Game Developers Conference 2009

Game Developer Conference (GDC) dünyanın en geniş oyun etkinliklerinden biri
olarak görülüyor. Oyun geliştiricilerini motive etmek ve oyun severlerle en son
yenilikleri paylaşmak üzere düzenleniyor. Bu fuarda; çeşitli ödüller veriliyor,
yarışmalar düzenleniyor ve görsel şovlar yapılıyor.

Fuar 1988 yılında ilk kez sadece ama sadece 20 adet tasarımcının katılımıyla
düzenlenmişti ve 150 kişinin ilgisini çekmişti. Yıllar geçtikçe aynı oyun
piyasası gibi fuarda geliştikçe gelişti. Küçük ve kişilerin zorlamasıyla yapılan
bir organizasyondan, milyonlarca dolar kâr eden bir şirkete dönüştü. 2008
yılında 18.000 izleyici salonlarda yerlerini aldı. ABD’nin en büyük okullarından
25 yetenekli öğrenci burslu olarak fuarda katılımcı olarak yer aldı. GDC bu sene
23-27 Mart tarihleri arasında, ABD’nin Kaliforniya eyaleti, San Francisco
şehrinde düzenlendi. Organizasyonda uzun süredir iple çektiğimiz birçok
gelişmenin sonucu da ortaya çıktı.

Metal Gear Solid’in yaratıcısı GDC’de ödülü kaptı!

Hideo Kojima, GDC’de ödül alırken pek çok ilginç gelişme yaşandı. GDC’nin
sunucusu Hideo Kojima’nın hayatında ilk kez Japonya dışına çıktığını belirtirken
çok ilgi çekici bir sunum yaptı, “Tanrı’nın önünde diz çökün!” dedi.

Bu sunumun ardından salon adeta inlemiş. İngilizceyi çok iyi bilmeyen Kojima’nın
açıklaması tercümanlar kanalıyla aktarılmış. Kojima kendi açıklamasına göre, bu
sektörde 20 yıldır bulunmasına karşılık bir kez bile fuara katılamamış. Bunun
sebebini de Mayıs’ta daima meşgul olması olarak açıklıyor. Bence GDC
organizatörleri sırf onun için fuarı Mart’a almışlardır… Böylelikle geçerli bir
mazereti de kalmadı!

Kojima, teknik gelişmelerden ya da MGS’nin yeni sürümünden bahsetmektense
felsefe yapmayı tercih etmiş. Duyumlara göre salondaki bazı kişiler kendilerini
uyuklamaktan zor almış. Kojima anlaşılan epey cimriymiş. Pek çok talep, hatta
tezahürat olmasına rağmen, tek bir bedava oyun bile dağıtmamış. Bu tür isteklere
gülüp geçiyor ve epey de iddialı. Devrim yaratacak bir tasarımdan bahsediyor.
GDC’de pek rastlanmayan bir olay olduğu için herkes şaşırmış.






Kojima bir de geçmişin ağıtını yakmayı tercih ediyor. Amerika’da hiçbir zaman piyasaya
çıkmayan 1986 yapımı MGS’den bahsediyor… Pek de alçak gönüllü olarak, “NES Metal
Gear berbat bir oyundu. Nedeni sorarsanız, yaratımında ben yer almamıştım.” diye
açıklıyor. Kahkahalarla güldüğüm bir şeyden daha bahsetti. Solid Snake’in orijinal ismi
Plaid (Ekose) Snake’miş. Tarih vermiyor, ama sözlerini bitirirken MGS’nin devrim
yaratacağını vurguluyor.Batman: Arkham Asylum’dan ilk izlenimler

Film ve çizgi roman oyunları genelde fiyaskoya dönüşür. Çoğu kişi bu tür
yapımlardan fersah fersah kaçar. Arkham Asylum’un bu rutinin dışına çıkması
bekleniyor. Dark Knight’ın gösteriminin üstünden 1 yıl geçmiş olması da bu
iddiayı güçlendiriyor. Epey özenli ve dikkatli bir çalışma yapılmış. Oyun bir
melez olacak, yani Thief gibi gizlilik-aksiyon kırması diyelim. GDC’de bu oyun
epey dikkatlice incelendi ve oynandı. Kısaca izlenimlere de bakalım.




