LEGO parçaları çok uzun zamandır hayatımızda ve son dönemde +18 yaş setleriyle artık hedef kitlesini büyüklere de dikmiş durumda. Danimarka merkezli bir şirket olan LEGO, zamanında birçok kez iflasın eşiğine gelse de en büyük çıkışını yıllar önce yaptığı Star Wars lisans anlaşması sayesinde yapmıştı. Tüm dünyayı kasıp kavuran Star Wars hayranlığı, LEGO parçalarının daha fazla tanınmasına ve satmasına vesile olmuştu.
Yıllar geçti, LEGO’lar sadece birer plastik parça olmaktan çıkarak deyim yerindeyse üç boyutlu hale geldiler. LEGO yapımı filmler, diziler, çizgi filmler ve konumuz üzere oyunlar yapıldı. Fakat LEGO setlerinde olduğu gibi, video oyun dünyasında da tanınırlık yine Star Wars lisansı sayesinde oldu. 2003 yılında sahip olduğu Star Wars lisansını oyun dünyasına taşımak isteyen LEGO, şu sıralar artık herkesin adını bildiği TT Games (O dönemki Traveller’s Tales) ile anlaştı ve 2005 yılında ilk LEGO oyunu olan LEGO Star Wars: The Video Game piyasaya çıktı. Episode 1-2-3’ün (ikinci üçleme) hikayesinin anlatıldığı oyun o kadar tutuldu ki, hemen bir yıl sonrasında orijinal üçlemeyi yani Episode 4-5-6’yı anlatan oyun da piyasaya çıktı. Akabinde hem TT Games hem de LEGO için oldukça karlı bir dönem başladı. Harry Potter, Pirates of the Caribbean, DC karakterleri, Marvel karakterleri, Indiana Jones, Yüzüklerin Efendisi ve daha birçok lisans altında oyunlar yapıldı.
Aslında hem Star Wars için hem de LEGO için defter kapanmıştı ki Disney satın alımı işleri değiştirdi. Star Wars’a yeni filmlerle birlikte yeni oyunların da yapılacağı açıklandı. İlk olarak da 7. film olan Star Wars: The Force Awakens filminin LEGO oyunu çıktı. Benim de tüm LEGO oyunları içerisinde en sevdiğim oyunlardan biri olan TFA, sevilmesine rağmen son Star Wars oyunu oldu. TT Games, her yeni film için bir oyun çıkarmayacağını, yeni bir proje üzerine çalıştığını açıklamıştı. 2 sene önce, takvimler 2020’yi gösterdiğinde de bombayı patlattı. Hepsine hükmedecek tek bir oyun üzerinde çalıştığını duyurdu: LEGO: The Skywalker Saga.
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga incelemesi
İncelememizin konusu olan oyun tüm numaralı Star Wars filmlerinin hikayesini içeriyor. Numarasız olan yani Han Solo ve Rogue One filmlerinden de karakter ve mini bölümler var ancak hikaye modu tamamen 1-9 arasındaki tüm filmleri baz alıyor. Zaten giriş jeneriğinde de üç jenerasyonun tüm karakterleri, John Williams imzalı ikonik Star Wars müziğiyle birlikte bir arada gösteriliyor. Hikayemiz de burada bizim seçimimizle başlıyor.
Toplamda 9 filmi oynayabildiğimiz oyun bize istediğimiz üçlemenin ilk filminden başlama imkanı sunuyor. Yani ister 1. film olan The Phantom Menace, ister 4. film olan A New Hope, ister de 7. film olan The Force Awakens’tan başlayabiliyoruz. Aradaki filmler ise en başta kilitli geliyor. Üçlemenin hikayesinde ilerledikçe diğer filmlerin de kilidini kaldırıyoruz. Skywalker Saga isminden dolayı ben de Anakin’in hikayesine en baştan başlamak istedim. Bu sebeple de Episode 1’den başladım. İlk filmi bitirene kadar diğer üçlemelerin ilk filmlerine dönebiliyoruz ancak oyundaki bazı modlar kısıtlı geliyor. Örneğin oyun menüsündeki Free Play kısmı, herhangi bir filmi bitirdikten sonra açılıyor.
