Daha önce ilk kitabını tanıttığım başlangıçlar serisinin ikinci kitabı olan
Kenderyurdu ile yeniden sizlerle beraberim. Adından da anlaşılabileceği üzere
kitabımız kenderler ve kenderlerin ülkesi olan Kendermore ile ilgili. Bir önceki
yazıda yazdığım gibi başlangıçlar serisi, ana grubun önceki maceralarını konu
ediniyor, ve serinin ikinci cildi de en meşhur kender olan Tasslehoff’a ayrılmış
durumda. Altı kitaplık bu serinin ikinci cildi şüphesiz ki EM dünyasının en
renkli ve en komik kitaplarından birisi olma özelliğine sahip. Özellikle de
Kendermore’daki mülkiyet hakkından uzak ve bir o kadar da nihilist yaşam tarzına
çok güleceksiniz. Neyse isterseniz kitabı şöyle bir özetleyelim; Solace’da
bulunan Son Yuva hanındaki meşhur toplantı sona ermiş ve ikizler ile Sturm ve
Kit yola koyulmuşlardır, geriye kalan üç kafadar -Flint, Tas ve Tanis- ise hala
plan yapmaktadırlar kendi yolculukları hakkında. Tam muhabbet körüklemesine
sürerken hanın kapısı açılır ve oldukça dekolte giyinmiş bir cüce kadını handan
içeri girer. Daha içeridekiler yabancının etkisinden kurtulamadan cüce, Tas’i
aradığını söyler ve içeridekiler ikinci bir şok yaşatır bu geçici kargaşadan
sonra ise tek tek herşeyi anlatır. Durum Tas için oldukça vahimdir; Tas’in
sevgili amcası Trapspringer, Tas evlenmekten kaçtığı için yaşlılar heyeti
tarafından tutuklanıp hapsedilmiştir ve Tas Kendermore’a dönünceye ve
nişanlısıyla evleninceye kadar serbest bırakılmayacaktır. Yani Tas için tek
çözüm yolu kalır; yollara düşüp amcasını hapishaneden kurtarmak…
Öykümüzdeki ana karakterler kenderler, asıl mekanda Kendermore olunca doğal
olarak insan kitabı daha okumadan gülmeye başlıyor. Zaten ilk gülüşlerimizde
insanın kursağında kalmıyor özelliklede işin içine Tas’in meşhur harita
koleksiyonu ve fikirleri girince. Dahası Atlas of Lance adlı Core Book dışında
pek bir bilgi alamayacağımız Kendermore hakkında da hiç istemediğimiz kadar
bilgi ediniyoruz. Kendermore demişken birazda buradan bahsetmek gerek sanırım,
Kendermore tek kelimeyle inanılmaz bir yer. Kısaca tasvir etmek gerekirse; ilk
olarak hiç kimsenin mülkiyet hakkı yok, örneğin aile yadigarı olarak anılan
eşyalar maksimum bir kaç haftalık şeyler oluyorlar, yada hiçbir evde veya binada
kilit yok -bu kilitsizlik kavramına hapishane bile dahil!-. Ayrıca şehir
planlaması denilen bir şeyden de bahsetmek oldukça gereksiz, çünkü kenderler
olabilecek her yere ev yapıp tüm sokakları yeniden adlandırıyorlar, bunun
yanında çoğu sokakta birer çıkmaz sokak. Bundan başka Kendermore’ da sözde bir
demokrasi var. Kendermore’ un başında bir belediye başkanı var ve belediye
seçimleri çok kısa sürelerle yapılıyor, örneğin uzun soluklu bir başkan maksimum
bir kaç aydır görev başında oluyor.
Kitabın yazarı yukarıda da belirtildiği gibi Marry Kirchoff. Aslında bu yazar
hakkında benim de pek bir bilgim yok ama kitaptan anladığım kadarıyla oldukça
sade ama bir o kadarda tasvirsel bir dil kullanıyor ve tek kelimeyle tam bir EM
yazarı. Kitap eski günlerde kalan tüm anılarınızı canlandırıyor, özellikle de
yer yer Cronicles’ a yapılan atıflar bu onu da oldukça başarılılar ve oldukça
eğlencelilerde aynı zamanda. Kitap genel olarak basit şekilde Tas’i bize yeniden
tanıtmış, yani kitaptan öyle iddialı devrimsel gelişmeler boşu boşuna
beklemeyin, olsa olsa kender halkı hakkındaki bazı bilgilere çok
şaşırabilirsiniz o olur- örneğin kenderlerin nüfus planlaması için (sayıları
gitgide azalıyormuş da ondan??) beşik kertmesi usulüyle evlendiklerini ve
evlilikten kaçmanın çok ciddi bir suç olduğunu biliyor muydunuz?- fakat bu ufak
bilgiler dışında çok büyük gelişmeler beklenmeden okunması gereken bir kitap.
Yani bu yönüyle aslında hedefi tutturan bir yapıya da sahip. Sonuçta
Başlangıçlar serisi sadece Margeret Weis ve Tracy Hickman ikilisinin yarattığı
karakterleri daha da sağlam temellere oturtmaktan başka amaçları olmayan bazen
ticari bazen de eğlencelik kitaplardan oluşuyor.
Son olarak Kendermore’un güzel ve hatasız bir Türkçe’si var yani çeviri
özlediğimiz Arka Bahçe kalitesinde olmuş. Yine alıştığımız bir detay olarak
kapak resmi orijinaliyle oynanmadan yapılmış ve bu da gayet güzel- ben kendi
adıma hala Cronicles faciasını unutmuş değilim- bunun yanında genel geçer
fantezi terimleri alıştığımız şekilde çevrilmiş bu da olumlu. Sonuç olarak
elimizde güzel bir kaç saat vaad eden oldukça eğlenceli ve bir o kadarda
bilgilendirici bir kitap var. Tüm fantezi okurlarının, bence, kütüphanelerinde
bulunması gereken bir kitap…