F.E.A.R.
Geçtiğimiz yılın en çok ilgi toplayan FPS oyunu, kuşkusuz Half-Life 2’idi.
Gerek grafiksel detayları olsun gerek fizik motoru olsun gerek hikayedeki
akıcılığı olsun, PC kullanıcıları için büyük bir şölen havasındaydı. En önemli
rakibi Doom 3’e oranla daha çok beğenilen yapım, yılın oyunu ödüllerini de bir
bir topladı. Peki bu yıl işler nasıl gelişecek? Öyle ki FPS ailesine F.E.A.R.‘da
adını yazdırmaya geliyor. Nasıl mı? Yapımcı Monolith, F.E.A.R. ile rakiplerine
korku salmak, hem de kullanıcıların yapım hakkında fikir edinmelerini
kolaylaştırmak için, oyunun 650 MB boyutundaki “Tek Kişilik” demo’sunu,
geçtiğimiz günlerde yayınladı!
Sonunda F.E.A.R. ile buluştuk
Yapımcılar F.E.A.R.’ı hazırlarken, oyunun adından da tahmin edeceğiniz üzere
korku temasını ön planda tutmuşlar. Bilindiği üzere Doom 3’te aynı vaadlerle
gelmişti. Ancak Doom’daki korku teması gitgide sıkıcı bir hal almaktaydı. Çünkü
korku uyarıları hep aynı şekillerde karşımıza çıkıyordu. Durup dururken ortamda
tuhaf şekiller oluşması, fısıltı şeklinde duyulan ve ne söylendiği asla
anlaşılmayan konuşmalar… Maalesef bu tek düzelikler yüzünden, Doom ismine
yakışmayacak şekilde, beklenildiği kadar keyifli bir oyun ortaya çıkmadı. Tam
aksine Doom’dan aylar önce piyasalarda olan Half-Life 2, Doom 3 ve hatta oyunun
ek paketi olan Doom 3 Resurrection of Evil’ın bile, üzerinde bir gölge gibi
durmaya devam etti. Peki Half-Life 2’nin gölgesi F.E.A.R.’ı da karanlığa gömecek
mi?
İşte F.E.A.R.’dan ilk izlenimler
650 MB’lık demo’yu indirip kurma işlemlerini sorunsuz hallettikten sonra
F.E.A.R.’ın son derece sade tasarlanmış ana ekranı karşılıyor bizleri. Burada
dikkat etmeniz gereken yegane yer, oyunun grafik ayarları. Öyle ki yapımcılar
grafiksel yönden Half-Life’tan aşağı kalır bir oyun hazırlamamışlar. Hatta ışık
efektleri hem Half-Life 2’den hem de Doom 3’ten daha başarılı hazırlamışlar. Bu
yüzden ne kadar güçlü bir sisteminiz olursa olsun, F.E.A.R.’ı maksimum ayarlarla
oynamanız bir hayli zor olacaktır. Çünkü oyun güçlü makineleri bile oldukça
zorluyor…
izliyoruz. Video dizleri üzerine çökmüş bir adamın, şeytani güçlere sahip ufak
bir kız çoçuğu tarafından ele geçirilmesi ile başlıyor. Burada oyunun korku
teması, uzak doğudan esintiler taşıyor. Öyle ki ufak kız, tıpkı The Ring filmi
serisindeki Samara karakterini anımsatıyor. Hal böyle olunca da oyun daha ilk
dakikada sizi etkisi altına almaya başlıyor. Videonun devamı bir grup klon
askerin canlanmasıyla devam ediyor. Ardından ufak kız tarafından ele geçirilen
esrarengiz adamın, az sonra oyuna başlayacağımız mekanın güvenlik görevlilerini
etkisiz hale getirdiğini görüyoruz. Hatta bununla da kalmayan esrarengiz
karakter, öldürdüğü insanları yemeye başlıyor! Tam bu sırada harekete geçen klon
ordusu, tesiste bulunan güvenlik görevlilerini bir bir avlalıyor. İşte bu kaos
ortamında video sona erer ve oyun içi grafiklerden ikinci bir video başlar.Burada anlıyoruz ki, biz kısa adı F.E.A.R. olan First Encounter Assault Recon
isimli bir gizli timin elemanıyız. Bu timin amacı paranormal vakaları inceleyip,
askeri teçhizatlarıyla gereken müdahaleleri yapmak. Az önceki videoda
izlediğimiz olayda, bilimsel olarak gayet açıklanamayan bir durum söz konusu.
