Guild Wars 2
Tyria… Büyük Yokedici’nin mağlup edilmesinden 250 yıl sonra değişen çok az şey oldu. Yeryüzünün altında uyuyan beş yaşlı ejderha, Guild Wars zamanında uyanmış ve Tyria genelinde yıkım yaratmışlardı. İnsan ırkı o kadar azalmıştı ki, doğal afetler beraberinde açlığı getirmişti. Bu yüzdendir ki kuzeyin avcıları olan Norn halkı, buz ejderhası Jormag’ın yükselmesiyle güneye çekilmişti. Asura’nın yaşadığı yerin yakınlarındaki ormandaysa slyvari yaşamaktaydı. 25 yıldır ejderhaların yıkımından en az etkilenen ırk olmuşlardı.
Fakat şimdi, savaş yeniden başlıyor…
Sorunlar gelir, sorunlar gider
14 Mayıs’ta beta testi için bilgisayarımın başına oturduğumda “acaba bu oyun gerçekten beni tatmin edecek mi?” sorusunu sordum kendime. Ne de olsa MMORPG oyunları bu zamana kadar ya çok başarılı olmuştu ya da o kadar başarısız olmuştu ki raflardan indirildi. Gel gelelim Wow kitlesi bu oyunu beğenecek mi? Bu sorunun cevabını incelemenin sonunda paylaşmak istiyorum.
48 sunucu olmasına rağmen oyunun ilk alındığı 25 Ağustos günü saçımızı, başımı yolduk. Oyuna giremedik veya arkadaşlarımızla oynayamadık. Oyun bizi ısrarla “overflow” dediği korkunç bir kara deliğe attı. Guild (lonca) kurduk ama aslında loncada değildik. Korkunç hatalar bizi buldu. Siz okurlar, kesinlikle şanslısınız. Peki neydi bu “overflow”? Eminim benim gibi saatlerce PC başında bekleyenler bilir. Sunucuların dolu olmasından kaynaklansa gerek, oyun bizi ısrarla başka sunuculara atıyordu. Ama aslında ana sunucumuzdaydık. Birkaç saat olayı çözümleyemedik ve o sırada açıklama Arena.net’ten geldi. Bize dediler ki; “Sunucular çok dolu, biz de mini sunucular yaptık. Siz aslında ana sunucunuzdasınız ama onların altına da sunucu açtık” . Birkaç saat ekranlarımıza boş bakmamıza rağmen, merakımız bizi oyundan ayıramadı. Arkadaşlarımızla bir süre oynayamadık, çünkü çok fazla insan vardı. Güzel haber çabuk geldi. Arena.net getirdiği son eklenti paketinde bu sorunu çözdü. Ufak tefek sorunlar devam etse bile, çabuk cevap aldığımız bir gerçek. Zor oyuncularız biz, yapacak bir şey yok.
Guild Wars 2 dünyasına girmeye hazır mısınız? Bence gayet de hazırsınız.
Hikayedeki amacınız bir çok ırktan oluşan, şu anda dağılmış ve görevleri ejderhalarla savaşmak olan Destiny’s Edge adlı loncanın üyelerini tekrar bir araya getirmek, Tyria’yı tehdit eden Zhaitan adlı ejderhayı yok etmek. Böylece bulunduğunuz dünyaya barışı getirmek. Oyun sizi başrol karakteri yapıyor ve hikaye geçişleri gayet başarılı işleniyor. Görev geçişleri sırasında size görevi veren NPC ile yapacağınız hoş sohbetlerin tadını çıkartmanızı tavsiye ederim. Karakterinizin mimiklerinden tutun, konuşmaları bile sizi etkileyecek.
Oyunun seslendirmeleri son derece başarılı. Oynadığınız karakterin kendisine has bir sesi var. Seçtiğiniz ırkın sesine sahipsiniz. Görev sırasında kılıcınızın sert bir kayaya çarptığı andaki müzikler sizi sizden alacak. Her haritada, her ana şehirde, her kasabada savaş çığlıklarıyla baş başa kalabilirsiniz ya da doğanın huzur veren sesiyle kendisinizi rüyalar alemine bırakabilirsiniz.
Yayınızdan fırlayan okunuz; bir alev duvarının içerisinden geçtiğinde daha etkileyici bir şekilde hedefine ilerliyor ve sürpriz, alevli okunuz hazır. İki adet yaratığa saldırmak istediğinizde sizin hedefiniz uzaktaki yaratık ise okunuz yakındakine çarpıyor ve doğal olarak yakındaki hedef sizin yeni düşmanınız oluyor.
Eminim ki en çok aklınızı kurcalayan soru; ne kadar tatmin olacağım. Guild Wars 2, sizi kesinlikle bir şeyler yapmaya zorlamıyor. Ama şu anlamda zorlamıyor; eğer PVP yaparım başka bir şeye gerek yok diyorsanız, buyurun yapın. PVP arenasına girdiğiniz an kıyafetleriniz üzerinize döşeniyor ve 80 level oluyorsunuz. PVP kısmına birazdan daha fazla değineceğim.
