Oyun İncelemeleri

LittleBigPlanet2

Yok olmaya yüz tutmuş bazı oyun türleri var. Bunların başında da eski tip platform türü geliyor. Bilenler bilir, eskiden iki boyutlu, sadece sağa doğru ilerlediğimiz ve hoplaya zıplaya düşmanlarımızı alt ettiğimiz platform oyunları vardı. Düşmanların ne zaman, nereden geleceğini ezberler, sürekli aynı hareketleri yapar ve bıkmak nedir bilmeden, defalarca bitirirdik. Bölüm sonlarında gelen yaratıkların hamlelerini çözene kadar ter döker, mantığını kavradıktan sonra ise en kısa sürede alt etmeye çalışırdık.

İlerleyen teknoloji ile birlikte, üç boyutlu grafiklerin hayatımızın bir parçası haline gelmesinden sonra oyun türleri de epey değişime uğradı. 90’lı yılların başında çıkan oyunların çoğu, platform türündeyken şimdilerde platform oyunlarının azlığı sizin de dikkatinizi çekiyordur.

Platform türüne yeni soluk

Günümüzde, platform türü için bu kadar olumsuz tablo ile karşı karşıya olmamıza rağmen, türün devamını sağlayan ve yaratıcı fikirlerle milyonları kendine bağlayan bir isim var; LittleBigPlanet!

PlayStation 3 konsoluna sahip olun ya da olmayın, mutlaka LBP ismini duymuşunuzdur. Sloganları, “Kendi karakterini oluştur”, “Kendi bölümünü tasarla” ve “Kendi oyununu yap” gibi çok iddialı cümleler olmasından mütevellit herkesin ilgisini çeken bir yapım LBP. İlk ekran görüntüleri yayımlandığı zaman hepimize çok ilginç gelmişti ve oyunun nasıl bir şey olduğu hakkında da fazla bir bilgi vermiyordu bu görüntüler. Yayınlanan videoları ise daha da kafa karıştırdı. “Bu oyun da neyin nesi?” dedik durduk hepimiz. Ne zaman ki oyunu oynama imkanını yakaladık, işte o zaman her şey gün yüzüne çıktı. Meğer ne kadar ilginç, ne kadar farklı ve ne kadar yaratıcı bir oyunmuş LBP!

Hayal gücünde son nokta!

İlk oyun PlayStation 3 kullanıcıları için gerçekten müthiş bir deneyim oldu ve kullanıcıların hayal güçlerini geliştirmelerini sağladı. Tek kişilik oyun modu su katılmamış bir platform olsa da oyunun asıl güzelliği, kendi karakterinizi oluşturmakta ve tasarladığınız bölümleri diğer kullanıcılar ile paylaşmakta yatıyordu. Öyle çok sevildi ki ilk oyun, kullanıcılar tarafından 2 milyondan fazla bölüm tasarlandı. Her beğenilen oyun gibi LBP’ın da yeni bölümü hazırlandı ve önümüzdeki günlerde satışa sunulmayı bekliyor.

Bizler de piyasaya sürülmesine kısa bir süre kala, Sony tarafından özel olarak gönderilen inceleme sürümüne sahip olma heyecanıyla hemen PlayStation’ın başına geçtik ve LBP evrenine hızlı bir giriş yaptık. İlk başta önceki oyundan çok da fazla farkı yokmuş gibi gelse de bölümler ilerledikçe detay seviyesinin oldukça arttığına şahit olduk ve kimi aşamalarda, deyim yerinde ise ağzımız açık kaldı.

İyi güzel de LittleBigPlanet ne demek?

Milyarlarca insanın hayal gücü içerisinde yatan eğlenceli fikirlerin bir araya geldiğini düşünün. İşte LBP evrenini oluşturan temel taşlar bu fikirler. Küçük bir çocuğun oyuncakları ile oynayışını anlatır gibi, samimi, şirin ve hayat dolu. Oyunun başından sonuna kadar her an, bir çocuk kadar şen ilerleyeceğiniz garanti. Kimi bölümlerde öyle olaylarla karşılaşıyorsunuz ki, şaşkınlığınız, yüzünüze sabitlenen bir tebessümle birleşiyor ve eğlenceli vakit geçiriyorsunuz.

LBP hakkında bilgi sahibi olmayabilirsiniz. Kısaca açıklayayım. Aslına bakarsanız LBP tam bir platform oyunu. Yani temelde yapmanız gereken, başlangıç noktasından yola çıkıp, hoplayıp zıplayarak (ve tabii ki düşmanları alt ederek) bitiş noktasına ulaşmaya çalışmak. Bunu yaparken sadece zıplayarak ilerlemiyoruz elbette. Kimi zaman özel kancamızı kullanıyoruz, kimi zaman ise cisimleri bir yerden alıp başka bir yere koymamızı sağlayan eldivenden yardım alıyoruz.

Kancamız ile belli başlı zeminlere tutunabiliyor, sallanarak istediğimiz noktaya ulaşıyoruz. Eldiven sayesinde ise, kutu tarzı cisimleri belirli noktalara koyarak, normalde ulaşamadığımız noktalara ulaşabiliyoruz. Elimize geçirdiğimiz cisimleri düşmanlarımıza fırlatmak için de yine bu eldivenden yararlanıyoruz.

Aman ne tatlı şey!