The Skywalker Saga, alıştığımız hatta artık ezberlediğimiz LEGO oyunlarına yepyeni soluk getirmeyi başaran bir oyun olmuş. Bundan hemen önce çıkan son oyunun 2 sene önce çıktığını düşünürsek (DC Super Villians) TT Games’in üzerinde epeydir yoğun çalıştığını söyleyebiliriz. Eskiden hatırlarsanız neredeyse her sene 2 LEGO oyunu çıkardı. Oyunun dinamiklerinde yapılan birçok değişiklik var fakat ben en büyük değişiklikten bahsetmek istiyorum. Oyun artık bildiğiniz TPS yani üçüncü şahıstan yönetilen bir shooter oyununa dönmüş. İzometrik tarzı kamera gitmiş, yerini sanki Gears of War oynuyormuşçasına bir TPS oyunu gelmiş.
Kamera değişikliği sadece basit bir açı değişikliği değil, aynı zamanda karaktere bürünebilmemizden tutun, oluşturulan LEGO destekli dünyaları da daha iyi keşfetmemizi sağlıyor. Sahip olduğu 300’den fazla karakter sayesinde de çok farklı dövüş tarzlarını bünyesinde barındırıyor. Jedi karakterler ile oynarken ışın kılıcının keyfini sonuna kadar yaşayabiliyoruz. Neredeyse son başarılı Star Wars oyunu olan Jedi: The Fallen Order’ın LEGO hali olmuş bile diyebilirim. Öte yandan ateşli silahlara sahip olan karakterlerde de dediğim gibi bir Gears of War havası yok değil. Çünkü artık sadece otomatik ateşlemiyoruz, analog ile hedef alarak ateşliyoruz. Hatta yine Gears of War ve Uncharted gibi siper alma özelliği mevcut. LEGO’lardan yeri geliyor siper yapıyoruz yeri geliyor hazır siperleri kullanıyoruz.
Tüm Skywalker filmleri bir arada
Her film yaklaşık 2-2,5 saat gibi bir süreye sahip. Bu süre çok hızlı ilerlemediğinizi ama çok da toplanabilirlerle vakit harcamadığınızı düşündüğümüzde ulaşılıyor. Daha hızlı oynamak mümkün fakat o zaman da yapımcıların oluşturduğu zengin dünyadan mahrum kalabilirsiniz. Her harita eski LEGO oyunlarındaki gibi birçok toplanabilirle donatılmış. Bu sefer eskilerine ek olarak çok fazla mini oyunlar ve çeşitli challenge’lar yer alıyor. Her oyun, küçük bulmacalar ve challenge’lar Kyber Brick denilen hafif transparan mavi LEGO parçaları kazandırıyor. Bu parçalar oyundaki tüm gezegenlere, haritalara bolca serpiştirilmiş durumda. Yeri geliyor makinenin eksik parçasını haritada bulup takıyoruz, yeri geliyor gizlenmiş hedefleri 12’den vurmaya çalışıyoruz, yeri geliyor belli reklam panolarını yok etmeye çalışıyoruz.
Filmlere ait görevleri oynarken ziyaret ettiğimiz bölgelerdeki her şeyi mevcut karakterlerle almamız imkansız. Zaten daha önceki LEGO oyunlarında da mevcut karakterlerle haritaları tamamen bitirmek mümkün olmuyordu. Oyunda ilerleyip diğer karakterleri açmak, o karakterlerin farklı özelliklerini kullanmak gerekiyor. Örneğin Tatooine’indeki Kyber Brick’lerin tamamını toplamak için ağ atarak tırmanma rampası oluşturabilen Rey’e ihtiyacımız var. Bunun için de son üçlemenin filmlerini oynamamız gerekiyor.