Tanıtılan en güzel yenilik (diğer MMORPG’lerle kıyaslanırsa) her oyuncuya özgü bir hikaye yaratma özelliği oldu. Dallanıp budaklanan hikaye, oyuncuların tercihlerine göre kendi kişisel hikayelerini yaratmalarını sağlıyor. Hikayenize göre oyunu yönetirseniz kimsenin göremediği hikayeler göreceksiniz. Oyuncuların tüm hikayeleri bir günlükte kayıtlı tutuluyor. İstediğiniz zaman “H” tuşuna basak karakterinizin tüm detaylarını görebiliyorsunuz. Oyun dünyası sayısız dinamik görevle dolu.
Eğer hikaye kısmında ilerlemek isterseniz biraz zorlanabilirsiniz. Çünkü oyun burada sizi az da olsa bir şeylere zorluyor. Sizi yönlendirdiği hikaye görevleri, level’ınızdan yüksek olabiliyor. Doğal olarak harita içerisinde gerek mesleklerinizle olsun, gerek birkaç yan görev olsun level atlamak zorunda kalıyorsunuz. Ama bu fazla vaktinizi almıyor.
Grup görevlerine de değinmeden edemeyeceğim. Grup arama sıkıntısı yok. Evet doğru okudunuz. Siz haritada başka bir görev için ormandan ormana koşarken, aslında sizin de işinize yarayacak bir göreve denk gelebiliyorsunuz. Bir bölgede bir etkinliğin içindeyseniz veya görev yapıyorsanız herkesle beraber yaptığınız katılım oranında tecrübe kazanıyorsunuz. İster savaşa dahil olun, ister yanan ekinleri söndürmede yardımcı olun. Kendinizi yormadan bir ortamın içinde olmanızı sağlıyor. Etrafta yardıma ihtiyacı olan birini gördüğünüzde oyun sizi yardımcı olmaya teşvik ediyor.
Guild Wars 2’de takım çalışmasını avantajlı hale getirecek bir sistem geliştirilmiş. Yani kazanmak için yardım etmelisiniz, bu sayede sizin de avantajınız artacak. Çoğu MMORPG’de göreceğiniz klasik tank, healer gibi rollerden vazgeçilmiş ve sınıfınız ne olursa olsun bir karşılaşmada rolünüze kendiniz karar verebiliyorsunuz. Daha çok destek veren sınıflarla birbirinizin arkasını kolluyorsunuz.
Açıkçasını söylemek isterim ki ben böyle bir hikaye işleyişine daha önce hiç bir MMORPG oyununda rastlamamıştım. Gerek World of Warcraft, gerekse Star Wars: Old Republic, bana bu tadı bana vermemişti.
Hikayeniz neleri etkiliyor?
O zaman sizinle bir karakter yaratalım. Ekranlarımıza geliyoruz ve baaaam… Görüntü güzel.
Kendimden örnek vererek başlayayım.
Öncelikli olarak ırkımızı seçiyoruz. Bakalım bakalım… Norn ile başlamak eğlenceli olacak. Kuzeyden gelenler.
Irkımızı seçtik. Sıra geldi sınıfımıza. Gördüğünüz üzere 8 adet sınıfımız var. Bunların detaylarını birazdan paylaşıyor olacağım.
Sınıfımızı da seçelim. Thief tercihimdir. Sinsi karakterler, çekici geldi. Şunu da belirtmeliyim: Oyunda sınıf diye adlandırdığımız bu isim aslında Guild Wars 2’de “profession” olarak geçiyor. Ama biz sınıf demeye devam ediyoruz ve konumuzdan kopmuyoruz.
Gelelim kostümümüzü tamamlamaya. Bu bölüm kimi oyuncuların zamanını alabiliyor. Seçmek zor. Ne de olsa belirli bir level’a kadar güzel görünmeliyiz değil mi?
Daha bitmedi. Sırada karakterimizin hikayesini yaratmak var. En eğlenceli kısım burası. Hikayemizi de belirledikten sonra, ismimizi belirleyip imzayı atıyoruz.
Koşturmacaya devam
Guild Wars 2 sadece ırk ve sınıf değişikleriyle değil aynı zamanda müzikleriyle de akılda kalıcı bir etki yaratmış durumda. Haritalar arası geçişlerde yaşadığımız değişikliklere değinmedim bile.
Oyunda Wow’daki gibi başarım puanı (achievement) sistemi de var. Bu puanları karakterinizden takip edebiliyorsunuz. Nerede, ne yapmışsınız detaylı görebiliyorsunuz. Günlük görevler yapabiliyorsunuz ve bunlar size ekstra başarım puanı veriyor ve daha hızlı level alıyorsunuz.
Oyun bizlere gerçek anlamda oyun içi para da harcatabilir çünkü çok güzel bir sistem yapmışlar. Evet GW2 bir kere para ödenip sonrasında bedava oynanıyor. Oyun içerisinde “gems” adı altında elinizdeki oyun içi altınlarla değiştirebileceğiniz elmaslar var. Bu elmaslarla şansınıza bir yaratıktan düşen sandığı açan anahtarı alabilirsiniz, pvp eşyası alabilirsiniz, pet alabilirsiniz, level boost alabilirsiniz. Hatta en önemlisi satın alınan elmaslarla, sunucunuz içerisinde 5 adetle sınırlandırılmış olan karakter yaratım alanını arttırabiliyorsunuz ve dijital deluxe paketi alabiliyorsunuz.
Silahınız değiştikçe büyüleriniz değişecek. Level’ınız arttıkça skill point kazanacaksınız, farklı pasif ve aktif özel büyülerle eğleneceksiniz.
