Alexander Morris, “Uzun saçlı Custer” olarak bilinen General George Amstrong
Custer’ın ordusundaki askerlerden biridir. General George Amstrong, Amerikan
Yerlileri’nin birleşmiş kuvvetlerine karşı açılan savaşlarla ünlenmiştir ve
gönüllülerden bir ordu kurmuştur. Ne var ki; dünyanın en sempatik kahramanı
olmayan Custer, “Battle Of Little Big Horn” savaşında öldürülür. İyi savaşan
Morris de öldürülmek üzeredir ki, bir melek görür. Hayır; aslında gördüğü melek
falan değildir, gelişmiş zırhıyla zaman geçidinden geçen bir ölümlüdür.
Morris, “Kronotek” genel merkezinde uyanır. Kronotek, zaman geçitlerini icat
eden ve kendine “Zamandaki düzensizlikleri” çözmeyi görev edinen bir örgüttür.
Kronotek’in yöneticisi “Mother” diye bilinen kişinin söylediği budur en azından.
Şimdi de Alexander Morris, bu garip organizasyonun içine girmek üzeredir ve
sırlar zaman içerisinde açığa çıkacaktır.
Geleceğe Dönüş!
Darkest of the Days, sizi M.S. 79 yılına sonradan; İkinci dünya savaşına kadar
götürüyor. Sakın aklınıza, bu kadar efsanevi savaşları ele alan bir oyunun uzun
olması gerektiği gibi saçma(!) bir düşünce gelmesin. Ben bu saçma düşünceye
kapıldım ve karşıma 5 saat gibi inanılmaz bir oyun ömrü çıktı. Hayal kırıklığına
uğradığımı söyleyemeyeceğim, çünkü o 5 saat, hayatımın en güzel 5 saati değildi.
“Gelecekten gelen ajan bizi ölümden kurtarıyor ve böylece zaman yolculuğu maceramız da başlıyor.”
Yapımda kullanabileceğiniz 20’den fazla silah var. Elbette kullanmayı
başarabilirseniz. Hedefleme ya da silah tutma motorunu kim düzenledi bilmiyorum,
ama ortaya garip bir şey çıkmış. Devamlı titreyen, bir türlü yeterince güçlü
olmayan ve asla doldurulamayan silahlar var. Evet, bu silah tanımı, Amerikan İç
Savaşı için uygun olabilir, ama İkinci Dünya savaşındaki silahlar hatta
gelecekten gelen plazma silahları da mı böyle olmak zorundaydı merak ettim. Bir
de bu kameralar neyin nesi? Düşman yerine; defalarca kez duvarların içinde atış
yapmak zorunda kaldım. Silahlarla uğraşmak yeterince zor değilmiş gibi.
Eksiler daha bitmiyor
Ses efektlerini hazırlayan ve seslendirmeleri yapan ekibe saygılarımı(!) özel
olarak sunmayı görev edindim. 1970’lerin çizgi filmleri gibi seslendirilmiş
yapımın, stajyerler tarafından hazırlandığına emin oldum. Bir de ses efektleri
var ki; tadından yenmez. Silah o kardeşim. Silah patlaması olmak zorunda. Balon
değil. Müzikler çok daha kötü değil, hatta mümkünse ses efektlerini olabildiği
kadar kısıp müziklerle yetinin.
Grafikler berbat değil, ama iyi de değil. Ortalama seviyelerde, ancak sınıf
geçer düzeyde. Neyse ki kameralar, bunu da mahvetmeyi tam zamanında başarıyor.
Daha önce değindiğim duvar sorunu, bize modellemeden önce duvarların nasıl
göründüğü hakkında tarih dersi veriyor. Oyunu tamamlamamışlar sanki. En azından
edindiğim his bu…
Peki hiç mi artı yönü yok? Son bölümler eğlenceli sayılır. Belki de oyun bitmek
üzere olduğu için ben motive oldum, pek emin değilim. Yine de 5 saatin, son
yarım saatinden belli düzeyde keyif almayı başardım. Peki bir oyuna para vermek
için bu yeter mi? Kesinlikle hayır. Piyasada çok daha iyi yapımlar varken,
düşünmeyin derim. Olur da Darkest of Days elinize geçerse, son bölümler zevkli
olabilir. Yapımın özeti kısaca bu.