Hal böyle olunca ilk müdahaleyi yapmak bize düşüyor.
Ve kontrol bizde!
Oyuna bir arabanın içinde başlıyoruz. Ekip arkadaşımız bizi olay mahaline kadar
arabayla bırakıyor. Ardından otomobilden inip, tek başımıza bahsi geçen tesise
giriyoruz. Daha ilk andan F.E.A.R.’ın grafik kalitesi ve muhteşem ışıklandırma
efektleri kendini belli ediyor. Elimizde silahımızla ilerlerken, telsizden gelen
cızırtılar adeta sinirimizi bozuyor. Basit bir bağlantı sorunu olduğunu düşünüp,
yolumuza devam ediyoruz. İçerisinde bulunduğumuz koridor neredeyse kap karanlık.
Ancak ucunda az da olsa ışık görünüyor. Koridorun sonuna vardığımızda
telsizimizden yeniden cızırtılar gelmeye başlıyor. Ne olduğunu anlamaya
çalıştığımız o noktada, video da gördüğümüz küçük kızın önümüzden hızla
geçtiğini görüyoruz! İşte bu noktada gerilim başlıyor. Zaten yönettiğimiz
karakterimizde, böyle bir durumda bedenen nasıl tepki verilirse öyle tepki
veriyor. Kalp atışları hızlanıyor ve nefes alıp verişleri sıklaşmaya başlıyor.
Kızın gittiği yöne doğru döndüğümüzde ise bir şok daha yaşıyoruz. Çünkü ortada
kız filan yok! Hemen arkamızı dönüp çevreye bakınıyoruz. İlerde görünen ince
ufak bir mavi ışık dikkatimizi çekiyor. Yanına gittiğimizde telsizden gelen
cızırtı sesleri tekrar başlıyor! Hemen arkamızı döndüğümüzde ise ufak kızı yine
bir an için koşarken görüyoruz. Gittiği yöne doğru ilerlediğimizde yeniden kızın
orada olmadığı görüyoruz ve böylece içimizdeki gerilim, kendini yavaş yavaş
korkuya bırakıyor!
sokmayı başarıyor. Tabi bunda hazırlanan başarılı atmosferinde emeği büyük.
Özellikle küçük kız, böylesine bir oyunda beklenmedik bir öğe olarak, çok
akıllıca görünüyor. Eğer The Ring serisini izlediyseniz, kızın olduğu sahneler
sizi oldukça etkileyebilir.
Küçük kızdan kurtulduktan sonra merdiveni kullanıp, yukarı çıkıyoruz. Kısa süre
sonra klon askerleriyle ilk randevumuzu gerçekleştiriyoruz. Burada oyunun yapay
zekası ve askerlerin nedenli özellikleri olduğu karşımıza çıkıyor. Bir kere
askerler saklanmayı başarıyorlar ancak fazla sabırlı değiller. Bir süre
beklediğinizde saklandıkları yerden çıkıp sizi vurmak için açığa geliyorlar. Hal
böyle olunca onları avlamak çok zor olmuyor. Fakat sizinde avlanmanız pek zor
değil. Kısa sürede öldürülebiliyorsunuz. Bu durumda hareketlerinizi önceden
planlamanızı gerektiriyor. Aksi halde öldürülmeniz içten bile değil.
Düşmanlarımızın gelişmiş hareket kabiliyeti!
Düşmanlarınızın hareketleri daha önce hiç bir FPS’de görmediğiniz kadar dinamik!
Öyle ki bazen önlerindeki barikatın üzerinden atlayıveriyorlar. Bazen de
vurulmamak için arkasında durduğunuz siperin üzerinden atlayıp, sizi
vurabiliyorlar. Düşmanların hareketleri bununla da sınırlı değil. Örneğin
alçakta duran bir borunun altından geçmesi gereken düşman, sürünerek geçiyor!