Fakat bunlardan önce oyun içerisindeki bazı terimlerden bahsedelim. Ne de olsa yabancı bir dünyadayız. Burası savaşın farklı bir dünyası.
Tasks: Görevleriniz. Kalp şeklinde haritalarda belli olan noktalar. Görevinizi tamamladığınızda boş olan “kalp” simgesi dolacak ve bu sayede o görevin sahibinden “karma” puanlarınız karşılığı özel eşyalar alabileceksiniz. Yani karma puanlarınızı saklayın, onlar ileride size çok lazım olacak.
Waypoints: Kayıt noktalarınız. Oyun içerisinde uçuş noktalarınız yok. Bir bineğiniz zaten yok. Bu nedenden belirli noktalara ışınlanabileceğiniz waypoint’leriniz var. Bunlara belirli bir ücret karşılığı geçiş yapabiliyorsunuz. Bu nedenden oyun içerisindeki para çok önemli.
Point of Interest: Haritalardaki belirli köy, kasaba vb. özel noktaların bulunduğu alanlar.
Skill Challanges: Sizin kurtarıcınız. Hemen hemen her haritada birkaç tane olabilecek bir işaret. Mavi bir armayı andıran skill challanges işaretini gördüğünüz an, oraya koşun derim. Tamamlanan bir skill challange noktası dolu olarak görünüyor. Bu puanlar sizin için önemli. Şu anlamda; üç adet ana skill puanınız var. Healing, utility ve elite. Bunlar size aktif ve pasif anlamda kullanabileceğiniz yetenekler verecek. Bunlar da sizin vereceğiniz hasarı arttıracak.
Vistas: View point adı altındaki izleme noktalarınız. İki adet üçgenle işaretlenmiş noktalar. Bu izleme noktaları size hem tecrübe puanı verecek hem de başarım puanı kazandıracak.
Karma: Her görev sonunda (grup görevleri dahil) ve PVP sonunda aldığınız özel puanlar. Bu puanlarla hem eşya, hem silah, hem de özel materyal alabiliyorsunuz.
Keşfettiğiniz her nokta, her waypoint size tecrübe puanı veriyor. Mesleklerinizden bile tecrübe puanı alıyorsunuz.
Bu kadar açıklamadan sonra biraz ırklarımıza ve sınıflarımıza değinelim. Sonra da merak edilen diğer soruları cevaplayalım.
Irklar
– Boyları kısacık olmasına rağmen, zeki varlıklar olan Asura’lar. Onların dünyasında güçlü olan değil, akıllı olan varlığını sürdürebilir. Ateş ejderhası Primordus’un yardakçıları tarafından Tyria’nın yüzeyine sürülmüşlerdir. (Yakın zamanda Merlin’in Kazanı okuyucuları için Facebook üzerinden bir anket yapmıştık. En çok oynanan ırk seçilmişti. 72 kişiden 37’si Asura oynarken, 14 kişi Norn oynamış.)
– Makinelerin ve silahların kıvılcımlarıyla büyüyen, savaşın her şeyi çözebileceğine inanan ve güçsüzleri yok etmeye odaklanan Charr’lar. Gençliğinden itibaren savaşçı olmak için çalışırlar. Toplumları, savaş grupları, bölükler ve dört büyük lejyon şeklinde organize edilmiştir
– Donmuş kuzeyden doğan kahramanlar. Kar leoparı, ayı, kuzgun ve kurdun gücüyle savaşırlar. Zayıf olanlar hikayelerde unutulur, güçlüler daima savaş şarkılarıyla yaşar. Bu yol da, bir Norn’un yoludur.
– Yorgun bir asker, Maguuma Ormanı’na bir tohum diker. 25 yılda büyüyüp, çiçek açan ağaç tüm ormanı koruması altına alır. Böylece “ilkdoğan” dünyaya adımını atar. İlkdoğan’ı takip eden Sylvari halkı, uyanmadan önce ilk olarak onları besleyen “Rüya” tarafından biçim verilirler. Onlar dengenin halkıdır.
– Özgürlükleri için çok şey feda eden insanlar. Anayurtlarını kaybettiler. İnsan ırkının tekrar yükselişini sadece onların cesareti ve birlikleri sağlayabilir.
Kimse ne olacağını bilmiyordu. Savaşın büyümesiyle birlikte, güçlerinin de artması gerekiyordu. 8 sınıfın dünyayı dengeye sokmayı için tekrar ormanlar yanacak, canlılar ölecek ve yıkım yeniden başlayacak.
Sınıflar
– Elementalist’ler; Doğanın yıkıcı güçleri olan ateş, hava, su ve toprak elementalist’in emrindedir. Her silah farklı büyüler verir ve elementalist bunları kombo halinde kullanabilir. Elementalist’i zorlu gösteren tek şey çok yönlü olmasıdır. 4 elementten birinin “Attunement”ini kullandığında güçleri artar. Bunu da karakterinizi yaratırken hikaye bölümünden seçersiniz. Her element farklı bir gücü beraberinde getirir. Su: Hem kendilerini hem de dostlarını iyileştirebilirler. Ateş: Yeri yakabilir, size dokunacak olan birkaç düşmanı aynı anda yakabilirler. Hava: Rüzgarı ve yıldırımı kullanarak düşmanlarını sersemletebilir. Toprak: Savunma kabiliyetini yükseltir. Kendilerini ve dostlarını da koruyabilirler.
