Son yıllarda çıkan taktik savaş oyunlarına bir bakarsak, her birinin biraz
daha aksiyon vari bir havaya büründüğünü, taktik kısmını lafta bıraktığını, elde
silah; karşına çıkan düşmanı vurduğumuz oyunlara dönüştüklerini görebiliriz.
Yakın zamanda çıkan oyunların büyük kısmı aksiyon dozunu arttırmak üzere devam
edince ünlü Rainbow Six oyununda bile silahlarımızı konuşturduğumuz sahneler
artmaya başladı. Bileğinin kuvvetine değil de zekâsının kıvraklığına güvenen,
farklı taktikler uygulayarak savaşmak isteyen oyuncuların yüzü, uzun zaman sonra
Xbox’ta çıkan Full Spectrum Warrior ile güldü. Bol aksiyon sahnesi içerse de
asıl noktanın askerleri yönlendirmek olduğu bu aksiyon ve taktik strateji
karışımı oyun, konsol dünyasında büyük beğeni ile karşılandı. Amerikan askeri
birimlerinin standart eğitimleri sırasında uygulanan simülasyonun motorunu aynen
kullanan oyun, konsoldan sonra şimdide PC’lerimizde boy gösteriyor.
Okey, listen up…
Full Spectrum Warriors, kendine hikaye olarak Black Hawk Down filmindeki
senaryonun çok benzer halini seçmiş. Orta Doğu’ya gönderilen askeri takım gayet
basit bir kurtarma operasyonuna katılıyorlar. İşlerini hafife alan ve
düşmanlarına alaycı yaklaşan tipik Amerikan askerlerini ve onların soğuk
esprileri dinlerken birazdan olacakları az çok tahmin edebiliyoruz. Daha
operasyon başlamadan beklemedikleri saldırı ile karşılaşıyorlar. Ardından şehrin
tüm sokakları savaş alanına dönüyor. Bundan sonra kurtarma operasyonu adı
altında çıkılan görev, büyük bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor.
Hikayesi bir yana Full Spectrum Warriors’u benzerlerinden ayıran ve oynanabilir
kılan en önemli özellik; aksiyon dolu savaşları çok farklı şekilde kontrol
ettirmesi. Çünkü bu oyunda ne elimizdeki silahı isabetli atışlar için
kullanacağız, ne de savaş alanlarında koşuşturup Ramboculuk oynayacağız. Bizim
işimiz askerlere taktik vermek, gidecekleri yeri belirlemek, korunma ya da ateş
moduna geçmelerini emretmek ve gruplar arası iletişimi sağlamak. Başta garip ya
da zor gibi görülse de ilk traning bölümünde kolayca anlaşılacak bir ara birime
sahip olan oyun, insanı hemen sarıyor. Oynayana bir an evvel kurtulmak ve savaş
meydanında hemen boy göstermek isteten traning bölümünün uzunluğu gözünüzü
korkutmasın. Sonuna kadar oynamalı her taktiği ve uygulanmasını mutlaka
öğrenmelisiniz. Yoksa, oyuna ilk başladığınız anda bile oldukça
zorlanabilirsiniz.
No Tangos… Move! Move! Move!!!
Oynanışa geçelim. Sekiz asker içeren ekibimiz, dörder kişilik iki takımdan
oluşuyor. Alpha ve Bravo isimli bu takımlar; keskin nişancı, bombacı, takım
lideri ve normal silahlı askerleri içeriyor. İki grup askeri bir arada yönetiyor
olmamızdan dolayı sürekli birbirleri ile bağlantılarını desteklememiz gerekiyor.
Girdiğimiz sokakta hemen her köşeyi gözetlemeli, açık bir nokta bırakmamaya özen
göstermeliyiz. Adım adım ilerleyeceğimiz oyunda mutlaka bir grup diğerini
korumalı, hareket halindeki grupta bir an evvel konuçlanacak yere varmalı.
Genelde sokak köşelerini koruyarak ilerlediğimiz oyun, çoğu zaman düşmanla
karşılaştığımız noktada sıkışıyor. Böyle bir durumda Alpha ya da Bravo
takımından biri düşmanı oyalamalı, diğer grup ise karşılaştığımız düşman
grubunun arka tarafına dolaşarak onu tuzağa düşürmeli. Aslında oyunun taktiksel
anlamda temel mantığı bu.
