Doom Eternal ön inceleme: Şu sıralar hem serinin hayranları hem de aksiyon severlerin büyük bir merakla beklediği Doom Eternal‘ı oynama şansına eriştik. Geçtiğimiz günlerde Bethesda ülkemizde özel bir etkinlik düzenledi ve burada hem yayıncılara hem de bizim gibi oyun basınına Doom Eternal‘ı oynama fırsatı sundu. Öncelikle yurt dışına gitmeden ülkemizde, daha çıkışına yaklaşık 2 ay kalan bir oyunu oynamak gerçekten de keyifli. Bu nedenle emeği geçenlere teşekkür ediyor ve bu tarz özel etkinliklerin artmasını umuyoruz diyerek Doom Eternal ön inceleme konusuna dönüş yapalım.
Serinin yeni oyunu Doom Eternal nasıl olmuş?
Bu etkinlikte yaklaşık 3 saat boyunca Doom Eternal’ı deneyimleme şansına eriştik. Daha önce E3 2019 fuarında deneme şansına eriştiğim Doom Eternal‘ın ne kadar ilerlediğini açıkçası merak ediyordum. 2016 yılında çıkan Doom oyununu büyük bir keyifle oynamış ve E3 2019 sunumunda denediğim Doom Eternal’dan da benzer bir deneyim edinmiştim. Tabi E3 2019’da daha kısa oynamamıza izin verildiği için mi bilmiyorum ama oyunun kat ettiği mesafe beni gerçekten de şaşırttı. Daha doğrusu beklediğimden daha farklı şeyler gördüğümü peşin peşin söylemem gerekiyor.
Öncelikle oyuna başladığınız anda aslında 2016 yılında çıkan Doom ile aynı hissiyat ile başlıyorsunuz. Oyunda ilerledikçe Doom Eternal bu histen sıyrılıyor ve sadece aynı dinamikleri içeren bir oyun olmadığını size hissettirmeye başlıyor. Bu farklılıkların başında ise hikaye sunumu gelmiş. Önemli bir hikayesi olsa da Doom serisinde hikaye sunumu hiç bu kadar ön planda olmamıştı. Bunun izlerini Doom oyununda görmüştük ama Doom Eternal‘ın hikaye sunumu açısından daha başarılı ve keyifli olduğunu söyleyebilirim.
Bu noktada aklınıza sıkıcı ara sahneler ya da oynanışın önüne geçen bir sunum gelmesin. Gayet dengeli bir şekilde hikaye gidişatını takip ediyorsunuz. Tabi daha önce seriyi “stres atayım, abi yaratıkları keseyim” diye oynadıysanız biraz kafanız karışabilir. Çünkü Doom Eternal hikaye anlamında 2016 yılında çıkan oyunun devamı olsa da tüm seriye bağlı bir yapım. Bu nedenle daha önce ne olduğunu felan hatırlamıyorsanız, Doom Slayer‘ı yönettiğimiz oyun biraz kafanızı karıştırabilir.
Oynanış kısmında ise bildiğimiz dinamiklerin üzerine koymayı başarmışlar. Yani saf aksiyon, yeni silahlar ve Doom’un bitmek bilmeyen hızlı gidişatı aynen yerini korumuş. Doom’u Doom yapan iskeletin yeni oyunda da olduğu gibi durduğunu söyleyebilirim. Yapım ekibi bu iskeletin üzerine gitmiş ve eklenen yeni özellikler ile birlikte oyunun kendi havasını yakalamasını da sağlamışlar.
Doom Eternal fragmanı için tıklayın
Oynanıştaki en büyük ve önemli fark ise gelişim sisteminde yatıyor. Daha önce ufak geliştirmeler ve yeni silahlar üzerine odaklanan oyun yapısı bu sefer biraz daha ileri taşınmış. Artık karakterinizin ya da elinizdeki silahın daha kuvvetli bir hale geldiğini daha net bir şekilde hissediyorsunuz. Yaptığınız güncellemeler ve bulduğunuz silah parçaları ile birlikte o baştaki klasik hissiyat gidiyor ve karakterinizin yavaş yavaş güçlendiğini hissetmeye başlıyorsunuz.
Üstelik bu gelişim sistemi hem karakteriniz hem de silahlarınız için geçerli. Yani yapışkan bomba ile daha fazla hasar verebiliyor, düşmanlarınızı direk parça pinçik eden okkalı bir yumruk geçirebiliyorsunuz. Zincir, alev silahı ya da plasma silahı gibi silahları topladıkça daha farklı özelliklerin ve taktiklerin de kapısını açmış oluyorsunuz. Örneğin alev silahı ile düşmanlarınızı yaktığınızda onlardan daha fazla zırh alabiliyorsunuz. Bu tarz taktikler sizi hem daha güçlü yapıyor hem de silahlarınızı kullanım amacını da göstermiş oluyor.
Doom Eternal ön inceleme
Doom’un farklılaşan bir diğer yönü ise düşman yapısında ve oyunun gidişatında yatıyor. Evet yine etrafta hızlıca ilerliyor ve akın akın gelen yaratıkları öldürmeye devam ediyorsunuz. Doom 2016‘da olduğu gibi silah ve yakın dövüş dinamiği korunmuş. Zayıflattığınız düşmanlara atak yapıyor ve kafasını gözünü patlatıyorsunuz. Oyundaki elektrikli testere ve zincir gibi dinamikler ile farklı kombolar ve aksiyonlara da girmek mümkün. Düşmanlarda değişiklik gösteren en önemli unsur ise zayıf noktalarında yatıyor. Bu durum oyunu zorlaştırdığı gibi o hengame içerisinde sizi biraz taktik yapmaya da zorluyor.
Yani daha büyük ya da taktik gerektiren düşmanları alt ederken yandaki ayak takımını can ve zırh gibi barlarınızı doldurmak için kullanıyorsunuz. Zaten biraz oynadıktan sonra düşmanların zayıf noktalarını da öğrenmeye ve ona göre daha aklı başında aksiyon almaya başlıyorsunuz. Örneğin Revenant’ları indirmek için roket atarlarına hedef alıyor ya da mermi yağdırsanız bile zar zor öldüreceğiniz Cacodemon’ların ağzına bir bomba yerleştirerek çabucak işlerini bitirebiliyorsunuz.
Sonuç olarak görsel anlamda da oldukça tatmin edici olan Doom Eternal, bir önceki oyunun üzerine koymayı ve başta da belirttiğim gibi farklı bir oyun olmayı başarmış. Bitmeyen aksiyonuna daha farklı baharatlar ekleyen oyun hem Doom hayranlarını hem de aksiyon severleri tatmin edecek özellikleri içerisinde barındırıyor. Son olarak Doom Eternal’ın 20 Mart 2020’de çıkacağını da hatırlatalım.
Doom Eternal resmi sitesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.