Nintendo mart ayında yeni kozu Nintendo 3DS’yi çıkarttığında herkesin aklında tek bir düşünce vardı; 3D özelliği olmasa bu cihazın DS’den fakı nedir? Cevap basit. Temel olarak hiçbir şey. Nitekim 3DS’e baktığınız zaman sunduğu teknolojik yapı ve oyun seçeneğine karşı yüksek fiyatı oyuncu topluluğunun çoğunluğu açısından başarısız bir sunum olarak kabul ediliyordu.
Dün yapılan bir duyuru ile Nintendo yeni cihazının fiyatını 249.99 $’dan 169.99 $’a indirdiğini açıkladı. Özellikle en büyük, hatta alanında tek, rakibi PS Vita’nın benzer bir rakamla daha iyi donanım sunarak gelmesi ve 2011 içerisinde çıkacağı dedikoduları üzerine bu tarz bir adım atan Nintendo’nun piyasada çok başarılı olmadığını kabul etmesinin bir başka kanıtı da “iOS ve Android portable oyun pazarının büyük bir bölümünü ele geçirdi” şeklindeki açıklaması oldu.
Bunu söylemek ciddi anlamda cesaret isteyen bir durum. Cesareti bir kenara bırakıp firmanın bu sözünü deşecek olursak akıllara başka bir soru daha geliyor. Oyun camiasının kendisinden çok umutlu olduğu PS Vita’nın sahibi Sony de aynı cümleyi kurabilir mi? Mobil oyun veya taşınabilir oyun veya siz her ne isimle çağırıyorsanız, gerçekten bu iki teknoloji devini arkalara atabilecek güce erişebilir mi?
Kral öldü! Yaşasın yeni kral!
Şu an için en büyük soru şu; “Eğer benim telefonum oyun konusunda aynı işi görüyorsa üstüne bir de mail’lerime bakıp, internette gezinip, telefonla insanları arayabiliyorsam sırf oyun oynamak için ekstradan başka bir cihaza daha gerek var mı?”
Ülkemizde her 10 kişiden abartısız 8’inde iPhone, iPad 2, iPod Touch cihazlarından bir ya da iki tanesi mevcuttur. Zaten iOS harici cihazlar dışında kullanılan cihazların da (tablet, akıllı telefon, vs.) yüzde 90’ı Android işletim sistemi kullanıyor. Hayatına arama motoru olarak başlayan Google’ın bu şekilde tıpkı bir salgın gibi büyümesi kimsenin önceden tahmin edebileceği bir olay değildi elbette.
Peki bu cihazlar size sundukları mecburi özelliklerinin yanında bir de kaliteli grafiğe sahip oyunlar da sunabiliyorsa cidden ekstradan 600 ile 800 TL arası bir para verip Nintendo 3DS veya PS Vita almanıza gerek var mı?
Daha da önemlisi bu soruyu düşünürken elma ile armudu mu karşılaştırıyoruz?
Her şeyden önce söylenmesi gereken şey telefonda oynanan mobil oyunların ciddi anlamda eğlenceli olduğudur. Angry Birds, Fruit Ninjas, Doodle Jump, Cut the Rope gibi oyunların hayran kitlesi buna en büyük örnek. Özellikle bekleme salonlarında, yolculuk esansında bu oyunlar ciddi anlamda hayat kurtaran cinsten oluyor. Beş on dakikalık boş zamanınız varsa ve ortalıkta yapacak bir şey bulamıyorsanız telefonunuzu çıkartıp o sürenin bir anda geçmesini sağlayabiliyorsunuz. Üstelik bu bahsettiğimiz oyunların yanında RAGE, Nova, Infinity Blade gibi oyunların sunduğu yüksek grafik kalitesi de işin cazibesini bir iki kat daha arttırıyor.
Karizma elden gidiyor mu Kaz?
Peki, ama bütün bunlara rağmen PS Vita’dan veya 3D’den vazgeçebilir misiniz? Açıkçası ben bu düşünceye çok sıcak bakmam. Hatta hiç sıcak bakmam.
Her şeyden önce ilk şikayetim kontroller olur. iOS oyunları veya Android oyunları her zaman için dokunmatik ekran zorunluluğundan dolayı sanal joystik kullanımı gerektiriyor. Hal böyle olunca ekranın en az yüzde 5’ini kontrol kısmı ve sizin parmaklarınız kaplıyor. 3DS ve Vita’nın klasik kontrol tabanlı gelişmiş gamepad modelleri şu an için hiçbir telefon veya tablet ile kıyaslanamaz rahatlık ve üstünlükte. Bir de hem Vita’da hem de 3DS’de dokunmatik ekran özellikleri de bulunduğunu da düşünürsek mobil cihazlara 3-4 boy fark atmış olacaktır.
Kaldı ki ekran özelliklerine bakacak olursanız Vita’nın OLED ekranı ve 3DS’in tek bir çubuk ile ayarlanabilir ve oldukça sağlam 3D görüntü özelliği açıkçası ne iPhone’un ne Android telefonların yanına yaklaşamayacağı bir üstünlük sağlıyor.
İkinci bir nokta ise cihazların donanım yapıları. Yazının başında donanımsal olarak benzer nitelikte desek de sanmayın ki arada bir iki ufak fark var. Her şeyden önce 4 çekirdeğe sahip bir PS Vita’nın karşısında çift çekirdekli Galaxy S2 veya Apple’ın tek çekirdekli A4 işlemcisi bulunuyor. Grafiksel olarak SGX543MP4 dört çekirdekli grafik kartı da yine A4 yongasının içinde bulunan PowerVR grafik işlemcisine bir hayli üstünlük sağlıyor. Dolayısı ile donanımsal alanda PS Vita ve muadili cihazlar günümüzün hiçbir akıllı telefonu ile kıyaslanamayacak cinsten.
Bir başka açı da bütün bu donanımların elinizdeki cihazlara sağladığı ömür. En az dört saatlik bir yola çıktığınızı düşünelim. Elinizde bir iPhone veya Android telefonunuz varsa bu yol boyunca oynayacağınız oyun süresi en fazla, ki o da tüm koşulları zorlarsanız üç saati geçmeyecektir. Altı saate kadar dayanan PS Vita’nın pil ömrü ise size haydi haydi yetecektir.
En son olarak çok uzatmadan bizim için esas önemli konuya gelirsek oyunlardaki derinlik farkında söz etmemiz gerekir. Nitekim biz oyuncular için en önemli şey oyunun sunduğu içerik ve derinliktir. Evet Angry Birds çok eğlenceli ve görsel olarak çok güzel bir oyun ancak sizi en fazla 15 dakika oyalayacaktır. Veya Cut the Rope’u doktor ile olan randevunuzu beklerken oynar çıkışta ise devam etme hissini her zaman duymazsınız. Peki ya Uncharted: Golden Abyss, Metal Gear Solid, Silent Hill, olası bir God of War oyunu, henüz ismi belli olmayan Killzone ve Resistance oyunları… Buradaki farkı anlatmak gereksiz sanırım.
Sen benim niyetimi çakamamışsın Mayk!
Kısacası gerek PS Vita, gerek Nintendo 3DS iş oyunlara gelince hiçbir şekilde mobil cihazlar tarafından üstünlük kurulacak el konsolları değil. Bırakın onları PSP Slim veya Nintendo DS bile şu anki akıllı telefonlara kafa tutarlar.
Peki ama amaç bu mu? Akıllı telefonların çıkmasının esas sebebi nedir? Sizler sıkıldığınızda oyun oynayın diye mi? Veya sokakta gördüğünüz bir şeyin barkodunu okutarak o anda internetten satın alın diye mi? Ya da uçarken gördüğünüz bir uçağın modelini, hızını, nereye gittiğini öğrenmek mi?
Bugün Steve Jobs’a sorsanız oyunlar konusunu bu kadar umursadığını görür müsünüz? Ya da HTC’nin yeni telefonlarına analog joystikler koymayı tasarladığını düşünüyor musunuz? Elbette hayır. Sonuçta bu cihazlar her ne olursa olsun ilk amaç olarak sizlerin başkaları ile iletişime geçmesini sağlamak için yapılıyor. Geri kalanlar sadece detaylardan ibaret.
Evet, şu söze katılıyorum: “iPhone’u iPhone yapan -diğer pek çok özelliğinin yanında esas olarak- uygulamalarıdır”. Bu oldukça doğru bir gözlem ancak sadece akıllı telefon kıyaslamasında geçerli olan bir gözlem. Eğer bir el konsolu ile bir akıllı telefonu kıyaslayacaksanız o zaman her şeyiyle düşünmelisiniz. Akıllı telefonlar bit uygulama ile gelecekte kanseri tedavi etseler bile yine temel amaçları sizlerin başkaları ile iletişime geçmenizi sağlamaktır.
PSP, Sony’nin aklına geldiğinde ise Japon devi sadece şunu düşünüyordu: “Bu insanlar evlerinde sürekli olarak PlayStation oyunları oynuyor. O zaman onların trende, otobüste, kafede de PlayStation oyunları oynamasını sağlayacak bir cihaz yapalım”. Kısacası herkese her daim PlayStation ile oynama fırsatı verdiler. Ancak bu cihazın 90’ların Gameboy’u gibi sade olmasını istemedikleri için yanında internet, uygulama, müzik dinleme, film izleme gibi seçenekleri de sundular. Fakat her zaman için işin başında oyun oynamak vardı.
Dolayısı ile kıyaslama yapmak ilk önce tarafların amacını anlamaktan başlar.
Önemli olan ne kullandığın değil, ne için kullandığın
Oyun vs. iletişim, bazı alanlarda birbirlerine benzeme çabası gösterseler de temelinde çok farklı alanlar olduğu için asla birbirlerinin aynısı olmayacaktır. Hiçbir zaman için PS’in telefon özellikli versiyonuna hayran kalmayacak veya hiçbir zaman için iPhone’un oyunlarını konsol veya PC oyunlarına tercih etmeyeceksiniz. Elbette geleceğin ve hızla gelişen teknolojinin bizlere getirecekleri net olarak kestirilemez ancak uzun bir süre için bu dediğim geçerli. Örnek mi? Xperia Phone.
Dolayısı ile yukarıda sorduğumuz soruya yanıt verelim:
Elma ile armudu mu karşılaştırıyoruz?
Kesinlikle.