Kontrol kısmında gayet basit bir ara birimle karşılaşıyoruz. Normalde
askerlerimizi ilerletmek için ok tuşlarını değil, mouse’u kullanıyoruz. Bunu
aynen gerçek zamanlı strateji oynuyormuş gibi gidecekleri yerleri seçerek
uyguluyoruz. Mouse’umuzu sokakların köşelerinde hareket ettirirken askerlerin
duracağı yerler yan yana duran dört çember şeklinde gözüküyor. Bunlardan açık
renk olanı takım liderinin duracağı yeri gösteriyor. Eğer liderin duracağı yeri
duvarın köşesi olarak belirlersek, gidip oraya yerleştirildiklerinde, sokağa
bakıp düşman birliklerinin olup olmadığını kontrol eden lider, arkadakilere de
gerekli bilgiyi veriyor. Takımlar arasındaki geçişleri mouse’un orta tuşu ile
yapıyor, takım içindeki askerler arası seçimleri ise W,A,S,D tuşları ile
yapıyoruz. Ekranın sol alt köşesinde hangi askeri hangi tuşa basarak
seçebileceğimiz gösteriliyor.
I’m hit… I’m hit !!!
Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise, hareket halinde düşmana
yakalanmamaya özen göstermek. Bunu bir kaç şekilde yapabiliyoruz. İlkinden zaten
bahsettik; köşeyi bir grup korurken diğeri hızlı bir şekilde gideceği yere
koşuyordu. İkinci yöntem ise; askerleri yavaş yavaş ve belli noktalara bakıp,
nişan alarak ilerlemek. Bunu yapabilmemiz için yine ilk seferde yaptığımız gibi
gideceğimiz yeri seçiyoruz ama bu sefer mouse’umuzu bırakmadan hangi yönü
koruyarak ilerleyeceğimizi belirliyoruz. Böylece askerler o yöne bakıp
birbirlerini koruyarak gidecekleri yere varıyorlar. Bir diğer taktik ise duman
bombası olabilir. Sokaktan karşıdan karşıya geçmek istiyoruz ama düşman
tarafından sıkıca korunuyor. Hemen bir gaz bombası atıp düşmanın görüş alanını
kısıtlayabilir ve kimseye görünmeden hemen karşıya geçebiliriz.
Güzel bir nokta ise; gördüğümüz her objenin ardına gönül rahatlığı ile
saklanmamızın pek mümkün olmaması. Bir kamyonun ya da duvarın ardına
saklandığımızda hemen her kurşundan korunabiliyorken, tahta sandıklar, çitler
gibi daha kolay hasar alabilir cisimlerin ardında 5-10 saniyeden fazla
duramıyoruz. Ağır ateş altında hemen paramparça olacak olan bu cisimlere
saklanmak yerine, düşmana uzaktan bomba atmak daha akıllıca olacaktır.
Coverin’ fireee!!!
Oyunun teknik detaylarına bakarsak; Xbox’tan port edilmiş olmasına rağmen,
grafik konusunda gayet yüksek seviyelere ulaştığını görebiliriz. Malum,
konsolların grafiksel olarak yapabilecekleri sınırlı. Ancak PC’de sürekli
gelişen grafik detaylar, yeni efektlerin kullanılmasına imkân veriyor. Özellikle
Full Spectrum Warrior ile tavana vuran sis, duman ve blur efekti ilk göze
çarpanlar. Genelde sıcak ortamlarda geçen oyunda uzaklara baktığımızda
buharlaşmalar görebiliriz. Karakter animasyonları, dokusal detayları ile her şey
üst düzeyde. Havok motorunun kullanılmasından dolayı yol boyunca
karşılaşacağımız cisimlere çarptığımızda devriliyorlar, kurşun yediklerinde
parçalanıyor sağa sola fırlıyorlar. Kısacası grafik yönünde çok fazla eksiklik
görmek mümkün değil. Sesler konusunda ise; takım arası konuşmaların ve telsiz
iletişiminin çok başarılı olduğunu söylemek gerek. Seslendirmelere başarılı
silah sesleri eklenince kulaklarımızın bayram etmemesi mümkün değil. Müzikler
ise tam hikayenin geçtiği orta doğuya uygun ezgilerle yapılmış ve atmosferi
tamamlıyor.
Kontrol açısından oldukça rahat bir sistem sunan oyun, son dönem oyunlarda nadir
bulunan Co-Op modu desteği ile farklılık getiriyor. Bahsettiğimiz iki grup olan
Bravo ve Alpha’yı farklı iki arkadaşın kontrol ederek senaryoyu oynayabiliyor
olması çok eğlenceli anlar yaşamamıza imkân tanıyor.
Piyasada benzerini nadir bulacağımız oyunlardan olan Full Spectrum Warrior,
savaşmaktan çok taktik üretmeyi, Ramboculuk yapmaktan çok bir teğmenin
sorumluluklarını üstlenmeyi amaçlayan oyunculara yönelik. Saf aksiyon isteyen
oyuncular için satranç kadar sıkıcı olabilecek bir oyundan bahsediyorum. Sadece
meraklısına, düşünerek oyun oynamayı seven oyunculara iyi oyunlar diliyorum.
Alpha team! We change position!