– Warrior’lar; Zırhının gücüne ve hızına güvenen warrior, vuruş üzerine vuruş depolayarak gücüne güç katar. Adrenalin ve burst skil’leri sayesinde verdiği bazı hasar artar. Warrior bu skill’leri istediği zaman kullanır. Ne kadar çok adrenalin, o kadar çok hasar. Her silahın warrior’un kendi oyun tarzına uydurabileceği bir rolü vardır. Warrior’lar ana ellerine silah alıp diğer ellerine kalkan alabilir, warhorn veya iki ele birer silah alabilirler.
– Ranger’lar; Doğanın kendi gücü ve elinden her iş gelen ranger’ımız, uzun mesafeli çarpışmaların başarılı sınıfıdır. Ranger’a eşlik eden toplamda 3 hayvanı vardır. Hikaye başlangıcında ırkınıza göre size 1 tane hayvan seçme hakkı verilir. Level’larına göre hayvanların verdiği hasarlar da hesaplanır. 12 çeşit hayvan vardır ve her hayvan türünün bir de alt türü vardır. Rangerlar birkaç özel skill türüne sahiptir. Tuzaklar ranger’ın bulunduğu noktaya yerleştirilir. Düşman tuzağa yakalandığında tuzak tetiklenir. Spirit skill’i bulunduğu bölgeye etki eden ruh çağrılmasını sağlar. Ruhlar düşmanları tarafından saldırılabilir ve savaş alanından kaldırılabilir.
– Necromancer’lar; Karanlık sanatların ustaları ölüler diyarıyla beslenir. Düşmanının yaşam enerjisini emerek onların ölümü tatmasını sağlar. Bu da kendi gücünü arttırır. Necromancer hayalet “Death Shroud” formunda yaşam gücü tükenene veya birini öldürene kadar savaşmaya devam eder ve kendi cesedine geri döner. Necromancer’lar özel skill setleriyle hareket ederler. Well’ler necromancer’ın çevresindeki alanı kontrol etmesini sağlayan sürekli skil’lerdir. Necromancer’ın bulunduğu noktada oluşur, skill’in etki ettiği alan içersindeki hedefleri etkiler. Verdiği emirleri yerine getirecek undead minionlar çağırır. Her minion çağırma skill’i minion çağrıldıktan sonra ortaya çıkacak ikincil skil’lerle bağlantılıdır. Bu ikincil spell necromancer’a güç kazandırmak şartıyla minion’ı yok eder. Kuvvetli etkilere sahip olan ground-targeted büyüler olan mark’ları da kullanabilirler. Fear, düşmanın kısa bir zaman için necromancer’dan kaçmasını sağlar.
– Guardian’lar; Dostlarını korumak için kendisini adamış olan savaşçı guardian, düşmanlarla savaşırken kendisini feda edebilir. Her guardian’ın kendisine özel pasif özelliği vardır. “Justice” yeteneğinin guardian’ın üzerindeki pasif etkisi, her 5.vuruşunda düşmana burning verir. Kullanıldığındaki aktif etkisi, çevresindeki müttefikleri bir süreliğine her vuruşunda burning verir. “Courage” yeteneğinin pasif etkisi, her 30 saniyede bir sonraki atağı engelleyen bir “Aegis” verir. Kullanıldığındaki aktif etkisi, etrafındaki tüm müttefiklerine bir sonraki atağı engelleyen bir Aegis verir. “Resolve” yeteneğinin pasif etkisi, canını yenileyebilmesini sağlar. Kullanıldığındaki aktif etkisi, etrafındaki müttefiklerin üzerindeki condition’ları silerek müttefiklere can yenilenmesi sağlar.
– Thief’ler; Tekli mücadelede düşmanlarını hazırlıksız yakalayan thief, düşük zırh gücüne rağmen oldukça hızlıdır. Gölgeler arasında yürür ve birden yok olur. Düşmanlarının silahlarını çalar ve onlara karşı kullanır. Thief’ler initiative isminde bir skill de kullanırlar. Thief’ler birkaç özel skill’e sahiptir. Gölgeler içinde kaybolur. Bu diğer oyunculara görünmemesini sağlarken aynı zamanda da oyuncunun aggro’sunu yok etmesini sağlar. “Shadow Stepping” adı verilen teknik sayesinde kolayca savaşa girebilir, çıkabilir. Bu skill thief’lerin, bir noktadan koybolup gölgeler arasından giderek başka bir noktada ortaya çıkmasını sağlar. Tuzak da kullanabilirler.
– Engineer’lar; Patlayıcılar, iksirler ve her türlü konuşlandırılabilen cihazlar ile onarımlarını yaparlar. Bir alanın kontrolünü; turret’ler yerleştirerek, silahlarla dostlarını destekleyerek ya da geniş bir alanda mayın, bomba ve patlayıcıları düşmanın başına yıkarak ele geçirebilirler. Elementalist’ler gibi, Engineer’lar da aynı anda tek silah seti kullanabilirler. Weapon Kits: Aktive edilmeleri durumunda engineer’ın eline yeni bir silah veren ek fayda skil’leridir. Sırt Çantası Kitleri: Aktive edildiklerinde, o anki silah skil’lerini daha özelleşmiş skil’ler ile yer değiştiren bir sırt çantası ile donatırlar. Turretler: Bir alanı kontrol altına almaya yarayan hareketsiz aygıtlardır. Alet kemeri: Silah skil’leri bar’ının üzerinde bulunan özel bir skill setidir. Bu skiller, engineer’ın fayda sağlayan ve sağlık veren skil’lerinin efektifliğini arttırırlar. Alet Kemeri ayrıca sağlık kiti ile birleştiğinde, self-heal skill’i oluştur.
