2012 yılında piyasaya sürülen PS Vita, beklenilen donanımı ve oyunları bizlere sunamamıştı. Her ne kadar Persona 4 Golden, Danganronpa: Trigger Happy Havoc, Dragon’s Crown, Freedom Wars gibi oyunlar PS Vita’nın başarılı oyunları olarak görülse de, Sony’nin beklediği tepkiyi, ilgiyi çekemedi. PS Vita’nın bu ‘lanetli’ dönemi arasında, Japonya çıkışlı bir oyun fark edilmedi ve PS Vita’da gömülü kaldı. Hatta, bugün sizler için Remastered versiyonunu inceleyeceğim bu oyun PlayStation Plus tarafından bir sene boyunca ücretsiz olarak oyunculara dağıtıldı. Japonya’da Gravity Daze olarak bilinen, Gravity Rush’ın eşsiz dünyasına adım atıyoruz.
Bluepoint Games’in PlayStation 4 için geliştirdiği Gravity Rush, PS Vita için özel olarak üretilen bir oyundu. Sony Computer Entertainment’ın piyasaya sürdüğü Gravity Rush, bizleri Kat isimli ana karakterimizin eşsiz dünyasına taşıyor. Hekseville isimli, gökyüzünde bulunan bir şehirde başlayan hikayemiz, hafızasını kaybeden ve neden Hekseville’de olduğunu bilmeyen Kat ile başlıyor. Kendisi ve olanlar hakkında hiçbir şey hatırlamayan Kat, esrarengiz bir kediyle karşılaşır ve bu kediyi takip eder. Kat bu esrarengiz kediye yaklaştığı anda, yerçekimini kontrol edebildiğini fark eder ve yeni güçler kazanır. Kat’in güçlerini kazandığı anda Hekseville, yerçekimi fırtınası denilen bir olaya yakalanır ve bu fırtınalardan Nevi adında canavarlar çıkar. Kendini Hekseville şehrini korumaya, kendi kimliğini bulmaya ve de kendisi gibi yerçekimini kontrol eden kişiyi keşfetmeye adayan Kat’in macerası böylelikle başlamış olur.
Gravity Rush’ın en ilginç yanı, adından da anlayabileceğimiz gibi yerçekimini istediğimiz şekilde kontrol edebilmek. Yerçekimini kolayca kontrol edebildiğimiz Gravity Rush’da duvarlarda yürüyebiliyor, Hekseville şehrinin üzerinden uçabiliyor, hatta Nevi’lere karşı savaşabiliyoruz. Şaşırtıcı bir şekilde, yaşayan bir dünyaya sahip olan ve açık dünya oyunu olan Gravity Rush, bizlere özgürlüğü gökyüzünde hissettiriyor.
Aynı ana karakterimiz Kat gibi, ilk başta bizler de Hekseville’de yabancılık çekiyoruz. Yaşayan ve farklı bir atmosfere sahip olan Hekseville halkı ile konuşabiliyor, olan olaylar hakkında fikir edinebiliyor, hatta görevler hakkında ipucu dahi alabiliyoruz. Açık dünya olarak bir PS Vita oyununa göre gayet büyük bir haritaya sahip olan Gravity Rush, bizlere hem hikayeyi anlatan ana görevleri, hem de yapabileceğimiz yan görevleri sunuyor. Bütün bu içerikleri anlatmadan önce, Gravity Rush’ı diğer oyunlardan ayıran asıl mekaniğe değinmek istiyorum.
Yerçekimini istediği gibi kontrol edebilen Kat, Hekseville’de dilediği gibi dolaşabiliyor. İster yürüyerek, ister havada süzülerek macerasında ilerleyen ana karakterimiz Kat, ilk olarak havada süzülerken yerçekiminin odak noktasına karar veriyor. Seçtiği noktaya doğru hızlıca süzülerek ilerleyen Kat, tekrar havada odak noktasını seçebiliyor, böylelikle sadece havada kalarak Hekseville şehrinde gezinebiliyoruz.
Her ne kadar yerçekimi öğeleri oyunun asıl özelliği olsa da, Kat’in güçleri de sınırsız değil. Kat’in esrarengiz kedisi Dusty’nin yerçekimi güçleri sınırlı bir şekilde. Havaya yükselmek ve yerçekimi ile süzülmek, Kat’in yerçekimi enerjisini yavaş yavaş tüketirken, enerjinin tekrardan dolması için Kat’in dinlenmesi veya mavi enerji kristallerini toplaması gerekiyor. Hekseville’in binalarının çatılarında, veya yendiğiniz Nevi’lerde bulunan bu enerji kristalleri ile Kat’in yerçekimi kuvvetini yineleyebiliyorsunuz. Her ne kadar Kat’in enerjisi yetersiz gibi görünse de merak etmeyin, Kat’in hem yerçekimi enerjisini, hem de kendisini güçlendirebiliyoruz.
Kat’in güçlenmesi, deneyim puanı yerine Hekseville’de bulunan mor kristaller ile gerçekleşiyor. Gerek Nevi’lerden, gerek de Hekseville’den elde edebileceğimiz bu kristaller ile Kat’in maksimum sağlığını, saldırı gücünü, yerçekimi kullanımının etkisini güçlendirebiliyoruz. Böylelikle Gravity Rush, içerdiği karakter gelişimi öğeleri ile oyuna hafif bir rol yapma oyunu havasını da katabilmeyi başarmış. Hack’N Slash tadında bir dövüş sistemine sahip olan Gravity Rush’ta istersek özel saldırılarımızı güçlendirebiliyor, gerek Hekseville’de süzülmek adına yerçekimi enerji seviyemizi güçlendirebiliyoruz.
Hekseville’in en büyük tehdidi olan yerçekimi fırtınaları ve Nevi’ler, zaman zaman Hekseville halkına ve Kat’e saldırıyor. Farklı tipte olan Nevi isimli bu varlıklar, farklı türlere ayrılırken, kimisi gökyüzünde süzülerek saldırıyor, kimisi Kat’e saldırıp patlıyor, kimisi de iri vücutlarıyla Kat’i köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bu tehditlere karşı elbet Kat’in de elleri kolları bağlı değil.
Nevi’lerin ortaya çıktığı an Hack’N Slash havasına bürünen Gravity Rush, bizlere farklı şekilde yapacağımız komboları da sunabiliyor. Kat ile nevi’leri ardı ardına tekmeleyebiliyor, gerektiği yerde de yerçekimini kullanarak saldırılardan kaçabiliyoruz. Yerçekimini ve dövüş yeteneklerini bir arada kullanabilen Kat’in en hoş hareketlerinden biri ise ‘yerçekimi tekmesi’.
Yerçekimini kullanarak havada süzülen Kat, hedef aldığı Nevi’leri yerçekiminin odağı yapabiliyor. Böylelikle ‘yerçekimi saldırısı’nı yaparak, yüksek hasar verebilen Kat, üzerinden sektiği düşman dışında başka bir hedefi seçerek ardı ardına yerçekimi tekmesini kullanabiliyor. Bu saldırıyı kullanabilmenin sınırı ise tamamen yerçekimi enerjimizin seviyesi ile orantılı. Hele bir de yerçekimini enerjisini ve de yerçekimi tekmesini güçlendirdiğiniz vakit Kat, Hekseville’in gökyüzünde kelebek gibi süzülen ve arı gibi sokan bir karaktere dönüşüyor.
Kat Nevi’lerden gelen saldırılardan takla atarak kaçabiliyorken, yerçekimini kullanarak binaların duvarlarına kendi konumlandırabiliyor. Aynı uzaktan saldıran düşmanları gibi, mesafeden saldırabilen Kat, uyguladığı ‘yerçekimi küresi’ gücü ile nesneleri kaldırarak düşmanlarına fırlatabiliyor. Hack’N Slash seven oyuncular için Gravity Rush’ın dövüş mekanikleri eğlenceli ve farklı gelse de, kimi oyuncular tarafından da kendini tekrarlayan bir havaya sahip olduğu düşünülebilir.
Kat’i güçlendirmek için ihtiyacımız olan mor kristalleri, Hekseville’de bulabiliyor, Nevi’leri yok ederek elde edebiliyoruz. Mor kristalleri elde edebilmenin bir diğer yolu ise oyunun bizlere sunduğu ‘challenge’ yan görevlerini başarıyla tamamlamak. Altın, gümüş ve bronz olarak üç adet değerlendirmeye sahip olan bu yan görevlerde, belli bir süre içerisinde bir noktadan diğer noktaya hızlıca gitmemiz gerekebiliyor, veya belli bir şekilde Nevi’leri yok etmemiz oyun tarafından isteniyor. Elde ettiğimiz derecelendirme ile daha fazla mor kristal elde edebilir ve hem Kat’i, hem de Hekseville’i eski durumuna getirmek için kullanabiliriz.
