Korku oyunları denince akla ilk gelen oyunlar hiç kuşkusuz Resident Evil ve
Silent Hill’dir. Bunlar uzun seriler haline gelmiş ve gerçekten kendini
ispatlamış oyunlar. Şimdi ise Sony’nin geçen yıl Japonya’da piyasaya sürdüğü ve
oldukça beğenilen Siren adındaki korku-macera oyunu nisan ayında bizlerle
buluşuyor. Silent Hill ve Resident Evil karışımı bir tarzda olan Siren, küçük
bir Japon kasabası olan Hanuda’da geçiyor. Oyunun konusu ise oldukça ilginç;
Hanuda’da her otuz yılda yapılan gizemli bir seremoni ile bir çeşit tapınma
yapılıyor; fakat bu defa seremoni sırasında bir deprem meydana geliyor ve her
şey alt üst oluyor. Kasabanın çevresi ise kırmızı bir sıvı ile sarılıyor ve
bunun yanı sıra tanıdık bir şekilde, kasaba Shibito denilen zombilerle doluyor.
Tabi hikaye bu kadar basit değil, hikayenin tamamını anlamak için bu korkunç
kasabayı dolaşmak zorunda kalacağız…
10 farklı karakter!
Siren’de her birinin kasabaya geliş sebepleri farklı 10 karakteri
yöneteceğiz. Toplam 3 günlük periyottan oluşan oyunda 70’in üzerinde kısa görev
olacak ve bu görevler genelde hayatta kalan insanları belirli bazı noktalara
götürmek gibi şeylerden oluşacak. Oyunun bölümleri birbirine çok bağlantılı
olacak; yani bir bölümde yaptıklarınız diğer bölümdeki gelişmeleri
etkileyebilecek. Onun için bazı şeyleri yapmadan önce gelecekte ne olacağını da
düşünmelisiniz. Bu sistem eğer detaylı ve tam anlamıyla söylendiği gibi olmuşsa,
oyun oldukça ilginç ve yenilikçi bir yapıda olacaktır. Ki zaten böyle farklı
yapıda fikirlerin kullanılması durumunda, Siren bir Resident Evil ya da Silent
Hill’den ayrılabilir diye düşünüyorum. Oyunda yöneteceğiniz karakterlerin ve
görev sayısının çok fazla olması, hiç kuşkusuz oyundan sıkılmanızı engelleyecek
ve her görevde sanki yeni bir oyuna başlıyormuşsunuz izlenimi verecek.
Daha önce belirttiğim gibi kontrol ve oyun sistemi bakımından Resident Evil’ı
andıracak olan Siren, atmosferi ile ise tıpkı Silent Hill’deki gibi sessizlikle
kaplı olacak ve bu oyuncuya korkudan çok endişe verecek. Oyun sırasında zaman
zaman bulacağınız el fenerleri de SH ve Alone In Tthe Dark’tan tanıdık
gelecektir zaten.
Bazı bölümlerde görevinizi Shibito’lara görünmeden tamamlamaya
çalışacaksınız. Shibito’larla silahsız bir şekilde karşılaştığınız an, hemen
hemen hayatta kalmak için hiç şansınız olmayacak. Anlayacağınız oyunda gizlilik
unsuruna da önemli ölçüde yer verilmiş. Bu da oyunda aksiyondan çok macera
unsuruna yer verildiğinin kanıtı sayılabilir. Ayrıca silahınızın olmadığı
durumlarda karakterlerinizde bulunan sightjacking (görme gücü) özelliği
sayesinde kasabadaki diğer insanların ve Shibito’ların gözünden gerçek zamanlı
olarak nerede olduklarını görebileceksiniz. Böylece hem diğer karakterlere
ulaşmakta zorluk çekmeyeceksiniz hem de Shibito’ların gözünden görerek onlara
karşı avantaj sağlayacaksınız. Bu sistem özellikle bir Shibito sizi takip
ederken çok işinize yarayacak.
Belki kendi türüne çok fazla yenilik getirmeyebilir; ama kaliteli olacağı
kesin.
Oyunda karşılaşacağınız bulmacalar ise çok ilginç olacakmış, gerçi ben yine
de diğer korku oyunlarından pek farklı olacağını sanmıyorum ya hadi neyse(?)
Ayrıca Siren’de biraz da Japon korku filmlerinin etkisi görülüyor. Oyunun
Japonya’da geçmesi ve bir bakıma Japon kültürünü yansıtması da biz oyunculara
oldukça ilginç gelecektir. Özellikle çevre mimari, kaliteli grafikler ile
birlikte bize oyunun içindeymişiz izlenimi verecek gibi görünüyor. Çevre mimari
demişken; dış mekanlar grafiksel olarak fazla ayrıntılı gözükmese de, iç
mekanlar son derece ayrıntılı ve tamamen poligonal grafiklerden oluşuyorlar.
Siren görüldüğü gibi bu türün en iyi oyunlarına özenmiş ve sanki her birinden
küçük birer parça almış; ama bu onun kötü bir taklit olarak kalacağı anlamına da
gelmez. Daha doğrusu Siren’den kimse kendi türüne büyük yenilikler getirmesini
beklemiyor, ama oyun büyük ihtimalle kendi türündeki oyunlarla yarışacak kadar
kaliteli olacaktır. Sonuç olarak Siren, korku oyunlarında aksiyondan çok macera
unsurunu seven oyuncuların beklemesi gereken bir oyun.