Joker denilen arıza karakter tüm Arkham’ın kontrolünü ele geçiriyor ve orasını
en az kendi kadar deli suçlularla dolduruyor. Oyunun aksiyon kısmı çeviklik ve
combolara dayalı, ama Batman’in ıvır zıvır oyuncaklarını kullanmak ve gölgelerde
saklanmak da önemli. Kemeriniz de tam anlamıyla teknoloji harikalarıyla dolu.

Kontroller oldukça basit ve kullanıcı dostu. Örnek vermem gerekirse X360’ta; X
yumruk, Y defans yapmaya yarıyor. B’ye basınca teknolojik cihazlarınızla
karşınızdakini geçici olarak kör ediyorsunuz. A da hızlı koşup akrobatik
hareketler yapmanızı sağlıyor. Özellikle ağır düşmanlara karşı en iyi strateji
geçici körlüğe neden olduktan sonra tüm gücünüzle saldırmak. Düşmanlarınız
arasında adeta dans ediyorsunuz ve onların işini bitiriyorsunuz. Animasyonlar da
en üst kalitede yapılmış. Çok akıcı ve gerçekçiler. Bir de Challenge Room’a
sahibiz, adı Silent Predator. Sizi en kötü düşmanlarınızla birlikte küçük bir
odaya koyuyorlar. Her yer zifiri karanlık. Siz de kızıl ötesi ışınınızla ve
sonar teknolojinizle odada terör estiriyorsunuz…




Çizgi roman uyarlamalarının makus talihini değiştirebilecek olan Batman: Arkham
Asylum birkaç ay içinde PC, XBOX ve PS3 için piyasaya çıkıyor. Size tavsiyem gün
saymaya başlamanız olacaktır.Ninja Gaiden Sigma 2’dan ayrıntılar

Öncelikle Ninja Gaiden’ın konusundan biraz bahsetmek istiyorum. Orijinal hikâye
Ryu Hayabusa’nın etrafında dönüyor. Karakterimiz, dünya epey karışınca onu
kurtarmak için bir yol arıyor. Uzun zamandır hakkında tuhaf şeyler hissettiği,
köyünde bulunan iblis heykelinin sorunlarının çözümü olabileceğini inanıyor.
Anahtarı çevirmesiyle birlikte, Ryu en üst seviye yeteneklere ve birbirinden
ilginç silahlara sahip bir Ninja’ya dönüşüyor.




Ninja Gaiden 2 geçen yıl X360 için piyasaya sürülmüştü. Şimdiyse birçok
yenilikle birlikte PS3 için hazırlanıyor. Oynanabilecek yeni karakterler de var.
Epey güzel ve çekici olan bir kadın karakter olan Ayane, mor saçları ve sahip
olduğu birçok silahıyla tam bir ölüm makinesi. İkinci yeni karakterimiz ise
Momiji. Dragon Sword’u taşıyan, Ayane’den güzel olmasın, ama çekici mi diğer
kadın karakter. Yeni düşmanlarımız da var, ancak Momiji ve Ayane yanımızdayken
dert etmemize gerek yok. Ninja Gaiden Sigma 2’de online oyun desteği de
fazlasıyla artırılmış ve elden geçirilmiş. Otuz yeni Challenge modu, otuz yeni
bölümde single player campaign’deki alanlar geliştirilerek yapılmış. Yine de
göze hoş görünüyor.




Yapımcılar sadece bunlarla da yetinmemişe benziyor. Grafikleri, sesleri ve
müziklerde de bazı değişiklikler var. Oyunda Trophy desteği de bulunacak.
En son yenilik ise Dual Shock 3. İşte bu çoğu kişiyi tam kalbinden vurup,
titretecek gibi görünüyor. Zaten son derece iyi bir oyun olan Ninja Gaiden, bu
tür yeniliklerle eskisinden bile iyi olmuş diyebiliriz.

Ninja Gaiden Sigma 2, PS3 sahipleri için Sonbahar’dan itibaren satışa sunulacak.
Single player’ı yüzde otuz oranında genişlemiş, yeni online modları, epey çekici
iki yeni kadın karakteriyle beklenmesi gereken bir yapım.Fallen Earth ile PC semalarında Mutant avına çıkıyoruz!

