Oyun İncelemeleri

Galleon: Islands Of Mystery

Oyun dünyasını takip edenler için son derece tanıdık bir isim Galleon. İlk olarak 1997 yılında proje olarak başlanan Galleon, öncelikle DreamCast için duyurulmuştu. Çalışmalar devam ederken PlayStation 2’de çıkarılmasının daha uygun olacağı düşünüldü ve tüm çalışmalar PS2 için dönüştürüldü. Aradan uzun zaman geçmedi ki bazı anlaşmazlıklar yüzünden bu sefer platform GameCube olarak belirlendi. GameCube platformunda da bir türlü çıkmayı başaramayan oyun bir de yayıncı değişikliğine uğradı. Interplay tarafından yayınlanması gereken oyun nihayet Atlus isimli bir firma tarafından Xbox platformu için piyasaya sürüldü. Sancılı geçen piyasaya çıkış macerasından sonra nihayet oynanabilir hale gelen Galleon, ‘Lara Croft’un yapımcılarından’ imzasını kullanarak bir yerlere gelmeye çalışmak yerine, farklı oyun yapısı ile dikkatleri üzerine çekiyor.

Galleon, kaşif Kaptan Rhama Sabrier’in maceralarını konu alıyor. Kaptan Rhama, ünlü doktor ve bilim adamı Areliano’nun isteği üzerine uzak bir ada olan Akbah’a gelir. Areliano gezilerinden birinde gizemli bir obje bulmuştur. Ne olduğuna anlam veremediğinden bildiği tek kaşif olan Rhama’dan yardım ister. Sadece bir taşın ne olduğunu anlamak için çıkılan macera 6 farklı adada aşk, macera, dövüş ve ihanetle dolu büyük bir efsaneye dönüşür.

Kaptan Rhama ilk sahneden itibaren oldukça renkli bir kişilik sergiliyor. Diğer insanlarda olmayan yeteneklere sahip, üstün bir kahraman olan Rhama, normalden çok daha fazla zıplayabilen, çok daha güçlü ve üstün dövüş teknikleri olan birisi. Bu kadar yeteneği nereden aldığı ya da insan üstü bir varlık olup olmadığı hakkında en ufak ipucu vermeyen oyunda, bin bir çeşit düşmanla karşılaşacak, “Tomb Raider’ın yapımcılarından” ismini sonuna kadar kullanabilmek için platformdan platforma atlayacağız. Çıplak elle dövüşten kılıçlı savaşlara, adventure unsurunu taşıyan minik bulmacalara kadar güzel bir macera yaşayacağız Rhama ile.

6 büyük ada 6 büyük macera…

Rhama’nın çok farklı dövüş teknikleri olduğundan bahsetmiştim, bunu biraz açalım. Öncelikle nereden ve nasıl öğrendiği pek bilinmeyen çok gizli bir dövüş tekniğine sahip Rhama. Düşmanının belli noktalarına vurarak onu felç edebilir, aynı anda 3-5 kişi ile dövüşebilir, olağanüstü kombo hareketleri ile rakiplerini alt edebilir; hatta 3. sınıf ninja filmlerinde gördüğümüz ‘Ölüm vuruşu’ gibi darbeler atarak rakiplerini tek hamlede etkisiz hale getirebilir. Geniş bir dövüş yelpazesi sunan oyun, ilk bölümlerde akıllıca uygulanan alıştırma bölümü sayesinde tüm kontrolleri kullanıcıya gayet rahat bir şekilde öğretiyor. Elbette yapılacak kombo hareketler bir bir açıklanmıyor. Bunları oyun içerisinde ‘X’ ve ‘Y’ tuşlarını kombine kullanarak kendimiz bulmalıyız. Oyunun adventure-platform türünü yansıtmasından ötürü kontrollerde ilk öğrenilmesi şart olan unsur; ‘safe walk’ yani güvenli yürüyüş. Daha açık bir ifade ile yavaş ve dengeli yürümek diyebiliriz. Rhama dövüş tekniğinde olduğu kadar denge konusunda da oldukça başarılı. Oldukça ince tahta köprülerden geçmek için kontrol kolunu çok hafif iterek ‘safe walk’ modunda yürümeliyiz. Yol boyunca atlama yapacağımız pek çok platform olacağı gibi tırmanmamız gereken bölümler de olacak. Alışılmışın dışında kontroller sunan oyunda, karakterimiz Rhama duvarlara geldiğinde otomatik olarak tırmanıyor. Yetişemediği yerlerde ise zıplamamız onun platformu tutması için yeterli oluyor. Daha sonra kendisini otomatik olarak yukarıya çekip yoluna devam edebiliyor.

