God of War 2 bitti, kafalar Olympus’da kaldı. İnsan o anda nasıl geçecek bu
zaman diye düşünüyor, sevdiği bir şeyin devamının gelmesini beklemek, belki de
en zor ama bir o kadar heyecanlı zamanların yaşanması demek. E3 2008’de gözler
elbette Sony’nin üzerindeydi, haydi nerede bu GOW3 diye beklerken CGI olarak
hazırlanan kısacık bir tanıtım videosu ve her şeyin kaos olacağını söyleyen bir
Kratos çıktı karşımıza, ne yalan söyleyeyim pek tatmin edici değildi. O
grafikler gerçek mi değil mi tartışmalarının arasında geçen koca 1 yılın
ardından, tabii arada gösterilen ve kimilerinin beğenmediği, kimilerinin ise
beğendiği kısa bir Gaia görünümlü videoya da göz attık. Ama E3 2009 gelip
çattığında ise, herkes bambaşka bir dünyaya girdi adeta… Uzun mu uzun, doyurucu
mu doyurucu dolu dolu bir GOW3 demo ile çıkageldi Sony. Gösteriden sonra elbette
üzerinde uzun uzun konuşuldu, ama işin bir de “Ah bizde o demoyu oynayabilsek”
diyen oyuncu tarafı vardı. Zaman içinde GOW 1-2’nin PS3 için olan özel paketi
duyuruldu, sonra bu E3 2009 demosunun bu paketin içinde olacağı belirtildi. Daha
sonra bir Blu-ray filmin içinde de yer alacağı açıklandı derken, Sony sürpriz
yaparak bazı PS3 kullanıcılarının e-mail adreslerine birkaç rakam attı.
Rakamlar altın yumurtladı!
O güzide kodun girilmesi üzerine karşınıza beklenmedik şekilde, ama özlemle
yanıp tutuştuğunuz God of War 3’ün E3 2009 demosu çıkıyor. Hızlıca indirmeye
koyulsanız da, adeta bir tam sürüm oyun edasında olan demo tam 2.6 GB boyutunda.
Arada geçen saatleri hızlıca ileriye sararıyor ve demonun karşısına geçtiğim ana
geliyorum. Efsane müzikler yine iş başında, daha dakika bir gol bir, oyun
kulağınızın pasını dahi siliyor. E3 2009’dan bu yana neredeyse her gün bir video
ve resim yayınlandı bu demo bölümünden, dolayısıyla ilk gördüğümüz heyecan yok,
en azından bende olmadı. Ekranın büyük bir kısmına psikopat bakışlı, ruh ve
sinir hastası olan Kratos kafasının yarısını sokmuş. O anda yanınızda küçük
çocuklar varsa uzaklaştırmak en iyisi… Bu küçük dipnottan sonra “Start” diyerek,
kameranın yavaşça Kratos’un tüm endamını sergilemek için uzaklaştığını ve
tepemizden viyaklayan Helios’un geçtiğiniz görüyoruz.
“Kratos’un modellemesi bir harika, demoda start dediğiniz anda karşınıza gelen Kratos’un endamı kısa süreli bir şaşkınlık yaratabilir.”
Tüm duyu ve organlarımızla artık GOW3 oynamaya hazırız. Birkaç insancığı
kovalayan, iskeletimsi yaratıklar yani Undead Legionnaire’ler ise bize
saldırmaya geliyor. Yapımın neredeyse hiç değişmeyen kontrol mekaniği, sanki
GOW2’yi dün bitirmişsiniz ki, belleğinize o derece işlemiş. Anında kesiyorsunuz
düşmanları, şunu da belirteyim oyunda herhangi bir zorluk seviyesi seçme imkanı
verilmemiş, o yüzden hangi zorluk sevisinde oynadığımızı bilemiyorum, ama
demonun oldukça kolay geçtiğini söyleyebilirim. Şahsen normal seviyede bile
değil bana kalırsa.Birkaç düşmanı doğradıktan sonra ilerliyoruz, yine zavallı insanların peşinde
olan iskelet grubuna direk dalıyor ve kısa bir süre içerisinde işlerini
bitiriyoruz. Birkaç tane yeni hareket olmasına rağmen, Blades of Athena ile
klasik olarak yapılan ve bana kalırsa oyundaki en güçlü saldırı olan
kare+kare+kare+üçgen yine vazgeçilmeziniz olacaktır. Ama ben L1-O yuvarlak ile
yapılan saldırıyı da, en azından görüntü itibariyle çok sevdim. Gerçi müthiş
combo imkanları sunan böylesine bir oyunda, tek bir harekete bağlı kalmakta pek
akıl karı değil. Yeni silahımız olan Cestus’a ise ayrıca bir değinmek istiyorum.
Hani pata küte girişmek terimi vardır ya, gerçekten onun karşılığı olan bir
silah olmuş. Gerçi o da zincirli bir yapıya sahip ve bilhassa L1-üçgen ile her
iki yana doğru uzanıp, tam ortada kalan düşmanı ezen saldırı gerçekten eşsiz bir
düşüncenin eseri olsa gerek. Tabii bunların dışında O ile düşmanları tutup
kişiye özel saldırıları hala yapabiliyoruz. Örneğin üçüncü yapımla gelen düşmanı
tutarak diğerlerinin üzerine doğru koşma olanağı oldukça güzel olmuş. Bu sayede
önceki GOW’lara nazaran daha da kalabalıklaşan düşman gruplarına karşı daha
rahat hareket edebiliyorsunuz.
Bunu kim yapmış olabilir? Kesin Kratos!
Vahşilikte sınır tanımayan bir yapım biliyorsunuz God of War, ilk iki oyunda
bunu fazlasıyla gördük. Ama GOW3’le beraber adeta yeni bir dönem açılıyor,
Zipper Technology. Bu olay oyunda karşılaştığımız düşmanlarla savaşırken,
bilhassa GOW gibi oyunlarda müthiş gerçekçilik hissi yaratacak bir teknoloji.
Bazen denk geliyoruz, yapılan oyunlarda o kadar silah vs… şeyler kullanılmasına
rağmen, çıkan bir, iki damla kanın dışında en ufak öldürme hissi yer almıyor.
Ama GOW3’de bu durum tamamen değişiyor ve Zipper Technology sayesinde
indirdiğiniz darbeler size bağırsak, mide, işkembe olarak geri dönüyor. Metre
kareye düşen birkaç kilo kan ise hediyesi. Sıradan küçük düşmanlarda bunu pek
fark edemeyebilirsiniz, ama Cyclops, Centaur gibi düşmanlarda bu durum “Ayy içim
kalktı” ifadesi ile adeta yüzünüze çarpıyor. Bu tip düşmanları sersemlettikten
sonra, kafalarının üstünde çıkan tuşa basınca bildiğiniz gibi efsanevi
sahnelerin ortaya çıktığı dövüş anlarına şahitlik ediyoruz.
“Yaratıcılıkta son nokta, Helios’un kafasını fener olarak kullanıyoruz.”
GOW3 ile beraber bu dövüşlerin finalleri biraz iç organlar ve anatomi dersi
şeklinde geçiyor. Örneğin zavallım Cyclops’un zaten bir tane olan gözünü
çıkartırken, o damarların tek tek kopması ya da Centaur’u yere yatırıp karnını
deştikten sonra, ortaya karışık sakatat tabağı tarzında bir görüntü çıkıyor.
Hele ki daha oyun çıkmadan efsane sahneler arasına giren Helios’un kafasının
kopma sahnesi ise anlatılmaz yaşanır anlardan biri. Kratos’un kafayı tutup
çektiği anda boynun esnemesi, deride yer yer yırtıkların oluşması gerçekten
şiddetin dibinin görüldüğü an. Ancak Santa Monica’daki hangi insan evladı
Helios’un kafasını fener olarak kullanmak istemiş çok merak ediyorum.
Burada benden habersiz hiçbir şey olmaz!
