Gerçekten uzun zaman oldu ve gerçekten özledik! Defalarca oynadığımız, bitirmeye doyamadığımız Half-Life serisinde, artık yeni bir devam oyununun gelmesi gerekiyor. Sesimizi Gabe Newell başta olmak üzere Valve da duyuyor, ancak yaprak oynamıyor ya da bu belki de bizim öyle sanmamızı istedikleri bir yöntemdir. Gün gelir “patt” diye duyurulur. “İşte karşınızda Episode Three” derler diye beklerken, 2010 yılının ortasına gelmişiz…
Half-Life 2 ile FPS dünyasını derinden sarsan Valve, bu müthiş eseri “Aftermath” isimli projeyle destekleme kararı almış, ardından ufak bir uygulama farkına giderek “Episode” olarak üç oyunun hazırlanacağını duyurmuştu. Serinin başlangıcı olan Episode One, 2006’nın haziran ayında geldi. Kafalardaki düşünce, kısa aralıklarla Episodeların piyasaya sürülmesi ve 2007 yılının başına gelindiğinde, yani yılbaşı döneminde Episode Three’ye kavuşarak bu seriyi sona erdirmekti. Ne yazık ki öyle olmadı.
The Orange Box’un ardından hararetle Episode Three bekleniyor. Valve amcamız ise, E3 fuarlarında Left 4 Dead serisiyle boy göstererek bizi biraz şaşırtmıştı. Hadi ilk oyun sürpriz oldu tamam, ama gerçekten ikinci oyun daha bir sürpriz olmuştu. Öyle ki daha ilk oyunu alıp da verilen DLC paketi sözlerinin yerine getirilmediğini savunan oyuncular da Valve’a ateş püskürmüştü. Valve’ın ise cevabı basitti: “Left 4 Dead gibi bir oyun hazırlamak, Half-Life gibi detaylı senaryosu olan ve fazlasıyla özen isteyen bir oyuna göre daha kolaydı.” Üstelik işin mâli kısmına bakıldığında da tek başına Left 4 Dead, neredeyse The Orange Box (Episode Two, Portal, Team Fortress 2) ile yarışacak konuma gelmişti.
Zaman geçtikçe Valve, daha da karanlığa bürünüyor, tüm demeçlerini Left 4 Dead üzerine verdiği gibi Half-Life hakkında bilgi verici cümle bile kurmuyordu. Gabe Newell’ın herhalde hayatında en çok kurduğu cümle: “Şu an Half-Life hakkında konuşmak istemiyorum” olmuştur. Gamespot’un okuyucuları arasında yaptığı ankette Gordon, “tüm zamanların en büyük oyun kahramanı” seçilirken, Gameinformer dergisinden de kara haber gecikmeyecekti; 2010 yılında Half-Life’ı unutun. Bırakın çıkmasını, oyun hakkında tek bir bilgi bile verilmeyebilirdi. Derken, uzun süre bilgi gelmedi. Bu da “Episode serisi ikinci oyunda bitirilip, direkt olarak yeni bir oyunun yapımına başlanmış olabilir” ihtimallerini doğurdu, ancak düşünceler, yapılanlarla uyuşmuyordu. Çünkü Valve, Episode Three üzerinde hâlâ çalıştıklarını belirtiyor, ama şu süre zarfında yeni bilgi veremeyeceklerinin de altını çiziyordu.
Her ne kadar yapımcılardan gündem yaratacak açıklamalar gelmese de Half-Life, tüm popülaritesiyle gündemde kalmayı başarıyordu. Önce bir video çıktı ortaya. Bu video, Half-Life 2 ile ilgiliydi ve Natal teknolojisi kullanılarak oynandığı iddia edilmişti. Sonuç olarak gerçeği yansıttığını söyleyemeyiz. Bir başka gelişme ise, hayranların özverili çalışmalarıyla gün yüzüne çıktı ve yapımı konu alan bir film (kısa bölümler halinde) hazırlandı. Yapılan iş o kadar iyiydi ki, yıllardır Hollywood sektörüne emanet edilmek istenmeyen Half-Life ismi, belki de bu filmle “sinema” boşluğunu da doldurmuş oldu.
Half-Life serisi nasıl bir ilgi gördü?
Gün geldi Valve, tüm oyunlarının satış rakamlarını duyurdu. İlk sırada tabii ki 20 milyon geçen satışlarıyla Half-Life serisi bulunuyordu. Satış rakamları, oyunun hayranlarının yaptığı sanatsal çalışmalar, yayımlanan SDK’dan yola çıkılarak hazırlanan sayısız mod ve Half-Life’ı temel alan birçok Internet kuruluşu, Valve’a tek bir şeyi ima ediyordu: “Artık bizi bekletmeyin!”
