyor. Destiny’e ait olan rekor AW ile egale edilmiş durumda. Bitmek bilmiyorlar. Eğer isterseniz ara sinematiğin kalitesini düşürüp, video sırasında yükleme yapabiliyorsunuz ama bu seferde sinematiklerin görsel şöleni kayboluyor. Ayrıca iki türlü de videolar sırasında senkron kayması yaşayabiliyorsunuz.
CoD’un geçmişten beri hem güçlü, hem de zayıf olduğu seslerse beni hiç tatmin etmedi. Oyunun müzikleri son derece yetersiz ve bizi atmosfere sokmakta başarısızlar. Call of Duty’nin en başarılı olduğu yanlardan birisi olan Soundtracklerin böylesine kötü olması, senaryo modunu baltalayan ana etkenler arasında gösterilebilir.
Seslendirme konusunda Sledgehammer’a hala kızıyorum. Troy Baker’ın böylesine silik kalması tamamen kendi hatalarından kaynaklanıyor. Oyun içine hiçbir etki etmeyen Troy’u sadece sinematiklerde duyabiliyoruz. Yine aynı şeyi söylüyorum: Ya hiç seslendirme yapmayın rahat empati kuralım, ya da seslendiren adam bize etkisini hissettirsin.
Onun dışında Kevin Spacey kendine verilen rolü sonuna kadar oynuyor ve ortaya iyi bir iş çıkartıyor. Tek sorun, karakterin kendisinin kesinlikle ilgi çekici olmaması. Zaten bu yüzden herkes oyunda Kevin Spacey var diyor, olay karakter değil kendisinin orada bulunması.
Silah seslerine filan artık değinmek istemiyorum, hem benim hem de oyunu yıllarca inceleyen birçok kişinin dilinde tüy bitti. Hala kötüler ve vuruş hissiyatını mahvediyorlar. Rakiplerinin tertemiz silah sesleri karşısında, AW oynarken boncuklu tabanca kullanır gibi hissediyorsunuz.
Call of Duty nereye kadar gider?
CoD satmaya devam ettikçe, oyuncular çoklu oyuncu modunu deliler gibi oynamaya (ben de buna dahilim) devam ettikçe bitmeyecek. Call of Duty’nin artık efsane olduğu, ortalığı kasıp kavurduğu dönemler geride kalsa da, AW kesinlikle kötü bir oyun değil. Tek üzüldüğüm şeyse senaryo modunun ciddi anlamda zayıf olması oldu. Ha, iyi diyen olabilir, mükemmel diyen de olabilir, saygı duyarım.
Oyuna Türkiye’den uygun fiyatlarla Playstore üzerinden ulaşabilirsiniz. Eh CoD ucuz bir oyun değil ve taksitlendirme avantajı Playstore’u ön plana çıkartıyor.
O değil de ben Price’ı çok özlemişim. Öyle söyleyeyim dedim.