Dragon Ball Z: Budokai Tenkaichi

Şu sıralar yeni nesil konsollar ve onların haberlerini duydukça artık
elimizdeki konsollarla pek oynamak istemiyoruz doğrusu. Zaten bu oyunumuz da
daha önceki serilerin devamı niteliğinde olan fakat grafikleri çok hoş bir oyun
olan Dragon Ball Z: Budokai Tenkaichi. Bu oyunu pek bilen yoktur, hatta ve hatta
bazıları adını bile ilk kez duyuyordur. Buna karşın ben çizgi filmini ilk
bölümünden son bölümüne kadar izledim. Her ne kadar bizim kanallarımız bir
yerden sonra artık yayınlamaz oldularsa da, ben yabancı kanallardan takip etme
fırsatı buldum. Çizgi filmin o dövüş sahnelerindeki efektleri çok etkileyiciydi.
Neydi o günler! Neyse…

İşte bunları tüm artılarıyla bir oyun haline getirmeyi başaran da tabii ki Atari
Firması. Her ne kadar Dragon Ball Z: Budokai III tüm çizgi film’deki arenaları
içerse de Teinkaichi’deki kadar mükemmel değildi. Bu oyunda Saiyanlarla birlikte
60’tan fazla oynanabilir karakter var.

Bu oyunu sevdiren özelliklerden birisi de tüm fanatiklerin de hayran kaldığı
süper kahramanlarımızın uçabilme yetenekleri. Tenkaichi’nin bir özelliği ise
kahramanlarımızın (Majin Buu gibi uçmasını beklemediğimiz karakterlerin bile)
muazzam büyüklükteki bu 3D arenalarda uçmalarına olanak tanıması. Artık
karakterlerin birbirlerini dövdüğü bildik yapımlardan sıkılanlara yeni bir
yöntem sunuyor. Her ne kadar bazı yer çekimsiz ortamlarda ufak tefek hatalar
görsek de, uğraşılan çabadan dolayı oyunu yapanları takdir etmek lazım.
Karakterlerimizi havada kontrol etmek hızlı hareket eden kamera açılarından
dolayı çok güç bir hal alıyor. Uçuş fikri çok hoş ama uygulamada biraz daha
düzeltmeye gidilmesi gerekiyordu. Artık bu haliyle yetineceğiz. Belki bu
açıklarını yeni nesil konsollarda kapatırlar.

Kamehame haaaaaa…..

Bu ses size tanıdık gelecektir. Kamehameha! Bu insana gazı veriyor ve siz bu
hızla oyunun içinde kayboluyorsunuz. Tenkaichi’ye çok sayıda süper ölüm hareketi
eklenmiş. Belki de bir önceki yapıma kıyasladığımızda karakterlerin sadece belli
başlı süper ölüm hareketlerinin olması bizi bir yerden sonra sıkıyordu.
Tenkaichi’ye birçok kombo hareket de eklenmiş. Bunların arasında animasyonlu bir
şekilde rakibinizin hamlelerini tahmin ederek, kazanıp kazanamayacağınız tuş
kombinasyonları da var.

Geçmişe bir dönüş…

2002’den önce DB tarzı animasyon oyunları pek revaçta değildi. O zamanlar
Playstation 2’nin zirvede olduğu yıllar olduğundan 3D oyunlar daha çok
tutuluyordu. Ta ki Dragon Ball serilerini görene kadar. İyisiyle kötüsüyle
bugüne kadar da geldiler.Gelelim oyunun içeriğine…

Oyunun çoğunluğu aksiyonunun arkasındaki perspektifte verilmiş. Yani siz
rakibinize yaklaştığınızda özel hareketinizi yapmanız için tamamıyla farklı bir
açıya geçiyor. Bunun sebebi dövüşçümüzü çevrede istediğimiz şekilde daha kolay
hareket ettirmek. Bu serbest gezme özelliği, dövüşün alanını arttırarak yapıta
daha otantik bir Dragon Ball havası veriyor. Fakat, işin kötü tarafı oyunun
sınırları çünkü hemen kendinizi gökkuşağı renkli sınırlara çarpabiliyorsunuz.
Kameralar da göründüğü kadar esnek değil, öyle durumlar oluyor ki oyunu çok kötü
bir açıdan seyretmek zorunda kalıyorsunuz. L1 tuşuyla rakibinize kilitlenip
onlara saldırabiliyorsunuz. Bu karakterlere kilitlenme hareketlerini uzun
mesafeden de yapabilirsiniz. Fakat uzun mesafeden yaptığınızda başarısız
oluyorsunuz. Onun yerine en sağlamı tabii ki yumrukları konuşturmak. Zaten
yapması en kolay hareket de bu. Tek yapmanız gereken kare tuşuna ard arda
basmanız. Bu hareketimizi istediğiniz yön tuşuna basılı tutarak devam
ettirirsek, farklı kombolar oluşturmak da mümkün. Ayrıca üçgen tuşunu kullanarak
“ki” gücünüzle teleport olup daha farklı saldırılarda bulunabilirsiniz. Zaten L2
ve üçgen tuşuna basılı tutarak daha fazla patlama yapabilirsiniz. Tabii ki
oyunun en sevdiğim tarafları çizgi filmden tanıdığınız karakterlerin o meşhur
hareketlerini yapmaları. Fakat bazen iki karakterin aynı anda size dev bir
enerji topu gönderdiğinde, bu durumu şaşkın bir şekilde izlemekten başka çareniz
yok (en azından ben öyle yapıyorum).

