Oyun dünyasının en eski serilerinden biri olan Hitman, oyun dünyası ile 2000 yılında buluşmuştu. 2000 yılında Hitman: Codename 47 ismi ile çıkan yapım, o zamanlar için yenilikçi özellikler içeriyordu. Ragdoll ölüm animasyonlarını ilk kullanan yapımlardan biri olan Hitman, yine sallanan kravatı, farklı şekillerde suikast olanakları, karizmatik sesi ve ilginç konusu ile bizlerin hayli ilgisini çekmişti.
2002 yılında Hitman 2: Silent Assassin, 2004 yılında Hitman: Contracts, 2006 yılında Hitman: Blood Money ve 2012 yılında Hitman Absolution ile karşımıza çıkan yapım, Absolution’da çok daha hikaye odaklı bir oyun anlayışı benimsemişti. Hitman’in kişiliğini tanıma açısından güzel bir fırsat sunan Absolution, serinin köklerinden uzaklaştığı yönünde eleştiri oklarına da hedef olmuştu. Square Enix ise durumun farkında olacak ki 11 Mart 2016’da karşımıza yeni bir Hitman ile çıktı. Üstelik bu sefer ne ek bir isim, ne de kaçıncı oyun olduğunu belirten bir ibare ile.
Serinin köklerine dönüş iddiası ile gelen yeni Hitman, zaman aralığı olarak 2019 yılında geçiyor. Hitman: Absolution’ın 2013 yılında sonlandığını belirtirsek, iki oyunun arasında ciddi bir zaman farkı var. Ancak oyunun ekran görüntülerini veya videosunu izleyenler de farketmiştir ki, Hitman görünüş itibari ile ciddi anlamda genç gözüküyor. Şahsen Hitman: Absolution’da keltoşumuzun çok daha karizmatik göründüğünü düşünüyorum.
Hikaye bakımında ICA ile bir gölge organizasyonun savaşına tanık olduğumuz yeni Hitman’de, her bölüm gerçeğe bir adım daha yaklaşıyoruz. Hikayeden detay vermek istemiyorum ancak yorumlamak gerekirse oldukça akıcı geçtiğini belirtebilirim. Özellikle bölümler arasında hazırlanan ara sahnelerin oldukça profesyonel olarak hazırlandığının altını çizmem gerekiyor. Hatta bölüm arası sinematikleri izlemek için bölümleri hızlıca geçmeye çalıştığımı bile söyleyebilirim.
Hitman’in ilk bölümünün yayımlandığı vakit oyunu oynamak istemediğimi belirteyim. Çünkü araya zaman girdikçe hikayede kopukluklar meydana gelebiliyor. Keşke Square Enix’te oyunu tam hali ile piyasaya sürseydi demedim değil. Ancak olan oldu ve sonunda oyun tam sürüm ve kutulu olarak piyasaya sürüldüğüne göre objektif bir şekilde tüm yapımı değerlendirmek gerekiyor.
Bu konuyu bir kenara koyup oynanış özelliklerinden bahsetmek istiyorum. IO ve Square Enix’in de iddia ettiği gibi Hitman, Absolution’dan sonra özüne dönüş gerçekleştirmiş. Her bir suikasti dilediğimiz gibi planlamak ve uygulamak mümkün. İstersek sessiz sedasız ilerleyip yalnızca hedefimize odaklanabiliyor, istersek ortalığı darma duman edebiliyoruz. Ancak altını çok dikkatli bir şekilde çizmem gerekiyor ki oyun sizi fazlasıyla gizliliğe zorluyor. Çünkü yeni Hitman’de ölmek eskisine nazaran çok daha kolay. Artık 2-3 mermide tahtalı köye tek yön bilet alabiliyor, düşmanlar tarafından zekice sıkıştırılabiliyorsunuz.
Bunu biliyor olmanız oyun boyunca mümkün olduğu kadar hedefe odaklanmanıza olanak sağlıyor. Ne kadar gizli bir şekilde hedefe ulaşabilirseniz, hedefi alt etmeniz de o kadar kolay oluyor. Zaten oyun içerisindeki istihbaratlar içerisinde mümkün olan farklı yaklaşımlar mevcut. Bunları takip ederek hedefinize farklı şekillerde yaklaşabiliyorsunuz. Öldürme şekilleri de keza farklı. İsterseniz zehirleyerek, isterseniz boğarak, isterseniz de pusu kurarak ya da keskin nişancı silahınızla etkisiz hale getirebilirsiniz.
Yeni Hitman harita tasarımı tarafında ise bir hayli başarılı bir iş ortaya koymuş. Oyunun her bölümü oldukça büyük diyebileceğimiz açık dünyalarda oluşuyor. Her harita ise en ince detayına kadar özenle hazırlanmış. Spoiler vermek istemiyorum ancak bir bölüm varki manzarayı oturup 15 dakika izlediğimi söyleyebilirim. Ayrıca her haritada suikast sırasında oldukça işinize yarıyabilecek ipuçları bulmak da mümkün.
Biraz da oyunun eleştiriye açık kısımlarına değinmek istiyorum. Öncelikle oyunun zorluk ayarı olmadığının altını çizeyim. Bunun olmaması dolayısı ile oyun sizi hedefe yönlendirmek yerine mümkün olduğu kadar kusursuz olmanızı istiyor. Bir suikasti ne kadar az hata ile halledebilirseniz, aldığınız puan ve dolayısı ile kazandığınız ödül de büyük oluyor. Ancak burada altını çizmek gereken nokta şu, bir zorluk ayarının olmaması, ne yaparsan yap görevi durum olabilir ancak, biraz daha zorlanmak istemezdik değil. Özellikle zorluk ayarı ile yapay zekanın daha akıllı olmasını isterdim.
Oyun her ne kadar aylar boyunca yeni bölgelere ve görevlere kavuşmuş olsa da, hala daha yeterince uzun değil. Öyle ki oldukça dikkatli oynayarak oyunu bitirmem 10 saatimi aldı. Bir Hitman oyunu için bu süre yeterli değil. Hepi topu 6 bölüm olması da yine yeterli bir rakam değil. Ancak oyunun tekrar oynanma durumuna ciddi alt yapı sağladığı bir gerçek. Escalation görevleri ile aynı haritalarda farklı hedefleri öldürmek, veya Elusive Targets ile seriye farklı bir tad gelmesi güzel. Özellikle Elusive Target görevlerinde yalnızca 48 Saat içerisinde bir hedefi öldürmemiz isteniyor. Ancak yalnızca bir şansımız oluyor, eğer hedefi elimizden kaçırırsak veya ölürsek şansımız sonsuza dek kayboluyor.
Teknik anlamda ise oyun tam olarak beklentilerimi karşılayabilmiş değil. Işıklandırma ve kaplamalar konusunda başarılı olsa da, karakter tasarımları yeterince titiz hazırlanmamış. Gerçi grafik tarafının da bölümden bölüme farklılık gösterdiğinin altını çizmek gerekiyor, kimi bölümler gerçekten etkileyici gözükse de, kimileri oldukça standart duruyor. Ayrıca oyunda zamanın sabit kaldığını da belirteyim. Geçmiş Hitman oyunlarında da durum aynı olsa da, yeni nesilde artık zamanın akması ve buna bağlı olarak farklı taktikler geliştirmek keyifli olabilirdi.
Uzun lafın kısası Hitman, serinin önceki oyunlarına özlem duyan, Absolution’dan sonra yine bir Blood Money özlemi çeken Hitman hayranlarına ilaç gibi gelecek bir yapım. Büyük ihtimalle 2017 yılında yeni sezon ve yeni özelliklere kavuşacak olan Hitman’i, tüm Hitman fanlarına şiddetle öneriyorum.