GDC’nin kapanışına doğru ortaya başka ilginç oyunlar çıktı. Kıyamet temalı, MMO
bir aksiyon olan Fallen Earth de bunlardan biri. Oyun dünyanın en geniş vadisi
olan Arizona’daki Büyük Kanyon çevresinde geçiyor. Klişe olan bir hikayesi
olduğunu söyleyebilirim. Bir virüs salgını dünyanın nüfusunun yüzde doksanını
silip süpürmüş. Geriye kalanların önemli bir kısmı da tahmin edileceği üzere
mutasyon geçirmiş. Bizde bu çölün ortasında kalmış yalnız silahşoruz. Ne kadar
yaratıcı sizce de öyle değil mi?

Yapım karakter yaratımı ile başlıyor. Kadın veya erkek dilediğiniz şekilde bir
karakter yaratabilirsiniz. Bu karakteri dövmeler ile zenginleştirebilirsiniz.
Fallen Earth’te karakterimizin geçmişi söz konusu değil. Anı ve geleceği
yaşayacaksınız. Yapacağız seçimler sizin becerilerinizi ortaya çıkartacak. Her
seviye atladığınızda çeşitli alanlarda dağıtmak için üç çeşit puan alacaksınız.
Yapımın konusu klişe olsa da, tekrar dirilmeye akıllıca bir açıklama getirilmiş.
Bir klonlama hücresinde tüm gen haritanız kopyalanıyor ve böylece tekrar tekrar
oyuna dönebiliyorsunuz.




Altı adet politik güç var. Zaman geçtikçe bunlara düşman olabilir, tarafsız
kalabilir veya onlardan birine katılabilirsiniz. Fallen Earth’e ilk
başladığınızda bir cesedin yanında uyanacaksınız. Cesetteki baltayı kapıp,
yolunuzu parçalayarak açacaksınız. Daha sonra gizemli bir kadınla
karşılaşacaksınız. Bu kadın nedense devamlı size yardım ediyor ve izlerinizi
takip ediyor. Yapımcılara göre kadının kimliği tam bir sürprizmiş. Kim bilir?
Belki de oyunun konusu o kadar klişe değildir!

Büyük Kanyon, dünyanın en önemli eserlerinin kalıntılarıyla dolu, iç karartan
bir mekan. Fakat kıyamet konseptine tam anlamıyla uygun. Fallen Earth’te yaya ve
atlı olarak yol alabiliyorsunuz. Oyun içinde tam tamına 83 kilometre karelik bir
alan var ve ani seyahat diye bir imkan yok. Bu durum yolu at üzerinde ya da
koşarak geçeceksiniz demektir ki, bu da inanılmaz bir oyun alanı demek.

Tabancalardan, suikast tüfeklerine, bir çeşit elektrik şoklu balyoz olan Tesla-Hammer’a
kadar son derece ilginç silahlara da sahipsiniz. Ayrıca silahları da
yaratabiliyorsunuz. Bu da gerçek zamanlı oluyor. Basit bir tabancayı iki
dakikada birleştirirken, teknolojisi gelişkin bir silahın üretimi iki günü
rahatlıkla bulabiliyor. Fallen Earth’un beta sürümü 9.000 kişi tarafından
oynanıyor ve oyunun gelecek yıl piyasada olması bekleniyor.

Bir organizasyon daha biter



GCD 2009 fuarının en çok ilgi çeken isimleri bu oyunlardı. Bunların haricinde
Chronotron 2: Tales of Time Traveling Robot, Legend of Zelda, Battlefield 1943
gibi yapımlar yakında raflardaki yerlerini alacaklar.
Krizin etkisiyle, oyun piyasası geçtiğimiz yıllara oranla biraz durgun kalsa da,
ilgi çekecek pek çok projenin piyasaya çıkacak olması, oyun severleri çok mutlu
edecektir. Çocukluğumdan beri hayranı olduğum Batman: Arkham Asylum’u ise ayrı
bir sabırsızlıkla beklediğimi söylemeliyim.

Exit mobile version