Dövüş bölümlerinin oldukça sık yaşanacağı oyunda, yapay zeka da oldukça önem kazanıyor. Düşmanlarımızın özellikle de ikiden fazla sayıda saldıran düşmanlarımızın yapay zekâları için ne iyi ne de kötü diyebiliriz. Hemen her oyundan alıştığımız gibi bildikleri hareketleri arka arkaya kullanan ve rakibinin ne yaptığını değil de kendinin ne kadar çok vurabildiğini düşünen rakipler var karşımızda. Zaten çok yetenekli bir insan olan Rhama için dövüşler çocuk oyuncağı denecek kadar kolay geçiyor. Ta ki bir çok kişi aynı anda saldırana kadar. Her oyunda alıştığımız bir durum vardır. Düşman yüz kişi de olsa tek tek saldırır. Galleon’da ise rakipler sayısal üstünlüklerini iyi kullanıyorlar. Sizi tuzağa düşürebilmek için her yolu deniyorlar ve önce etrafınızı sarıyor sonra saldırıyorlar. Bir diğer unsur ise yanımızda gezen ve bizimle birlikte savaşan arkadaşlarımız. Bunlar yapay zekâ kontrolünde savaşıyorlar ancak hiçbir zaman düşmanlar gibi akıllı davranmıyorlar. Bu yüzden yanınızda savaşan karakterlere sağ kol ile görevler vermeli, nerede durmaları gerektiğini sürekli belirtmelisiniz. Boss dövüşleri ise gerçekten çok daha başarılı olmuş. Galleon’un bossları oyun içi dövüşlerden sonra oldukça zorlayıcı olacaktır.

Akupunktur ustası Rhama.

İlk oynanmaya başlandığında grafikler detaysız, dokular zayıf gibi görülebilir. Özellikle Xbox platformunda bu kadar düşük kalitedeki grafikler beklemendik bir durum ancak unutmamak gerekir ki bu oyun öncelikle DreamCast için hazırlanmıştı ve proje ilk başladığında tarihler 1997’yi gösteriyordu! Üzerinde fazla oynanma yapılmadan Xbox’a port edildiği için tüm dokular sanki boşmuş gibi duruyor. Karakterler göze hoş görünse de daha detaylı olabilirlermiş. Karakter animasyonlarını ise pek beğenmediğimi söylemem gerek. Bölüm tasarımları şehir içinde farklı bir yapı sunarken, açık alanda ve dağ eteklerinde Tomb Raider izlenimi veriyor. Seslendirmelerin oldukça güzel yapıldığı oyunda müzikler ortama ve zamana gayet uygun, oyunu tamamlayıcı rolü üstleniyor.

Kontrollerin alışılmışın dışında olması ilk başta oldukça zor gelebilir. Bir de kamera açılarının verimsiz kullanılması eklenince kontrol kısmında oldukça zorluk çekileceği bir gerçek. Düşük grafik seviyesi ve çok da yaratıcı olmayan hikayesi de eklenince ortaya bir şaheser çıkmıyor kuşkusuz. İlgilenenler için minik bir açıklama yapmak istiyorum; Xbox oyunları genelde DVD üzerinde 2 ila 4 GB arasında yer kaplar. Galleon ise 400 MB gibi inanılması güç bir rakam gösteriyor DVD üzerinde. DVD üzerinde bu kadar az yer kaplaması grafiklerinin düşük seviyede olmasının bir göstergesi. 

Sonuç olarak adventure ve platform oyunlarından hoşlanan herkes, alışılmışın dışında ve farklı bir yapı sergilediğinden Galleon’dan hoşlanacaktır. Ancak türün hayranı olmayanlar için, albenisi olmayan grafikleri başlı başına ‘beğenmeme’ unsuru olduğundan Galleon’un iyi bir seçim olmayacağı ortada.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu