Killzone 2

Gerçeği zorlayan grafikleriyle sadece PS3’e gelecek olan Killzone 2 hakkında genel kanaat, her biri farklı bir şevk dalgası yaratan tanıtım videolarından tespit edebildiğimiz muhteşem görüntülerden çok öteye geçemedi. Bu sebepten dolayı yazıda genel hattıyla birlikte, öncelikle birinci oyunun yapısı ve hikâyesi üzerindeki bazı detaylardan bahsedip, ayrıca her iki oyunun hikâyesi üzerine malumat vermeye çalışacağım.

Geçmiş zaman

Killzone, Hollandalı oyun yapımcısı Guerilla Games tarafından geliştirilmiş ve ilk olarak 2004 senesinde Sony tarafından PS2 için yayımlandı. İlk Killzone çıkmadan önce, oyun Sony’nin Microsoft’un büyük hayran kitlesine sahip Halo serisine cevabı olarak görülmüş ve farklı cephelerden, bilhassa Amerikalı Official PS Magazine dergisince “Halo Killer yani Halo Katili” olarak nitelendirildi.

Muhtelif oyun dergileri piyasaya çıkışından sonra Killzone’ye vasat değerlendirme notları verirken, oyun bir milyondan fazla satışla ticari anlamda başarılı oldu. Polonya’da Killzone en çok satan video oyunu sıfatını kazanmıştır. PS Portable (PSP) için Killzone: Liberation adıyla bir halef oyun yayımlanmış, akabinde de PS3 için Killzone 2 duyuruldu. PS3 versiyonu 2006 yılında 16 milyon Euro bütçesi (Bu miktar 33.536.000 TL’ye tekabül eder) ve projedeki 120 çalışanıyla bugüne değin Hollanda’da hayata geçirilmiş en büyük multimedya çalışması olması hasebiyle de büyük önem taşımaktadır.

E3 2005’te Sony yeni PS’u tanıttığında Killzone’nin halefinden de hareketli kareler görücüye çıkmıştı. Çok kısa süren tanıtım filmi birçok kişinin ağzını açık bırakmış, sağladığı ihtişamın tadı damaklarda kalmıştı. Fakat daha sonra bunun sadece “Target Render” (Hedeflenen video görüntüsü) olduğu açığa çıkmıştı ki, bu tüm PS sahiplerinin sırtından soğuk sular dökülmesine sebep oldu. Zira bu kelime grubu, neredeyse tutulmayan sözlerle eş mânâya gelmiştir. Hem MotorStorm hem de Warhawk’ın, başlangıçta hesaplanan görüntüleriyle rekabet bile edemeyecek şekilde gün yüzüne çıkması Killzone 2 için kötü alâmet olarak görülmüştü.

İlk oyunda ISA birlikleri yaşadıkları gezegen Vectra’yı kanlarının son damlasına kadar savunmak zorundayken, önümüzdeki günlerde çıkmasını beklediğimiz ikinci bölümde saldırı safhasına geçecekler. Bölük komutanı Templar’dan Rico’ya kadar uzanan kahraman dörtlemesi birinci oyundaki başarılarından ötürü hakkettikleri tatile yollanmış, Helghast’ların istilâsı için taze kan savaşçılar bulunmuştur. Oyuncu böylelikle Vectra birliklerinin en seçmelerinden müteşekkil lejyonun gazilerinden Sev’in şahsında istilâya dahil olur. Takımınızın yanında oldukça havadar inşa edilmiş geminizle savaş sahalarının en civcivli yerlerine ineceksiniz; arada bindiğiniz nakliye gemileri de ihtiyaç duyduğunuz gevşemeyi temin edecek.

Konunun gelişimi

Oyunun hikâyesi İngiliz bilim-kurgu (Sci Fi) yazarı Joe Dever tarafından kaleme alındı. İnsanlar ve bir uzay kolonisi için savaşan Helghast’lar arasındaki savaşı ele alan hikâyede, insanların rakibi Helghast’ların tasviri, Jin Roh adlı Japon mangasındaki polis üniformalarıyla ve böylelikle aynı zamanda da Nasyonel Sosyalizm (Hitler Almanyası’ndaki devlet idare şekli) devri üniformalarına şiddetli bir benzerlik gösterir. Fakat benzerlik aslında Joe Dever’in, Gary Chalk ile yazdığı ve toplamda 12 bölümü yayımlanan orta çağ zamanı fantastik kitabı Yalnız Kurt’a (Lone Wolf) dayanır.

“Helghast’lar genetik değişim geçirdiklerinden dolayı, insanların dayanabildiği atmosferi olan gezegenlerde yaşamıyorlar ve bu yüzden gaz maskesi kullanıyorlar.”

Özü itibariyle yaşananlar şöyledir; iki insan fraksiyonu arasında kıran kırana bir savaş olur. Bu savaşa birinci Helghan-Vektan Savaşı denir. Birçok oyuncu bunu kısa yoldan Helghan Savaşı olarak da adlandırır. Kaybeden taraf yeryüzünden sürgün edilir ve Helghan’la uzlaşmaya zorlanır. Vakit geçtikçe bu insanlar değiştiklerini fark ederler; gezegenin haşin çevre şartları ve atmosferi değişimlerinin asıl müsebbibidir. Bunun fiziki dışavurumu tüm saçlarının (Tabii ki bu görüneni, belki tüm kıllarıdır) dökülmesi, benizlerinin solması, vücutlarının irileşmesi, güçlenmesi ve insanlardan daha hızlı olmaları şeklinde gerçekleşir.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi “Keser döner sap döner gün olur hesap döner” diyen dünyalılar, diğer ismiyle ISA fraksiyonu, Helghan sakini Helghast’ları istilâ etmek suretiyle misillemeye teşebbüs eder. Helghast’ların Vekta’ya saldırılarından iki yıl sonra ISA, düşmanın yurdu Helghan’a saldırı yapmaya karar verir. ISA’nın hedefi gayet açıktır. Helghast’ların lideri İmparator Visari’yi (Yalnız videoları seyretmenizi öneririm; bu imparator 2. Dünya Harbi diktatörlerinin havasında, fazlasıyla kendinden emin ve çokça kendini beğenmiş bir tavra sahip) yakalayıp Helghast savaş makinesine bir dur demek. Başkent Pyrrhus’u emniyete almakla görevlendirilen birim çok yakın bir zamanda Helghast’ların anayurtlarında oldukça dişli bir düşman olduklarını keşfeder. Yaşadıkları değişimle iyiden iyiye azmanlaşmış Helghast’lar sahip oldukları bir güç kaynağını ISA’ya karşı kullanacaktır. Kahramanımız Sev, çok geçmeden ekibinin sadece düşman kuvvetlerine karşı savaşmadıklarını, muharip olarak aynı zamanda muhtemelen gezegenin kendisiyle de karşı karşıya olduklarını tespit etmek zorunda kalır.Helghast’lar, Blitzkrieg (Yıldırım harbi) taktikleri kullanırlar; ayrıca Helghast’ların kayıtsız-şartsız teslimiyeti, bunların silahsızlaştırılmasıyla neticelenen ve kurgu mahsulü halkı tarafından propaganda vasıtasıyla, “Rezalet” olarak idrak edilen daha önce geçmiş bir savaş da betimlenir. Helghast’ların kendileri de insan olmakla beraber, eskiden dünyanın kolonisi olan geldikleri gezegendeki yaşamları dolayısıyla genetik değişime uğramışlardır. Bu sebepten insanların dayanabildikleri atmosfer bulunan gezegenlerde yaşayamamakta, dolayısıyla gaz maskesi kullanmaktadırlar.

Teknolojik altyapı ve grafikler

Hikâyenin çizgisi, filme yaraşır bir sunumla ve tabii ki PS3’ün üstün kabiliyetlerinden de azami derecede faydalanılarak kullanıcının beğenisine sunuluyor. Ara sekanslar böylece dikişsizce oyuna entegre edilebiliyor, bu da kesinti ve yükleme molalarının ekrandaki amansız aksiyonun keyfini kaçıramayacağını taahhüt altına alıyor, denebilir. Bunlar dışında grafik motoruna Granülasyon, Blur efektleri ve derinlik gibi sürüyle filtre de dahil edilmiş.

Etkileyici noktalardan biri de, geliştiricilerin virtüel dünyalarını teşkil ettikleri detay aşkı olarak nitelendirilebilir. Hatta her başkarakterin Killzone 1’deki bir bölümün tamamı kadar poligona sahip olduğu, dekorların, elektrik kaçağı olan kablolar ve etrafta bulunan bir sürü teferruatla daha bir zenginleştirildiği de hesaba katılırsa, bunun aşktan da öte bir tutku olduğu iddiası yanlış olmazdı. Örnekler bunlarla da tükenmiyor; hareketli elinizle nişan alıp rakibiniz yerine çevre mimarisine ateş ederseniz, gerçeğine uygun olarak duvardan beton parçacıkları fırlayıp içerdeki çelik konstrüksiyona bir bakış atmanıza olanak tanıyor.

Grafik konusunda başlangıçta da belirttiğim üzere bu kadar derine gitmek istemiyorum. Ancak mükemmel grafiklerle, potansiyel alıcı kitlesini büyülemek isteminde olan böylesine bir yapım için, bu kararı uygulamanın ne kadar zor olacağını takdir edeceksinizdir. Bu sebepten grafik yapısı ve tasarımı hususunda birkaç ayrıntıya daha temas edeceğim. Helghast olan bu uzay Nazilerinin animasyonları da, nadir rastlanacak cinsten akıcı hareket geçişlerine sahip. Bu belki yeni nesil oyunlarla, bilgisayar eğlence dünyasına giriş yapmış genç okuyucularımız için biraz garipsenecek bir cümle olsa da, oyun karakterlerinin eskiden robotsu hareketlerine nazaran, bugünün motion capture tekniğiyle render edilen animasyonları hakikaten insansı seviyeye ulaşmış bulunuyor. Bu kadar methettiğimiz grafiklerdeki tek kusur, çok yakından bakıldığında rahatsızlık veren duvar kaplamaları oluyor. Tabii şayet duvarlar üzerindeki gölge oyunlarından bu kusuru fark etmeye fırsatınız olursa…

Öldürme aksiyonun kendisi oyunun kilit noktası niteliğinde, koyu kırmızıdan sarıya kadar yayılan renk nüansları olan üç boyutlu kandamlacıklarıyla ayrı bir çehreye bürünüyor. Killzone 2, bütün bu optik ziyafeti Cell mimarisinin zekice kullanımı ve RSX yongasının üstünlüğüyle sağlıyor. Oyun 720p çözünürlükte saniyede 30 kare sabit görüntü desteği sunabilecek.

Kontrol ve oynanış

En güzel grafiklerin bile oynanış yeterli olmadığında bir işe yaramayacağı aşikâr. İşte geliştiriciler bu noktada “Lean & Peak” adı verilen sistemle, yeni bir yol deneyip silahlı atışmaları bir puan ileri götürmeye gayret etmişler. Konuyu biraz daha açarsak, bu bir köşeden diğerine sıçrayıp, birkaç isabet kaydedip, akabinde de koruyucu kum torbalarının arkasına pusuya yatacağımız anlamına geliyor. Fakat çevik ve kıvrak olan sadece siz olmayacaksınız. Aslen insan olan fakat ortam şartları neticesi genetik değişim geçiren Helghast dostlarımız da, aynı yöntemi tatbik etmekle kalmayıp, tuttukları siperlerin sağlamlığını da dikkate alıyorlar. Yani rakibiniz arkasına siperlendiği tahta sandığın giriştiği çatışmada delik-deşik olmasıyla yeni bir korunak arıyor. Bu saklambaç oyununu mümkün mertebe daha gerçekçi kılmak için, hareket geçişleri önce üçüncü şahıs perspektifinde modellenip, sonrasında birinci şahıs görünümüne giydirilmiş. Daha fazlası için oyunun çıkmasını bekleyip kendimize biraz sürpriz yapmamız iyi olacak.

“Helghast’ların üniformları, Nasyonel Sosyalizm (Hitler Almanyası’ndaki devlet idare şekli) devri üniformalarına şiddetli bir benzerlik gösteriyor.”

Müziklere dair

Bir oyun için müziklerinin ne olduğunu anlamak ilk planda herkesin harcı olmasa da, hoparlörünüz kapalıyken oynamaya teşebbüs ettiğiniz taktirde, bunun en az grafikler kadar mühim olduğu kendini belli edecektir. Bu bağlamda Killzone’nin göz alıcı mekân ve karakter tasarımları bir yana, müziklerinden de bahsetmekte fayda var kanaatindeyim.

Martin O’Donnell, Halo için neyse Joris de Man, Killzone için o, yani olmazsa olmaz diyebiliriz. İlk oyunda da müziklerin yapımından sorumlu olan Man’ın, ikinci oyunda kadroda bulunuyor olması pek şaşırtıcı değil. Music4Games çalışanları bestekârla geçtiğimiz Kasım ayında Killzone 2’nin kayıtları esnasında buluşup, PS3’e özel oyunun müzikleri hakkında bazı enteresan bilgilere ulaşmışlar. De Man’ın açıklamasına göre ikinci Killzone 2’de MIDI ile yapılmış toplamda 60 dakikalık interaktif oyun içi müziğin yanı sıra, başlangıç ve bitiş sahneleri esnasında tadına varılmak üzere Abbey Road’da kaydı yapılmış, tam 28 dakikalık orkestranın çaldığı müzik bulunuyor.Kendisiyle yapılan mülakatta Killzone 2’nin müziğinin baştan sona yeniden kaydedildiğini beyan eden de Man, Helghast Theme severlerin birkaç sevilen “Eski” melodilerden yine de vazgeçmek zorunda kalmayacaklarını belirtmiş. Tek bir farkla ki, bu tınılar kulakları “Yeni varyasyonlarıyla” şenlendirecek. Ayrıca Sony Music’le halihazırda müziklerin CD’de yayımlanıp yayımlanamayacağı düşünülüyor.

“Yapımdaki başkarakter Killzone 1’deki bir bölümün tamamı kadar poligona sahip. Kullanılan ışıklandırma ve gölgelendirmeler oldukça etkileyici duruyor.”

Bölümler ve seviyeler

Killzone, iki oyun modundan müteşekkildi: Campaign ve Harp meydanları mânasına gelen Battleground. Campaign’de 11 bölümden oluşan hikâye oynanıyor. Oynanabilir dört farklı karakterden (Templar, Luger, Rico, Hakha) her biri sırasıyla belirli görevler esnasında oyuncunun emrine sunulacak.

Burada yer alan bölüm başlıklarının orijinal isimleri yerine, Türkçe tercümelerini kullanmayı tercih ettim.

Ödüller ve Değerlendirmeler (Killzone için)

Kaynak: Yazının hazırlanmasında Wikipedia, Music4Games, PS-Planet gibi web sitelerinden faydalanılmıştır.

Exit mobile version