Henüz sabah saatleriydi ve her şey olması gerektiği gibi gidiyordu. Önce
birkaç çatırtı duyuldu, sonra derinden gelen ses sonucunda şiddetli sarsıntılar
başladı. Tüm şehir, şiddetli depremin sona ermesinin ardından tanınmayacak hale
gelmişti. İşte bu esnada maceraya dahil oluyoruz. Yapımda yönettiğimiz
karakterimizin kızı ve eşi, depremden hemen önce müze gezisine gitmiştir. Bu
durum karşısında panik yaşayan kahramanımız, bir an önce müzeye gitmeli ve
onları bulmalıdır. Tabii ki çok geç olmadan…
Ailem olmadan asla
2008 yılında piyasaya sürülen Escape the Museum’ün devamı olan yapımda, yine
dikkat ve sabır gerektiren görevler bizi bekliyor. Yıkıntılar ortasında ipuçları
bulmaya, bu sayede de hayatta kalmaya çalışıyoruz. Unutmayalım ki, en ufak
kararsızlıklar bile bize zarar olarak geri dönecektir. Öncelikle evimizden
çıkmalıyız. Sarsıntılar sebebiyle etraf çok dağınık halde. Bu nedenle de
istediğimiz eşyaları hemen bulamıyoruz, biraz araştırmalıyız. Böylelikle oynanış
mekaniğini kavramaya başlıyoruz.
Ekranın sağ alt köşesinde, yer aldığımız bölgede bulmamız gereken eşyaların
isimleri yazıyor; bir adet gözlük, kalem veya anahtar. Bulduğumuz eşyaları mouse
ile tıklayarak envanterimize eklemeliyiz. Eğer yanlış seçim yaparsak, kalp
atışlarımızda hızlanmalar meydana geliyor ve heyecanlanıyoruz. Zaten kaos
ortamında olduğumuz için işler daha da zorlaşıyor ve vakit kaybediyoruz. Oysaki
vakit, belki de oyun boyunca en çok ihtiyaç duyacağımız kavram.
Bir görevi örnek vererek açıklayalım: Diyelim ki cadde üzerindesiniz ve yolun
ortasında geniş bir yarık var. Bu da sizin karşıya geçmenize engel oluyor. Hemen
etrafı araştırmalısınız. Tabela, büyük bir kasa ve bir de kaykay işinize
yarayabilir. Öncelikle kutuyu yolun kenarına koyun. Üzerine tabelayı getirerek
rampa oluştun ve sonrasında da kaykay kullanarak rampanın üzerinden atlayın.
Böylelikle bir görevi tamamlamış oldunuz. Hepsini sadece mouse aracılığıyla
hallediyoruz. Buna benzer görevler, yapımda fazlasıyla bulunuyor.
İpucu bulmakta zorlanırsanız, ekranın sağ alt köşesinde yer alan “Hint” butonuna
tıklayabilirsiniz. Belirli aralıklarla kullanılan bu yöntem, size bulmak isteyip
de bulamadığınız nesnelerin yerlerini gösteriyor. Ayrıca ekranın sol üst
köşesindeki ibareye tıklayarak, yapmanız gereken işlemler hakkında ekstra
bilgiler öğrenebilirsiniz. Bu gibi seçenekler, yapımı kolaylaştırıyor, ama tabii
ki kullanıp – kullanmamak size bağlı. Escape from Museum 2’nin grafiksel bir
iddiası yok. Hemen her şey ekran görüntüsü olarak yer alıyor ve ara geçiş
sahneleri, slayt şeklinde hazırlanmış. Sesler de atmosfer için olumlu etki
bırakıyor. Sonuca gelirsek yapım, size eğlenceli anlar yaşatabiliyor. Müzeye
ulaşmak ve kayıp aileyi kurtarmak için, bu oyunu denemelisiniz.