Kara Ekran #46: Dollhouse

“Merhaba, Echo.”
“Uykuya mı daldım?”
“Bir süreliğine…”
“Peki gidebilir miyim?”
“Eğer istersen…”

Nedir bu Joss Whedon’ın 20th Century Fox’tan çektiği arkadaş? Süper yaratıcı bir insan olmasına rağmen adamın bütün dizilerini iptal etmeye yemin etmişler resmen! Hadi Buffy iptal edilmedi, oyuncuların ve ekibin ortak kararıyla bitirildi. Angel desen başka kanalda yayınlanıyordu zaten, onun iptali WB Network’ün ayıbı direk. Ama Firefly ve Dollhouse gibi iki dizi nasıl iptal edilir, hala aklım almıyor… Firefly’a sonra bir ara yine değiniriz, ama tahmin edeceğiniz üzere bugünkü konumuz 2009 yılında başlayan ve maalesef yine Fox tarafından iptal edilmeden önce 2 sezon yayında kalabilmiş olan Dollhouse.

İsmi itibariyle çocukların oyun oynadığı bebek evlerini anımsatsa da çok daha yetişkinlere yönelik bir içeriği var Dollhouse’un. Los Angeles’ta kulaktan kulağa fısıldanan bir şehir efsanesi olan Dollhouse, aslında sadece en seçkin müşterilere hizmet veren bir gizli organizasyon. Verdikleri hizmet ise müşterilerinin ihtiyaç duydukları şeyleri kataloglarındaki “bebekler” aracılığıyla yerine getirmek. İhtiyaç duydukları derken, seçkin müşterilerin ihtiyaçlarının da bir hayli egzantrik olacağını tahmin etmişsinizdir zaten. İçlerinde adam öldürmek için mükemmel katili tutmak isteyen de var, kaçırılan çocuğu için fidye görüşmesine gidebilecek uzman birini arayanı da, ve tabii ki romantik bir ilişki beklentisinde olan da… Peki bu kadar çeşitli ve değişik istekleri olan müşterilere tam olarak bu ihtiyaçlarını karşılayacak “bebekler” nereden bulunuyor? Dollhouse’un asıl olayı nedir? İşte orası dizinin belini hafiften Cyberpunk’ımsı bir temaya dayadığı nokta…

Aktifler ya da diğer adıyla bebekler Dollhouse’un her şeyi aslında. Genelde “hayatlarının 5 yılı çok ciddi miktarda bir para ve Dollhouse’ta yapacağın hiçbir şeyi hatırlamama” vaadiyle gönüllü olarak Dollhouse’ta çalışmaya başlıyorlar. Dollhouse’ta yaptıkları hiçbir şeyi hatırlamama sebepleriyse müşterilerin oldukça sıkı bir “gizlilik” prosedürüyle korunuyor olması. Tabii bir de bebeklerin her görevden sonra hafızalarının silinmesi var… Dollhouse’un geliştirmiş olduğu teknoloji sayesinde bir bireyin zihnindeki tüm anıları ve kişiliği silerek boş bir sayfaya benzeyen bir durum oluşturmak mümkün. Dollhouse’un yaptığı iş de bu boş kağıdı müşterilerinin istediği kişilikle doldurmak aslında. Kişilik yükleme işinden sorumlu olan Topher Brink (Fran Kranz) bunu biraz kokteyl hazırlamaya benzetiyor dizide. Misal müşteri “unutulmaz bir romantik gece” geçirmek istiyorsa, Dollhouse’un emrindeki geniş kişilik bankasından çeşitli özellikleri seçmeye başlıyor Topher. Bunun sonucunda da biraz utangaç, ama işini bilen ve karşısındakine tamamen kendini adamış, bağlanmış biri çıkıyor ortaya. Bebekler tam olarak buna programlandıkları için hissettikleri şeyler de onlar için sadece bir rol değil, tamamen gerçek oluyor. Bu da onları parası olan müşteriler için mükemmel bir arzu nesnesi yapmaya yetiyor. Ancak Dollhouse akıllı bir firma. Araçları bebekler olsa da, amaçları bambaşka. Mükemmeli arzulayan iş adamlarına, yüksek pozisyondaki kişilere bebekleri belli bir süre kiraladıktan sonra bebeklerin hafızası silinerek boş safhaya döndürülüyor.

Tabii Echo hariç. Daha önceden yine Whedon’un pek sevdiğimiz Buffy – Angel serilerinden Faith olarak tanıdığımız Eliza Dushku tarafından canlandırılan Echo, aynı silinme işlemi kendisine de uygulanmasına rağmen bir şekilde kendisine yüklenen kişilikleri hatırlamaya başlamasıyla diğer bebeklerden farklı bir noktada duruyor. İlk birkaç bölümde müşterilere ve bebeklerin rollerine odaklanan hikâye, çok geçmeden büyük bir ivmeyle hız kazanıyor ve Echo’nun hatırlamaya başladıkları, durumunu sorgulaması Dollhouse’un başına bela olmaya başlıyor. Hele bir de herkesin fısıldaştığı Dollhouse’u araştıran FBI ajanı Paul Ballard(Tahmoh Penikett) ile yolları kesişince işler iyice çığırından çıkıyor.

Ancak Dollhouse bu tip sorunları öngörebilecek bir organizasyon. Tam olarak da bu yüzden bebekleri başıboş görevlerine salmak yerine hepsine birer “gözetmen” atanıyor zaten. Ve bu gözetmenler de olası ters gidebilecek durumlara ya da bebeklere zarar verebilecek görevlere müdahale etmekle yükümlü. Bunun için de bebekler “boş” haldeyken gözetmenlerine ne olursa olsun güvenmeleri için özellikle programlanıyorlar. Eh, Echo’nun sürekli bir şeyleri hatırlayıp durmasının buna çok da faydası olmuyor tabii. Echo’nun bu bebek döngüsünü kırması, bir süre sonra diğerlerini de etkilemeyi başarıyor. Hafızaları silinmesine rağmen duyguları yerinde kalan, bir süre sonra duygularının da yardımıyla çeşitli içgüdüler geliştirmeye başlayan bebeklerin gösterdiği davranışlar falan da derken dizi aynen bebeklerin kişiliğinde olduğu gibi bir tür kokteyli haline geliyor: Drama, aksiyon, hafif başlayıp git gide ağırlığını koyan Cyberpunk havası…

İlk sezondan sonra zaten işler daha bir yoğun hal almaya başlıyor. İlk sezon birkaç bölümde açılan konu, ikinci sezonda her anını dolu dolu işlemeye başlıyor. Joss Whedon’ın dizinin iptal edileceğini anladığında normalde 5 sezona yaymayı planladığı karakter gelişimlerini ve olaylarını tek sezonda nasıl toparladığını görmek gerçekten de hayranlık uyandırıcı. Hani iptal edilen dizilerde genelde yarım kalmışlık hissi olur ya, işte o Dollhouse’ta yok. Bütün açık uçlar bağlanarak, bambaşka yerlere yelken açarak ekranlara veda ediyor dizi. Gerçi birkaç noktada “Keşke daha uzun, daha detaylı işlenseymiş” dediğim yerler de olmadı değil, ancak en azından “Niye izledim ki ben bunu?” dedirtmiyor olması ve tadının tam anlamıyla damakta kalıyor olması güzel. (Bir Whedon klasiği olarak onun da devamı çizgi romanlarda bu arada!)

Kısa süreliğine parlamış bir dizi olsa da alttan alttan verdiği mesajlar, işlediği ilgi çekici konular ve müthiş oyunculuklarıyla (Topher’ın canı sıkıldı diye kendi kişiliğini kopyaladığı bir bebekle olan muhabbetlerini görmeniz lazım!) Dollhouse gerçekten de izlenmeye değer bir dizi. Ancak baştan uyarayım, diziyi iptal eden Fox kanalına karşı içinizde büyük bir nefret kabarma ihtimali çok yüksek. Neyse, en azından çizgi romanlarımız var, değil mi?

Exit mobile version