Kaliteli RPG’ler ile boyanmış sıkı bir kış kapımızda ve bu kışın uzun yıllardır merakla beklenen büyük oyunlarından birisi de Fallout 3. Bethesda, Fallout’un haklarını satın aldığı günden bu yana şüpheleri de beraberinde geldi. Bunun başlıca sebeplerinden birisinin Bethesda’nın yıllardır Elder Scrolls serilerinde kullandığı, kimi noktalarda çok yetersiz kalan motorun Fallout serisinde de kullanılacağının duyurulmasıydı. Niteliksiz dövüş sistemi ve birçok yönden patlak veren Oblivion’daki level sisteminin bir benzerinin daha Fallout’da yaşanmaması için, firmanın biraz daha fazla iş başı yapması gerekiyordu. Uzunca zaman belirsizliğini koruyan oyun, çıkmasına 2 ay kala artık her yönüyle kendini belli etmeye başladı dersek yalan olmaz.
Giriş ve Oblivion’a benzerlik
Nükleer felaketin ardı sıra insanlık yeraltındaki Vault’larda yaşamını sürdürmeye devam eder, tıpkı eski Fallout serilerinde olduğu gibi ve yeni doğan bir bebek olarak bizi doğururken ölen annemiz dışında, bir tek babamız kalmıştır ailemizden geriye. Oyun bu doğum anında başlar. Annemiz öldükten sonra karakterimizin dış görüntüsünü belirleyeceğimiz olan modelleme ekranına geçeriz. Görüntü profilleri Oblivion’a göre biraz daha rafine. Oblivion’da çok detaylı olmasına rağmen biraz gereğini aşan bir modelleme seçeneği vardı bence. Ortaya çıkan karakterlerin de çok estetik bir stilde olmayışı ilave bir hayal kırıklığıydı. Fallout 3’teki karakterler oyunun genel tasarım yapısına adapte denebilecek düzeyde. Biraz daha toy ve muzip yapıda karakterler ortaya çıkıyor. Daha olmamış, ya da ergen düzeyde denilebilecek türden. Karakter tasarımının ardından eski Fallout serilerindekilerle aynı olan özellik belirleme seçenekleri ile karşılaşıyoruz. Mevcut 7 tane özelliğimize oyun stilimize uygun olarak, elimizdeki gerekli puanları dağıtıyoruz. Bu özellikler çoğu kişinin bildiği gibi güç, algılama, dayanıklılık, karizma, zeka, çeviklik ve şans. Bu 7 özelliğe bağlı olarak bir takım iş grupları arasından yapabildiğimiz en iyi işleri seçiyoruz ki, bunlara da Skill yani yetenek denmekte. Bunlar eski Fallout serileri ile hemen hemen aynı sayılır. Ateşli silah kullanma, yan kesicilik, gizlilik gibi benzeri özellikler. Karakterimize verebildiğimiz özel 3 adet “Tag Skill” seçeneği de yeni Fallout serisinde varlığını korumakta. Bunlara ilaveten her level atladığımızda üzerinde oynama yapabileceğimiz “Perks” denilen avantajlar da mevcut.
Çocukluğumuz esnasında Vault içinde ateşli silahlar konusunda eğitim ve bir takım testler yapılıyor bize. Bu testlerin bitirme şeklimize göre bu 7 özelliğimiz bize yardımcı olması amacıyla puanlanıyor. Bu esnada Vault içinde yapabileceğimiz bir takım görevler mevcut. Bu görevleri yaptığımız takdirde insanlar ile olan ilişkilerimizde belirli oranda seviye atlayabilmemiz mümkün. Aslında Oblivion’un daha ziyade bir sosyal RPG olduğu düşünülecek olursa, Fallout 3’ün de Vault içinde çocukluktan bu yana büyüme psikolojisini işlemesini beklemek yersiz olmazdı. Vault içinde ve dışında iki ayrı dünyadaki psikolojik ayrım hoş olabilirdi. Ama anlaşılan o ki, şu an için Vault içinde yapılabilecek çok derin olaylar mevcut değil ve oyunun büyük çoğunluğu Vault dışında ki “Wasteland” denilen çorak topraklarda geçiyor.Oyunun giriş kısımları ve Vault’tan babamızın kaçmasından sonra, onu bulmak üzere dışarı çıkmamıza kadar olan bölüm Oblivion ile çok büyük benzerlik göstermekte. Lakin çorak topraklara çıkıldığı zaman durum Oblivion’dan ne kadar farklı asıl merak ettiğimiz konu bu.
