Yazı için Ertunga Gündüz’e teşekkür ederiz.
2001 yılında aniden ortaya çıkan ve tüm oyuncuları etkilemeyi başaran, aksiyon oyunları içinde de kendine hatırı sayılır bir yer edinen Devil May Cry serisinin son üyesinin demosu geçtiğimiz günlerde PlayStation 3’lerimizde beğeniye sunuldu. Capcom’un yaratmış olduğu bu efsanenin ilk oyunla müthiş bir hayran kitlesine ulaşması büyük bir başarıydı. Bir sonraki oyunda oyun severler çok daha iyi şeyler beklerken ilk oyundan da kötü bir oyun gelmişti. Bu oyunla karizmasını çizdiren Capcom, her ne kadar ilk oyun gibi olmasa da, başarılı bir üçüncü yapımla oyun dünyasındaki karizmasını tekrar geri kazandı. Şimdi iş, yeni nesil konsollarda yeni bir Devil May Cry yapmaktı. Duyurulduğunda, Devil May Cry’ın yeni nesilde nasıl bir şey olacağı tüm oyuncularda merak ve heyecan uyandırdı. Sadece PlayStation 3 için hazırlandığı duyurulan DMC4’ün daha sonra Xbox 360 ve PC platformlarına da çıkacağı açıklandı. Uzun bir süre herhangi bir bilgi verilmemesine rağmen tam sürümünün çıkmasına kısa bir süre kala oldukça tatmin edici uzunlukta bir demoyla karşımıza çıktı.
Demo bize Exterminator ve Executioner adında iki farklı seçenek sunarak başlıyor. Bu seçeneklerden Exterminator 10 dakikalık oynama süresi verilen şehir içinde başlayan bir bölüm. Executioner ise, karlı bir yerde herhangi bir zaman olmadan ve sonunda boss savaşının olduğu bir bölüm. İlk olarak şehir içinde geçen bölümden başladım ve ilk dikkatimi doğal olarak gelişen grafikler çekti. Oyunun görselliği belki çok üst düzey değil ama kesinlikle yeni nesil konsollarımızda görmek istediğimiz türden grafiklere sahip. Ayrıca oyunun gelişen ve kendini belli eden başka bir özelliği de ışıklandırma. Çok gerçekci bir aydınlatmaya sahip olduğunu söyleyebilirim, zaten demonun başlangıcında karşınıza çıkan binalar bunu oldukça güzel bir şekilde belli ediyor. Ancak, eski serilerinde olduğu gibi çevre ile etkileşimi sıfıra yakın. Birkaç masa, sandalye, kutu tarzı eşyalar dışında çevreye etkimiz ne yazık ki yok.
İlk bölümdeki yaratıklardan bahsetmek gerekirse, şekil bakımından oldukça anlamsız yaratıklar var ve çok da zor değiller. Zaten yönettiğimiz karakter olan Nero’nun sahip olduğu özellikler sayesinde rahatlıkla öldürebiliyorsunuz.
İkinci bölümde ise, dağlık karlı bir alanda başlıyoruz. Bu bölümün başlarında açıkçası grafik ya da aydınlatma olarak etkilenmiyorsunuz. Burada da buzu kullanan garip birkaç yaratık geliyor. İlk bölümdeki yaratıkların aksine öldürmek biraz daha uzun sürebiliyor. Bunun dışında bölümün ilerisinde büyük bir şatoya giriyoruz ve daha sonra ateşten oluşan devasa bir yaratıkla boss savaşı yapıyoruz. Ancak bu yaratığın olduğu sahnelerde oyunun sahip olduğu ışıklandırma kendini yine belli ediyor.
Yeni karakterimiz Nero, oldukça Dante kopyası olmuş. Ancak Dante’ye oranla daha gergin ve çok çabuk sinirlenen bir yapıya sahip olmasına rağmen çok güçlü bir karakter olduğunu söyleyebilirim. Eski versiyonlardaki sınırsız kurşuna sahip silahımız ve büyük bir kılıcımız yine var. Bunun dışında Nero’nun sağ elindeki şeytanımsı gücü kullanmak oldukça zevkli ve güçlü bir seçenek olmuş. Belli ki bu gücü oyun ilerledikçe geliştirebileceğiz, yeni hareketler katabileceğiz. Bu da oyunu oldukça zevkli bir hale dönüştürecek gibi görünüyor.
Demoda görebildiğimiz şeyler ne yazık ki bu kadar. Eğer Devil May Cry hayranı biriyseniz kesinlikle almanız gereken oyunlardan biri olmuş. Capcom, kesinlikle işi boşlamamış ve gayet kaliteli bir yapım ortaya çıkarmış. Bunu demodan bile anlayabiliyoruz. Oyunun Ntsc-J versiyonu sanırım çıktı, pal versiyonu da 5 Şubat’ta raflardaki yerine alacak.