Her halde simülasyonu yapılmayan çok az şey kaldı oyun dünyasında. Trenden
gemiye, uçaktan insana kadar farklı türdeki konseptleri oynama şansımız oldu.
İnsan simülasyonu olan Sims’i geçtim, hayatında çok az kişiye kısmet olan tren
ya da uçak kullanma hayalini simülasyon oyunlarda tatma şansına eriştik. Aslında
teknolojinin de bir lütfüydü bu. Kimimiz trenin raylardan ayrılamayan bir taşıt
olmasından, kimimiz yük gemisinin yavaşlığından şikayetçi oldu. Ancak aksiyonu
itibari ile bir miktar daha fazla oynanabilirlik sunan kamyon simülasyonları,
oyuncular tarafından çok fazla eleştiri yağmuruna tutulmadı. Bundan yıllar önce
Hard Truck ile başlayan kamyonculuk sevdamız, yerinde saymayarak yeni yapımlar
ile yeniden karşımıza çıktı. İşte Euro Truck Simulator’de (ETS) bu yeni
yapımlardan biri olarak şoför koltuğundaki yerini aldı.
Aşıksan vur saza, şoförsen bas gaza!
Euro Truck Simulator’ü kısaca kamyon ya da daha ziyade tır taşımacılığı olarak
tanımlayabiliriz. Daha önce kamyon simülasyonu oynamış olanlar bu yapıma da
fazlası ile aşina şekilde başlayacaklar. Hatta çoğu butonun işlevlerinin dahi
aynı olduğunu görmenin mümkün olduğunu söyleyebiliriz. ETS’de bariz olarak
gördüğümüz ilk farklılık, oynanan ülke sınırlarında görülüyor. Yapımın adından
da anlaşılacağı gibi alışılmışın dışına çıkarak bu defa Amerika kıtası yerine
Avrupa kıtası tercih edilmiş. Oldukça da iyi olmuş, keza bütün kamyon
oyunlarında Amerika eyaletlerini kat etmekten sıkılmıştık. Oyuna girdiğimizde
karşımıza bir Avrupa haritası çıkartılıyor ve bizden bir ülke ya da bölge
seçmemiz isteniyor. Seçimlerimiz arasında İtalya, İsviçre, Avustralya, Çek
Cumhuriyeti, Polonya, Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, İspanya ve Portekiz’i
görüyoruz. Görüldüğü gibi ülkeler arasında ne yazık ki Türkiye bulunmuyor.
Yinede oynanabilir bölge sayısının çok olması güzel olmuş. Keza her bir bölge
içinde yüzlerce kilometre kat edilmeyi bekleyen şehirler ve yol var. Bölgemizi
seçtikten sonra sıra 100,000 Euro bütçe ile bir tır almaya sıra geliyor. Tır
Showroom’u sayabileceğimiz mekanda biraz araştırarak en iyi fiyat/performans
oranına sahip olanı satın alıyor ve yola çıkıyoruz.
Yola çıkan herkesin kamyon şoförü olmayacağını düşünerek, firma tarafından hangi
tuşun ne işe yaradığı, nasıl mal alıp taşıyacağımız, haritayı nasıl
kullanacağımız gibi temel şeyleri içeren, oyun içi eğitim modu ile birlikte ilk
görevimize doğru yol alıyoruz. Şehirlerde farklı firmalara ait ana depolar
bulunuyor ve bir şehirdeki depodan diğerine mal taşımakla yükümlü oluyoruz. Bu
depolara gittiğimizde liste olarak farklı kategori ve çeşitteki malları,
ulaşacakları yerleri ve işin ücret bilgisini alıyoruz. Kafamıza yatanı seçip
onay tuşuna basıyoruz. Burada kafamıza yatanı dedim; zira ürünler arasında
kırılacak yapıda daha hassas ya da yanıcı gibi tehlikeli maddeler de bulunuyor.
Bunları taşımak daha riskli, keza çok şiddetlide olmasa bir kaza sonucu hasar
alarak size ödenecek miktardan düşülüyor. İkinci dikkat edilecek nokta ise yolun
uzunluğu. Çok uzun yol gitmeyi sevmeyebileceğiniz gibi, kısıtlı parayla çok uzak
yola gitmek iflasla sonuçlanabilir. Keza yolda başınıza ne geleceğini
bilmiyorsunuz. Başınıza hiçbir şey gelmese bile benzin almak zorundayız. Malı
teslim edene kadarda başka bir gelirimiz yok. Bu nedenle başlarda çok uzak
olmayan ve daha risksiz mallar taşımak yerinde olacaktır. Nereye ve ne
taşıyacağımıza karar verince sistem tarafından deponun bahçesinde otomatik
olarak bir tır arası yani römork beliriyor. Yukardan bakış açısına geçerek daha
iyi bir şekilde römorka yaklaşıyor ve kilitlenmek için T tuşuna basıyoruz. Artık
yola çıkabiliriz.
Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama…
Yola çıkınca ilk baktığımız kısım harita oluyor. Haritada gideceğimiz yeri bulup
hangi yolları kullanacağımıza bir göz atmakta fayda var. Buna göre yolumuza
devam ederken zaman zaman karşılaştığımız köprü ve kavşaklarda her ne kadar
levhalar olsa da haritadan sapacağımız yerden emin olmakta fayda var.Keza yanlış bir yola saptığımızda en yakın nereden dönebileceğimiz belli olmadığı
gibi, fazladan benzin sarfiyatı gibi durumlarla karşılaşmamak içinde biraz daha
dikkatli olmakta fayda var. Elbette kuralları çiğneyerek U dönüşü yapmak, ters
yönden gitmek gibi alternatifler var. Ancak römorka araba çarpması ya da
engebeli araziye girip römorkun devrilmesi gibi sonuçlar tüm emeklerinizi hibe
edebilir. Römorka araç çarpması ya da kaza yapmanız halinde yukarıdaki barda bir
miktar dolma göreceksiniz. O bar ne kadar dolu ise o kadar para kaybettiniz
demektir. Ekranın üstünde yalnızca hasar barı bulunmuyor. Uyku eksikliği,
çekicinin hasarı, römork hasarı, para ve tarih-saat bilgisi ekranın köşesinden
görülebiliyor. Evet yalnız römork değil, tırın çekici kısmı hasar aldığında
performans düşüyor, yavaş gidiyor ya da hiç gitmiyor gibi durumlar karşımıza
çıkıyor. Böyle bir olayla karşılaşınca en yakın benzinciye girerek çekici
kısmını tamir ettiriyoruz.
Yolda gittiğiniz müddetçe benzin harcamaktasınız. Bu nedenle ara sıra da benzin
göstergesine bakarak durumunuz yoklayın. Zamanla ne kadar benzinle ne kadar yol
yapabileceğinizi de kestirmeye başlayacaksınız. Bir simülasyon oyunu
oynadığımızdan benzinliğe girince motoru durdurmasına kadar her şey gerçek
hayattaki gibi işliyor. Bir diğer gerçekçiliğimiz ise uyku. Elbet sonsuza kadar
direksiyon sallayamayacağımızdan yukarıdaki uyku barından ne kadar uykumuz
geldiğini görebiliyoruz. Çok uykumuz geldiği zaman müsait bir yerde durup
kestirebilir, ya da bu iş için ayrılmış park mekanlarında motoru
durdurabilirsiniz. Uykuya direnmek, ekranın karararak etrafa çarpmak şeklinde
sonuçlanacağından tavsiye edilen bir yöntem değil.
Uyku ve zamandan bahsetmişken malların teslim süresi olduğunu da belirtelim.
Belirtilen süreye kadar teslim edilmeyen mallar için tıpkı hasar aldıklarındaki
gibi ceza alarak, belirtilenden daha az ücret alıyoruz. Bu şekilde bir şehirden
diğerine mal taşıyor ve para kazanıyoruz. Kazandığımız paralar ile de yeni
tırlar alabiliyoruz. Oyunun yapay zekasına baktığımızda trafikteki araçların
diğer tır oyunlarındakilere nazaran daha gerçekçi davrandığını görüyoruz. Ufak
bir hareketinizle üzerlerine geldiğinizi sanarak frene asılıp durmuyorlar. Ancak
yinede hala çok akıllı olmadıklarını söyleyebiliriz. Gece gündüz dönüşümü
şeklinde oynandığından farları kullanmak, hava şartlarına göre sileceklerden
faydalanmak gibi aksiyonlarda unutulmamış.
Her ne kadar yapım bir simülasyon olarak lanse edilse de elbette ufak tefek
eksikleri bulunuyor. Mesela diğer tır oyunlarında benzinim çok az kaldığında
peygamber vitesi olarak tabir edilen, namı diğer boş vitese alarak yokuş aşağı
giderken motoru kapatarak yol alırdım. Ancak ETS’de vitesi boşa almamıza rağmen
motorun kapanması akabinde tır fren yaparak duruyor. Bir simülasyon için
olmaması gereken bir şey. Görsel olarak baktığımızda özellikle tırlar ve
römorkların görünümlerinin oldukça iyi modellendiğini görüyoruz. Keza yollarda
ortalamanın üzerinde bir kaliteye sahipler. Ancak çevre öğeleri ve şehir
modellemesi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Şehirler biraz daha gerçekçi
ve canlı tasarlanabilirmiş. Bunun dışında şoför mahalli tasarımları da oldukça
iyiler. Aynalardan gelen araçları görerek şerit değiştirmek de yerinde olmuş.
ETS, sesler ve müzikler bakımından da ortalamanın üzerinde kalıyor. Özellikle
motor sesleri gerçekçi yapılmış. Müziklerde çok kaliteli olmasalar da
dinleniyor. Kontroller bakımından ise klavye ile dahi çok zorlanmadan
oynanabiliyor olması artı puan kazandırıyor. Ancak bir direksiyon ile oynamanın
çok daha fazla keyif verdiğini söyleyebilirim.
Yolların ustası
Euro Truck Simulator genel olarak bir süre boyunca sizi oyalayabilecek, ancak
daha sonra çoğu simülasyonda olduğu gibi sıkacak bir yapıya sahip. Sürekli yol
gitmek ve aynı şeyleri tekrarlamak sizi ancak bir yere kadar götürecektir. Bu
demek değil ki kötü bir oyun. Aksine oynarken ben oldukça eğlendim. Ancak
oynanabilirliğin kısıtlı kalması nedeni ile daha çok ara sıra açıp keyif almak
için oynanabilecek bir yapım olmuş. Birde kamyon arkası yazıları yazabilsek ve
dikiz aynasına CD asabilsek tam olacakmış.