Dövüşme stilinin sadeliği Tenkaichi’de biraz aldatıcı, mesela yuvarlak tuşu tek
başına gelen saldırıları engellemek için kullanılırken siz bu esnada
kontrolcünüzü sağa ya da sola hareket ettirirseniz bu kez sizi daha iyi bir
saldırı yapmanız için rakibin yanına teleport ediyor. Diğer yandan ‘X’ tuşunun
özelliği sizin herhangi bir yöne doğru hücum etmenizi sağlarken, eğer siz onu
bir kombonun ortasında doğru bir şekilde kullanırsanız, rakibinizi ekrana
yapıştırabilecek bir harekette bulunabilirsiniz. Kombat’lar Budokai oyunlarında
görmeye alışık olduklarımızdan farklı değil.

Mod’lar

Tenkaichi’nin çok farklı bir kontrol sistemi var. Fakat mod seçenekleri çok iyi.
Z Battle Gate klasik Dragon Ball’daki Shennon’un hatıralarını tekrar
canlandırmak için çalışıyor. Z Battle Gate ile siz standart bitirme
hareketlerinden öte, daha çok karakterlerle karşılaşarak ilerliyorsunuz. Ayrıca
bu oyun mod’unda diğer karakterlere atayabileceğimiz yığınla Z kazanıyoruz.
Fakat karakterlerin belli bir limiti var. Yani istediğimiz kadar yükleyemiyoruz.
Hatta ve hatta bu Z’leri birleştirerek daha güçlü geliştirmeler yapabiliyoruz.
Bu da Budokai oyunlarında görmüş olduklarımızdan farklı. Ultimate Battle mod’u, diğer oyunlarda olan survival mod’ları ve standart
turnuvalara benzersiz bir yaklaşım olmuş. Burada siz hedefinizin birincilik
olduğu yüz kişilik bir turnuvanın en dibine koyuluyorsunuz. Dövüşleri kazandıkça
dereceler ve puanlar getiriyor. İlginç olan taraf yenildiğinizde ortaya çıkıyor.
Mesela kaybettiğinizde bu sizin derecelerinizi düşürmüyor, aksine kazandığınız
puanlarınızı azaltıyor. Her ne kadar bazen puansız kaldığımızda en baştan
başlatmak zorunda kalsak da, bu durumda en azından bir iki defa veya puanınız
olduğu sürece oyundan kopmamanızı sağlıyor. Tabii biraz sabırlı olmak da
gerekiyor.

Tenkaichi’deki diğer mod’lar ise biri sırayla dövüştüğümüz bir World Tournament
mod’u ile birebir bilgisayar veya herhangi bir arkadaşınızla oynayabileceğimiz
bir düello mod’u. Çoklu oyuncu mod’u da daha önceki Dragon Ball oyunlarında
olduğu gibi çok iyi seviyede değil. İki oyuncu mod’unda ekranın ikiye bölünmesi,
genişleyen bölüm detayları ile kamera açıları oyunculara daha fazla teknik engel
yaratıyor. Bazı biçimsiz kamera açıları dışında Tenkaichi gerçekten iyi
görünüyor. Her ne kadar bazı dövüşçülerin ince detayları yakından kötü görünse
de, yine de karakterlerimiz 2D’den 3D’ye çok başarılı bir şekilde çevrilmiş.
Mesela gücünüzü doldurduğunuz zaman karakterimiz enerjiyle çatırdamaya başlıyor.
Bu esnada yavaş çekim mod’u devreye giriyor. Bunu doğru kullanabilirseniz daha
etkili bir yumruk atabilirsiniz. Oyun içi animasyonların bazıları her ne kadar
biraz mekanik görünse de, aslında her şey düzgün ve Dragon Ball Z havasına uygun
bir şekilde abartılmış durumda.

Ses efektleri yumruklar, güç doldurma patlamaları, dönüşümler ve geriye kalan
Dragon Ball Z sesleri düzgün ve gayet net.

Sonuç…

Doğrusunu söylemek gerekirse Dragon Ball Z: Budokai 3 Tenkaichi eski oyunlara
öyle büyük bir yenilik katmıyor. Aksine kimi yerler de sizi çıldırtırken kimi
yerlerde de eğlendirmeyi başarıyor. Bir de dövüş oyunlarının her birinin kendine
has bir oynanışı var. Tekken kendi içerisinde bir dünya olmuş, Street Fighter
derseniz, o da kontrolcüsünü neredeyse kıracak kadar hızlı kullandıran bir
yapıda. Bence Dragon Ball Z de kendine has bir yapıya sahip. Eğer Dragon Ball
çizgi filmlerini sevmiş, bir de serinin önceki oyunlarını oynamışsanız bu oyunu
da bir kere denemenizi tavsiye ediyorum.

Exit mobile version