Bilindiği üzere diğer FPS’lerde böyle özellikler olmadığı için, alçak tavanlı
yerlerde düşmanlarla karşılaşma olanağımız yoktur. Ancak F.E.A.R.’da bu gibi
durumlarla sıklıkla karşılaşacağız anlaşılan.Oyunun yapay zekaya bu denli özgürlükler tanıması gerçekten çok gerçekçi olmuş.
Çünkü düşmanınızın karşısına çıkan engelleri böylesine geçebilmesi, neredeyse
sizin kadar hareket kabiliyetine sahip bir düşman ile karşı karşıya olduğunuz
anlamına geliyor. Hal böyle olunca da oyunun gerçekçiliği diğer FPS’lerin
yanında, bir adım daha öteye gidiyor.
Yapay zekanın bir diğer artısı çevresindekileri farketme konusunda. Örneğin
düşmanınıza yakın bir yere saklanıp, onu izliyorsunuz. Çoğu FPS’de düşmanın
neredeyse yanında olmanıza karşın, gerçek dışı bir şekilde düşman sizi görmez.
Bu sadece FPS’lerde değil, sayısız oyunda böyledir. Yani yapay zeka’nın görme
açısı son derece başarısız olarak hazırlanmıştır. Ancak F.E.A.R.’da bu durum
gayet gerçekçi. Düşman sizi farkettiğinde hiç şaşırmıyorsunuz. Çünkü gerçekten o
düşmanın yerinde siz olsanız, sizde o açıdan fark edebileceksiniz.
F.E.A.R.’ın bir başka önemli noktası da, karakterimizin Bullet Time benzeri bir
özelliğe sahip olması. Bu yöntem sayesinde, çevrenizdeki herşey bir süreliğine
daha yavaş hareket ediyor. Tabi bunlara düşmanlarda dahil. Kısa süreli
periyotlarla kullanabildiğimiz bu özellik, kalabalık düşmanlara karşı oldukça
işe yarıyor.
Zorluk seviyeleri
gözle görülür bir zorluğa rastlamadım. Demo’dan kaynaklanmış olabileceğini
düşündüğüm bu durum, muhtemelen tam sürümde farklı olacaktır. Ancak demo’dan
kaynaklandığını düşündüğüm bir başka sorun daha var. Bazen düşmanlar ayakta
ölüyorlar! Evet yanlış okumadınız, duvara yaslanmış olarak ayakta ölen klon
askerleri, F.E.A.R.’da maalesef karşılaşılan durumlar.
Fevkalade atmosfer
F.E.A.R.’ın oldukça başarılı görünmesindeki en büyük nedenlerin başında atmosfer
geliyor. Uzun zamandır böylesine gerçekçi bir atmosfere sahip oyun görmemiştim.
Tabi bu noktada oyundaki öğelerinde değerini bilmek lazım. Çünkü karşımıza ara
ara çıkan esrarengiz adam ve küçük kız, oyunun gerilim dozajını oldukça
yükseltiyor. Hatta demo’daki bir merdiven sahnesi oldukça dikkat çekiciydi. Klon
askerlerinden kurtulup ilerlerken, merdivenle aşağıdaki platforma inmemiz
gerekiyordu. Merdivene tutunup tam ineceğimiz sırada, önümüzdeki zeminde birinin
durduğunu fark ediyoruz! Başımızı yukarı kaldırdığımızda ise bunun küçük kız
olduğunu görüyoruz. Bir kaç saniye sonra kız gözden kaybolunca yaşadığımız anlık
şok sona eriyor. Bu sahne “Hayalet Gemi” filmindeki, merdivenin üzerinde duran
küçük kız sahnesine oldukça benziyor. Fakat F.E.A.R. gerilimi elden bırakmıyor!
Çünkü merdivenden iner inmez şu esrarengiz adamla karşılaşıyorsunuz! Tüm bu
öğeler oyunda heyecanı ve gerilimi arttırıyor. Açıkçası demo’da her an bir
yerlerden birşeyler çıkacakmış hissi yaşadım.Grafikler ve sesler!
