Sinema sektöründe ve özellikle Hollywood’da görsel efektlerin tavan yaptığı 90’lı yılların başında Jurassic serisinin ilk filmini karşımıza koyan Spielberg abimiz, o zamanlarda daha öne hiç görmediğimiz (belki de çok az gördüğümüz) sahneleri bir araya getirmeyi başarmıştı. Gerilim filmlerinin üstadı olarak kabul edilen Steven Spielberg, aynı havayı Jurassic Park serisine de yaşatmak istemişti. Sinema anlamında güzel bir dönemi geride bırakan 90’lar nesli ise 2015 yılında Jurassic markasına ait yeni film olan Jurassic World ile tekrar buluştu.
Jurassic World: Fallen Kingdom filmi nasıl olmuş?
Eğer ilk filmi izlediyseniz, Jurassic markasına gerilimin yanında eğlencenin daha fazla entegre edildiği sahneleri hatırlayacaksınızdır. Hikaye anlamında güzel bir başlangıç yapan Jurassic World, her ne kadar belli başlı tutarsızlıkları içerisinde barındırsa da, en sonunda ikinci filmin yolda olduğuna dair bazı ipuçlarını izleyenlerine bırakmıştı. İkinci film ise ilk filmin tam bıraktığı noktadan başlıyor. Jurassic World felaketini zar zor atlatan insanlık, konu para olunca tekrar dinozorlara et atıyor. Eğer ikinci filmden senaryo anlamında herhangi bir beklentiniz varsa, bu beklentiyi biraz düşük tutmanızı öneriyorum. Çünkü filmin başında seyirciye sunulan konunun, filmin sonu ile alakası bulunmuyor. Fakat bu döngü her Jurassic filminde önümüze sürüldüğü için, seriye aşina bir sinemaseverseniz bu durumu göz ardı edebiliyorsunuz. Filmde buna paralel olarak dinozorların kontrol edilememesi ve megaloman politikacılar gibi konular yüzünden filmin hikaye gidişatı bir anda tepetaklak oluyor.
İlk filmde başrolde olan Chris Pratt, yeni filmde de aynı karakter yapısıyla seyircinin karşısında bulunuyor. Dinozorlarla en içli dışlı karakter olan Owen (Chris Pratt), ikinci filmde dinozorlara biraz daha soğuk bakmakta. İlk filmde gördüğümüz Blue ve Owen yakınlaşması, yer yer ikinci filmde de görünüyor. Ana hikaye hattını yeni filmde ikiye bölme kararı alan senaristler, ilk filmden kalan Owen ve Blue hikayesini devam ettirse de, gözümüze bu sefer “Dinozorlar neden hayatta kalmalı?” sorusunu dayatıyorlar.
Spielberg’in çoğu filminde olduğu gibi hikayede yer alan yaratıklar filmin başında vahşi ve acımasız olarak gösterilirken, ilk filmde olduğu gibi ikinci filmde de Blue isimli dinozor üzerinden, Jurassic dinozorları daha şirin ve cana yakın canlılar olarak gösterilmiş. Diğer bir yandan bunun tam tersi olarak tecrübeli yönetmen Spielberg’in, dinozorları kana susamış bir canavar olarak göstermesi, ikinci filmde neredeyse dinozorların gözüktüğü her sahnede ön plana çıkartılmış. Ancak senaristler, dinozorların da birer hayvan olduğu ve yaşamaları gerektiği fikrini seyirciye dayatırken, sahnelerde dinozorların birer yaratık gibi gösterilmesi ve insanlara düşman olması bu yüzden filmde karşımıza çıkan en büyük tutarsızlık oluyor.
Gerilim sahneleri konusunda ise yönetmen Juan Antonio Bayona’yı tekbrik etmek gerekli. Etobur dinozorlar ve insanların bire bir kaldığı sahneler, IMAX teknolojisinin de etkisiyle çok başarılı olmuş. 90’larda çekilen Jurassic Park filmlerine göndermeler yapan ikonik sahnelerin yanında, dinozorlar ile karşılaştığımız sahnelerin fazlasıyla görkemli ve seyirciyi geren bir havada olduğunun altını çizmeliyim. Görsel efektlere geçecek olursak Jurassic World: Fallen Kingdom’ın, şu ana kadar izlediğim CGI efektlerini kullanan en iyi film olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hali hazırda ilk filmde görsel efekt anlamında karşımıza konan kalite çıtası, ikinci filmde daha da yükseltilmiş
Filmde karakterler açısından Chris Pratt’in oynadığı Owen ve Bryce Dallas Howard’ın canlandırdığı Claire karakterlerini bir kenara bıraktığımızda, geri kalan tüm karakterlerin fazlasıyla klişe ve neredeyse tüm Hollywood filmlerinde karşımıza çıkan karakterlerle aynı olması beni biraz üzdü. Owen’ın ekibinde bulunan Zia isimli doktorun yanında Franklin ismindeki mühendis, sadece birkaç sahnede kendini gösterirken, geri kalan sahnelerde sanki filmde yokmuş hissiyatı verebiliyor.
Sona geldiğimizde, eğer 90’larda Spielberg’in çektiği Jurassic Park serisine hayran biriyseniz ve Jurassic World filminde sunulan dinozor teması sizi memnun ettiyse, ikinci filme rahatlıkla gidebilirsiniz. Ancak ilk filmin, 90’larda çekilen filmlere nazaran daha çok genç nesle hitap etmesi sizi rahatsız ediyorsa, Jurassic World Fallen Kingdom’a giderken iki kere düşünün derim.