Gecenin karanlık örtüsünden kaçıp gündüzün ışığında yol alan zombiler
görüyorum. Her koldan geliyor, giderek artıyor ve hızlanıyorlar. İri yarı bir
adam, dağınık giyimli bir sarhoş ve saçı başı dağılmış bir kadın… Bunlar da
birbirinden bağımsız olarak çevrede kaçışan bir kaç insan. Ben mi? Ben ise,
henüz çömez olan bir tamirciyim ve neler olacağı hakkında en ufak bir fikrim
bile yok…
Online oyun sınıfına yeni bir soluk getiren Left 4 Dead, her zaman hantal ve
sadece açlık dürtüsüyle hareket ettikleri kabul edilen zombileri hızlı ve zeki
birer düşmana çevirmişti. Ekip çalışması oyunculara öyle bir sunulmuştu ki, tek
başına hareket etmek imkânsız bir hâl almıştı. Bu da oynanışa zevk katan en
önemli unsurdu. İlk yapımın ardından Left 4 Dead 2, aynı oyun mekaniğini bu kez
farklı karakterlerin gözünden ve gün ışığı faktörüyle kullanıcılara sunmayı
vadediyor. Böylece bir ezber daha bozuluyor.
Günışığında gezen zombi mi olur?
Left 4 Dead 2, bu soruya evet olarak cevap veriyor. Yeni yapımda en dikkat
çekici değişiklik olarak göze bu özellik çarpıyor. Demo itibariyle The Parish
isimli tek bir bölümü oynayabiliyoruz. Seçimimize sunulan 4 karakterden bir
tanesini seçtikten sonra, diğer arkadaşlarımız da yanımızda yer alıyor. Her
birinin farklı karakter yapısına sahip olduğunu belirtelim. Liderlik vasfı
bulunan bir lise futbol takımı koçu, hayatı oyun üzerine kurulu olan bir
kumarbaz, bir tamirci ve bir haber spikeri.
Demo itibariyle pompalı tüfek, otomatik tüfek ve tabanca gibi silah
seçeneklerimiz var. Bunların yanına alternatif çözümler olarak kızartma tavası
ve Molotof kokteyli gibi çözümlere de sahibiz. Bölüme başlar başlamaz zombiler
üzerimize yağmaya başlıyor. Kimisi bir evin çatısının üstünden atlıyor, kimisi
bir arabanın arkasında saklanmış, kimisi ise pencereden üstünüze fırlıyor.
Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Left 4 Dead 2, ilk oyuna nazaran daha heyecanlı
bir atmosfere sahip. Sürekli değişen düşman faktörü, sizin ilerleyen dakikalarda
neler yapacağınızı gösteriyor. Örneğin kokusu duyulduğunda zombilerin hücum
ettiği bomba size isabet ettiyse, tüm arkadaşlarınızdan yardım almanız gerekli.
Zaten bu oyunu tek başına oynarsanız, alacağınız zevkte önemli ölçüde düşüş
olacaktır. Demoyu arkadaşlaımızla da co-op olarak da oynayabiliyoruz.
Pasta – cila zamanı
Left 4 Dead 2, Valve’ın emektar ve bir o kadar da dost canlısı grafik motoru
Source’u kullanıyor. Bu sebeple oyuncuların PC sistemleri konusunda korkacağı
bir durum yok. Grafikler üzerinde yapılan makyajlama ve gün ışığının da
etkisiyle L4D2, başka bir havaya bürünmüş. Çevredeki kırılan eşyalar ve
özellikle karanlık bir mekânda zombileri öldürürkenki ışık ve gölge efektleri
çok hoş. Her öldürdüğünüz zombiden fışkıran kanların hem etrafa, hem de ekrana
sıçraması da ayrı bir güzellik. Valve, sesler konusunda yine güzel bir iş
çıkarmış. Homurtular sebebiyle zombilerin geldiğini fark edebiliyorsunuz. Fakat
bazen o kadar sessiz hareket ediyorlar ki, bunu fark edebilmek için sadece
hareketsiz bekleyip etrafı dinlemeniz gerekiyor.
Left 4 Dead 2, 17 Kasımda PC ve X360 kullanıcılarının beğenisine sunulacak.
Valve, bu oyuna o kadar güveniyor ki, hiçbir masraftan kaçınmıyor. Yapımın
tanıtımı için 20 milyon dolardan fazla bir bütçe kullanıldı ve şimdiden eklenti
paketleri üzerinde çalışmalara başlanıldı. Her ne kadar oyuncular yeni bir HL 2:
Episode oyunu beklese de Left 4 Dead’in mâli getirisi maalesef son Episode
oyunundan daha fazla oldu. Bu da Valve’ı L4D için öncelik tanımaya yönelten en
önemli etken oldu.