Hekseville’i eski durumuna getirmekten bahsederken, aklımda Kat’in mahalle muhtarına dönüştüğü anlar gelip gidiyor…Yaşadığı şehrin durumundan habersiz olan Kat, gücünü iyilik için kullanmaya devam ederken, gökyüzünde yaşayan bu şehrin yapıtlarını da tekrardan düzeltmeye çalışıyor. Gerek Hekseville’in köprülerini, gerek de asansör veya yapıtlarını düzeltebiliyor ve bu yapıtların etrafındaki yan görevleri açabiliyoruz.
Ni no Kuni, Professor Layton ve Inazuma Eleven gibi oyunların geliştiricisi olan Level-5’ın oyunlarının görsellerini andıran, daha çizgisel görsellere sahip olan Gravity Rush, bizleri Remastered açısından hayal kırıklığına uğratmıyor. 2012 yılında piyasaya çıkan Gravity Rush’ın Remastered hali, bizlere PlayStation 4’te rahatça oynayabileceğimiz bir oynanışı sunarken, görsel olarak da ilgimizi rahatça çekebiliyor. Yeni nesil oyunlar arasında ‘gerçekçi’ görseller açısından Gravity Rush her ne kadar beklenileni vermese de, kendine özel atmosferi ve çizgisel görselleri ile şimdiden 2016’nın en iddialı Remastered oyunlarından biri olmaya aday. Bu sene Japonya’da satışa sunulması beklenilen Gravity Rush 2 için bir hazırlık oyunu olan Gravity Rush Remastered, görselleri ile bizlere hoş bir deneyim yaşatmayı başarıyor.
Oyunun ara sahneleri Project Siren’ın PS Vita için geliştirdiği şekilde karşımıza gelirken, çizgi roman/manga tadında bizlere kendilerini gösteriyor. Kat, Dusty ve Crow gibi karakterler ara sahnelerde çizim olarak karşımıza çıkarken, her hangi bir aksiyonda oyun içi görüntülere maceramıza devam edebiliyoruz. Çizimleri açısından Hayao Miyazaki’nin tarzını andıran Gravity Rush, kendine özgü atmosferi ve çizimleri ile görsel açıdan tam puanı hak ediyor.
Açık dünya oynanışına sahip olan Gravity Rush, bizlere Hekseville’de dolaşmamız için kısayolları da sunuyor. Hekseville’in lağımlarında kendine kuytu bir köşede sıcak bir yuva kuran Kat’in evinde kostüm değiştirebiliyor, oyunu kaydedebiliyor ve de Hekseville’in keşfettiğimiz ‘manhole’ isimli noktalarına geçiş yapabiliyoruz.
Oyunun Remastered versiyonu ile gelen üç adet indirilebilir içerik ile karakterimiz Kat’e kostüm açabiliyor, mor kristal kazanabiliyor ve Gravity Rush’ın dlc paketlerinin kupalarını elde edebiliyoruz. Bu indirilebilir içerikler bizlere 5-6 saatlik bir ek oynanışı sunarken, Hekseville’de yaşanan olayları ele alıyor.
Hikayesi ile yaklaşık olarak 10 – 12 saat arasında bir oynanış süresini sunan Gravity Rush, kimi zaman hikayesinin tek düzeliği ile bizleri sıkabiliyor. Hikayenin anlatılmayan noktalarının serinin ikinci oyununda anlatılacağı henüz bilinmese de, hikaye açısından Gravity Rush ne yazık ki bizleri pek tatmin edemedi.
2012 yılında satışa sunulan Gravity Rush, PS Vita’nın yeterli başarıya ulaşamamasından dolayı olarak oyunculara ulaşamamıştı. Bluepoint Games’in PlayStation 4 için geliştirdiği Gravity Rush Remastered, kaçırdığımız bu fırsatı değerlendirmek için harika bir fırsat. Oynanışı ve konsepti ile her oyuncuya ilk görünüşte çekici görünmese de, Gravity Rush her PlayStation 4 oyuncusunun mutlaka denemesi gereken bir yapıt olarak karşımıza çıkıyor. Keşfetme duygusunu öne çıkaran Gravity Rush her ne kadar özgürlüğü bizlere hissettirse de, kimi zaman bozuk kamera açıları ile de tadımızı kaçırabiliyor.