Gran Turismo 5
Yıl 2005. E3 fuarında yeni oyunlar ve teknolojiler tanıtılıyor. Derken ünlü Gran Turismo serisinin hazırlayıcısı Polyphony Digital alıyor sahneyi ve bir video gösteriyor. Araçlar, harita tasarımları ve çeşitlilik görülmeye değer. Heyecan dorukta ve sona yaklaşırken önce isim görünüyor; Vision Gran Turismo. Ardından da alkış ve sevinç sesleri duyuluyor. Bu gösterilen, aslında Gran Turismo 4’ün görsel olarak yeniden elden geçirilmiş ve yeni araçlar eklenerek oluşturulmuş bir tanıtım videosuydu, o kadar. Zaten o sıralar piyasada PS3 de yoktu, ama yeni oyunun da yolda olduğunu, PS3 için geliştirildiğini öğrenmiş oluyorduk böylelikle.
Mahmut’un gözünden Gran Turismo 5’e ilk bakış
Uzun ve heyecanlı bir gelişim sürecinin ardından nihayet satışa sunuldu Gran Turismo 5. Hakkında o kadar fazla erteleme kararı verildi ki, kimi oyuncular isyan etti, kimileri de “nasıl olsa bir bildikleri vardır. Biz bekleriz” deyip, sabır tesbihlerini eline aldı. PS3’ün şimdiye dek gördüğü en iyi yarış simülasyonu, bazılarımıza belki hâlâ hayal olarak geliyor olabilir. Ama evet, Gran Turismo 5 satışa sunuldu. Ama bakalım beklediğimize değdi mi?
Bugün öğlen saatlerinde, haber ve yazı peşinde koşmaktan yorulmuş, kalan enerjimle de yemeğimi yemeye başlamıştım. Derken kapı çaldı ve bir paket geldi. İlk başta aldırış etmedim, ama bir süre sonra o paket döndü dolaştı, benim önüme düştü. Kısık gözlerle baktığımda, Gran Turismo 5’in geldiğini görmemle, PS3’e doğru koşmam bir oldu. Zira onca haberden sonra, GT serisiyle alakanız olmasa bile merak ediyor, denemek istiyorsunuz (Ben yine de önceki GT oyunları GT2 ve GT4’ü oynadığımı belirteyim).
Çalış hadi, çabuk!
Oyunu PS3’e takıyoruz ve beklemeye başlıyoruz. Ufak bir güncelleme yapıyor ve sonraki ekrana geçiyor. Daha önce de söylendiği gibi yükleme ekranı geldi karşıma. Yükleme fonksiyonunu geçip, hemen oyunun özelliklerine göz atmak istedim, fakat bunun yanlış bir karar olduğunu kısa sürede anladım. Çünkü sabit diske yükleme yapmazsanız, menü geçişlerinde oyunun çok hantal hareket ettiğini göreceksiniz. Bu sebeple ilk etapta yapmadığım işlemi, bu kez yaptım ve oyunu yüklemeye koyuldum. Yaklaşık yarım saat süren kurulumun ardından artık ne var, ne yok göz atabiliriz. Derken, online bağlantı ibaresi belirdi üstte. Böylelikle GT5’i oynarken yaşanacak her yeni gelişmeden anında haberdar olabiliyoruz demek ki. Bağlantıyı keseyim demeyin, zira oyundan da kopmuş oluyorsunuz.
Menülere göz attığımızda, işimize yarar, daha doğrusu yapmak zorunda olduğumuz birçok seçenekle karşılaşıyoruz. Öncelikle henüz amatör bir sürücü bile değil, acemiyiz. 0 Seviyesindeyiz ve hiç bir aracımız yok. Dolayısıyla yarış tecrübemiz de yok. Bu sebeple oyuna gerçek anlamda başlamadan önce test sürüşleri yapabiliriz. Ayrıca ilk etapta kullanabileceğimiz araçların da sınırlı olduğuna şahit oluyoruz. Mesela bir Honda Civic alabilir, “acemi” sınıfında oyuna başlayabilirsiniz. Siz yarış kazanmaya başladıkça hem tecrübeniz, hem de paranız artıyor. Birinci, ikinci ve üçüncü olanlara ödüller dağıtılıyor. Böylece yeni arabalar, yeni parçalar alabiliyorsunuz. Fakat bu işlemler için sadece para yeterli değil, tecrübe seviyenizin de artması şart. Siz yükselmeye başladıkça, acemilikten amatörlüğe, oradan da profesyonel arenaya kadar tırmanacaksınız. Seviye atladıkça yarış parkurları, rakiplerinizin yetenek düzeyleri ve kullanabileceğiniz araçlar da artıyor.
