Capcom cephesinden Resident Evil 6 beklenirken, aslında yeni bir klasik, hit olabilecek bir oyun daha var, yani Dragon’s Dogma (DD). Uzun süredir geniş bir ekibin üstünde çalıştığı yapım ses getirecek bir proje. Gerek videoları, gerekse ekran görüntüleri ile heyecan uyandıran DD’yi oynama imkanına sahip oldum. En iyisi lafı daha fazla uzatmadan içeriğe geçip, başımdan neler geçtiğini sizlere aktarayım.
Bizimkisi bir ejderha hikayesi
DD’nin konusunu bilmeyenler için ufak bir hatırlatma ile işe başlayalım. Casadeis isimli balıkçı köyü, bir ejderha tarafından baskına uğrar. Baskında ejderha, kontrol edeceğimiz karakterimize seçilmiş kişi olduğunu söyler, kalbini çıkarır ve onu öldürür. Ancak sonrasında bilinmeyen güçler tarafından karakterimiz, aydınlanmış kişi olarak tekrar hayata döner. Bundan sonra kahramanımızın amacı kalbini çalıp, ölümüne sebep olan ejderhayı bulmak ve onu öldürmektir. Bu hikaye yapımda ilerledikçe biraz daha derinleşecek tabii ki.
Yapıma ilk olarak bir zindana girerek başladım. Yanımda bir kişi daha vardı. Biraz ilerledikten sonra bir taşa dokundum ve iki kişi daha partiye katıldı. Böylece daha önce de bahsedilen 4 kişilik grubum tamamlanmış oldu. DD, safkan bir RPG oyunu değil, bu zaten belli olan bir noktaydı. Aksiyon/RPG tabanlı yapımda, aksiyon genel olarak hızlı bir şekilde gelişiyor. Buna göre kontroller de iyi yedirilmiş. Oynadığım PS3 sürümünde R1 ve L1 özel vuruşlar yapmamı sağladı. Şöyle ki; R1 ile kılıçla düşmana hızlıca koşup, sert bir darbe indirebildim. Ayrıca havadaki düşmanlar için de bir hareketim vardı.
Diğer yandan ise L1 ile kalkanı daha aktif bir biçimde kullandım. Düşmanlara kalkanla vurabilirken, diğer yandan ise kalkan ve kılıcı birbirine vurarak dikkatleri üstüme çekebildim. Bunların etkisini açıkçası siz de oyunda daha iyi göreceksiniz. Bir anda üstüme gelen iki düşmandan birine kalkanla sert bir şekilde vurup onu savururken, diğer yandaki rakibim ise kılıcımın tadına baktı. Her ne kadar hızlı, karambol gibi gözüken bir aksiyon olsa da, aslında kolay ve zevkli yapılmış.
Yanımdaki ekip arkadaşlarım da boş değil. Onlar da düşmanlara karşı çetin bir şekilde savaşıyor. Ayrıca oyunun dinamiklerinden biri daha burada kendini belli etti. Karakterimle düşmanları tutabilirken, diğer yandan ise ekip arkadaşlarım da düşmanları yakalayıp, tutabiliyor. Bu anlarda yakalanmış düşmana karakterim veya ekip arkadaşım vurduğunda, Kill Cam dediğimiz yani son vuruşu gösteren ufak bir sinematik devreye girdi. Ekip arkadaşlarına, yardım edin, gelin, gidin tarzında ok tuşları ile temel komutları verebilirsiniz. Bu komutları verdiğim zaman kolay bir şekilde bunlara uydular. Ayrıca partideki kişiler önemli. Zira partideki başka bir karakter sağlığımı tazeliyordu.
Ekip çalışması buna denir!
Zindanda ilerleyip, bir iki sinematik izledikten sonra asıl en önemli kısma geldim. Burada Chimera karşıma çıktı. Capcom’un yaptığı açıklamada Boss türündeki rakipleri aşama aşama öldüreceğimiz belirtiliyordu. Bu durum aynı şekilde oyunda gerçekleşiyor. Chimera’nın enerjisi altında iki nokta daha bulunuyor. Her biri birer aşama aslında. İlk olarak Chimera’nın üstüne tırmanıp, kuyruğunu kestim. Daha sonrasında ise üst kısımdaki keçi kafasını öldürdüm. Bunları her öldürüşte enerji sıfırlanırken, bir nokta da yok oldu.
En sonunda ise nokta kalmıyor ve sadece enerji barı kalıyor. Bu enerji barı da aslan kafası yani son aşamaydı. Onu da öldürünce Boss’un işini bitirdim. Düşmanları yakalama R2 ile karakter Boss’ların üstüne tırmanıyor. Diğer yandan Boss’un uyutma, bayıltma gibi büyüleri, özellikleri var. Yere yapıştığım zaman ekip arkadaşımdan birini yardıma çağırdım. Chimera hızlı ve ayrıca farklı taktikler de denedi.
İkinci bölüme başlarken karakter seçme ekranı karşıma geldi. Buradan karakterin ismini, hazır dış görünüşünü, cinsiyetini belirledim. Ancak oyunda kendiniz de göreceksiniz, burada isterseniz detaylı dış görünüşle de uğraşabilirsiniz. Buradan sonra ise ikinci kısma başladım. İkinci kısım aslında tam sürüm oyunun ilk bölümü olacak. Zira ejderhanın köyü basması ve karakterin onun kapışması, aslında olayların ilk başlangıcı gösteriliyor. Sinematikten sonra ise Strider, Fighter ve Mage’ten hangisini seçeceğim karşıma geldi.
Strider hançer ve ok/yaya sahip. Fighter bildiğimiz dövüşçü, kılıç ve kalkan kullanıyor. Mage ise klasik büyücü. Fighter ile yoluma devam ettim. Kasaba içinde dolanırken, karakterinizin eşyalarını bırakabileceği ve ayrıca dinlenebileceği, alışveriş edebileceği dükkanlar bulunuyor. Görevler için klasik olarak kafasında soru işareti olan karakterler var. Ayrıca görev yeri de haritada işaretlenmiş olarak gösteriliyor. Burada normal göreve devam edip, kasaba dışına çıktım. Farklı yaratıklarla mücadele ettim. Çevrede dolaşılabilecek alan var. Etrafı da dolandım, ancak çok geniş alan sunmadı bana. Belki tam sürümde daha da geniş araziler olacaktır.
Sonuca gelirsek
Yapımda karakterim otomatik olarak seviye atladı. Envanter sisteminde klasik olarak silahlar, zırh, ayrıca iksir vs… ulaşabiliyorsunuz. Yanımızdaki adamların da envanterine ulaşabilir, onlardan eşya alımı yapabilirsiniz. Bunları kolay bir şekilde yaptım. Görevler ve karakterin istatistikleriyle ilgili ayrıntılar ise Pause menüsünde yer alıyor. Genel olarak görevler klasik tarzdaydı. Grafikler hoş tutulmuş. Efektler ve modellemeler üstünde uğraşıldığı belli oluyor. Özellikle Boss tarzı dediğimiz düşmanlar, videolarda da belli oluyordu detaylı yapılmış. Seslendirmeler de yerindeydi. Bazı oyunlarda diyaloglarda karakterler konuşmaz, seslendirme olmaz. Ancak DD’de vardı. Sonuç olarak ben oynadığım bölümlerden memnun kaldım. Bazı animasyon ve grafiksel hataları vardı. Fakat bunlar yüksek ihtimal tam sürüm oyunda düzeltilecektir. Oynadığım sonuçta oyunun son sürümü değildi. Açıkçası Dragon’s Dogma beklentileri boşa çıkarmayacak gözüküyor.