Jojo ile tanıştığım ilk günü çok net hatırlıyorum. Sosyal medyadan, sitelerden hep görürdüm Jojo’yu ve ‘Ne yahu bu Jojo? Herkes izliyor, herkes hakkında konuşuyor.’ diye soğumuştum bu seriden. Bir arkadaşımın önerisi üzerine yazar arkadaşım Hürcan ile oturduk ve Jojo’ya bir şans verelim dedik. İlk iki bölümü izledikten sonra ikimiz de ‘sıkıcı’ dedik ve devam etmeyi bıraktık. Ancak, her neden bilinmez ikimiz de bir süre sonra tekrardan izlemeye devam ettik ve bu sefer serinin heyecanına, hızına ve konseptine katıldık ve fanı olduk. Jojo’nun garip ve olağan dışı maceraları bizleri de etkilemişti. Artık her buluştuğumuzda Jojo muhabbeti yapmadan, pozlarını gerçekleştirmeden duramıyor olmuştuk.
Jojo’s Bizarre Adventure, Türkiye’de son 1 – 2 yıldır yaygınlaşarak biz anime & manga severler tarafından benimsendi. Kısa sürede herkes Jojo serisine has espriler yaparak hakkında konuşmaya, parodiler yapmaya hatta ‘meme’ler yapmaya başladı. Peki Jojo nasıl bir seri? Neden izleyicilerini, okuyucularını bu denli etkiliyor ve kendini sevdiriyor?
Hirohiko Araki’nin 1986 yılında yarattığı Jojo’s Bizarre Adventure aslında uzun bir serinin parçalara bölünmüş hali gibidir ve her bölüm farklı bir hikayeyi, farklı bir karakterin gözünden anlatır. Yani, Jojo’s Bizarre Adventure’ın ilk bölümü Phantom Blood ve ikinci bölümü Battle Tendency farklı konuları, farklı karakterleri işler, ancak temelde hikaye birbirleri ile bağlıdır.
2 Aralık 1986’da başlayan Jojo’nun garip maceraları halen devam etmekte. 1986’dan 2004’e kadar Weekly Shounen Jump’ta (Haftalık manga dergisi, aynı zamanda Japonya’nın da en popüler manga dergisidir) yayınlanan Jojo, ardından Ultra Jump’ta yayınlanarak sahip olduğu içerik dolayısıyla yaşça daha büyük kitlelere hitap etmiştir.
Araki’nin hikayesini yazıp, çizdiği Jojo’s Bizarre Adventure hikaye olarak Joestar ailesine odaklanıyor. 8 parçaya bölünmüş olan manganın her bölümünde farklı bir Joestar üyesine odaklanarak, bu ailenin verdiği mücadeleyi ve savaşları konu alır. Hikayeler genellikle tarihten parçalara sahip olmakla birlikte, doğa üstü olayları da içerir ve kimi zaman da fazlasıyla aksiyon dolu olarak vahşeti de içerir.
Peki Jojo adı nereden mi gelmektedir? Hem isimlerinde hem de soy isimlerinde ‘Jo’ hecesi bulunan Joestar ailesi üyelerine kısaca ‘Jojo’ denmektedir. Örnek verecek olursam, serinin ilk Jojo’su ‘Jonathan Joestar’ ve en popüler Jojo olarak görülen üçüncü Jojo ’Jotaro Kujo’dur. Öte yandan, Joseph Joestar da Jonathan Joestar’ın torunu olmakla birlikte, aynı zamanda da Jotaro Kujo’nun dedesidir. Biraz karışık gelmiş olabilir, ancak izleyince aslında ne kadar basit olduğunu kavrayacaksınız. Bu durum dördüncü Jojo olan Josuke Higashikata’da bozuldu denebilir ancak kendisi de bir Jojo’dur. Herkes tek yürek Jojo’dur!
Jojo’yu diğer anime & manga serilerinden ayrı tutan şeyler aslında tek bir öğe değil, aksine birçok nedeni var diyebilirim. Karakterleri, çizimleri, tarzı, müzikleri, konsepti ve kötü karakterleri ile diğer bir çok seriden ayrı bir kulvarda ilerleyen Jojo’ya alıştığınız an gözünüz başka bir seri görmeyecek. Ancak, aynı bizde olduğu gibi, siz de ilk bölümlerde sıkılabilirsiniz. Ancak Dio ile tanıştığınız an her şeyin rengi sonsuza dek değişecek.
Dio’yu bu kadar özel yapan şey ne? Diye sorarsanız size seriden bir replik ile cevap vermek isterim. Dio’ya kaç insan öldürdüğü sorulduğu zaman şöyle bir soru ile cevap verir, ‘Hayatın boyunca, kaç tane ekmek yedin?’. Çok da güzel vermiş cevabı öyle değil mi?
Shueisha şirketinin en büyük ikinci manga serisi olan Jojo’s Bizarre Adventure bizleri 112 cilt ve 865 manga sayısı ile karşılıyor. Şimdiye kadar 95 milyon kopyası satan Jojo’s Bizarre Adventure, en çok satan manga serileri arasında yerini almış bulunuyor.
Serinin üçüncü bölümü ‘Stardust Crusaders’ı içeren animesi 1993 ve 1994 yılları arasında yayınlanmıştı. Ancak seriyi en başından yeni nesillere ve izleyicilere sunmak isteyen Araki, manganın ilk bölümü olan ‘Phantom Blood’un animesini 2012 yılında yayınladı. Phantom Blood, Jonathan Joestar ve üvey kardeşi Dio Brando arasındaki çekişmeyi konu alıyor. 2012 yılında yayınlanan bu anime, serinin Phantom Blood ve Battle Tendency hikayelerini ele alırken, 2014 ve 2015 yılında yayınlanan Stardust Crusaders ise 1993 yılında yayınlanan animenin remake’i olarak izleyicilere sunuldu.
Jojo’s Bizarre Adventure Japonya’da bu kadar popülerleştikten sonra yavaş yavaş Kuzey Amerika’ya ve ardından Avrupa’ya da yayılarak etkilerini Türkiye’de dahi hissettirmeye başladı. Hatta Jojo’nun PlayStation 4’e gelecek olan oyunu Eyes of Heaven hem Kuzey Amerika hem de Avrupa’ya 2016’nın yaz aylarında satışa sunulmaya başlanacak!
Çizimleri ilk olarak farklı gelen Jojo’s Bizarre Adventure, çoğu manga & anime gibi durmuyor. Erkek karakterleri gayet ‘maskülen’ olan Jojo karakterleri kimi zaman da savaş veya karşılaşma öncesi kendilerine has ‘poz’larını verirken görüyoruz ve bu pozlar ilk baştan ‘komik’ ve ‘saçma’ da gelse, ardından konsept olarak kendilerini sevdiriyor. Öte yandan, anime sevmeyen kişiler için Jojo çizimleri ve içeriği ile farklı bir seçenek, lakin Jojo çizimleri ve konsepti ile tipik animelere de pek benzemiyor.
Maskülen olan erkek karakterlerimizin arasında, feminen duruşa sahip olan karakterleri de görmüyor değiliz. Bunun sebebi olarak Araki’nin İtalya’ya hatta İtalyan modasına olan ilgisi olarak yorumlayabiliriz. İşin ilginç yanı ise, Araki’nin karakter ve kıyafet tasarımları gerçekten de moda için kullanılmaya başlandı. Öte yandan, Araki rock müzik ve İtalya’ya duyduğu ilgiyi Jojo’ya yansıtmadan duramayan bir manga sanatçısı ve bu ilgisini eline geçen her fırsatta değerlendiriyor. Serinin dördöncü bölümü olan ‘Diamond is Unbreakable’da Red Hot Chili Pepper isimli Stand’i dahi görebiliyoruz. Bununla birlikte, DIO isimli bir karakteri barındıran Jojo’nun kimden bahsettiğini doğru tahmin edeceğinizi düşünüyorum. Rock/Metal müziğinin babası DIO için kısa bir saygı duruşu.
Araki bir manga sanatçısı olarak çok ilginç bir kişiliğe sahip. Hem tarih, hem moda, hem de Amerika’lı sanatçı ve oyunculardan etkilenen Araki, verdiği bir söyleşide, Jotaro Kujo’yu yaratırken Clint Eastwood’dan etkilendiğinden bahsetmişti. Hatta Jojo’nun yirmi beşinci yılı şerefine Clint Eastwood’la buluşan Araki, ona Jotaro çizimini sunarken, Clint de Araki için Jotaro’nun pozunu vermiştir.
Araki’nin Stand adını verdiği doğa üstü güçler, serinin üçüncü bölümü olan ‘Stardust Crusaders’da ortaya çıkıyorlar. İlk iki bölümde Hamon isimli bir dövüş tarzı ile savaşan karakterlerimiz, üçüncü sezon itibari ile Stand isimli güçlerini kullanıyorlar.
Stand, bir kimsenin kişiliğine bağlı olarak ortaya çıkan ve o kişiyi temsil eden doğa üstü benliği, ruhu olarak açıklanabilir. Shin Megami Tensei: Persona serisindeki ‘Persona’ ismiyle adlandırdığımız bu ruhani varlıklar da Stand’lardan esinlenerek yaratılmıştır ve birbirlerine fazlasıyla benzerler.
Jojo’s Bizarre Adventure’un hikayesi 1880’lerde başlayarak günümüze kadar devam etmesiyle birlikte tarihi ve farklı dönemleri de bizlere sunuyor. Kimi zaman karşımıza İtalyan mafyaları, kimi zaman kovboylar, kimi zaman da Naziler karşımıza çıkıyor ve Jojo’ların maceralarını ilginç kılıyor. Eğer, kafanızda ‘acaba seri kendini tekrarlıyor mu?’ sorusu varsa onunda cevabını sizlere vermek istiyorum. Konu olarak her bölüm farklı işlense de, Joestar ailesinin bitmeyen çekişmesini, lanetini izliyor ve okuyoruz. Belki de Joestar’lar hayatta olduğu sürece, bu çekişme olduğu gibi devam edecek.
Stardust Crusaders’ın da animesi biten Jojo’nun dördüncü sezonu olan ‘Diamond is Unbreakable’ın animesinin geleceği geçtiğimiz aylarda onaylanmıştı. 1999’da geçen ve Josuke Higashikata’yı konu alan Diamond is Unbreakable’ın 2016’da ya da en geç 2017’de izleyicilerle buluşması planlanıyor. Şimdilik, bizim için en iyi teselli, Aralık’ın 18’inde PlayStation 4 ve PlayStation 3 için satışa sunulacak olan Jojo’nun Eyes of Heaven isimli oyunu. Bir an önce alıp, oyuna gömülüp karşınıza incelemesi ile çıkmayı canı gönülden istiyorum. Jojo normal bir seri değil, adı üstünde ya zaten. Garip!
Jojo’s Bizarre Adventure’ı tüm manga ve anime severlere tavsiye ediyorum. Hatta anime & manga sevmiyorsanız, çizgi roman veya dizi seviyorsanız dahi bir şans vermenizde fayda var, lakin göründüğü üzere Jojo’s Bizarre Adventure tipik bir shounen, hatta anime/manga değil. Anime olarak toplamda 74 bölüm olan Jojo’s Bizarre Adventure sizlere ilk üç bölümü yepyeni çizim ve renklendirme ile sunarken kendini yavaşça sizlere sevdirecek.