Tabii ki şunu da unutmamak gerekir. Kolay bir iş değil. Defalarca düşünülmesi, çıkan son kararın da defalarca değerlendirilmesi gerekiyor. Sonuçta büyük bir isimden bahsediyoruz ki, her üyesi de çok iyi olmak zorunda. Bakın “iyi” demiyorum, “çok iyi” olmak zorunda diyorum. Bu gibi unsurlar, haliyle yapımcılar üzerinde de büyük sorumluklar oluşturduğu gibi, büyük baskılara da sebebiyet veriyordur. “Yine de sabrımız kalmadı” demekten de kendimizi alamıyoruz…Kalite asla eskimez!
PC Gamer dergisi, okuyucuları arasında bir anket başlatıyor ve tüm zamanların en iyi oyununu belirlemesini istiyor. Kim ilk sırada yer alıyor dersiniz; “Half-life 2”. Dokuz numarada da ilk oyun vardı. Günümüzden birkaç gün öncesine gidelim. Gordon Freeman, Empire Online tarafından bir kez daha “en iyi karakter” seçildi. Geçtiğimiz GDC 2010’da da Gabe Newell, “öncü ödülüne” layık görüldü. Eh bunca başarının ardından, devam konusunda bilgilendirilmek “biz, oyuncuların” hakkı değil mi şimdi?
Elimizde neler var? Bilgiler, kırıntılar, dedikodular…
Episode Two’yu oynayanlar, Judith Mossman ve doğal olarak Borealis’e yapılan videolu bağlantıdan haberdardır. Bir süre sonra işler ters gidiyor ve Combine’lar tarafından gerçekleşen saldırı sonucunda bağlantı kopuyordu. Episode Three’nin Borelais’te geçme ihtimali çok yüksek. Özellikle kayıp gemide yer alan teknolojinin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz. Bu belki de Portal’da kullanma şansına eriştiğimiz silahtır. Böylelikle dünyalar arası yolculuk bile mümkün olabilir. XEN gezegenini özlediniz mi? Ben özledim…
İkinci oyunun sonundaki büyük patlama ve o olaydan sonra ortadan kaybolan Wallace Breen’i de unutmamak gerekli. Valve’ın ne sürprizler hazırlayacağını gerçekten merak ediyoruz. Bu arada karakteri seslendiren aktör Robert Culp’un hayatını kaybetmesi de oldukça üzücüydü. Bakalım yerini kim dolduracak? Diğer bir konu da Gordon ile Alyx. Bu iki karakter arasında, yeni oyunda duygusal bir yakınlığın kurulması muhtemel. Bunun yanında Episode Two’da yaşanan üzücü olay, şüphesiz ki Alyx’in daha sinirli ve duygusal olmasına yol açacaktır. Episode Three’de olmasa bile, eninde sonunda Alyx’i de kontrol edebileceğimizi düşünüyorum. Alması gereken bir intikam var.Yeni bölümle ilgili yapımcıların dediklerine kulak vermeye devam edelim. Edge dergisinde verilen bilgiye göre, Episode Three’de daha fazla duygu yoğunluğu ve korku unsuru yer alacak. Üstte bahsettiğim Alyx’in psikolojik durumu, bu unsurlarla bağlantılı olabilir. Ayrıca korku veya endişe durumu, oyuncular için de geçerli olabilir. Ha “korku” deyince aklınıza böö diye önünüze zıplayan yaratıklar gelmesin. Alyx’in Episode Two’da ölmek üzere olması ve hele ki oyunun finali, eminim ki milyonlarca HL oyuncusunu şoka uğratmıştı.
Her ne olursa olsun adamımız Gordon, bu oyunda da sessiz kalmayı tercih edecek. Gabe Newell, Gordon’ın konuşmasına karşı olmadıklarını, ama konuşturmak için iyi bir nedenlerinin de olmadığını ve şu esnada Gordon’ın yerine diğer karakterlerin konuşmaya devam etmesinin daha ilgi çekici olacağına inanıyor.
Peki, neden Episode taktiği? Çünkü Doug Lombardi, bunun mâliyet açısından iyi bir yöntem olduğunu söylüyor. Her hafta sevilen bir diziyi milyonlar izler ve sonraki haftada da olayların ne yönde geliştiğini görmek ister. İşte Episode serisi de böyle. Bire bir aynı olduğunu iddia edemeyiz, ancak Episodeların da birbiriyle bağlantılı olarak birleştiğini söyleyebiliriz. Ve serinin devamı… Doug Lombardi, Episodelar sona erdikten sonra Half-Life’ın devam edeceğini ve levyelerimizi hazırlamamız gerektiğini söylemişti. Biz çoktan hazırız ve levyelerimiz de paslanmak üzere.
E3 2010’da bomba patlayabilir!
The Orange Box’un 3 yıl sonrasında, E3 2010’a çok az bir zaman dilimi kaldı. Valve, E3 önesi 14 Haziran’da, Portal 2 için özel bir gösterim hazırlamayı planlıyordu, ancak iptal etti. Çünkü bir sürprizden söz ediliyordu. İsim verilmedi ancak genel oyuncu kitlesi, bu sürprizin Episode Three olduğunda hem fikir. Eminim ki kimse Left 4 Dead 3’ü bir sürpriz olarak görmeyecektir. Zaten Valve da bunun farkındadır ve artık bekleyişin sonunu getirecektir.