– Mesmer’ler; Rakiplerini denetim altında tutmak için aldatma ve karmaşayla birleşen büyülü düello ustalarıdır. İlüzyonlar kullanarak bir düşman ile asla doğrudan çatışmaya girmezler. Tam Mesmer’in ne yaptığını çözdüğünüzü düşündüğünüz anda ilüzyonlar parçalanmaya, klonlar ortadan kaybolmaya başlar. Bu mesmer’in en güçlü silahıdır.
Bu tuşlar ne işe yarıyor
Klavyelerimize bakalım; 1,2,3,4,5 büyü yeteneklerinizin olduğu yer. 6,7,8,9,0 ise skill point’lerin (yetenek puanlarının) olduğu yer. Büyü yetenekleri silaha göre değişip kullandıkça öğrenilirken, yetenek puanları sizin bulunduğunuz haritalarda toplayacağınız skill challenges’da bulunuyor. Yetenek puanları hem pasif olarak size artılar veriyor, hem aktifleştirince yaptığınız hasarın artmasını sağlayabiliyor.
Power (vuruş gücü),precision (kritik hasar), toughness (zırh dayanıklılığı), vitality (can puanı) karakterinize göre artacak veya eksilecek özellikleriniz de var. Üç adet ana yetenek puanınız var. Healing, utility ve elite. Level arttıkça, level başına “trait” puanı kazanıyorsunuz. Bir çeşit yetenek ağacı olan “trait” karakterinizin hasarını, sağlık puanını, dayanıklılığını belirlemenize yardımcı oluyor. Her sınıfın beşer tane yeteneği oluyor ve o yeteneklerin puanı arttırdıkça buna bağlı olarak da verdikleri hasar artıyor.
Öldüğünüz zaman “fight for survive” şeklinde farklı bir bar açılıyor. Sınıfınıza özel yeteneklerle ölmemek için yaralandığınız yerde çırpınmaya başlıyorsunuz. O sırada saldırdığınız yaratık ölürse, savaşa devam ediyorsunuz (Aynı Borderlands’de olduğu gibi). Ama ölmez ve siz ölürseniz ya birileri (her sınıf yardım edebilir) sizi “revive” etmeli (canlandırmalı) ya da en yakın waypoint’ten canlanmalısınız.
Zindandan zindana
Toplam 8 zindan mevcut. Maksimum parti sayısı 5 kişiden oluşuyor. Keşfedilebilen zindanların dışında, görevlerle birlikte girdiğiniz zindanlar da var. Hikaye bazlı 30 level’dan zindanlar başlıyor. Keşfederek ilerlediğiniz zindanlar 35 level’da bulunabiliyor. Dungeon vendor adındaki npc karakterimiz, Lion’s Arch adındaki harita noktasında zindan sonrası alacağınız tokenlar’la sizi ödüllendiriyor. Zindan ve görevleri ne kadar başarılı bitirirseniz alacağınız ödüller o kadar yüksek oluyor. Zindan ve görev sonrası bronz, gümüş ve altın sevilerine göre başarı puanı alıyorsunuz.
Ayrıca mini zindanlar adında da bir uygulama mevcut. Bunların içerisinde minik bulmacalar mevcut ve onlara göre de ufak tefek hediyeler kazanabiliyorsunuz.
Sıkılmanızı engelleyecek güzel bir sistem gelmiş durumda. 8 zindan bitince ne yapacağız diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. 30 level olan bir zindana, 80 level olduktan sonra tekrar girin. O zaman drumu anlayacaksınız. Zorluk seviyesi sizin level’ınıza göre artıyor. Peki 80 level olunca ne olacak? İşte burada tıkanıyoruz. Çünkü tam olarak raid sistemi yapılmış değil. Zindan içerisinde yapacağınız görevler var. Ayrıca başarım puanı kazanmak için de view point keşfedebilirsiniz. Daha iyi eşyalar çıkartmak için daha güçlü düşmanlarla savaşmanız gerekiyor.
Bitki toplamaca, maden çıkarmaca
Guild Wars 2, sizi bazı meslekleri almak zorunda bırakmıyor. Çünkü toplayıcılık içeren mesleklere karakteriniz yaratıldığı andan itibaren sahip oluyor. 3 adet toplayıcı meslek var; Madencilik, bitki toplayıcılığı, odun kesme. Fakat bunları yapabilmek için doğru NPS karakterine gidip gerekli malzemeleri almanız gerekiyor. Bitki toplamak için tırpan, odun kesmek için balta, maden toplamak için kazma. Çantanızda yer kaplamasın diye üzerinize alabiliyorsunuz. Bu eşyalar için özel bölümler mevcut. Tırpan sayısı kadar da bitki toplayabiliyorsunuz.
Değerli olan eşyalarınızı parçalara ayırıp onların içerisinde bazı materyalleri de görebilmenizi sağlayan “Salvage Kit” adında ana bir eşya var. Bu eşya değerli olan eşyayı kırıyor ve içerisinden hammaddeleri çıkarıyor. Bunları da mesleklerinizde kullanabiliyorsunuz. Bir nevi Wow’daki “enchantment” gibi ama ondan daha kolay. Bu yüzden tavsiyem, mutlaka çantanızda fazla fazla salvage kit’ler olsun. Bu kit’ler de seviye seviye artıyor. Daha iyi hammadde çıkartmak için daha iyi kit almanız gerekiyor.
Toplamda 19 çeşit eşya üzerinize yerleştirebiliyorsunuz. Su altında taktığınız (su altında nefes alamıyorsunuz normal olarak) maskenin bile artıları olabilir. Tabi almak isterseniz. Ayrıca su altında mızrak otomatik olarak elinizde beliriyor. Su altı savaşları biraz daha farklı. Onların da özel skill’leri var. Suya dalarken ve sudan çıkarken yaratılan o damlalara hayran kalacaksınız.
İki adet ana meslek seçebiliyorsunuz. Ana mesleklerinizi almak için ana şehirlere gitmeniz gerekiyor. Sekiz tane meslek mevcut. Zırh yapımcıları ve metal kutular için anahtar üretebilen Armorsmith. Büyülü silahlar üretebilen ve kristal, pot gibi özel materyalleri yapabilen Artificer. Yemek yapabilen, zırhını boyayabilen Chef. Ahşaptan yapılan silahlar (yay, mızrak vb.) için Huntsman. Takı yapabilen Jeweler. Deri zırh ve deri çanta yapımı için Leatherworker. Kumaştan zırh ve çanta yapan Tailor. Metal silahlar (balta, kısa kılıç, uzun kılıç, kalkan vb.) yapıp, özel taşlar kesen Weaponsmith. Seviyeler şu şekilde sıralanmış; 0-74 Novice, 75-149 Initiate, 150-224 Apprentice, 225-299 Journeyman, 300-374 Adept, 375-400 Master. Eğer mesleği belirli bir süre kullandıktan sonra işinize yaramadığını anlayıp, başka mesleğe geçmek istiyorsanız oyun size güzel bir seçenek sunuyor. Mesleği istediğiniz seviyede bırakıp, başka bir meslek alabiliyorsunuz. Bıraktığınız meslek sıfırlanmıyor. Sonradan tekrar alıp devam edebiliyorsunuz. Toplayıcılık yaptıkça başarı puanı (XP) kazanıyorsunuz. Bu da level almanızı kolaylaştırıyor.
PvP ve PvE Arasındaki Farkı Öğrenelim
Oyunun PvP kısmını, bu konuda benden daha deneyimli olan Hakan Sülün anlatacak.
Her MMO oyununun olmazsa olmaz özelliklerinden biri PvP, yani oyuncunun oyuncuya karşı savaştığı mücadelelerdir. PvP’nin, mantığı PvE’den epey farklı olduğundan, oyun normalden çok daha farklı bir atmosferde geçer. Her şeyden önce PvP’de, adından da anlaşılabileceği üzere karşınızda gerçek bir oyuncu vardır. Yani mücadele ettiğiniz kişi, PvE’deki gibi yapay zekâya sahip olmadığından savaşların sonu hiçbir zaman tahmin edilemez. Mücadeleyi kazanıyor zannediyorken kendinizi bir anda yerde ölü halde yatarken bulabilirsiniz ya da tam tersi bir durum olabilir ve aslında tam kaybettiğinizi zannettiğiniz anda, karşı tarafın yapacağı bir hata sonrası işin rengini değiştirebilirsiniz.
PvP’nin PvE’den tek farkı bu değil elbette. PvP yaparken oyunun senaryosuna, görevlerine veya haritanın ne büyük olduğuna dikkat etmezsiniz. Dikkat edilmesi gereken unsurlar; sınıfların nasıl bir PvP mekanizmasına sahip olduğu, her sınıfın ne derece eşit güce sahip olduğu, PvP’nin nasıl alanlarda yapıldığı ve oyuncu kabiliyetinin ne kadar ön plana çıkarıldığı gibi başlıklar altında toplanabilir.
Guild Wars’un tam Türkçesi ‘Klan Savaşları’ anlamına geliyor. Yani oyun daha adından bile agresif bir PvP anlayışı varmış izlenimi yaratıyor. Peki, durum gerçekten böyle mi, yoksa oyunda yeterli PvP ruhu yok mu? Uzun saatler GW2 oynamış ve bu sürecin büyük bir bölümü PvP’ye adamış biri olarak bu soruya hem evet hem de hayır olarak cevap vereceğim. Öncelikle hoşlanmadığım yerlere değineyim.
Ezeli Rakip Yoksa Mücadele Ruhu da Yoktur
Blizzard zamanına World of Warcraft ile o kadar büyük bir başarı yakalamıştı ki, ondan sonra piyasaya çıkan her MMO oyununu WoW’la kıyaslamak farz oldu. Ben de GW2’yi ister istemez WoW’la kıyaslıyorum ve bunu yaptığım ilk saniye kafama bir soru dank ediyor. GW2’de kimle savaşıyorum ben?
GW2’de bir PvP ruhu yok. Çünkü oyun içerisinde belli bir taraf yok. Görev yaparken ya da zindanlarda cirit atarken belli bir ideolojiye hizmet etmek yerine, karşıma ne çıkarsa yalnızca onu kesiyorum. Bu da PvP’yi belli bir topluluk için yapmak yerine yalnızca kendim ya da o an içinde bulunduğum parti için yapmamı sağlıyor. Bunun sonucunda PvP yaparken oyundan çabuk sıkıldığım zamanlar oluyor.
PvP Çeşitleri
Sıra geldi oyunun hoşuma giden yönlerini anlatmaya. Aslında bakarsanız, az önce saydığım eksi dışında oyunun PvP yönünü hemen hemen her şeyi ile başarılı buldum. Bu yüzden artı yönlerini bir bir sıralamak yerine PvP mekaniğinin nasıl işlediğine değineyim.
Oyunda World vs. World (WvW) ve Structured olmak üzere iki çeşit PvP modu bulunuyor. Tek cümleyle özetlemek gerekirse; WvW’de üç oyun sunucusu durmaksınız birbirlerine karşı savaşıyor, Structure PvP’de ise herkesin girebileceği 8’e 8’lik savaş alanları ya da 5’e 5’lik arena şeklinde turnuvalar yer alıyor.
Bu ikisinin dışında ayrıca her ana şehirde çeşitli oyunların olduğu mini PvP’ler yer alıyor. Bu mini PvP’lerde oyuncular birbirine karşı mücadele etse de kimse birbirini öldürmüyor. Az önce dediğim gibi bunlar yalnızca birer mini oyun. Örneğin benim seçtiğim ırk olan Norn’ların başkentindeki oyunda, Amerikan futboluna benzer bir mini oyun var ve hayli eğlenceli olduğunu da söylemeliyim.
Dünyalar Dünyalara Karşı Savaşıyor
GW2’nin ‘B’ tuşuna basılarak erişilebilen WvW modu, oyunun belki de en eğlenceli yanlarından biri. WvW ‘de adından da anlaşılabileceği üzere dünyalar dünyalara karşı savaşıyor. Burada kasıt edilen ‘dünya’ kavramıyla, oyundaki sunucular temsil ediliyor. Yani bu modda oyun oynarken kendi sunucumdaki oyuncularla dost, farklı sunucudaki oyuncularla düşman oluyorum.
Aynı anda üç dünyanın (sunucunun) mücadele ettiği WvW’de, 4 adet savaş alanı yer alıyor. Bu alanların her birinde kaynak kampları, kuleler ve kaleler yer alıyor. Yalnızca savaş alanlarının birinde, diğerlerinden farklı olarak daha fazla kule ve daha büyük bir kale yer alıyor. Oyuncuların amacıysa; kendi sunucusunun mümkün olduğu kadar fazla kamp, kule ve kale ele geçirmesini sağlamak.
WvW haritası, aynı anda iki bin oyuncuya kadar oynama imkânı sağlıyor. İki bini dörde bölersek, her bir savaş bölgesinde yaklaşık 500 kadar kişi oynuyor. Yani dünyalar arası savaştaki kale kapma yarışlarında yüzlerce oyuncu birbirine karşı mücadele ediyor. Böylece oyuncuların hayli eğlenceli vakit geçireceği bir savaş alanı sunuluyor. Bu eğlenceye yalnızca bilgisayar donanımına güvenlerin dahil olabileceğini bir dipnot olarak belirteyim. Zira 500 kişilik bir mücadele de ortaya çıkan görsel efekt karambolundan sağ çıkabilmek için hayli sağlam bir bilgisayara sahip olmak gerekiyor.
Kaleyi Ele Geçirdik, Şimdi Ne Olacak?
WvW’ın amacı kişisel ve sunucuya yönelik olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kişisel amaçta; oyundaki Achievement’ları açmaya çalışıyor ve Badges of Honor adı altındaki PvP eşyalarını satın almaya yarayan para birimini topluyorum. Ayrıca WvW’deki her bir kale, hangi sunucu tarafından kontrol edilirse, o sunucudaki oyuncular Orb of Power adında bir güç kazanıyor. Ve her bir Orb of Power, sunucudaki oyunculara %5 daha fazla can +50 Stat veriyor.
PvP Yapmanın Level’ı Kaç?
GW2’nin belki de en sevdiğim yanlarından biri, bu sorunun cevabı altında yatıyor. Oyunda istediğiniz seviyede olun, WvW veya Structured PvP’ye katılabiliyorsunuz. Hem de herkesle eşit seviyede olarak. Oyundaki seviyeniz kaç olursa olsun, PvP’ye adım attığınız anda anında 80. seviyeye çıkıyorsunuz. Oyun içi dengesizlik yaratabilecek stat, eşya vs. gibi teferruatlarda aynı şekilde 80. seviyeye göre eşitleniyor.
Hatta Structured PvP’de ‘herkesi eşit tutma’ felsefesi biraz daha abartılmış. Structured PvP’nin başlangıcında oyuncuların hepsi hem aynı seviyede hem de aynı kalitede eşyalarla mücadele ediyorlar. Yani PvP’de başarılı olmak tamamen oyuncunun yeteneğine kalıyor.