God of War 3’le birlikte aslında oyunun genel yapısının da birçok değişiklik
göze çarpıyor. Çıkmasına hala 5 ay gibi bir süre olmasına rağmen ve bu demonunda
Haziran ayından kaldığını düşündüğümüzde, belki oyunun son hali demodan çok daha
farklı olabilir, ama demoya göre konuştuğumuzda genel yapısı artık çok daha
hızlı bir hale bürünmüş.Oyunun odak noktası eskisi gibi siz değilsiniz, tabii
yine her şey Kratos’un etrafında dönüyor; ancak yapım akarken sizin dışınızda da
bir şeyler de oluyor artık. Örneğin bir bölümde siz Chimera ile kapışırken,
diğer tarafta Perses ile Helios birbirini yiyor. Hatta bu durum çok önceden
yayınlanan videolardan birinde de dikkatimi çekmişti. Kratos, Cyclops’un
üstünde, hem Cyclops’u hem de diğer düşmanları öldürmeye çalışırken, Gaia’da
üstünde olanlara aldırış etmeden hareket ediyor. Kratos’un, Cyclops ve diğer
bütün düşmanların dengeleri bozuluyor, savaş şartları değişiyordu. Yani görünen
o ki, artık mücadele sadece düşmanlara karşı değil, zaman zaman bulunduğunuz
mekanlara karşı da olacak.
Önceden söylediğim gibi demoda zorluk seviyesi seçilmediği için, karşımıza çıkan
düşmanların davranışlarında nasıl değişiklikler oldu onu pek bilemiyorum. Ama
demoda yapay zekanın çokta başarılı olduğu söylenemez. GOW 1-2’den pek farkları
yok, madem PS3’de oynuyoruz her türlü farklılığı bekliyor insan, örneğin karşı
tarafa atlanamayacak kadar uzun mesafe olan yerlerde Harpy’lere tutunarak
ilerliyoruz. Ancak bu Harpy’ler resmen sap gibi bekliyorlar. Hani o anda öyle
bir görüntü var ki, hadi buradayım at oku der gibiler. Bu kadar basitlik pek
yakışmamış God of War gibi bir oyuna. Ama onları tutunduğunuzda saldırı yaparak
yönlendirebiliyorsunuz, hatta çok uzun mesafesi olan yerleri de bir Harpy’den
bir başka Harpy’e zıplayarak geçiyoruz. Bu zıplama işi ilk başta bir
zorlayabiliyor, ama zıplayacağınız yaratığın üstünde bir ışık huzmesi çıkıyor ve
işte o anda zıplama tuşuna basınca zaten Kratos, tamam gerisini ben hallederim
diyor.
“Chimera gibi efsanevi yaratıklarda oyunda yer alıyor ve onları öldürmek için oldukça uğraşıyorsunuz.”
Kratos’un işimizi kolaylaştırdığı bir başka nokta ise, Harpy, Cyclops gibi
yaratıkları artık kontrol edebiliyor oluşu. Örneğin Cyclops’un tepesine çıkarak
kılıç darbeleriyle o koca yaratığı kontrol edebiliyor. Kratos’un yeteneklerinin
geçmek için pek yeterli olmadığı yerlerde, bu gibi kontrol seçenekleri size daha
rahat hareket imkanı sağlıyor. Mesela Helios’u korumak için cansiparane mücadele
veren, kalkan ve mızraklı düşmanları aşmak için Kratos’un yetenekleri ne yazık
ki yeterli olmuyor. Sizde Cyclops gibi bir yaratığın kocaman kütüğünü
yönlendirerek o savunma yapan düşman grubunu çok rahat bir şekilde
dağıtabiliyorsunuz. Muhtemelen oyunun tam sürümünde çok daha farklı düşmanları
da kontrol edebileceğiz.
Kratos’un kulağındaki poligon sayısı?
PS2 bitti artık dediğimiz bir anda GOW diye bir oyun geldi, sonra da ikincisi!
Adeta şok olmuştuk, PS2’nin son gücünü gösteriyor, bu makineden neler çıkıyor
görün der gibiydi ilk iki yapım. PS3 ile beraber tabii ki insanların görsel
yönden beklentileri müthiş arttı. Hele ki Uncharted 1-2’nin ulaştığı grafik
noktasından sonra insanlar Santa Monica’daki ekipten çok şey bekliyorlar. PS2
zamanında 5 bin poligon olan Kratos, GOW3’de 20 bin poligona çıkmış durumda,
zaten bu gelişimi oyunda çok net bir şekilde hissediyorsunuz. Fakat bu gelişim
diğer düşman ve mekanlarda kendini pek belli edemiyor. Düşmanlarımızın açıkçası
Kratos kadar geliştiğini söyleyemem, en azından ben daha iyisini beklerdim.
