Doom 3 ve Half-Life 2’nin hakimiyetinde geçen son E3 fuarının, ciddi sükse
yapmamasına karşın büyük ilgi ile karşılanan bir oyun vardı; F.E.A.R. No One
Lives Forever ile ödül kazanmış yapımcı firma Monolith’in üzerinde çalıştığı bu
FPS oyunu, 2005 yılında piyasaya sürüldüğünde büyük başarı yakalayacağı yönünde
ipuçları veriyor. Teknolojinin nimetlerinde sonuna kadar yararlanacak olan oyun,
sadece silahlarla değil dövüş teknikleri ile de savaşmamıza imkân tanıyacak.
Uzayda kurulmuş, ileri teknolojiler konusunda araştırma yapan bir tesis, kimliği
belirlenemeyen saldırganlar tarafından sabote ediliyor. Çalışan insanlar rehin
alınıyor ve pek çoğu acımasızca öldürülüyor. Büyük tahribata uğrayan tesis
çalışamaz duruma geliyor. Bunun üzerine, bir Delta timi olayları kontrol altına
almak ve saldırganları etkisiz hale getirebilmek için tesise yollanıyor.
Kötümser tablo daha da kararıyor ve delta timi de saldırganlardan nasiplerini
alıp, tesislerde kayboluyorlar. İşte bu noktada F.E.A.R, yani; First Encounter
Assault Recon isimli özel araştırma timi devreye giriyor ve tesise yollanıyor.
Tesise yollanan bu yeni timin görevi; hem sinyalin kaynağını bulmak, hem de
saldırgınları etkisiz hale getirmek.
Vur, kır, parçala… Bu savaşı kazan!
Gerek fuarlarda yayınlanan demoları, gerekse daha sonra çıkarılan oyun içi
videolar olsun izleyen üzerinde hep aynı etkiyi yaratıyor; kırlıp dökülen
cisimlerin gerçekçiliğine duyulan hayranlık. Özellikle büyük çatışmalar
esnasında kırılan beton ve çevreye yayılan cam parçaları gerçekçiliği tavana
vuruyor. Havok motorunu kullanan oyunlarda çatışmalar esnasında uçuşan
mermilere, suda yüzen cisimlere, taklalar atarak düşen rakiplere alışmıştık
ancak hiçbiri F.E.A.R’daki kadar gerçekçi olmamıştır sanırım. Yapımcıların
aksiyon filmlerine olan büyük ilgisinden olsa gerek oyun içi çatışmalar hiç
olmadığı kadar hareketli gözüküyor. İlk olarak bu oyunda kullanılacak olan, yeni
sürüm shader sistemi ile önümüzdeki aylarda çıkacak olan yeni nesil ekran
kartlarının oyundaki görüntü kalitesini maksimuma çıkaracağı kesin. Üzerinde
detaylı bir şekilde çalışılarak yaratılmış olan render sistemi mekânları daha da
inandırıcı kılacaktır.
Tarihler yakın geleceği göstereceğinden, silahlarda herkese az çok tanıdık
gelecektir. Hepimizin alıştığı FPS silahları; pistol, machine gun, shotgun
olmazsa olmazların başında geliyor kuşkusuz. Teknolojik silahların en başında
nükleer reaksiyon yaratan bir prototip gelecek. Silah konusunda en büyük yenilik ise;
üzerinizde herhangi bir silah yokken de dövüşebilecek olmamız. Yumruk tekme gibi hareketler yapacağımız
oyunda, bazen saklanmış olan düşmanları silahımızla değil de uçan tekme atarak
etkisiz hale getirebileceğiz. Yapımcıların özellikle üzerinde durduğu aksiyoonla
birlikte eğlence sunması burada göze çarpacak.
Ağır çekim katliyam yaratmak güzel olsa gerek.
Max Payne’den hatırlayacağımız “bullet time”; kısa bir süreliğine zamanı
yavaşlatıp düşmanlarımıza ateş ederken kendimize avantaj sağladığımız özelliğin
bir benzeri F.E.A.R’da da kullanılacak. Aynı mantıkla kullanacağımız bu
özelliğimiz sayesinde kalabalık düşman gruplarını alt edebileceğiz. Adı henüz
konmayan ve kısaca “Slow-mo” denilen bu sisteme geçtğimizde, tüm çevre flu bir
hal alacak. Çevrede uçuşan cisim parçacıkları ve mermiler daha farklı gözükeceği
gibi devrilen karakterlerin animasyonlarındaki güzelliği de daha iyi fark
etmemize yarayacak.
Eski oyunlarda hiç düşünmeden es geçtiğimiz şimdi ise olmadımı kıyameti
kopardığımız yapay zekâ F.E.A.R ile farklı bir boyuta taşınacak. Yapımcılar
halen tam bitmemiş oyunun asıl gücünü gösteremediğini söylese de sadece videolar
bile ne kadar başarılı olacaklarını ispatlıyor. Düşmanlar sizi alt edebilmek
için pek çok değişik yol deniyorlar. Başarılı ve isabetli saldırılar
yaptığımızda siper alıp, kutuların duvarların arkasından ateş ediyorlar. Bazen
ise üzerimize ani saldırılar yaparak şaşırtmayı deneyecekler. Birbirleri ile
iletişime geçen, taktik kullanarak ilerleyen düşmanlarımız da olacak.
Son olarak yapımcıların üzerine basa basa söyledikleri eğlence unsuru bizimde
takım halinde ilerlememizle zirveye ulaşacak. Oyunun belli bölümlerinde takım
arkadaşlarımız ile çatışmalara katılacağız. Takımımızdaki (biz de dahil) her
karakterin kendine has gelişmiş bir özelliği olacak. Mesela arkadaşlarımızdan
biri, çevredeki sesleri daha iyi tahlil edebiliyor ve size yaklaşan tehlikeler
konusunda uyarılarda bulunabiliyor, diğer bir arkadaşınız çevredeki objeler
hakkında sizlere bilgi sunabiliyor.
Bu kadar güzel özellikleri içinde barındıran bir oyunu sadece beklemek kalıyor.