City of Metronome

Farklı… Şimdiye kadar gördüklerinizden, özellikle de “duyduklarınızdan” çok
ama çok farklı… Sesler üzerine kurulu, silahınızın sesler olduğu, şimdiye
kadar oynadığınız oyunlardan değişik bir şey ve kim bilir belki de yeni nesil
oyunların üzerine inşa olacağı bambaşka bir yapım. City of Metronome, Metronome
Şehri’ni size takdim etmeme izin verin lütfen. Sesler yaratın; sonra onları
kaydedin ve her birini ölümcül bir silah olarak kullanın. Seslerin en büyük
yoldaşınız olacağı, tamamıyla sesler üzerine kurulu olan alışılmadık bir şehir
burası. Karanlık ve kasvetli. Sessiz aslında; ama aslında olabildiğince yıkıcı.
Sadece birkaç dakikanızı bu enteresan şehrin sokaklarında dolaşmaya ayırın…
Göreceksiniz ki sesler dört yanınızda ve en ufak çıtınız bile birbirine bağımlı
olayların tetiklenmesine neden oluyor. Kayıt cihazlarınızı hazırlayın; insanlar
çıldırdıkça siz onların sesleriyle mest olun ve bir bebeğin çığlık çığlığa
feryadıyla düşmanlarınızdan kurtulun. Metronome işte tam da böyle bir yer…
Farklı…

Sözlerim silahım!!!

Oyunun tam isminde kararlaşalım önce: City of Metronome; yani Metronome Şehri.
Oyunu Team Tarsier isminde küçük bir İsveçli şirket yapıyor. Oyun henüz prototip
aşamasında olsa da bu yılın E3 fuarında gösterime çıkmayı ve içeriğiyle bir çok
insanın dikkatini çekmeyi basardı. Şu an itibariyle duyurulana bakılırsa
yalnızca XBOX 360 ve PC için üretilmekte City of Metronome, ve bu yıl içinde
çıkışı beklenmiyor; hatta 2006’nın yaz aylarında bile onu karşılamamış
olabiliriz.

Hikâyemize göre oyunun tamamı Metronome adlı şehirde geçiyor. Metronome
şehrindeki Corporation isimli devasa bir şirket bölgenin tamamını sahiplenmiştir
ve şehirdeki tüm sanayiler ona bağlıdır. Şehir, Corporation’un fikir üretme ve
tasarım yapma yetisine sahip olan bir makine keşfetmesiyle kurulmuştur.
Corporation bu makineden kendisi için bir kopya üretir ve çocukları alıkoyarak
onları burada zorla çalıştırır. Oyundaki kahramanımız ise stajyer bir buharlı
tren mühendisi ve o alıkonan çocuklardan biri. Kahramanımız trende çalışırken
bir kızla tanışır ve ikisi beraber Corporation’un ardındaki sırrı ortaya
çıkarmak için amansız bir maceraya girişirler.

Bu noktadan sonra öncelikle belirtmem gereken şey, girişte de okuduğunuz gibi,
oyunun daha çok alıştığınız grafik ağırlıklı oynanıştan bir miktar uzak olduğu.
Böyle söylüyorum; çünkü oyunun en önemli noktası olan sesler buradaki en büyük
yardımcımız. Şimdilik isimsiz olan bu kahramanımızın sırtında bir cihaz var ve
kendisi bu cihazı kullanarak etraftaki sesleri kaydedebiliyor ve kaydettiği bu
sesleri çaldırarak isterse yanındaki karakterleri bu sayede yönlendirebiliyor,
isterse de karşılaştığı her türlü zorluğun altından bu sayede çıkabiliyor.
Etraftaki insanların kontrolünü ele geçirebiliyoruz ve ele geçirdiğimiz insanla
etrafı birbirine katarak ana karakterimizin oluşan sesleri kaydetmesini
sağlayabiliyor; peşinden de kaydettiğimiz bu sesleri bulmacalar çözmede
kullanabiliyoruz. Kayıttaki seslerde oynamalarda bulunabiliyor, hatta arka plana
çeşitli efektler ekleyip onları modifiye bile edebiliyoruz. Sesin yüksekliğini
istediğimiz kademede ayarlayabiliyor olmamız ise bizim en spesifik ayarları
yapmamızı sağlıyor ve böylelikle binlerce ses kombinasyonu üretme imkanımız
doğuyor.Peki, sesleri kullanıyoruz; ama genel olarak, ya da tam olarak ne için
kullanıyoruz, bu kadar zahmete ne için katlanıyoruz? Oyun sırasında karşımıza
onlarca ses ile alakalı bulmaca çıkacak ve kaydettiğimiz sesler işte tam da bu
noktada önem kazanacak. Kaydettiğimiz sesleri bulmacayı çözmek için uygun bir
şekilde çaldırmamız sonucunda onun hakkından ancak gelebileceğiz. Sadece bununla
da sınırlı kalmayıp önümüze çıkan düşmanları da bu sayede saf dışı edebilme
imkanımız var. Az önce size karakterleri kontrol altına almaktan bahsetmiştim.
Seslerin önem kazandığı noktalardan bir diğeri de bu. Oyun dünyasına yayılmış
onlarca karakter var ve bunları kontrol etmek istediğinizde farklı tınılara
ihtiyacınız oluyor. Örnek vermek icap ederse Metrognome diye adlandırılan
zekâsız zombilere dönüştürülmüş çocukları kontrol etmek istediğinizde sakin ve
dingin bir müziği kullanmanız gerekecek ve bu sayede onlardan istediğiniz basit
isleri gerçekleştirecekler. Bu basit işlere yolunuzu kapayan bloğu hareket
ettirmek ve, E3 fuarında gösterilen bir bulmaca olarak, kendilerini dişlilerin
arasına atmak gibi şeyleri örnek olarak gösterilebilir.