Tabii yineliyorum bu demo ve şu an da demoya göre değerlendiriyoruz.GOW3’ün son halini hala bilmediğimiz için bu konuda Mart ayı gelince dumura da
uğrayabiliriz. Ama demodaki kalite, en azından Uncharted 2’deki kaliteyi
gördükten sonra beni maalesef tatmin etmedi. Mekanlar ise evet kaplama boyutları
artmış, ışıklandırma ile daha güzel ve etkileyici bir hale bürünmüş olsa da,
hala oldukça statik. Birinci oyundan kalma kasa, kutu gibi şeylerin kırılması
dışında çevre ile etkileşim sıfır. En azından Killzone 2 örneğinde olduğu gibi
belli başlı duvarların, kolonların parçalanması çok güzel olurdu; ancak ne yazık
ki oyun bu konuda hala PS2 döneminden kalma. En azından demo bize bunu
gösteriyor.
PS2 döneminden kalma bir diğer şey ise oynanabilirlik. Şimdi ne demek
oynanabilirlik yahu, daha nasıl olacaktı fıstık gibi işte diyenler elbette
olacaktır. Evet, bana göre de fıstık gibi, ama dediğim gibi PS2 döneminden kalma
ve biz şuan da PS2 döneminde değiliz. Kratos’un tüm hareketleri GOW 1-2’de
nasılsa aynı, hadi o zaman çok sorun olmuyordu, fakat şu an da göze batıyor.
Yine Uncharted örneğini vereceğim, Nathan Drake’in o yumuşak ve gerçekçi
hareketlerini gözünüzün önüne getirdiğinizde, Kratos’un o koşma, zıplama,
tırmanma gibi hareketleri çok kaba duruyor. Tamam Kratos normalde hiçbir insanın
yapamayacağı hareketleri yapıyor. Bu hareketlerin hepsinin motion capture
kullanılarak karşımıza çıkmasını beklemek biraz absürt bir düşünce olabilir, ama
koşma, tırmanma, zıplama gibi animasyonlarda motion capture kullanılması çok zor
olmasa gerek.
“Perses yani Yıkım Tanrısı demonun en ihtişamlı karakteri, heybeti ile yer gök sarsılıyor.”
Her şey bir kenara Kratos’un modellemesi gerçekten bir harika, adamdaki tüm
kaslar tek tek modellenmiş ve her türlü saldırı durumunda Kratos’un vücudu da o
ana ayak uydurarak şekilleniyor. Görsel kalite ile ilgili son birkaç bilgi daha
verelim. Oyundaki düşman sayısı da yer yer değişkenlik gösterse de, 2, 3 kat
artmış durumda, örneğin önceki oyunlarda aynı ekran içinde 10 kadar düşman
gözüküyorken, GOW3’te bu sayı 50’ye kadar çıkıyor. Ayrıca 2008’de gösterilen CGI
videonun da yapımda ulaşılmak istenilen nokta olduğu da vurgulanmıştı, tabii
bunu ilerleyen aylarda yayınlanacak yeni görsel ya da videolardan göreceğiz.
Özlemişiz seni Kratos…
Demoda olsa, defalarca oynuyoruz. Apayrı bir duygu, H&S türünü adeta yeniden
yazıyor, hikaye, karakterler, mekanlar dört dörtlük. Sanırım dünya çapında
sevmeyeni çok az olan belki de hiç olmayan nadir yapımlardan biri. Sessiz
sedasız geldi, ama oyun severlerin hayatında büyük bir iz bıraktı. Sony
tarafından GOW3’ün serinin sonuncusu olduğu çok önceden açıklandı. Tabii ki
hikaye nasıl sonlanacak bunu daha görmedik. Belki sürpriz bir şekilde devam
eder, belki GOW3’den sonra PSP için yeni bir GOW yaparlar, belki de yeni bir
efsane daha yaratır bu ekip. Şu an için bu soruların hiçbirine cevap
bulamıyoruz; ancak birkaç ay sonra çıkacak ve GOTY (Game of the Year) olmasına
kesin gözüyle bakılan GOW3’ü merakla bekliyoruz. Gerçekten özlemişiz seni Kratos.