Çıkış Tarihi: 2005 başı
Geçtiğimiz hafta Ankara’da Bilişim Kurultayı yapıldı. Kurultayın son gününde Türk oyun sektörünün önde gelenlerinden Mevlüt Dinç (Sobe Yazılım), Veysi İşler (e-Oyun çalışma grubu üyesi), Can Gürel (Avaturk), Murat Oktay (Merlin’in Kazanı) katılımı ile Türkiye’de Oyun Sektörü üzerine bir panel gerçekleştirildi.
Toplantıda projelerini tanıtan Mevlüt Dinç, oyunseverlere yepyeni projelerinden biri olan “İstanbul” oyununu tanıttı. Panele konuşmacı olarak katılmış olmama rağmen bu sunumu izleyiciler ile birlikte en ince detayına kadar takip ettim. Dinç Interaktif’in daha önce hazırlamış olduğu Actor motorunu hatırlayanlar, Mevlüt Dinç’in gelişmiş grafik motoru üzerine yaptığı çalışmaları bilir. Tecrübelerini bu oyuna fazlasıyla yansıtan ekip, ortaya anlatılması oldukça zor ama bir o kadar da büyük proje çıkartıyorlar. İsterseniz projenin ne kadar ciddi olduğunu anlatmak amacı ile Mevlüt Dinç’in bugüne kadar karşımıza çıkartmış olduğu projelere kısaca hatta sadece başlıkları ile bir göz atalım.
Bugüne kadar…
Mevlüt Dinç’i en çok Commodore 64 için hazırlanan The Last Ninja 2’den hatırlıyoruz. Daha sonra First Samurai ve Street Racer gibi oyunlarıda bizlere kazandırdı. Yaklaşık 4 yıl kadar önce İngiltere’de bulunan firması Vivid Image’ı Türkiye’ye taşıdı ve Actor oyun motorunu hazırladı. Bu demo Intel Pentium 4’ün lansmanlarında kullanıldı. Nintendo için Dual Blades’i hazırladı ve satışa sundu. Bu Türk piyasası için en büyük gelişmelerden biri oldu. MyNet için geliştirdiği web tabanlı menajerlik oyunu “Futbol Menajer”i bugün çok yüklü miktarda oynayan fanatikleri bulunuyor. Sanırım sadece bu başlıklar bile bizlerin heyecanlanması için yeterli bir sebep. O yüzden daha fazla meraklandırmadan oyun hakkında edindiğimiz bilgileri bir araya toplayıp sunuyorum.
İstanbul’da geçen oyunun konusu hakkında henüz çok fazla bilgi verilmiyor. Kısaca konusu şu şekilde. Şeytani güçler ile dolu bir göktaşı İstanbul’a düşmüştür. Bizler ise güzel şehrimizi kimi zaman savaşarak kimi zaman çeşitli iksirler üreterek bu kötülüklere karşı savunmak, düşmanı buradan kovmak zorundayız.
İstanbul, MORPG oyunu olacağı için şehrin tanıtımı içinde ayrı bir önem taşıyor. Bunun bilincinde olan Sobee çalışanları, oyuna taşıyacakları tüm ortamlar için çok titiz çalışıyorlar. Öncelikle oyunda geçecek tüm mekan ve ortamların planları üzerinden çalışmak için İstanbul Belediyesi ile görüşme yapmışlar. Bu yeterli olmayınca tüm mekanların fotoğrafları çekilmiş ve bu bilgisayarda 3d olarak modellenmiş. Ortamların genişliği bana Serious Sam’i hatırlattı. İstanbul’da da aynı genişlikte haritalar kullanılmış. Eminönü Kapalıçarşı’dan, Üsküdar’a kadar tüm İstanbul nerede ise eksiksiz olarak programlanmış.
Türk oyunseverlere arasında en çok tartışılan konulardan biri çıkan/çıkacak oyunlarda Türkçe dil seçeneklerinin olmaması idi. Sobee ilk defa bunu aşmış olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul, önce Türkçe yayınlanacak, ardından diğer dillerde destek vermeye başlayacak. Umarım bu diğer oyun geliştirenler için de örnek oluşturacak nitelikte olacaktır. Ayrıca oyuna taşınacak olan kültürümüz, bilgisayar oyunlarında konu tıkanması yaşadığımız şu günlerde, sadece Türk değil, tüm dünyadan diğer oyun yapımcılarına da çeşitli fikirler sağlayacağı konusunda eminim.
İşte oyun budur
Şimdi işin Türkiye için olan en ilginç özelliklerinden birine gelelim. Bugüne kadar oyun işine gönül vermiş birçok girişimci çeşitli projelere başladı. Birçoğu çeşitli sebeplerden ötürü –ki bu genelde ekonomik yetersizlik- işini tamamlayamadı ya da bir başka bahara kadar erteledi. Ama bu sefer Sobee bu proje için 100.000 dolarlık bir bütçe ile yola koyuluyor. Böylesine büyük bir proje için çok yeterli bir miktar olmayabilir ama projenin tamamlanması açısından son derece önemli bir miktarı oluşturuyor. Ayrıca MyNet’in desteğini de arkasına alan Sobee’nin bu projeyi 2005’in başında tamamlamayı planlıyor.
Çıkmasına kısa bir süre kalmış olmasına rağmen, bu zamana kadar büyük bir gizlilik içinde geliştirilen İstanbul’un detayları önümüzdeki günlerde kesinlik kazanacak. Bize ise Türk oyunlarına olan açlığımızı biraz bastırıp beklemek düşüyor.