Oyun Ön İncelemeleri

Killzone 2

İçinde bulunduğumuz şu günlerde tam sürüm incelemelerinin yapıldığı ve aldığı yüksek notlarla herkesin beklentilerini fazlasıyla karşılamayı başaran Killzone 2’nin (Kısaca KZ2), geçtiğimiz günlerde tüm PSN kullanıcılarına açık olan demosu yayınlandı. Tabii büyük bir heyecanla indirdiğimiz demo hevesimizi kursağımızda bıraktı da diyebiliriz. Çünkü yaklaşık 10 dakikalık bir oynama imkanı verilmişti ve açıkçası tam tadını almaya başlıyorken bitiyordu. Dolayısıyla kaseti başa sarmaktan başka çare kalmadığından, aynı demoyu defalarca oynamak zorunda kaldık. Peki “Bu kısa oynanış Killzone 2’nin o muhteşemliğini gösteriyor muydu?” derseniz, gelin onu yazımızın devamında açıklayalım.

“Takım arkadaşlarımız bize çok yardımcı oluyorlar. Hatta bırakın, düşmanları onlar öldürsün siz izleyin.”

Bir terslik var sanki!

Evet, demoyu açtığımda bir terslik vardı, bir şeyler eksik gibiydi. Bunu ilk oynayışımda anlayamadım, daha sonra PSN’deki arkadaşlarımdan biri mesaj atınca XMB’ye dönüp mesaja baktım, o sırada video kısmında sakladığım Killzone 2 videolarından biri gözüme çarptı. İşte o anda tersliğin ne olduğunu fark ettim. O tersliğin ismi de Corinth River’dı. Çünkü biz bu bölümü 1 sene öncesinden görmeye başlamıştık, hatta Guerrilla Games hemen hemen tüm oyun fuarlarında bu bölüm üzerinden tanıtımlar yaptı. Öylesine alışmıştık ki bölüme, demoyu açtığım anda sanki haftalardır oynuyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Hiç bir şey yeni gelmiyordu, sanki eski bir oyunu oynuyormuşum gibi bir durum içindeydim. Kimlerin nereden gideceğini, nereden ne çıkacağını, kimin öleceğini, yolun nerede olduğunu, ne yapacağımı her şeyi biliyordum. Bana farklılık duygusunu bir türlü veremedi. Doğal olarak zaten kısa olan demoya bu duygu eşliğinde giriş yapmak zorunda kaldım.Bu garip başlangıçtan sonra artık demonun bize neler gösterdiğine geçelim. Bir kere ilk farklılığın oyunun kontrollerinde olduğunu anlıyorsunuz. Biraz ağır, dönüşler diğer FPS’lere oranla daha yavaş, tabii hemen ön yargılı bakıp “Olmamış!” diyebilirsiniz, hatta diyenlerde yok değil. Ancak bu durumu daha farklı düşünmek lazım, çünkü şimdiye kadar oynadığımız FPS oyunları içinde (Crysis, COD4, Half Life vs…) hiç birinin kontrolleri bu derece gerçekçi değildi. Hatta sorun kendinize ya da açın o oyunları tekrar oynayın hangisinde elinizde bir silahın olduğunu hissediyorsunuz? Çünkü elinizde 3-3.5 kilogram ağırlığında bir nesne var, bunun etkilerini hiç gördünüz mü diğer FPS oyunlarında? Ya da gerçekten bir insanı mı kontrol ediyorsunuz yoksa bir kameranın önüne silah takılmış hissine mi bürünüyorsunuz? Eğer gerçekten objektif yaklaştığınız takdirde, Killzone 2’nin kontrollerine (Lafım beğenmeyenlere) daha iyimser bakacaksınız.

Killzone 2, bu kontrol sistemi ile bugüne kadar çıkmış diğer tüm FPS’lerden daha gerçekçi, hatta şuana kadar ki en gerçekçi oynanışı sunan yegane oyun konumun da yer alıyor. Gerçek hayatta elinize 3 kilogramlık bir şey alın, hem onla hem de onsuz hareket kabiliyetinize bakın. İşte KZ2 bunu sunuyor ve çok da başarılı bir şekilde uyguluyor. O silahın ağırlığını çok iyi yansıttıkları için yönettiğimiz karakterinde hareketleri ona göre değişiyor. Açıkçası oynanışı müthiş bir görünüme sokuyor. Ama her şeye rağmen analogların hassasiyetini ayarlar kısmından yükseltebiliyoruz. Bunun dışında son zamanlarda birçok oyunda görür olduğumuz siper alma sistemi KZ2’de de karşımıza çıkıyor. Ancak burada iş biraz farklı bir hale bürünmüş. Çünkü bu sistemi gördüğümüz birçok oyun TPS kamerasından oynanıyordu, dolayısıyla siper almak bu tip oyunlarda sadece bize avantaj sağlıyordu. Çünkü önümüzü gördüğümüz için siper almanın yani başka bir değişle korunmanın mantığı ortadan kalkıyor ve karşımızdaki düşmanların hiçbir şansları kalmıyordu. Hatta FPS oyunu olan Rainbow Six’de bile siper aldığımız zaman kamera TPS moduna geçtiği için yine siper almak sadece bize katkı sağlıyordu. Normal şartlarda siper alındığı zaman görüş alanı tamamen kapanır, nereden ne geliyor ya da nereye ateş edeceğini bilemez insan, işte KZ2’de siper sistemi gerçeği ile birebir uyum gösteren bir halde sunuluyor. Çünkü oyunda siper aldığınız anda görüş alanınız çok azalıyor, hatta bazı anlarda tamamen sıfıra iniyor.

Kontroller konusundaki bir diğer husus ise tuş konfigürasyonları, eğer hiçbir ayar yapmadan oyuna başlarsanız, R1 ateş R3 zoom eşliğinde oyunu oynuyorsunuz. Ancak şuan da neredeyse herkes COD4’deki gibi bir sistem istiyor. Yani L1 zoom R1 ateş, tabii ayarlar kısmında bu sistem de yer alıyor. Lakin, eğer gamepad’in L1-L2-R1-R2 tuşlarını benim gibi sadece işaret parmağınız aracılığı ile kullanıyorsanız, işte burada bir sorun ortaya çıkıyor. Kontrol sisteminde 6 farklı hazır set mevcut, bunların hepsi farklı şeyler sunsa da, L2 olan siper alma tuşu hepsinde aynı kalıyor.Eğer COD4’deki gibi L1 zoom R1 ateş yaptığınız takdirde, işaret parmağınızla aynı anda hem L2’ye basarak siper almak hem de L1’e basarak zoom yapmak biraz işkenceye dönüşüyor. O yüzden ben oyunun tuş ayarlarıyla hiç oynamadım. R1 ateş R3 zoom şeklinde oynuyorum ve gayet rahat olduğunu düşünüyorum. Ayrıca zoom yapma işlemi normalde siz tuşa bastığınızda açılıyor ve tekrar bastığınızda kapanıyor. R3 için bu sistem uygun olsa da, zoom için L1’i kullananların ayarlar bölümünden zoom hold kısmını aktif hale getirerek, zoom sistemini siz tuşa bastığınız sürece işlevsel olduğu bir görünüme sokabilirsiniz.

Biri beni çimdiklesin…

Killzone 2 dendiği zaman ilk olarak akla hep grafik kelimesi gelir oldu. Herkesin müthiş beklentileri vardı ki, bilhassa birçok insan E3 2005’de gösterilen video gibi olmasını istiyor ya da diliyordu. Peki öyle oldu mu? Bu yayınlanan demo son sürüm mü bilinmiyor, ama bu demoya göre konuşmak gerekirse bazı noktalarda 2005’i geçmiş olmalarına rağmen bazı noktalarda da ne yazık ki yakalayamamışlar. Bir kere görsel kalite olarak kesinlikle çok daha iyi, o video da gördüğümüz dinamik savaş ortamı birebir yansıtılmış hatta daha yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Işıklandırma, gölgeler, animasyonlar, modellemeler inanılmaz boyutlarda yani demoyu oynarken birkaç dakika etrafa bakakalabiliyorsunuz. Açıkça söylemek gerekirse şuan da piyasadaki hiçbir oyun Killzone 2’nin görsel anlamda rakibi değil, bu açıdan oyun kendine yeni bir kulvar yaratmış da diyebiliriz.

Ancak görsel anlamda kötü olan kısımları da yok değil. Mesela kaplamalar fena halde sırıtıyor. Ama öyle garip bir durum ki bu, bazı yerlerde karşınıza çıkan kaplamalara hayranlıkla bakıyorken, her yerde böyle kaliteyle karşılaşamıyorsunuz. Tam anlamıyla fiyasko diyebileceğimiz kaplamalarda mevcut, uzaktan “Vay be süpermiş” dediğiniz bir yerin yanına gittiğinizde kaplamanın kesinlikle rezalet olduğunu görebiliyorsunuz. Bunun dışında su efektinin en azından demoda gördüğümüz yerdeki su efektinin çok kötü olduğunu belirtmekte fayda var. Dalgalanma ve köpüklenme hoş gözükse de açıkçası ilk bakışta laf olsun diye konmuş gibi duruyor. Tabii bir diğer gariplik ise harika olan karakter modellemeleri, o boş boş bakan gözler yüzünden bir nebze olsun hayal kırıklığı yaratıyor.

Oyunun çok merak edilen yapay zekası ise tam anlamıyla şok edici diyebilirim. Dört farklı zorluk seviyesi var, ancak bu seviyelerden sadece ikincisi açık ve dolayısıyla biz de o şekilde oynamak zorunda kalıyoruz. Ama bu seviyeye rağmen yapay zeka inanılmaz şeyler yapıyor. Düşmanlar kolay ölmesine rağmen müthiş zorluyor ve direniyorlar. Hatta doğru kelime olarak şunu söyleyebilirim, kesinlikle bizim gibi düşünüyorlar. Açıkçası diğer iki zorluk seviyesinde Helghast’lar daha neler yapabilir çok merak ettim.Hatta yapay zeka konusunda demoda yaşadığım bir olayı paylaşayım. Helghast’lardan biriyle siperden sipere çatışıyordum, o anda kaskının dışarıda olduğunu gördüm ve sıktım kurşunu ancak sadece kaskı fırladı. Ardından bulunduğu sipere iyice yatan rakibin hiç görünür bir tarafı kalmadı. Ben de inat ettim ve çıkmadım kendi siperimden, ama o sırada Helghast sadece silahını çıkartarak kurşun yağdırmaya başladı. Hani kafamı çıkarsam öleceğim, o yüzden ben de el bombası atayım diye düşündüm ve o ateş etmeyi kestikten sonra hemen siperden çıktım ve elimdeki bombayı tam atacakken, o taraftan bana doğru gelen bir bomba gördüm. Tam uzaklaşamadan bomba patladı ve bayağı zarar gördüm. Tabii hemen başka bir siper bulayım diye etrafa bakmaya kalmadan düşmanım bedenimi yere serdi. Yani 10 dakika bile sürmeyen bir demoda bile bu tip sahneleri görüyorsak, tam sürümde kim bilir neler göreceğiz.

“Helghast’ların yapay zekası inanılmaz boyutlarda, sizleri çok zorlamakla beraber, harika stratejiler uyguluyorlar.”

Yapay zeka konusunda Helghast’lar kadar takım arkadaşlarımızda çok başarılı, yanımızda yer alan elemanlarla dolaştığınız diğer bir çok oyunda, genellikle o takım arkadaşlarınız süs olsun diye konmuş havası verirler. Çünkü tüm düşmanlar size saldırır ve doğal olarak tüm düşmanları da siz öldürürsünüz, yoksa oyunda ilerlemek mümkün olmaz. Ancak KZ2’de bu durum tam tersi işliyor. Düşmanlar herkese saldırıyor ve siz hiç bir şey yapmasanız dahi, takım arkadaşlarınız diğer tüm düşmanları öldürebiliyor. Hatta demodaki ambar bölümünde size saldıran 15 kadar Helghast’a sırf bu yüzden hiç dokunmadım ve benimle beraber gelen arkadaşımız Dante Garza, tüm düşmanların işini tek başına halletti. Ben ise saklanarak izledim, çünkü saklanmadığınız takdirde size hiç acımıyorlar.

Savaş mı çıktı ne?

