Oyun dünyasının temel taşlarından birisi de Driver olmuştur. İlk Driver,
çalışabilmesi için bilgisayarlarda mutlaka 3d bir karta ihtiyaç duyuyordu ve
zevkli kaçma – kovalamaca sahneleri içeriyordu. Çıktığı ilk zamanlarda
değişiklik olarak görüldü ve sevildi de. Belirli aralıklardan sonra Driver 2 ve
son olarak da Driv3r ile karşılaştık. Yalnız, Driv3r ilk oyunla
karşılaştırıldığı zaman bir hayal kırıklığı olarak nitelendirilebilirdi. Gerçi
İstanbul’u içererek bize bir güzellik yapmıştı ancak oynanabilirlik gerçekten
kötüydü. Araç içerisinde yaptığımız görevler ve kovalamacalar fena sayılmasa da,
araçtan indiğimiz zaman ayak üzerindeki kapışmalar hiç de iyi değildi. Bu yüzden
de çok eksi puan almıştı. Buna rağmen yılmayan ve Driver ateşini sürekli yanık
tutmak isteyen yapımcılar, yeni bir Driver oyununun yapıldığını belirttiler.
Driver: Parallel Lines ile ilgili sıcak bilgiler, hemen şimdi…
Yeni bir konsept
Hatırladığınız üzere, geçmiş oyunlarda gizli polisimiz Tanner’ı kontrol ediyor
ve onun bu gizlilik özelliği ile birlikte suç dünyasına giriş yapıp nerede neler
oluyor, onları su yüzüne çıkartıyorduk. Bu konsept, yeni oyun ile birlikte
tamamen değişiyor. Artık, gizliden gizliye suçluların karşısında olmak varken,
bu sefer suç işleyen taraf haline geliyoruz. Üstelik Parallel Lines’da Tanner
yok, yeni adamımızın kod adı “The Kid”. 1978 yılının New York’unda geçen oyunda,
Big Apple isimli suç örgütünden çeşitli görevler alıyor ve şehrin her bir
yanında bunları gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Görevleri başardıkça, daha çok
para kazanıyor ve yeni görevleri de açaraktan hikayeyi ilerletmeye çalışıyoruz.
Burada birazcık GTA’nın başarısından esinlenilmiş olduğu ve GTA kokularının
geldiğini anlayabiliyoruz.
Şehrin çeşitli yerlerden görevler alabilecek ve çok farklı yerlere giderek
bunları başarmaya çalışacağız. Ana görevlerin yanında, yapabileceğimiz ve ekstra
paralar kazanabileceğimiz yan görevler de bulunacak. Bu sefer, görevlerin araç
ağırlı olacağı belirtiliyor. Yani, bol bol kovalamaca olacak ve heyecanı dorukta
hissedebileceğiz. Driv3r’da olduğu gibi, şehir içerisinde istediğimiz aracı ve
motorları kullanabilme şansına sahip oluyoruz. Gerek gördüğümüz zamanlarda tabii
ki aracımızdan da inebileceğiz ancak genel olarak en sağlam görevler ve oyunun
geneli araçlarımız içerisinde geçecek. Yolda son sürat giderken, bir yandan
kaçmaya, diğer yandan da bizi safdışı bırakmaya çalışan düşmanlara ateş açmaya
çalışacağız. Filmlerden de alışmış olduğumuz bu gibi birçok sahneye Driver:
Parallel Lines’da rastlayabileceğiz.Araçlar önemli
Ana görevleri yapıp hikayeyi ilerletmek bir yana, yan görevler ve mini oyunlar
ile kendimize katkı sağlayabileceğiz. Mini oyunlar ile eğlenmek bir tarafa,
ekstra paralar kazanabilecek ve bu sayede araçlarımız upgrade edebileceğiz. Bu
upgrade’lerle ilgili ayrıntılı bilgiler çok fazla verilmiyor ancak muhtelemen
performans ve kontrol gücünü arttıran çeşitli parçaları aracımıza monte
edebileceğiz. Şimdiye kadar anlattığımız birçok yönü ile GTA’dan gerçekten
esinlenildiği açık bir şekilde ortaya çıkıyor.
Grafiksel olarak geliştirmeler yapılıyor. Özellikle göze hoş görünen ışık ve
gölgeleme efektleri üzerinde duruluyor. Screenshot’lardan görüldüğü kadarıyla bu
konu üzerinde gerçekten bir çalışma yürütüldüğü belli oluyor. Grafiklerin elden
geçmesi, yeni nesil ekran kartlarının performanslarından yararlanma açısından da
olumlu bir hareket olacaktır.
Kökten değişim
Genel olarak bakıldığında GTA’nın başarısı, Driver cephesini de etkilemiş olmalı
ki, oyun tarzını o tarafa kaydırmayı tercih etmişler. Suç işleme ve para kazanıp
ilerleme, sonunda da en büyük olma olaylarına girilmiş. Esinlenilmiş olsa da, bu
tarz oyunlar insanları oldukça eğlendiriyorlar ve esinlenilmiş olma özelliği
geri planda kalıyor. Üstelik artık Driver’ların baş karakteri Tanner’ın da yok
olması, kökten bir değişime gidildiğinin diğer bir göstergesi. PC’nin yanında
PS2 ve Xbox için de piyasalarda olacak Driver: Parallel Lines, 2006’nın Mart
ayında piyasalardaki yerini alacak.