Go-kart go…
Kariyer modunun dışında, bilindik zamana karşı yarış, drift yarışları, aynı konsolda ekranı ikiye bölerek birlikte yarışmak ve ödüllü özel yarışlar bulunuyor. Örneğin go-kart gibi. Bunları kazandığınızda da hem tecrübe, hem de para sahibi oluyorsunuz. Ayrıca size hediye olarak bedava arabalar da veriliyor. Profilimizle ilgili tüm detayları kariyer menüsünde görebiliyoruz. Kullanmak istediğimiz araçları garajımızda saklayabilir, istemediklerimizi ikinci el pazarında satabilir, sıfır araba alabilir veya yine bu ikinci el pazarından ucuza arabalar temin edebiliriz. Arabamızı aldık da, her şey burada bitmiyor tabii ki. Lastiğinden, yağına, temizliğine kadar her detayıyla ilgilenebiliyoruz. Bu gibi detaylar konusunda GT5, dersini iyi çalışmış.
Yarışlara başlamadan önce, pist seçim ekranı geliyor karşımıza. Birçok seçeneğimiz var. İstersek kendi pistimizi de kolaylıkla hazırlayabiliyoruz. Kullanacağımız lastik çeşidi, vites türü, hava ve gece-gündüz gibi unsurları da ayarladıktan sonra yarışa başlayabiliriz. Biraz da oynanıştan söz edelim şimdi. Zira en önemli konu bu. İlk yarışıma başlarken ofisteki arkadaşlarım da bir anda yanımda belirdi. Gördüğümüz tablo, bizim için pek de iyi değildi. Zira gerek çevre tasarımları, gerek araç tasarımları o beklediğimiz düzeydeki kadar değildi, hatta bazı araçlar için kötü bile denilebilir düzeydeydi. Şimdi bu oyunda binden fazla araba bulunuyor, tamam ama bu araçların hepsinde tam detay çalışılmadığı çok açık. Belli başlı özene bezene hazırlanmış araçlar var, ama aynı özveriyle hazırlanmayanlar da bir hayli fazla.
Gran Turismo 5, araç kontrolü açısından bana kolay geldi. Gran Turismo 4, kontrol edilebilirlik babında sanki daha zordu. Rakiplerimiz ilk başta zorlayıcı değiller, tamam, ama sonuçta yol tutuş işlevini kendimiz halletmeliyiz ve genellikle biraz fren, biraz da el freni yardımıyla dağ bayır demeden akıp gidebiliyoruz. Yarışlar esnasında tabii ki görsel ve fiziksel detaylara bakarak yorum yapmayı da sürdürdük ofiste. Örneğin, çimler. Bir araba çim veya kum üzerine gelirse, tekrar piste dönerken biraz zaman kaybeder. Bu sırada kontrol zorlaşır ve lastik izleriyle etrafa kumlar saçılır, çimler zedelenir ve bu gibi detaylar hemen orada belirir. Fakat bu gibi detayları, oynadığım süreç boyunca ne yazık ki Gran Turismo 5’te göremedim. Zaten araç fizikleri de bir garip. Çok hızlı giderken bir anda karşıdaki duvara çarparsanız, araba oraya yapışmış gibi duruyor aniden. Ne bir sendeleme, ne bir hasar göremiyorsunuz. Standart araçlarda hasar seviyesi yok denecek kadar azken, Premium dediğimiz çok güçlü araçlarda fizik düzeyi daha yüksek, ama yine saçma.
Bu nasıl takla?
Defalarca yaptığınız kazalara rağmen arabalarda kolay kolay hasar göremiyorsunuz. Hatta Emre Günen’in komik bir deneyimine de şahit olduk az evvel. Bu biraz da akıllara Forza 3’ü getirmedi değil hani. Hatırlarsanız Forza Motorsport 3 çıktıktan sonra bir hata bulunmuş ve video olarak video paylaşım sitelerinde yer almıştı. Videonun yarısında bir köpek, diğer yarısında da Forza 3’deki bir araç bulunuyordu. Araba kaza yaptıktan sonra ilginç bir takla atmıştı ve bu hareket, köpeğin yerde yuvarlanışına bir hayli benziyordu. Eh, gülme komşuna demişler. Zira benzer garip bir fizik olayını da Gran Turismo 5’te yaşadık. Koca Ferrari, çarpmadan sonra bir fino köpeği gibi yan yatıp, bir sağa, bir sola döndü, sonra da eski halini alarak yoluna devam etti.
Tekrar grafiklere geri dönelim. Çevre ve araç tasarımlarının çoğunluğundan hoşnut olmadığımızı belirtmiştik. Burası yanlış anlaşılmasın, tabii ki kötü değil, ancak bunca bekleyişin ardından insanların düşünleriyle beraber beklentileri de yükseliyor. Yapımcılar hiç de kusura bakmasın. Oyunun araç sesleri başarılı, hatta her yolun farklı aşamalarına göre farklı efektler duyuyorsunuz. Menüde çalan müziklere ise, bir türlü ısınamadım, ayrıca yarışları izleyen seyirciler de pek sessiz ve ruhsuz yahu.
Türkçe!