Dövüşüyor muyum sahiden?
Oblivion’da kullanılan motorun en kötü taraflarından birisi kuşkusuz ki dövüş motorunun, sisteminin çok niteliksiz oluşuydu. İzlediğimiz ve gördüğümüz kadarıyla Fallout 3 içinde dövüş sistemi (Gerçek zamanlı modda) pek nitelikli sayılmaz. Biraz estetikten yoksun, düz bir sisteme sahip. Eski Fallout serilerindeki tur tabanlı dövüş sistemi ise yenilenerek karşımıza çıkıyor. Vault Tech Assited Targeting System denilen, kısaca VATS sayesinde oyun gerçek zamanlı dövüşten çıkarak nerdeyse tur tabanlı denilebilecek bir tür sisteme dönüşüyor. Bu esnada düşmanın neresine ateş etmek istediğimizi ve bunun bizim hareket puanımıza ne kadara mal olduğunu, görüş mesafesinin uygun olup olmadığını ve benzeri istatistikleri alabiliyoruz. Ama söylemek gerekir ki, bu sistemin tamamen tur tabanlı sistem olduğunu iddia etmek oldukça zor. Aslında izlerken kimi noktalardan biraz gereksiz zaman kaybı gibi bile görülmekte. Dövüş sistemi oyunun birçok yönünden bende en tatminsiz kalan yönü oldu. Zaten Bethesda ismini duyan çoğu kişinin kafasında beliren ilk şüphe de bu olmuştu. Ama Oblivion’a göre biraz daha nitelikli durduğunu söylemek gerek. Oblivion’daki dövüş sisteminin çığırından çıkmasının sebeplerinden birisi de level sistemi ile alakalıydı. Fallout 3 de bu level sistemi yeniden elden geçirilmiş olduğu için bu kadar korku verici bir sonuç bizi beklemiyor bana göre.
Oyunun dikkat çekici yönlerinden birisi kuşandığımız silahların tasarım yönünden canlarına okunmuş, eskimiş görünümleri. Sadece görünümleri ile de sınırlı kalmayıp ateş etmedeki yavaşlıkları ve isabet oranındaki eskimekten ötürü kötülükleri. Bu tamamen tasarımla ilgili bir konu. Ancak oyunda birçok nesneden kombinasyonlar aracılığı ile yeni silahlar oluşturabildiğimiz için silahlarımızın güçsüz kalması gibi bir durum ile karşılaşmıyoruz. Topladığımız araç gereçler ve bunların kombinasyonları ile Rocket Launcher ve akıllı şarapnel bombası gibi birçok yeni silah yapabiliyoruz. Buna ilaveten 7 adet özellik puanımıza katkı sağlayabilecek yeni zırhlar düzenleyebiliyoruz. Tamir yeteneğimizi, bilimci yeteneğimizi gibi birçok yeteneğimizi artıran türden zırhlar. Üzerimizdeki zırhların iki parçadan oluşuyor olması belki biraz hayal kırıklığı yaşatabilir. Sadece vücut ve kafa olmak üzere iki parçaya ayrılıyor bu zırhlar. Bütün bu teçhizatın saklı olduğu envanterimizde de yük sınırlaması mevcut tabii ki. Gücümüze bağlı olarak değişkenlik taşıyan bu sınıra bazı nesneler dahil edilmemiş. Mesela mermilerin ağırlığı yok. Bunun sebebi de firma tarafından oyuncunun oyun içiyle uğraşması ve böyle ufak tefek şeyler yüzünden envanter ekranında gereğinden fazla zaman ve efor harcamamasını sağlamak. Doğrusu konsoldaki Mass Effect’teki facia envanter sisteminin ardından böyle bir konuya eğilmesi gerçekten iyi gözüküyor firmanın.
Çorak diyarlarda yürüyen yalnız bir kötü müyüm yoksa iyi mi?
