CeBIT 2010 Günlükleri – Bölüm 4

CeBIT maceramız son hızla devam ediyor. Artık standımızda birbirimizi görememeye başladık, zira cumartesi günü itibariyle insan seliyle karşılaştık. Yine de memnunuz, zira oyunlar oynamak, sohbet etmek çok eğlenceli. PES 2011 incelemem hakkında da görüş ve eleştirileri olan konuklarla sohbet ettim. Oyun hakkında konuştuk, ortak bir noktada anlaşmaya vardık. Sonuçta her zaman dediğimiz gibi incelemeler, yazan kişilerin görüşlerini yansıtır. Size oyunu alıp-almama konusunda hiç bir dayatma yapmadığı gibi, yazılanlar da sizi kısıtlamaz. Son karar her zaman oyuncularındır diyor ve geçtiğimiz günün öne çıkan detaylarından kısaca bahsetmek üzere sahneye çıkıyorum…

Move, direksiyon seti ve Guitar Hero’yu satın alabilir miyiz?

Bilmiyorum sonuç ne olur, ama yüzlerce kişinin sorduğu sorular bunlar. Move’a ilginin büyük olduğundan söz etmiştim. Genellikle fiyatı sorulmuş ve almak isteyenler de olmuştu. düne kadar Move’un borusu öterken, dün itibariyle Gutar Hero’nun fiyakası daha bir ağır bastı. Özellikle Türkiye’nin farklı köşelerinden CeBIT için gelen öğrenci arkadaşlarımız, Warriors of Rock ile akşama kadar eğlendi. Rekor denemeleri de oldu tabii ki. Megadeth’in Holy Wars isimli eserini Expert modda çalabileceği iddiasında bulunan bir konuğumuz, hepimizi şaşkına çevirdi. Acaba onca notayı nasıl çalacak diye merakla beklerken, şarkı 10 saniyede bitti, çünkü çalmayı başaramadı. Yine de pes etmeyen arkadaşımız, sonraki denemesinde daha kolay bir şarkıyla yola devam etti ve bu kez başardı. Çok iyi oynayan arkadaşlarımıza ödüllerimizi de eksik etmedik tabii ki.

4 dakikanız var

Konuk sayımızda bir anda patlama olunca, 3 boyutlu Nvidia sistemli Burnout Paradise deneyiminden herkesin nasiplenmesi için dakika tutma uygulamasına geçtik ve herkese 4’er dakikalık oynayış hakkı tanıdık. Sabahın 9’undan, akşamın 7’sine kadar hesaplayın işte kaç kişi bu oyunu oynadı…

İsveçli nerede?

Standımızın daimi konuklarından olan, bizimle balonlu voleybol bile oynayan İsveçli konuğumuzu, dün standımızda göremedik. Nereye gitti, kimlere uydu, kimler aklını çelip de bizim standımızdan alıkoydu bilemiyoruz, ama etrafta krem renkli montlu, gözlüklü ve devamlı gülen yabancı birini görürseniz, onu 7A 44’e yollayın!

Guiza’yı isteriz

Bu konuyu dünkü yazımda nasıl unuttum bilemiyorum, neyse şimdi bahsedeyim o halde. Fenerbahçe standında 6-0 tarifesi bulunmasına rağmen pek rağbet bulunmuyordu. Tam da yemek arası vermek için yola koyulmuşken, bir anda kameraman ordusuyla karşılaştık. Sebebi ise, Fenerbahçeli futbolcuların, Fener standında gelmiş olmasıydı. Bunu duyar duymaz oraya koştum ve “Guiza nerede?” diye bağırmaya başladım. Maalesef bu müthiş futbolcu yoktu, sanırım tedavi oluyor. Göre göre Kazım Kazım’ı gördüm. Bir de buraya eleştiri: Arkadaş, neden bir kalabalık oluştuğunda, hep uzun boylular en önde oluyor? Zaten boyun uzun, senin yüzünden arkadaki insanlar göremiyor. Bari geri gel de, boyunun avantajını kullan. Değil mi ama, aaa…

Exit mobile version