Structured PvP – Bileğine Güvenen Gelsin
GW2’de PvP’nin gerçek anlamda başladığı yer Structured’dan geçiyor. Bu sistemde, daha önce belirttiğim gibi 8’e 8’lik, oyuncuların her an katılabildiği savaş alanları ve turnuva şeklinde düzenlenen 5’e 5’lik arenalar yer alıyor.
Daha önce bahsettiğim gibi, Structured PvP’de başlangıçta herkes aynı kalitede zırh ve silahla birbirine karşı mücadele ediyor. Ayrıca PvE’de seviyeniz henüz 80 olmamış olsa bile tüm yetenekler açık şekilde sunuluyor. Bu da karşı takımdaki bir oyuncuyu öldürmenin tamamen sizin yeteneklerinize bağlı olduğu anlamına geliyor. Yani Structured PvP yaparken gidip de savaş alanında ölürseniz, oyunda veya sunucuda suç aramak yerine öncelikle hatayı kendinizde arayın derim.
Structured PvP’nin ilginç bir özelliğine daha değinmek istiyorum. Oyunda PvE’den farklı olarak ayrı PvP seviyesi yer alıyor. Ben her PvP yaptığımda tecrübe puanı kazanıyorum ama bu tecrübe puanı ayrı bir seviye barına ekleniyor. Seviyem ilerledikçe ve PvP puanı topladıkça oyundaki NPC’lerden çeşitli ödüller alabiliyorum. Bu ödülleri ileride daha kuvvetli PvP eşyaları üretmek için kullanabiliyorum. Yani oyunun ilerleyen safhalarında herkesin eşit seviyede eşya giyme felsefesi bozuluyor ancak bolca PvP yapmanın da bir ödülü olmalı sonuçta.
GW2’nin PvP mantığından genel anlamda çok memnun kaldığımı söylemeliyim. Özellikle Structured PvP adı altında geçen savaş alanları gerçekten çok adil bir yapıya sahip. PvE’den hiç zevk almayan bir oyuncu, oyunun yalnızca bu modunda bile saatlerce PvP yapabilir.
WvW’de ise adalet ya da sınıflar arası denge gibi bir durumdan söz etmek mümkün değil. WvW’nin temel amacını eğlence olarak görüyorum. Yüzlerce oyuncunun bir araya gelip bir kaleyi fetih etmeye çalışması, gerçekten şahane bir manzara ortaya çıkarıyor.
Ne Structured ne WvW, eğer bu ikisi de size yetmiyorsa, oyunda yalnızca eğlence odaklı çeşitli mini-PvP oyunları da yer alıyor. Yalnızca mini PvP oyunlarıyla bile, zamanın nasıl geçtiğinizi anlamayacak kadar vakit geçirebilirsiniz.
Yazının içerisinde belirttiğim gibi GW2’de yalnızca belli bir düşmana karşı mücadele etmiyor oluşum hoşuma gitmedi. Özellikle benim gibi zamanında delilerce WoW oynamış biri, PvP’de birini kestikten sonra ‘FOR THE ALLIANCE’ ya da ‘FOR THE HORDE’ diye bağırmak istiyor. Oyun içerisinde buna benzer bir ezeli düşmanlık olsun isterdim açıkçası ancak GW2’deli ırklar, birbirine karşı fazla pasifist davranıyorlar anlaşılan.
Son olarak
Guild Wars 2 bir kere ödemesi yapıldıktan sonra sürekli online oynayabileceğiniz bir MMORPG oyunu. 80 Level sonrası neler yapacaksınız, işte bu sorunun cevabı ise henüz net değil. Çünkü birçok oyuncunun en çok şikayet ettiği durum, binek sorunu ve PVE sisteminde bazı eksikliklerin olması. Oyun çok yönlü olsa dahi, zamanının çoğunu bu oyunda geçirecekler sıkılabilir. Gerek zindanlar olsun, gerekse hikaye kısmında level almak olsun, oyunun son seviyesine geldiğinizde kendini boşlukta hissetmeniz mümkün.
Ayrıca oyun içi haritalarda sizi bekleyen 5 farklı ejderha var. Belirli sürelerde, belirli noktalarda doğan ve yaklaşık 40 kişi bir araya gelerek öldürülebilen bu ejderhalar muhtemelen Guild Wars’un o kadim ejderhaları.
Gözle görülür eksikliği olmayan Gw2’nin oynanmaya değer olduğunu söylememiz gerekiyor. Çünkü 80 level olana kadar yapılacak çok fazla görev var. 80 level sonrası zindan keşfine çıkacak ve aynı zindanların zorluk seviyelerine göre maceralarınıza devam edeceksiniz.
Eski bir Wow oyuncusu (40 kişi Onyxia’ya gitmeyi özlediğimi söylemeliyim) olarak söylemeliyim ki; Gerek PVP, gerekse PVE’de oynarken 40 tane tuşla oynamak ve 10 tane tuşla oynamak arasında çok fazla fark var. Bunun bir artı mı yoksa bir eksi mi olacağına siz karar verin. Bana göre bu bir eksi. Çünkü PVP’de ben oyunun görselliğine değil, dinamiğine bakan bir insanım. Hakan arkadaşımız da bunu belirtmiş.
Sizi daha fazla oyalamayalım, öldürmeniz gereken yaratıklar var. Haydi PC başına. İyi oyunlar.