Hayatla oynamaya ne dersiniz ?
Bir dünya hayal edin ki havada uçuşan butonlar, gökyüzünden inen bildirim çubukları olsun. Kendinizi de o dünyanın tam ortasında koyun ve sanal ile gerçeğin eşsiz buluşmasının tadını çıkartın.
Eskiden bilim kurgu filmlerinde izlediğimiz sahneleri artık birer birer yaşar olduk. Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Artırılmış Gerçekçilik (AG) de bu sahnelerden sadece birisi. Üstelik içeriği de hızla dolarak kullanım alanları çeşitleniyor. Geçtiğimiz dönemlerde Iphone için çıkan AR.Drone Parrot vb bir çok donanım ve yazılım hızla yayılıyor. Google’ın Gözlük Projesiyle ivme kazanan beklentileri karşılamak için dünyanın her yanından çeşitli projeler türüyor.
‘Nedir ki bu artırılmış gerçekçilik ?’ diyen okurlarımız için kısaca açıklayayım.Sizlerinde tahmin edeceği gibi sanalla gerçeği ayıran çizginin şu an için kopması olası değil ancak AG’nin o çizgiyi biraz daha incelttiği kesin. AG, özel üretilmiş ya da zaten var olan çeşitli yazılım ya da donanımları kullanarak gerçek dünyadan alınan fotoğraf, video ya da GPS gibi anlık veriler üzerinden sunulan ve hayatımızı biraz daha kolaylaştıran bir teknoloji. Elbette kullanım alanları ya da amacı farklılaştıkça tanıma eklememiz gereken kelimelerde artıyor.
Ekmek alıp level atlamak…
Artırılmış gerçekçiliği hayatın merkezine sokup, aynı hayatı bir bilgisayar oyununa çevirmek ve onu RPG öğeleriyle süslemek tam bir çılgınlık gibi gözüküyor. Geçtiğimiz haftalarda okuduğum bir dergide bununla ilgili testler yapılmıştı. Yazar çeşitli mobil uygulamaları bir hafta boyunca denemiş ve sonunda hayatın puan toplamak için yaşanamayacağını, yapmamız gereken işleri severek yapmamız gerektiğini savunmuştu. Yazar aksini savunsa da bu gerçekten ilginç bir fikir.
Lütfen gözlerinizi kapatın ve düşünün.(- Kapatınca nasıl okuyacaksanız ? ) Odanızdasınız. Film izliyor ya da kitap okuyorsunuz. İçerden anneniz sesleniyor.Yanına gittiğinizde elinde tuttuğu kavanozu görünce yapmanız gerekeni anlıyor ve tek hamlede kavanozu açıyorsunuz. Hop! +25 Tecrübe puanı. Karnınız acıkmış. Ana görev yani. Hızla bir şeyler hazırlayıp mideye indiriyorsunuz. Ne sağlıksız olacak kadar hızlı ne de zaman kaybedecek kadar yavaş yemişsiniz. 3×50=150 Tecrübe puanı ! Akşam sevgilinizle buluştunuz. Aldığınız güzel bir çiçekle de onu mutlu ettiniz. En zor yan görevlerden birini başarıyla tamamladınız. Hop! Tebrikler! Seviye atladınız ! Sıradaki görev biraz daha zor, yarınki matematik sınavından 80 üstü almak zorundasınız…
Artık siz de böyle bir hayatın çok ilginç olacağını düşünmüyor musunuz ?
Sonunda ev ödevlerinizden kuru bir not yerine gerçekten XP kazanabileceksiniz.
İnanılmaz boyutlara ulaşan oyun sektörünü ayakta tutan milyonlarca oyun sever var. Hepsi konsol yada PC fark etmez bir şekilde sevdiği oyunları oynuyor ve onlara bağlanıyor. Biz oyun severleri sanal ortamda bile bu kadar kendine bağlayan oyunlar ya ekrandan çıkarda hayatımıza bu kadar girerse ?
Eminim ki bu süreç eğlenceli olmanın yanında endişe verici de olacaktır. Çünkü bu defa insanlar en sevdiği oyun karakterini değil kendini kontrol edecekler. Yani Kratos değil kendiniz olacaksınız. Belki göreviniz yine bir noktadan diğerine varmak olacak ama bunu cehennemde büyü yaparak değil metrobüse binerek gerçekleştireceksiniz. Evet belki bir arabanız da olacak ama virajları 300km/s hız ile dönemeyecek kırmızı ışıktan sonra yavaşça hızlanarak gideceksiniz.Hatta görev başarısız olunca son kontrol noktasından oyuna devam edemeyeceksiniz. Eğer bir gün oynarsanız şüphesiz ki oynayacağınız en zor oyun olacak bu…
Artırılmış gerçekçiliğin yeni yeni filizlenen bu dalında şimdilik cep telefonu ya da internet tarayıcı uygulamalarından öteye gidilemedi. Öteye gidilemedi derken bundan başarısız olunduğu anlamı çıkartılmamalı. Çünkü günümüzde milyonlarca insan yıldız toplamak ya da çeşitli puanlar kazanmak için nerede olduklarını diğer insanlara bildiriyor. Bu, sanal dünyayı gerçek dünyayla buluşturan en basit öğelerden sadece birisi. Artık aynı bir RPG oyunu oynar gibi kendinize görevler verip onu bitirmeye çalıştığınız programlar yazılıyor. Hatta isterseniz siz kendinizi yormuyorsunuz. Program size daha önce en çok girilen, en çok yapılan görevleri de sıralayabiliyor. Çöp poşetini zamanında dışarı çıkart, işe geç kalma, sabah mutlaka duş al, spor için 2 km yürü gibi görevler size veriliyor ve sizde bu görevleri tamamlayarak altın ve tecrübe puanı topluyorsunuz.Ancak tabi ki o altınlar banka hesabınıza yatmıyor. Yani işin büyük bir boyutu hala sanal.
Altınlar bankaya yatmasa da Level atlama sistemi sayesinde kısa sürede bağımlı olup hayatınızı bir bilgisayar oyununa çevirebilirsiniz. Belki bu sayede hiç yapmak istemediğiniz ama yapmak zorunda olduğunuz işlerinizi bitirmek sizin için daha kolay olur. Ertesi haftaya yetiştirilmesi gereken bir finansal raporu ya da bitirilmesi gereken bir Fen Bilgisi ödevini yapmak gözünüzde büyüyebilir. Hatta bitirdiğiniz zaman kimse sizi fark etmeyecektir bile. Ancak artırılmış gerçekçiliği kullanarak oyununuzu açıpta kendinize bir görev vererek bunu başarıyla tamamladığınızda kazandığınız XP’ler sizi bir hayli mutlu edebilir. Bu sayede gerçek bir RPG’nin içinde bulabilirsiniz kendinizi…
Aman Dikkat! Bağımlılık yapar…
Sosyal ağlardan konum bildirme programlarına kadar bir çok yazılım bağımlılık yaratıcı etmenler üzerine kurulmuştur. Siz malınızı üretip insanlara sunduğunuz zaman onu kullanmalarını istemezsiniz. ‘Sürekli’ kullanmalarını istersiniz. Dolayısıyla bunu başarmak için bir kaç etkili silahı ürüne yerleştirir hatta bu silahları ürünün merkezi haline getirirsiniz.Buna örnek olarak facebook’un oluşturduğu ‘ acaba bildirim geldi mi ?’ hissi ya da neredeyse artık Photoshopta bile göreceğimiz ‘level sistemi’ verilebilir. Bu konuda ki bir çok ürün ya da hizmette zaten bağımlılık yaratma amacıyla insanların önüne sunulmaktadır. Bir süre sonra o sizin için olmaktan çıkar, siz onun için olursunuz. (-Tamam biraz abartmış olabilirim ancak bir çoğumuz buna yakın durumdayız.) Artırılmış gerçekçiliğin kullanım alanını genişletmek içinse çetrefilli pazarlama stratejilerine gerek yok. Çünkü insan ister istemez büyüsüne kapılıyor AG’nin.
Artırılmış gerçekçiliğin kullanım alanı henüz çok dar. Uzmanlar bu teknolojinin tüm dünyaya yayılması için büyük bir çaba sarf ediyor. Daha şimdiden bir çok yazılım şirketi buna yönelik programlar yapmış durumda. QR kodlar da bu çalışmaların ilk aşaması sayılabilir. Tüm bu çalışmaların ilerleme kaydedip geniş bir alana yayılması için bir süre daha beklemek zorundayız. Tabii bu süre sandığınız kadar da uzun değil.Yakın zamanda oyuncular karakter olarak kendilerini oynayacaklar. Yaptıkları her hareket onların karakterinin gelişmesine az ya da çok katkı sağlayacak. Üstelik tüm bunlar sanal alemde değil gerçek dünya üzerinde yaşanacak.Ancak her şeye rağmen gökyüzünden de altın işlemeli bir armor’un düşmeyeceği kesin