Grand Theft Auto: San Andreas
Oyunların bekli de en iyi yanı gerçek hayatta yapamayacağımız şeyleri yapmamıza olanak tanımasıdır. Yani Monkey Island’daki gibi bir hikayeyi gerçek hayatta yaşayabileceğimizi pek mümkün değil ya da Doom’daki gibi bir cehennemin tam ortasına düşebileceğimiz. Tabi bunlar oyunların bizlere sunduğu yararları ama bence en önemli olanı; içimizdeki canavarı sakinleştirmemize yardımcı olması. Normalde şehrin içinde çok hızlı araba kullanmak isteği herkesin içinde oluşur fakat bunu yaptığımızda gerçek hayatta sonuçları çok ağır olabilir. GTA çıktığından beri bu isteğimizi çevreye zarar vermeden karşılayabiliyoruz ve şimdi seriye yepyeni bir soluk getirecek oyun yapım aşamasında; San Andreas.
Ben sadece oturmuş Martini’mi içiyordum
İsmini ilk duyduğumda bunun bir ek paket olduğunu sanmıştım ve gerçekten çok sevinmiştim. Çünkü bazı oyunları sırf yeniden bitirmek için bir sebep gerekir, bunlarda genelde ek paketlersayesinde olur. Oyuna çok bir şey katmasalar da farklı bir hikaye ile oyunu farklı bir açıdan oynamamızı sağlarlar. Neyse çok geçmeden San Andreas’ın GTA serisinin devamı olduğunu öğrendim ve oyuna eklenenlere bakıyordum ilk olarak gözüme çarpan şey oyun alanındaki inanılmaz artıştı. Bir kere artık tek şehirde değil üç şehirin birleşimi olan eyalette oyunu oynayacağımız gözüme çarptı. Bu üç şehir birbirlerine otobanlar ile bağlanıyor. Tabi diğer ufak tefek yollar da var fakat ana yol olarak otobanlar kullanılıyor bu da oyunda muhteşem kovalama sahnelerinin geçeceği anlamına geliyor.
Hazır çevreden söz etmişken oyunda bulunan NPC’lerden (yapay zekânın kontrol ettiği karakterlerden) biraz bahsetmek istiyorum çünkü bunlarda çok büyük gelişmeler olmuş. Artık yolda sabit bir çizgi üzerinde yürüyen ve siz gidip ona yumruk attığınız anda kaçmaya başlayan salak NPC’ler yok karşınızda. Onun yerine kendi işlerini halleden hatta arada bir kendi aralarında olay çıkan NPC’ler var. Ayrıca siz gidip adama yumruk attığınızda adamda size karşılık verecek ve bir şekilde oradan kaçarsanız geri döndüğünüzde yaptıklarınız kolay unutulmaycak ve bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksınız. Tabi katliamın boyutu büyüdükçe sizin mahalledeki kimliğinizde daha fazla lekelenecek.
Bir baktim ki mafya babası olmuşum
Gelelim oyunun hikayesine bu sefer Tommy Vercetti’yi kontrol etmeyeceğiz onun yerine zenci olan Carl Johnson’u yöneteceğiz. Peki Carl neden bu kadar belanın ortasında buluyor kendisini. Carl bölgenin kontrol’ünü elinde tutan Orange Grove çetesi ile bazı sürtüşmelere giriyor ve bunun sonucunda San Andreas’ı terk etmek zorunda kalıyor. Fakat bazı nedenler yüzünden mahallesine geri dönmesi gerekiyor. Aynı zamanda paçasını bu işten nasıl sıyıracağının da hesabını yapıyor. Tabi ki bu işi yaparken kimseden yardım almıyor. Fakat eski tanıdıkları ve dostları belli yerlerde ona yardım ediyor. Oyundaki belki en büyük gelişmelerden biri; kendinize bakmanız veya bakmamanız sonucunda dış görünüşünüzün doğru orantılı olarak değişmesi. Yani hiç yıkanmayıp temiz kıyafetler giymez spor yapmaz ve sürekli ağır yiyecekler yerseniz bir süre sonra çok da hoş görünmeyeceksiniz. Tabi bunların sonucu sadece dış görünüş ile sınırlı kalmıyor bu sizin koşmanıza çatışmalardaki performansınız ile de çok orantılı. Yani sizin alehinize. Oyundaki bir diğer yenilik ise artık aldığınız binalar sıradan bir save noktası olmayacak. Eğer bir otel aldıysanız oranın her özelliğinden yararlanabileceksiniz. Bu da oyunda bir yerler almayı anlamlı bir hale getiriyor. Oyundaki hemen her mekâna girebileceksiniz ve eyaletin her bir bölgesinin kendine göre bir havası olacak. Bu da oyuna büyük artılar getiriyor.
Ne ilginç değil mi?
Oyun’un PS2 için çıkış tarihi sonbahar 2004 olarak belirlendi, PC ve X-Box versiyonları konusunda pek bir bilgimiz yok. Umarım bunlarda çok geçmeden çıkarda o muhteşem otobanlardan daha fazla uzak kalmak zorunda kalmayız. Ben bu oyunun çok iyi olacağından eminim zaten GTA serisi her zaman oyuncuya en fazla özgürlük sağlayan seri olmuştur hele bu özgürlük böle bir eyalet’te olursa oyunun kötü olması için pek fazla sebep göremiyorum.