Ve son olarak dil seçenekleri. Evet, Gran Turismo 5, Türkçe. Oyunumuzun menülerinde, her köşesinde birçok açıklama bulunuyor. Arabalar hakkında bilgiler, yarışlar hakkında detaylar, ödüller ve diğerleri. Kısacası text dosyalarının neredeyse tamamı Türkçe (güncel haberler sekmesine bakarsanız, İngilizce olduklarını göreceksiniz, ama o kısım sürekli güncellendiği için normal). Seslendirmeler ise, İngilizce. Bu konuşmalar esnasında da Türkçe alt yazılar giriyor devreye. Oyuna büyük bir artı kattığı gerçek, zira her konuda tam anlamda bilgi sahibi olabiliyor ve daha bilinçli davranabiliyorsunuz.
Ofisteki Gran Turismo 5 günümüzü kendi adıma böyle özetleyebilirim. Bu, bizim tam sürüm oyunla ilk tanışmamızdı. Çok çok mu fazla yüksek beklentiler içine girdik, bence hayır girmedik, ama olması gereken görsellik ve oynanış düzeyi bizce bu değildi. Oynanışta zaman zaman yaşanan sıkıcılığı ve ilginç fizikleri de önümüze koyduğumuzda, “Polyphony Digital, sen ne yaptın” demeden edemiyoruz.
Kendi yorumlarımı böylelikle tamamlarken, sitemizin usta ismi Emre Günen’in yorumlarına geçelim şimdi.
Emre Günen’in GT5 yorumu
Yaklaşık altı senelik bekleyişin ardından, nihayet Gran Turismo 5 ile yeniden bir araya geldik… Açık konuşmak gerekirse, Gran Turismo 4’ün ardından, Forza Motorsport serisi ile tanışınca, bir daha Gran Turismo’nun yüzüne bakmamıştım. Üstelik yeni oyununun gelmesini beklerken aradan o kadar uzun zaman geçmişti ki, Gran Turismo’ya olan ilgimin de bir o kadar azaldığını itiraf etmeliyim. Yapımın tamamlandı haberlerinin gelmesi, peşi sıra ekran görüntülerinin yayımlanması derken yeniden bir Gran Turismo heyecanı sardı dört bir yanımızı ve ofisimize konuk olduğu anda hemen oyunun başında aldık soluğu.
Yaklaşık yarım saat sabit diske yükleme yaptık. Bir de güncelleme derken epeyce bekledik, ama olsun. O kadar sene beklemişsin, yarım saat daha beklesen ne olacak değil mi?
Oynamaya başlayınca, gerçekten çok kapsamlı ve çok uzun soluklu bir yapımın bizi beklediğini anlamak zor olmuyor. Elbette bir simülasyon yapmak kolay değil. Yüzlerce aracın modellemesi, onların gerçekçi biçimde ekrana yansıtılması, oldukça meşakkatli işler. O yüzden yapımcılara saygı duymak zorundayız. Bu sefer her şey online arenaya odaklanmış ve oyun sürekli online sisteme bağlanıyor olması, yarış bilgilerinizin sürekli takip ediliyor olması çok güzel ayrıntılar.
Gelgelelim, güzel ayrıntılarla dolu olmasına karşın, Gran Turismo 5 çok sabır isteyen bir oyun. Yükleme süreleri, menü geçişleri çok fazla beklemeye neden oluyor. Sabit diske yüklememize rağmen, yarışlara girmeden evvel birkaç dakika beklemek zorunda kalmak insanı yarıştan soğutuyor.
Simülasyon olmasından dolayı yarışlar gerçekten sabır gerektiriyor. Gazdan çok frene basmak zorundayız. Bunlar zaten bilindik şeyler, ancak oyunda bir donukluk olduğu da gerçek. Ya da biz çok hareketli oyunlara alıştık da ondan öyle geliyor. En azından ben, yarışmıyoruz da yarış öncesi ısınma turu atıyormuşuz gibi bir hisse kapıldım.
Grafik açısından ise, kesinlikle umduğumu bulamadığımı söylemek zorundayım. Onlarca haber yaptık, ekran görüntüsü yayımladık, fotografik görüntü dedik durduk. Karşımıza çıkan normal bir yarış oyunundan fazlası değil. Hal böyle olunca insan hayal kırıklığına kapılıyor. Altı senede ancak bu mu ortaya çıkmış diye üzülüyor insan.
Uzun yükleme süreleri, online arenaya bağlanayım derken kullanıcıyı çok bekletmesi nedeniyle, Gran Turismo sadece hayranlarına ve sabırlı oyunculara hitap eden bir simülasyon olmuş. Eğer Gran Turismo serisinin gerçek bir hayranıysanız, en ince ayrıntısına kadar araştırır, yıllarca oynarsınız. Ancak bu türe uzak bir oyuncuysanız, bir süre sonra sıkılmanız olası.
Not: Gran Turismo 5’in detaylı incelemesini, şu an başına kurulmuş harıl harıl oynayan sevgili Mehmet Ali Gerim hazırlayacak. Bu yazıyı da önümüzdeki hafta sitemizde bulabilirsiniz.
Kaza yapmamaya özen gösterin!