Tamamen sesler üzerine kurulu

Metronome şehrindeki polis güçlerine Scout deniliyor. Sizi gördüklerinde
peşinize düşüyorlar ve eğer sizi yakalayabilirlerse size saldırıyorlar. Siz ise
onların size saldırdığı şekilde, kaba kuvvetle veya fiziksel yollarla
saldırmıyorsunuz. Sizin yaptıklarınız yine seslerle oluyor ve bu aşamada da
çeşitli kısa bulmacalar çözerek bunların altından kalkıyorsunuz. Bu noktada
yapmanız gereken şey, karşınızdakini olabildiğince rahatsız edecek bir sesi
yaratmak ve ondan kurtulana dek bu sesin sürmesini sağlamak. Oyunun E3’te
yayınlanan kısa gösteriminde bahsedilenlere dayanılarak karşılaştığınız
düşmanlardan bu şekilde kurtulacağınız söyleniyor.

Oyunun hali hazırda sesler üzerine kurulu olmasından dolayı seslerin kesinlikle
çok kaliteli olacağından şüphemiz olmadığı için biraz da grafiklerden bahsetmek
istiyorum. Grafikler gerçekten de tek kelime ile muhteşem görünüyor. Team
Tarsier’in sanat direktörü oyunda uzakdoğu korku filmlerinden parçalar ve çizgi
filmlerden esinlenişler olduğunu söylüyor. Ekran görüntülerinden görünenlere
bakılırsa oyunun epey karanlık bir ortamda geçeceğini anlamamız mümkün
olacaktır. Karanlık ve kasvetli bir ortamın oyunun yapısı ile örtüştüğü
söylenebilir. Oyunun kısa teaser’inden de görüldüğü kadarıyla seslerin karanlık
yüzü ile oyunun koyu renkli yapısı birbiriyle çok iyi birleşiyor. Kontrollerde
ise alışıldık tuş takımı epey rahatlık sağlayacak gibi. Bir elimiz farede, diğer
elimiz WASD’da Metronome Şehri’nin sokaklarında koşuşturup Corporation’ın gizli
çalışmalarının ardında ne dolaplar döndüğünü bulacağız. Her ne kadar PC
kullanıcılarının ellerinin altında klavye olsa da XBOX ile oyunu oynayacak olan
kullanıcılar için gamepad’in marifetleri önem kazanıyor. Hatta onların E3’te
gösterilenlerle birlikte çok daha şanslı olduklarını kabul edebiliriz. Zira
E3’teki City of Metronome gösteriminde kullanılan kontroller XBOX’a aitti ve
PC’nin klavyesinden hiç bahsedilmedi.

Seslerin böylece kullanışıyla Team Tarsier, daha ilk oyunuyla adventure
dünyasına yeni soluklar getireceğini gösteriyor ve, belki de, sadece sesler
üzerine bir şeylerin ne kadar da güzel gerçekleştirilebileceğini göstererek yeni
bir türün daha oluşmasına yol açıyor. Bu açıdan Team Tarsier’i kutlamakta fayda
var. Ayrıca oyunun bir miktar da Beyond Good & Evil’e benzediğini
söyleyebilirim; orada fotoğraf çekiyor ve serbest ilerleyebiliyorduk; buradaki
tek fark sesler! Son zamanlarda piyasaya çıkan çoğu adventure oyununun önceki
kült oyunları taklit ederek bir yerlere gelme çalışmalarına şahit olmuştuk ve
bundan ne kadar rahatsız olduğumuzdan defalarca bahsetmiştik. Bundan önce türe
yenilik getirdiği için dikkatlerimizi epey çeken Return to the Mysterious Island
geçen yılın en iyilerinden biri olarak dikkatleri çekmişti. Metronome’u ise
sesleri kullanması bakımından takip edilmesi gerekenler listesinin üst
sıralarına yazmak gerek diye düşünüyorum.

Exit mobile version