Oblivion’un büyük haritasında tek başımıza kalmamıza rağmen, daha küçük olan Fallout haritasında tek başımıza değiliz. Yanımıza bir adet “Dogmeat” denilen köpek ve bir de NPC alabiliyoruz. Köpekle olan dostluğumuz, sosyal etkileşimimize kesinlikle yer verilmemiş oyunda. Köpeğimizi önden bir takım zırh, silah parçası, radyasyon ilacı gibi materyalleri bulması, yerlerini tespit etmesi adına komut vererek gönderebiliyoruz. Ancak dikkatli olmazsak bazı tehlikeli bölgelerde köpeğimizin ölümüne yol açabiliriz. Açıklandığı kadarıyla ölen köpeğin yerine yenisi koymamız şu an için olası değil. Oyunda bize eşlik edebilecek olan NPC bizimle birlikte her yere gelebiliyor. Aldığımız NPC’nin karması bizimkiyle örtüşmeli. Eğer iyi bir karmaya sahip isek ve partnerimiz kötüyse ortaya istenmeyen bir sonuç çıkacaktır. Yeni bir NPC almak içinse eskisini kovmak gerekiyor. NPC’lerin para karşılığında ya da nasıl kiralandığı konusunda herhangi bir bilgi yok açıkça.
Karma sistemi oyunun en zevkli kısımlarından birisi olmaya aday gözüküyor. Eğer iyi kullanmışlarsa sahiden çok kişiyi eğlendirebilir. Diyaloglarda, yaptığımız eylemlerde, dövüş esnasındaki tutumlarımızın hemen hepsinde, iyi ya da kötü karmalar alıyoruz. İyi karmalar NPC tarafında olumlu tepkilere, kötü karmalar ise olumsuz tepkilere yol açmakta. Olaya uzaktan da olsa bağlı olan kişi ya da grupların dikkati doğrudan doğruya üzerimize yöneliyor. Ancak Oblivion serilerindeki en büyük eksilerden birisi bu karmanın görsel etkileşme bir türlü dökülememiş olmasıydı. Fable’daki gibi şöhretimiz ya da kötü ünümüz arttıkça, etraftaki insanların bizi görünce yaptığı hareketler, gerçekten bizim kim olduğumuzu bize hissettiriyor, birer ayna görevi görüyordu. Oblivion’da ise ancak bir kişi ile konuşurken, etkileme puanımız düşük ve kaşları çatık oluyor, bunun haricinde de eylemlerimizin sonuçlarını görsel anlamda alabildiğimiz atmosferik bir yapı yoktu. Umarım oyunun bu kısmı biraz daha iyi yapılabilir Fallout serisinde. İşlediğimiz suçlar ise genellikle yerel kalıyor ki, böyle olması güzel. Oblivion’da en ufak suç bütün toprak parçasında yayılıyor ve sonrasında peşinde sürekli koşup duran muhafızlar ve bunun doğal sonucu olarak ya hapis, ya para cezası ya da daha fazla katliam oluyordu. Suçun pek orta yolu olmaması biraz sıkıntı getiriyordu. Fallout 3’te bu olayın üzerine eğilmeleri oldukça olumlu.
Görsel tasarım
Bethesda bu konuya oldukça çaba sarf etmiş. İlk başlarda belirsiz olan dünya, atmosferik yapı daha sonraları ufak sanat dokunuşları, ince tasarımlar ile çok güzel bir hale gelmiş. Oyunun Proje menajeri Pete Hines’a göre işleri Oblivion’a göre biraz daha zormuş. Hakkı var, güzel toprak parçaları, şelaleler, nehir yatakları, güzel bitkiler ile insanların zevkleri kolay tatmin olabilir. Ama bu sefer ki kavram, “Yıkımı nasıl güzel bir halde gösterebiliriz” oluyordu. İnsanlar bir zamanlar otoban olarak kullandıkları, bugün ise altlarında ufak yerleşim birimleri olarak toplandıkları, beyzbol şapkalarının kask olarak kullanılabildiği bir tasarımın parçası halindeler Fallout’da. Oblivion serilerinde hayali bir dünya içindeyiz. Bizim dünyamızdan bağımsız, herhangi bir kıyas yapamayacağımız türden, ama Fallout’ta Dünya’mızın nükleer savaş sonrası aldığı o vahim hal işleniyor. Belki ileride 3. Dünya savaşı ile yaşanabilecek bir felaketin ön senaryosu gibi adeta. Bu yüzden oyuncunun gözü ve zihni bu kıyası aramakta ve bu da yapımcı firmanın işini biraz daha zorlaştırmakta. Kullanıcıyı gerçekten o dünyada olduğuna inandırmalı, içine almalı ki, o zaman istediğini verebilsin. Bazı bölgelerdeki kaplamalar gerçekten çok iyi.Kaya, su ve bazı toprak parçalarında çok başarılı sonuçlar varken yer yer sahiden kaplama kalitesinin düşük olduğu anlar gözümüze net şekilde çarpıyor. Özellikle insan kaplamaları çok başarılı değil. Ama genel atmosferik yapı, tasarım bizi içine alabilecek kadar düzeyli durumda.