F.E.A.R. grafiksel olarak ta bizi tatmin edecek düzeyde olduğunu demo’da
kanıtlıyor. Karakter çizimleri ve kaplamaları kesinlikle Doom 3 kalitesine
yakın! Çevre görüntüleri de Half –Life 2’den aşağı kalır görünmüyor. Özellikle
Bump Maping(yüzeylerde herhangi bir modifikasyon olmamasına karşın, girinti ve
çıkıntı varmış gibi gösteren efekt), çok başarılı kullanılmış. Oyundaki su
efektleri ise harika! Neredeyse HL-2’deki deniz efekti kadar gerçekçi görünüyor.
Sudan yansıyan ışıklar ise grafiklerin bir başka artısı. Ufak bir ayrıntı
olmasına karşın, mouse ile öne eğildiğimizde, kendi ayaklarımızı görebilmemiz
güzel olmuş.
oyunun yüksek sistemlerde bile zorlanmasının nedeni bu efektler. Özellikle
içerisinde bulunduğunuz mekanlarda, tavandaki ışıklara ateş etmenizi tavsiye
ediyorum. Işığın hareketiyle, gölgeler yer değiştiriyor ve hatta gölge boyları
değişiyor.
Seslere gelince, oyun genel anlamdaki kalitesini burada da belli etmiş. Silah
sesleri oldukça gerçekçi. Yalnız çevredeki eşyalara ateş ettiğimizde tam olarak
istediğimiz sesleri duyamayabiliyoruz. Müziklere gelince, hep benzer tonlarda
devam eden ama Japon yapımı korku filmlerinde olduğu gibi gerilimi arttıran
müzikler seçilmiş. Açıkçası çokta iyi etmişler!
Hangi sistemle oynanır?
Demo’yu P4 2.8 Ghz işlemci, 1GB RAM, ATI 128 MB 9800 Pro ekran kartında test
ettik. Açıkçası performans ayarlarının çoğu medium’da, Anti Alising kapalıyken
gayet akıcı bir oynanış yakaladık. Fakat ayarlarda yükseltmeye gidildiğinde
F.E.A.R.’ı oynamak içler acısı oluyor.
Açıkçası F.E.A.R. Nvidia’nın 5900’dan aşağısında ATI Radeon’larda ise 9200 ve
altındakilerde çok zorlanıyor. Yalnız bu demek değildir ki oyun açılmayacak.
Daha düşük kartlarda da çalışıyor ama inanın oynanacak bir performans vermiyor.
Bu yüzden ekran kartı olarak en az Nvidia 5900’dan yukarısı veya Ati ise 9600 XT
ve yukarısı gerekiyor. Ekran kartı haricinde RAM’lerinizinde en azından 1GB
olması, oldukça önemli. Aksi halde daha düşükşe, yukarıda yazdığımız (P4 2.8 Ghz
işlemci, ATI 128 MB 9800 Pro ekran kartı) sistemden daha iyi bir sistemle bile
oyundan iyi performans alamazsınız.
Oyundan yüksek performans almak için görüntü ayarlarında bulunan Pixel
Doubling’i açık(On) tutmanızı tavsiye ederim. Öyle ki bu ayar sayesinde oyun,
belirttiğiniz çözünürlüğün yarısında çalışıyormuş gibi oluyor. Böylelikle
F.E.A.R.’dan çok büyük oranda performans kazanıyorsunuz!
Demo’nun sonu
Yaklaşık yarım saat süren Demo’nun ardından F.E.A.R. hakkında hepimizde bazı
fikirler oluştu. Açıkçası F.E.A.R. beklenenleri karşılayacak niteliklerde bir
oyun. Daha demo’sunda bile Doom 3’ten daha başarılı olabileceğinin izlenimini
veren F.E.A.R. , geçen senenin kralı Half-Life 2 ile de sıkı bir rekabete
girecek anlaşılan. Çünkü her iki oyununda fizik motoru oldukça başarılı
hazırlanmış. Half-Life, oyun boyunca fizik motorunun üzerine oynandığı için çok
büyük ilgi görmüştü. Açıkçası F.E.A.R.’ın fizik motoru HL-2’den daha iyi değil.
Ancak şu da bir gerçek ki F.E.A.R. , oyununu Half-Life kadar fizik motoru
üzerine kurmuyor. Daha çok atmosfer için hazırlanan yapım, Sonbaharda tam sürümü
çıktıktan sonra yılın FPS’si olmaya en büyük aday diyebiliriz. Oyuna dalıp
gerçek hayatı unutmayınız…