Herkes beni Tamriel delisi, TES manyağı olarak bilir ama ömrümü çürüten başka bir oyun daha var. Sadece metinler halindeyken bile aylarımı-yıllarımı çöpe atan, dönem futbolcularının forma numaralarından, medeni durumlarına kadar her şeylerini ezberlememe yok açan bir oyun.
O durum bölümünde “Balıkları beslemeyi unutma!”, “Gün ışığına çık!” denilene kadar rahat etmediğim bir futbol maceram var. Türün sevdalıları için efsane olan CM 3’ten beri dinmeyen bir açlıkla oynadığım ve hep mükemmeliyeti aradığım bir oyun serisi var.
FM 2005 çıkacağı zamanki heyecanı hatırlıyorum ve kendi kendime gülüyorum. Merak etmeyin o zaman da vardı, benim oyunum senin oyununu döver kapışması. Bu sefer durum biraz farklıydı. Biz FM’yi bekleyenler olarak bütün lise arkadaşlarımıza, aslında yeni çıkacak oyunun CM’nin devamı olduğunu, ekibin toptan firmadan ayrıldığını anlatmaya çalışıyorduk.
Ha keza CM’nin o dönem rakip olarak ortaya sürdüğü garip yapımda iki tane “Tuncay Sanli” olduğu görülünce ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkıyordu ve FM gönüllerin fatihi oluyordu.
Aslında bugün bile CM ile serüvenlerine başlayan bu adamları takdir etmemek zor iş. Sırf Football Manager serisi 10 yıl sürmüş. 10 yıl belli bir çizgiyi tutturabilmek ve hep en iyi olabilmek cidden inanılmaz. Sezonluk oyunların bu 10 yıl içinde ne kadar değişken olduğunu düşündüğümüzde ne demek istediğimi daha rahat anlayacaksınız.
Bunca yıl içerisinde öyle şeyler yapmışım ki bugün bile süper oyun anıları olarak, hala hatırlıyorum. 2007 yılında, son maçta Bursaspor’u şampiyon yapmıştım mesela. Tabi birkaç sene sonra olsaydı bu olay, İlluminati diye taşlanırdım orası ayrı. Oradan Beşiktaş’a, büyük başarıların ardından da Liverpool’a geçmiştim. Toplamda 24 sezon boyunca oyunu oynamıştım. Şimdi düşünüyorum da bildiğiniz “manyakmışım!”. FM 2010 döneminde Pendik’i diplerden alıp, Avrupa’nın zirvesine oturtmak ise ayrı bir sapkınlıktı. FM anılar bırakan, cidden bazı anlarıyla efsane olan bir oyun.
89. Dakika, serbest vuruş. Şampiyonlar Ligi finali oynanıyor. Pendikspor’un rakibi Lyon. Topun başında psikopat İngiliz forvetim var. Golü atıyor ve Pendikspor Şampiyonlar Ligi Şampiyon’u oluyor.
Pendik bir yana, böyle anıları olan öyle çok oyuncu var ki. Üniversite’deki ev arkadaşım için yaptırdıkları Canbolat Arena’yı hala kıskanırım. Ben Pendik’i nerelere getirdim 15 bin kişilik cacıktan stat yaptılar, adama kendi isminde Arena.
Neyse… Artık günümüze, yeni FM’ye gelelim yoksa siz okurlarla hep beraber anılarımızı anlatmaya başlayacağız. Gözyaşları sel olacak filan…
FM 2015 ve yeni dönem
Eğer daha önce futbolun rol yapma oyunu olan FM ile tanışmadıysanız, şimdiden kolay gelsin. FM zorluk eğrisi hep yüksek bir oyun olmuştur. Her ne kadar Tutorial kısmında hep başarılı olsa da iş bize düştüğünde, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi detaylara boğuluyoruz.
Antrenman programıydı, özel antrenör seçimiydi, başkandan kaynak istemesiydi, medya baskısıydı, takımın gidişatıydı, oyuncuların moralleriydi, rakibin korkutucu transferleriydi, taktiğin oturmasıydı, oyuncu transferiydi derken kafayı üşütme ihtimaliniz kuvvetle muhtemel.
Yeni oyuncular için kolay bir mod sunuluyor ama ben hiçbir zaman bunun sıkı bir taraftarı olamadım. Girin bolca hata yapın ve oyunu özümsemeye çalışın, zaten bir süre sonra oyun öyle bir açılacak ki başından bile kalkamayacaksınız.
Her şeyin ötesinde Football Manager serisi detaylarda ortaya çıkan bir oyun serisi, o detayları söküp attığınızda geriye zaten bir şey kalmıyor. Serinin müptelaları için bir şey demiyorum, onlar ya oyunu oynamaya başladılar ya da hala hangi takımla oyuna giriş yapacaklarını düşünüyorlar.
Onların en çok merak ettiği şeyse yenilikler ve ne yazık ki FM rakipsiz kalmanın büyük etkisiyle bu konuda biraz çuvallıyor.
Şu ara yüz mevzusu her FM’de saçımı başımı yoldurtuyor. Arkadaş bunun bir optimumu yok mu? Canına yandığımın Sports Interactive’ı düzenli aralıklarla menüyü değiştiriyor ve eski oyuncuların ilk çözmesi geren sorun hep alışkanlıkları unutmaya çalışmak oluyor.