Eskiden her bir görev içerisinde eşyaları parçalayıp belirli sayıda LEGO parçası biriktirdiğinizde True ile başlayan bir özelliği açardınız. Bu isim her oyunda değişiyordu ki Star Wars oyunlarında True Jedi olarak adlandırılıyordu. LEGO oyunlarının ruhunda artık yer alan bu özellik, The Skywalker Saga’da da var ancak biraz değiştirilmiş. Artık her görev bölümünde True Jedi’a ulaştıracak bir sayım barı yok. Oyunun genel görev bölümleri de açık harita olarak tasarlandığı için sürekli olarak LEGO parçaları toplayabiliyoruz ve bu toplanan parçalar genel biriktirdiğimiz parçalara normal bir şekilde ekleniyor.
Sadece belli kilit görevler var ki bunlar zaten açık dünyayı kısıtlayan, genellikle de aksiyon odaklı kısa bölümler oluyor. Bu görevlerde True Jedi’ı yakalamak ve belli challenge’ları yaparak hem Kyber Brick hem de minikit’ler biriktirmek mümkün. Genellikle minikit’leri biriktirmek için daha sonra tekrar oymamanız gerekecektir.
Oyun genel olarak açık dünya temalı hazırlandığı için genellikle haritalarda görev bölümünü başlatacak bir alan oluyor ve bu da haritada belirtiliyor. Bu alana gidip göreve başlayacağınızı bildirene kadar haritada dolaşabiliyor, hatta diğer gezegenlere gidebiliyorsunuz. Aynı şekilde kadronuzdaki karakterleri de yine açılan projektör menü sayesinde değiştirebiliyor ve farklı karakterlerle oynayabiliyorsunuz. Sadece görevlere girdiğinizde seyahat ve karakter değişim kısıtlaması getiriliyor ancak onlar da zaten çok uzun sürmüyor. Zamanın çoğu gittiğimiz gezegenleri keşfetmek hatta farklı binilebilir hayvan ya da yaratıklara binerek geçiyor.
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, PlayStation 5 ve Xbox Series X’in SSD ve hızlı yükleme özelliklerini sonuna kadar kullanıyor. Normalde LEGO oyunlarının benim için en sıkıcı yanı sürekli görevler arasında çok uzun süren yükleme sürelerinde beklemekti.
Skywalker Saga bu konuda yağ gibi akıyor. Yükleme ekranı maksimum 5 saniye ekranda gözüküyor (kimi zaman o kadar bile değil) ve hızla aksiyona dalıyoruz. Bu sayede haritada serbestçe gezinirken bir görevi seçtiğinizde hemen başlama imkanı sağlıyor ki bu da oyunun çok akıcı olmasını sağlamış.
İlk çıkan LEGO Star Wars oyunundan beri geçen 17 senede haliyle grafikler de çok değişti. Özellikle bu oyunda daha önce de bahsettiğim gibi kamera artık üçüncü şahısa geçmesinden dolayı her şeyi çok yakından görüyoruz. Böyle bir ortamda grafiklerin de hiç göze batmaması gerekiyor. Oyun bunu fazlasıyla başarmış. Etrafın güzelliğine hayran hayran bakmanızın yanı sıra efektler de hiç fena durmuyor. Müziklere ise zaten diyecek bir şey yok, 9 filmin tüm müzik temasını barındırdığı için müzikler konusunda belki de yılın en doyurucu oyunlarından biri.
Sonuç
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, tüm Star Wars filmlerine saygı duruşunda bulunan ve yazıda da söylediğim gibi tüm film ve oyunlara hükmedecek tek bir oyun olmuş. Hikayeyi biliyoruz zaten diyebilirsiniz ancak tüm filmlerin LEGO versiyonlarını izlemek de oldukça keyifli. Ara sahnelerde yine oyunun kendine has espri anlayışıyla birçok dokunuş bulunuyor. Yapım ekibi sadece düz hikayeyi anlatmakla kalmamış, oynarken nasıl oyuncuları güldürürüz diye üzerine sağlam kafa patlatmış. Hatta büyük yıkım getiren Order 66’ten sonra Order 67 ile hangi emrin geldiğini de oyunda görmüş oluyoruz.