Ne kadar özgürüm?
Birçok RPG oyununda karakter sınıfları adı gibi aynı etkiye sahip değildir. Mesela hırsız, suikast gibi sınıflar sözde sınıflar olup, genelde oyunun yapısına göre mecburen sürekli bir dövüşçü gibi dövüşmek zorundadırlar. Bethesda’nın takdire şayan yönlerinden birisi Obliivon’da hemen her sınıfın gerçekten hakkını vererek, ne eksik ne de fazla şekilde oynanır hale getirmiş olmasıydı. Bir hırsızı canlandırmanın zevkini, niteliğini gerçekten hissedebiliyordunuz. Fallout 3 içinde aynı unsurlar geçerli görünüyor. Stealth (Gizli) moda ağırlık vererek birçok şeye fazla mücadeleye girmeden ulaşmamız mümkün ya da Bilim puanımıza ağırlık vererek makineleri hack’lemek ve kullanmak. Bir infazcı gibi dünyayı birbirine katmak. Oyunu çok değişik şekillerde değişik açılardan, kendinize özgü oynayabilme imkanı sunuyor Fallout 3 serisi. Bu tür oyunlara zaten bilindiği üzere “Sandbox” deniyor. First Person görüntü modunda insanlarla dövüşün, gezin, istediğinizi yapın, ancak unutmayın ki bu bir RPG oyunu, aksiyon RPG değil. Firma RPG sınırlarının dışına çıkmadığının altını çiziyor. Aksiyon unsurları var, ancak mevcut beklentilerinizin çok altında kalması muhtemeldir. Dövüş sistemini baz alırsak mesela bir aksiyon oyununa göre epeyce vasat kalır. Ancak bir RPG oyunundan vermesi gereken unsurları da oyun kesin kez verecek gibi duruyor.
Level sistemi
İşte endişelerimizin baş aktörlerinden birisi. Oblivion’da bizimle birlikte artış gösteren dünyanın level sistemi yüzünden çok sıkıntı yaşattı bize Bethesda. Vakti gelip de level 40 olup bir şehir faresini öldürmek için bile ter dökmeniz gerekince, bu sistemin işlemediği açıkça ortaya çıktı. Bethesda’da aynen bunu söyledi ve bu sistemi değiştirdi. Gidebileceğiniz yerler vardır dünyada. Bunlardan bazıları zordur, bazıları kolaydır. Bu her yerde böyledir. Bazı yerlere gücünüz yetmiyorsa güçlenir öyle gelirsiniz. Oyun içinde yer yer bazı silahlar güçlendirilmiş, ama bunlar Oblivion’daki gibi üstünde Leather Armor olan birisinin, birden Glass Armor giyinip karşınıza çıkması gibi bir durum oluşturmuyor asla. Doğrusu da bu konuda bir ders çıkarılması gerçekten sevindirici.
Şöyle böyle
Firma oyunun çok fazla Stealth ya da benzeri biçimde modlarda oynamayı sevmeyen kişiler içinde uygun olduğunu söylüyor. Elinize silahınızı alıp, öyküyü oynayan bir Shooter gibi oynayabileceğimiz söyleniyor. Özellikle bu tür ağır RPG’lerden çekinen oyuncular için cazip bir açıklama gibi duruyor. Oyunda merak edilen konulardan birisi olan Co-op desteğinin açıklandığı üzere ne yazık ki yer almayacağı, firma “Bazı oyunlar single player oynanmak içindir, uğraşımızı değişik açılardan ikiye bölmek zamana ve ayrıca bir efora mal olur” diyerek bu konuyu kapattı. Fallout 3 PC, X360 ve PS3 olmak üzere 3 ayrı platforma çıkıyor. Daha sonradan Oblivion’da olduğu gibi ek paketler çıkartmayı planlıyorlar. Ekim 28’de raflarımızı süslemeye başlayacak bu oyun için, her şeye rağmen bir Bethesda yapımı ve kötü olması bence söz konusu değil diyebiliriz. Eksikleri daha şimdiden göze çarpıyor, ama artıları da her Bethesda oyununda olduğu gibi eksilerinden çok daha fazla olacaktır.