Killzone 2’nin en önem verilen bölümlerinden biri de sesleri, çünkü oyunda 7+1 desteği var ve oyun bu şekilde oynandığı zaman, tam sürüm incelemelerde gördüğümüz kadarıyla, gerçekten bir savaşın içinde olduğumuzu hissettiğimiz söyleniyor. Ayrıca oyunun 5+1 hatta normal stereo sisteme sahip TV’lerde dahi müthiş bir ses kalitesine sahip olduğu da belirtiliyor. Ancak bizlerin oyunu denemeden bunu hissetme imkanı yoktu ve yayınlanan demo sayesinde bu atmosferin ne derece harika olduğunun da farkına vardık.Tabii ses konusunda detaylara indikçe bu konuda Guerrilla Games’in ne derece benzersiz bir iş yaptığını da fark ediyorsunuz. Demoya başladığınız anda zaten o anki atmosfer bir anda sizi içine çekiyor. Öyle bir yansıtılmış ki, diğer birçok oyunun aksine orada sadece siz varmışsınız gibi bir durum söz konusu değil. Toplu bir indirme yapıyoruz ve bir tarafta bombalar patlarken, bir taraftan da gemiler vuruluyor. Her yerde bir aksiyon söz konusu ve neyi takip edeceğinizi şaşırıyorsunuz, çünkü bu yaşananlar birbirinden farklı bir şekilde o kadar güzel yansıtılıyor ki, kendinizi tam anlamıyla Helghan gezegeninde hissediyorsunuz.

Burada sesler öylesine etkileyici geliyor ki kulağa, oyunda yer alan her şey birbirinden tamamen bağımsız bir şekilde karşımıza çıkıyor ve bunların hiç biri karışmıyor. Çok net bir şekilde tüm yaşananları duyuyor ve hissediyorsunuz. Yani siz oradayken başka bir yerde de kıyamet koptuğunu rahatlıkla anlıyorsunuz. Tabii bulunduğunuz yerde yaşananlar ise cidden anlatılmaz, yaşanır cinsten olaylar. Vurulan Helgast’ların o acı dolu bağırışları iliklerinize kadar işliyor. Kendi takımınızdan biri vurulduğunda öyle bir yardım et diye bağırıyor ki, gerçekten vurulmuş sanıyorsunuz. Ayrıca o kadar etkileyici detaylar da var ki, cidden görmek ve duymak lazım. Mesela Helghast’lar bulunduğu tehlikenin seviyesine göre bağırıyorlar ya da takım arkadaşlarınızı çok beklettiğiniz de “Hadi ama Sev, savaş bitti”, “Neden orada bekliyorsun?” tarzında tam yerinde ve tam tonunda espriler yapıyorlar. Silahlar ise mekana öyle bir uyum sağlıyor ki, ambar bölümündeki o yankılanan silah ve bomba sesleri inanılmaz! Hatta şarjörünüzdeki kurşun bitme aşamasına gelince silahın ses tonu değişiyor ve şarjördeki o boşluk hissini muhteşem bir şekilde yansıtıyor. Hem bu sayede ikide bir ne kadar kurşunum kalmış diye ekranın köşesine bakmaktan da kurtuluyorsunuz.

Kısa kes yahu, demo bu!

Evet demo için biraz fazla konuştuk sanırım ama yinede bu oyunu konuşacak daha o kadar çok şey var ki, insan düşündükçe cidden şaşırıyor. Açıkçası Guerrilla Games müthiş bir iş çıkarmış. Dört yıllık bu geliştirme sürecinde adamların çok çalıştığı ve her açıdan çok başarılı bir oyun yapmak istedikleri açık bir şekilde ortada ve bunu kesinlikle başarmışlar. Zaten oyunun tam sürümü birçok yabancı kaynaklara ulaştı bile ve aldığı notlarla elde etmiş olduğu 90 üzeri ortalama, Killzone 2’yi daha şimdiden gelmiş geçmiş en iyi FPS’lerden biri haline sokuyor. Ancak her şeye rağmen yayınlanan demoda çok fazla sayıda bug ve bazı teknik eksiklikler göze çarpıyor. Dolayısıyla bu demonun tam sürümden olmadığı çok açık. Ayrıca yer almayan multiplayer, bu konuda da fikir elde etmemizi engelledi. Açıkçası oyunun 27 Şubat’ta çıkacak olan tam sürümünde şu an ki, halinden çok daha iyi görünen bir oyun karşımızda olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu