Oyun İncelemeleri

Civilization V

Sid Meier, insanlık tarihi üzerine ansiklopediler okuyan özel bir oyun yapımcısı. Onun oyunu Civilization da insanlığın öyküsünü anlatan bir strateji oyunu. 90’lı yılların başından beri klasik olarak kabul edilen seri, Sid Meier’i da oyun tarihine geçirmiş durumda. Birçok eklenti paketiyle kusursuza yakın Civilization’dan sonra Sid Meier’in yeni hamlesi merakla bekleniyordu. Öncelikle yeni oyun görsel olarak farkıyla karşımıza çıkıyor. Civilization 4′ e göre renklerin canlılığı biraz daha arttırılmış. Soğuk laboratuar havasından daha sıcak renklere geçilmiş tıpkı. Bu bakımdan oyunun Civilization 3’deki palete daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca konsollar için çıkan Civilization Revolution kadar olmasa da karşımızda canlı, renkli bir oyun var. Bu seride DirectX 11 desteğini de görüyoruz. Ancak takdir edersiniz ki Civilization gibi bir oyunda DirectX 11 desteğinin çok da efektif ve göze çarpan bir tarafı olmuyor.

Farklı oyun zaten beklenmiyor

Öncelikle söylemek gerekir ki artık ben dahil sanırım birçok Civilization oyuncusu köklü değişikliklere sahip çok farklı bir oyun beklentisinden vazgeçti. Çünkü Civilization 5 de dahil olmak üzere, Amiga’da çıkan ilk Civilization serisinden bu yana aslında oyunun içeriğinde ve gidişatında sadece ufak tefek değişiklikler olmuştur. Bu yeni oyunda da tekerleğin icadından nükleer silaha kadar gidip Apollo programı ile nihayete varıyoruz. Uzaya adım atarak oyunun çehresini değiştirecek bir yenilikten hala uzağız. Bu yeni oyun için aslında modifiye edilmiş bir Civilization 4 dersek yanlış söylemiş olmayız. Civilization 4 eklenti paketleri ile zaten “tam” bir oyun haline gelmişti. Civilization V’te de bu yeniliklerin hepsini görmekle birlikte daha farklı güzellikler ile de karsılaşıyoruz.

Hoşuma giden kısımlardan birisi rakibimiz olan devletlerin farklı amaçlarını yerine getirmek doğrultusunda görevler vermeleri. Mesela şu devlet ile aramızda ciddi bir çatışma mevcut, eğer o devleti ortadan kaldırırsa birisi ödülü su olur gibisinden bir takım görevler alabiliyoruz. Ya da civardaki bir barbar kampı ile başı dertte olan bir devletin yardım çağrısına gittiğimizde elimiz boş dönmüyoruz. Bunun gibi oyuna ufak dinamizm katacak şeylerin eklenmesi güzel bir artı olmuş.

Ünite yağdırmaya son!

Oyunun mekaniğinde meydana gelen en büyük değişiklik ise, artık aynı kare üzerine ünite yığamıyor oluşumuz. Eskiden herkesin anımsayacağı gibi bir şehri istila etmek istediğimiz de 100 adet ünite çıkartır -hatta aynı tür ünite mesela tank- ve bu üniteyi şehrin dibine götürür orda tek karenin içinde 100 tane üniteyi bekletebilirdik. Bu şu demek oluyordu ki tur sırası bize geçtiği vakit 1 kareden 100 adet ünite saldırıya geçecektik. Bunun anlamı o şehrin %100 olarak kazanılması demekti zaten.

İşleri ve saldırı planlarını hayli kolay hale getiren bu sistem nihayet son bularak yeni bir hale geliyor Civilization V’te. Artık bir karede değil 100, iki adet ünite bile bekletemiyoruz. Eğer ki bir ünite diğer ünitenin olduğu kareye getirilmek istenirse, orda duran mevcut ünite geriye çekilerek yerini yenisine bırakmakta. Pozisyonumuzu belirlemek adına bile olsa ünitelerin içinden geçmek engelleniyor. Bu da ünitelere fizik ve boyut getiriyor. Çok ufak bir değişlik gibi görünse de bu özelliğin oyuna büyük derecede gerçekçilik kattığını söyleyebiliriz. Artık bir yere saldırmadan önce ünitelerini çember oluşturacak biçimde saldıracağımız şehre yakın yerde tutuyoruz. Şehirlerden bombardıman yapıldığı için şehrin kültür alanına girdiğimiz anda şehre gidene kadar bombardıman ve okçu atışından ünitelerimizin yarısını kaybedebiliyoruz zaten. Bahsettiğim sebeplerden hareket etmek ve pozisyon almak oldukça zor hale gelmiş durumda. Bu da sadece tek bir şehrin istilasını bile düşünmeye itiyor insanı.

Kukla devletler

Bir başka değişiklik de artık şehirleri istila ettikten sonra onları kuklamız haline getirebiliyoruz. Kukla haline getirilen şehirler sizin olmayacak ama sizin için kültür puanı, ve bilim puanı gibi oyunda gerekli bonusları üretecek. Şehirdeki asi insan sayısını da bu şekilde azaltmış oluyoruz. Aksi halde şehri alırsak önceki serilerden bildiğiniz gibi şehirde isyan çıkartan kişilerin sayısı fazla olmakta. Ve bu isyan ancak mahkeme binası yapıldığı takdirde düşürülebilmekte. Hazır şehirden söz etmişken şehir içi yönetimde bir azalma olmadığını söylemek isterim. Eskiden kontrolümüz altında olan yönetim unsurlarının tamamı korunmakla beraber çalışma alanlarını yiyeceğe, bilime ya da işgücüne direkt kaydırmak adına hazır ön ayarlar bile mevcut.

Bununla birlikte parasını verdiğimiz takdirde kültür alanımızı satın aldığımız kareler ile genişletebilmemiz mümkün. Bu oldukça güzel bir özellik. En azından artık kazandığımız paranın ve iyi ekonominin sonucunu daha fazla alan sahibi olmaya dönüştürebiliyoruz. Aksi halde eskiden olduğu gibi sadece hızlı üretim ile binayı ya da üniteyi satın almaya kullanabilecektik parayı. Kukla ülke ve ekonominin bu anlamda kullanılmasının altında muhtemelen dünya siyasi tarihini gidişatı da rol oynamıştır.

Perk alırım, keyfime bakarım

Şehirlere ördüğümüz sur gibi yapıların doğrudan görünüyor olması da çok iyi. Bunun dışında biraz değiştirilen yönetim sistemi mevcut. Eskiden devletimize uyarladığımız temel yönetim biçimlerinin yerini son dönemin popüler sistemi “Perk” alıyor. Kültür puanlarımız ile seviye/level atlayarak kazandığımız puanları yönetim özelliklerine dağıtıyoruz. 

Değişik yönetimlerden değişik özellikler alabilmek mümkün hale geliyor bu biçimde. Mesela bir  yönetim biçiminin kilidini açarak oradan yeni kurulan bir şehrin nüfusunu artırabilmesi adına gerekli olacak yiyeceğin %50’sini direkt olarak alabiliyoruz. Bunun gibi hoşunuza gidebilecek ve istediğiniz kalkınmayı yapacak size uygun bir sürü bir özelliği kombine etmeniz mümkün. Fazla bir değişiklik değil gibi gözükse de ünite yığını yapamamak, içinden geçememek ve kültür puanları ile özellikler almak, paramız ile arazi satın alabilmek aslında oyununun dinamiklerini oldukça değiştiriyor. Kültür puanı artık bu özellikleri almak nedeniyle daha da önem kazanmış durumda.

Uluslararası İlişkiler

Diğer devletler ile anlaşmalar oldukça iyi. Aldığım duyumlara göre bazılarının hoşuna gitmemiş olsa da şunu net diyebilirim ki  eskiden anlaşmalar kişisel fikrime göre çok pasifti. Pasif ve durağandı. Şimdi gene bir çok kişinin hoşuna gitmeyecek biçimde yapay zekanın daha aktif/daha saldırgan olması nedeniyle anlaşmalar biraz daha aktif ve gözümüzün önüne gelmiş durumda. Oyunun basından gelişimine kadar taraflar oldukça saldırgan bir tutum izliyorlar. Eskiden olduğu gibi savaşmadan birçok şeyi idare edebilmek mümkün. İlaveten şehir kuşatmanın ne kadar zulüm haline geldiğini de vurguladım zaten. Birisi size savaş dahi açsa sizi fethetmesi tıpkı sizin onlara yapacağınız gibi zorlu bir sürece dönüyor. Bu da gözden kaçırılmaması gereken ve gerçekçiliği öne çıkaran bir özellik olarak kayıtlara geçiyor.

Genel olarak söylemek gerekirse Civilization V, serinin 3. oyunun sevimliliğini alıp, Civilization 4’ün tüm yeniliklerini barındırıyor. Bunun üzerine de saydığım ufak tefek değişiklikler ekleniyor. Yine de artık tekerleğin icadından nükleer bombaya kadar devamlı ayni şeyleri yapmaktan sıkılan insanlar için çok yeni tatlar içermiyor. Gene de çoğu kişinin uzun süre ve keyifle oynayacağına eminim bu oyunu. Özetle oyuna serinin en iyi oyunu ya da en iyi düzenlemesi diyebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu