Kara Ekran #21: The 4400

Kara Ekran köşemizin 21. Bölümüyle sizlerleyiz. Bu hafta tam 4400 kişinin, özel hikayelerini sizlere sunacağım. Her birinin özel bir hikayesi olduğu gibi, yetenekleri de mevcut. Bunları nasıl elde ettiler veya kim onları, bu kadar özel gösterdi? İşte sorunun cevabı ve The 4400 arkasındaki gizem.

4400 bilim kurgu türünün, en iyi örneklerinden biri. Toplamda dört sezon yayımlandı. Bilim kurgunun yanına, biraz da dram ekleyen René Echevarria ve Scott Peters, işlerini çok iyi yapmışlar. Gelin görün ki, kimi seyirciden istenmediği kadar eleştiri almıştı. Bunun nedeniyse, içerisinde ağır dramaların dönmesiydi.

2004 ve 2007 yılları arasında yayımlanan 4400, 1938 yılından itibaren yetmiş yıl boyunca gizemli bir şekilde kaybolan insanların, hayatlarını konu almaktadır. Her biri farklı zamanlarda kaybolmuşlardır. Binlerce insanın kaybolma hikayesinin ardındaki gizem, bir türlü çözülememektedir. Bir gün 11 Temmuz günü, tam 4400 kişi aynı anda geri döner. Hiçbiri dönüşlerini hatırlamamaktadır, işin garip yanı ise, döndüklerinde kayboldukları yaştalardır. Aradan geçen süre zarfını hatırlamayan bu 4400 kişi, artık özel bireylerdir. Dünya artık, onların bıraktığı gibi değildir. Sadece dünya değil, bu 4400 kişi de değişmiştir. Kimisi geleceği görürken, kimisi telepati yeteneğine sahiptir. Her birinin kaçırılmasının ve bu yeteneklere sahip olmasının, özel bir nedeni vardır. Dünya, büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır.

Zamanla 4400’ler arasında, gruplaşmalar başlar. Kimisine göre, onlar özeldir ve diğer insanlardan kendilerini üstün görmektedirler. Kimisine göre ise, dünya yok olmadan, tehlikenin ne olduğu öğrenilmeli ve insanlar kurtarılmalıdır. Kendisini üstün gören bu grubun adı, Nova Grubu’dur. Onlara göre Dünya, onlarla baş etmek zorundadır.
Bu kadar insanın kaçırılmasının nedenlerini düşünecek olursak? Özellikle kaçıran tarafı düşünürsek, işin rengi hemen değişiyor. 4400’ün en güzel yanlarından biri de bu. Özellikle kaçırılma olayının, farklı bir evrenle nitelendirilmesi oldukça ilginç bir bakış açısı ekliyor diziye ancak evren demek biraz abartı olabilir.

Elimizde olanlar: Bu 4400 kişinin, dünyayı korumakla görevli olduğunu biliyoruz. Gelecekte çok kötü bir olayın gerçekleşeceğini biliyoruz. Bu kadar insanın da, özel yetenekleri olduğunu biliyoruz. Peki bu insanların, her biri iyi tarafta mı veya dünyayı korumak istiyorlar mı?

Heroes dizisini izleyenler bilirler. Her zaman süper gücü olan, iyi tarafta olacak diye bir durum söz konusu değil. Taraf demek biraz acımasızca oldu, biz şuna “amacı farklı” diyelim.

Size kötü bir haber vereyim. Heroes ile aynı kaderi paylaşan 4400, yarıda kesilen dizilerden biri. İlk üç sezonda, hikaye o kadar akıcı ve heyecanlı geçiyordu ki, yerinizden kalakamıyorsunuz ancak dördüncü sezonda ciddi hikaye kopuklukları yaşadı ve bilim kurgu yerini, dramaya bıraktı.

İlk yayımlanan haberlere göre 4400, uzun bir süre ara vermişti ancak Heroes’u etkileyen senarist grevi, 4400’ü de vurdu. Dizi devam edilmeyecek şekilde, yarıda kesildi. İşte bu yüzden de arkasında, sinirli bir kitle bıraktı zira bunlardan biri de benim.

4400’ün izlenebilirliğini arttıran diğer bir olay ise, geçmişe dönük olan bölümlerin, sıkıcı olmaması. Kimi izleyiciye göre, 4400 bittiğinde yarıda kalmış hissi yaratmıyor. Kimisine göre yarıda kalması, büyük bir talihsizlik ancak 4400’ün kaderi yine de kötü bitti. Dizi özünde yarım kalmış olsa bile, o haliyle izlenmeye değer. Dördüncü sezon bittiğinde, oluşabilecek duygu değişimlerinden sorumlu değilim, şimdiden belirteyim.

4400’ün diğer güzel bir tarafı, müzikleri. Kulağınızın aşina olduğu müziklerin yer aldığı dizide, Maroon 5, Billie Holiday ve Ivy gibi isimlerin seslerini de duyuyoruz.

Bu haftalık bu kadar. Sizi 4400’ün tanıtım videolarından biriyle baş başa bırakıyorum. İyi seyirler.

Exit mobile version