Tamam, menüler daha oturmuş görünüyor, menü renklerinin de takıma göre değişmesi güzel olmuş ama bir karar verelim artık. Ben oyuna girdiğimde ilk yarım saatimi menüyü ezberlemeye çalışmakla geçirmek istemiyorum. Karakter ekranına geçince bu dediğimi unutacaksınız ama olsun. Ben diyeceğimi demek istiyorum, 2 oyunda bir değiştirecek şey bulamayıp menüyü kurcalamayın artık. Oyunun hayran kitlesi genel olarak bu kadar gelenekçi bir yapıdayken, kafaları böylesine karıştırmaya gerek var mı?
Karakter ekranında (Menajer oluşturma), yani geçmişinizi belirterek size verilen puanları dengeli bir şekilde dağıttığımız bu bölümde ufak bir tavsiye vermek istiyorum. Puanlarınızı genel olarak mental özelliklere harcamaya çalışın. İlerleyen oyun yıllarıyla berabere harika bir antrenör kadrosu kuracaksınız. Taktik, motivasyon, uyum gibi çok önemli zihinsel becerileri geliştirmeniz halinde yeni takımızla iyi bir sinerji oluşturabilirsiniz.
Takımızı oluşturup, transfer listelerine bir göz atıp, hazırlık maçına girdiğinizde 3D maç motorundaki yeniliklerden önce başka bir olayla gününüz mahvoluyor. Sezon başı daha iki hazırlık maçıyla 8 oyuncumu, 2 aydan 18 yıla kadar (abartı oldu ama) revire yolladım. Hani illa güncelleme lazım, o kadar can sıkıcı bir durum. Tamam, oyun sürekli güncelleniyor ama birçok oyuncu halen durumdan rahatsız.
Maç motoruysa şahsi görüşüme göre uzun zamandan beri oldukça iyi. Çok iyi ve mükemmel ötesi demiyorum, iyi işte. Hani son derece yeterli ve görmek istediğimiz şeyi bize sunuyor. Gelenekçi yapıda insanların 2D maç motorunu hala oynamasını anlıyorum ama şu oyundan yeni nesil grafikli maçlar beklemek anlamsız olur. Tek sorun, bazen gerçekten sizi gülmekten yerlere yatıracak hataların bulunması.Gerçi maçın gidişatına etki ettiklerinde o kadar komik olmuyorlar, daha çok PC kırdırtan türden oluyorlar.
Laf etmiyorum dedim ama ne olur artık şu kalecilere biraz özen gösterin. Hem oyunda biraz zayıf kalıyorlar hem de maç motoruyla felaket “kütük” görünüyorlar. Yaptıkları akıl almaz hatalara artık alıştık ama en azından gerçekçi hata yapsınlar.
Transfer olaylarının çok değişeceği söylendi ama 2014’ten pek farklı görünmüyor. Siz 12 milyon dolar veriyorsunuz (evet oyunu ısrarla dolar üzerinden oynamaya devam ediyorum, Euro veya TL’de kafam çok karışıyor, alışkanlık işte), yapay zekalı rakibiniz 10 milyona oyuncuyla görüşebilirken, siz havanızı alıyorsunuz. Ezeli rakipler dışında bu olayların artık yaşanmaması gerekiyor.
Özet olarak FM 15 bunca kalitesine rağmen uzun zamandır üzerine sadece biraz daha fazlasına koyan bir oyun olmaktan kurtulamıyor. Hani şikayetlerimi yazdım ama eminim oyunu geçen sene inceleyen editör arkadaşım da aynı sorunlardan bahsetmiştir.
Öylesine bir tekrar halindeyiz işte. Eminim bu sorunlar yamalarla geçer gider ve oyun tecrübemiz pürüzsüz bir hale gelir. Asıl sorun bu işte sevgili okur, bu bitmek bilmeyen tekrar.
Yeni gelen özelliklerden bir tanesi için bile heyecanlanamıyoruz. Hatırlıyorum da ilk çıkacağı zaman FM hakkında gelen habere ağzımız açık bir şekilde tepki verirdik. “Ne oyuncuların maç kasetleri mi geliyor?” gipi nidalar yükselirdi.
Maalesef herkesin söylediği şeyi ben de söylemek zorundayım. Oyunun gerçekten bir rakibe ihtiyacı var. Alanınızda tek olmak inanın hoş bir iş değil. Yeteli gelişimi sağlayabilmek için ortaya koyduğunuz ürüne dışarıdan bakabiliyor olabilmeniz gerekiyor. Rakipleriniz burada devreye giriyor ve sizi gelişime zorluyor.
Sağlam bir oyun FM 2015. Derin oyunculuk tecrübesi, şahane ötesi veri bankası, Steam’in mod desteğiyle kendini her türlü oynatır. Eğer türe yeniyseniz etkileneceğinizi garanti ediyorum. Detaylarla boğuşmanın en etkileyici hallerinden biridir Football Manager. Eğer serinin sıkı bir takipçisiyseniz oyunun yine Türkçe dil desteği sağlıyor oluşu dışında elle tutulur, muhteşem bir yenilik söyleyemem.
Kesinlikle bir FM 2005, 2008 ve 2011 gelişimi beklemeyin. Ama gerçekten de bulabileceğinizin en iyisi bu.
Not: Eğer yeni oyunculardan böyle bir istek gelirse, yılların FM oyuncusu olarak ilerleyen günlerde/haftalarda sizler için şöyle detaylı bir rehber hazırlayabilirim.
Bu sefer o stadı yaptıracağım, FM çılgınlığımız başlamıştır, hayırlı olsun!