Kontrol ettiğimiz karakterimiz, bildiğiniz, halis muhlis bir bez bebek. Her bez bebek gibi, bunu da dilediğimiz gibi şekillendirebiliyoruz. Rengini, şeklini, kıyafetini, kısaca görüntüsüne ait her şeyi dilediğimiz gibi değiştirebiliyoruz. İşin bu yanı çok kapsamlı, çünkü bölümlerde yeterince başarılı olur, etrafta bulunan objeleri fazlasıyla toplarsanız, karakterinizin de görünümünü değiştirirken o kadar fazla seçeneğe sahip oluyorsunuz.

Çok geniş karakter oluşturma seçeneklerine sahip olsa da oyunun başında elbette bu kadar bol seçenek sunulmuyor. Bölüm içelerinde yer alan objeleri toplayarak seçeneklerinizi artırıyorsunuz. Karakterin şekillerini değiştirememize yarayan objelerin ise neredeyse sınırı yok. Birbirinden ilginç karakterleri hayata geçirmeniz işten bile değil. Tabii, bu kadar uğraşmadan da oyunu bitirmeniz mümkün. Söz gelimi ben daha oyunun başında var olan fes, pala bıyık ve kahverengi ceket pantolon takımı ile, “Osmanlılar Geliyor!” imajı uyandıran bir karakter oluşturdum ve oyunu da öylece bitirdim.

Esasında bölüm yapıları basit ve bitiş noktasına ulaşmak da öyle büyük bir sorun teşkil etmese de, etraftaki objeleri toplama hırsı, işin içine girdiği zaman, oyun hem zorlaşıyor, hem de daha çok zaman alıyor. Eğer içinizde çıkartmaları (sticker) ve tüm küreleri toplama gibi bir niyet yoksa, zaten kısa sürede oyunu bitirecek ve kendi bölümlerinizi yapmaya başlayacaksınız demektir.

Çok değerli dostlarım

LBP’ın her yeni bölümü bir öncekinden çok farklı ve her yeni aşamada yepyeni düşmanlarla karşılaşıyoruz. Elbette bu düşmanları alt etme yolunda yalnız değiliz. Yanımızda bize yardımcı olan doslarımız var. Bunların arasında köpek, arı, deve gibi hayvanlar da var. Her biri şapşal ve komik görüntü sunan bu hayvanları kullanarken, oynayış şeklimiz de değişiyor. Her hayvanın kendine has kontrolü var. Kimi, duvarlara tırmanmamızı sağlarken kimini kullanarak gökyüzü semalarında özgürce uçabiliyoruz.

Yanımızda sadece hayvanlar değil bir de minik sackboy’lar var. Kimi aşamaları, bizim kopyamız olan bu yaratıkları idare ederek geçebiliyoruz. Bonus objeleri elde edebilmek için mini sackboy’lardan mümkün olduğunca fazlasını bölüm sonuna kadar getirmeyi başarmak zorundayız.

Bu arada bahsetmeden edemeyeceğim, kimi bölümler birden fazla oyuncuya uygun olarak tasarlanmış. Mesela iki tane sackboy birden olmadan açılmayan bazı kapılar var. Bunların ardına ulaşabilmek için, bölümün içine ikinci bir oyuncunun dahil olması gerekiyor. Gerek internetten, gerekse ikinci bir kumanda ile yanınıza katılan oyuncu ile hem bu kapıların ardına geçerek, özel objelerin de sahibi oluyorsunuz, hem de daha eğlenceli vakit geçiriyorsunuz.

Oyuncakların arasında

Bölüm tasarımları konusunda uzun zamandır bu kadar başarılı bir oyun görmemiştim. Bir platform oyununda ne kadar farklı bölüm tasarlanabilir ki, diye düşünebilirsiniz, ancak yapımcılar, adeta çocukluklarına geri dönmüş ve öyle objeleri, öyle yerlerde kullanmışlar ki insan uzunca bir alkış tutmadan edemiyor.

Şöyle söyleyeyim, karton, kağıt, mukavva, yapıştırıcı ve bir çocuğun oyuncakları arasında olabilecek objeleri bir araya getirerek nasıl bir oyun odası yapabilirseniz, işte LBP içerisindeki bölümler de aynen öyle. Kamera açısının sürekli değişiyor olması ve platformların yer değiştirmesi de bölüm tasarımlarının kalitesini bir o kadar artırıyor.

Genel oyun yapısı aynı olsa da bölümler birbirinden çok farklı olduğu için sıkılmak da mümkün olmuyor. Öte yandan bölüm sonlarında çıkan yaratıkların da oldukça etkileyici olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Aslına bakarsanız, sizler de benim gibi eski platform oyunlarının müdavimi iseniz, zaten bu bölüm sonu yaratıklarını az çok hatırlayacaksınız. Örnek vermem gerekirse, bölüm sonunda karşımıza çıkan dev robotun bir benzerini daha evvel, Nintendo’daki ikinci Mario’da ve MegaDrive’daki Sonic 3’te görmüştük. Aynı şekilde, senaryo modunun sonundaki yaratığı alt etmek için yapmamız gerekenlerin aynısı, MegaDrive’daki Rocket Knight Adventure oyununda vardı.

Sadece eski platform oyunları mı? Space Invaders arcade makinesi mi dersiniz, yoksa Amiga zamanında oynadığımız, Apidya isimli side scrolling shoot-em-up (eskilerin deyimiyle, ilerlemeli uçak oyunu) mı dersiniz. Daha pek çok oyuna ve oyun moduna gönderme var. Bunlar aklıma gelenler. Sizler de LBP içerisinde eskiden kalan hatıralarınızı canlandıracaksınız.

Verdiğim örneklerin ardından, bahsini ettiğim oyunlardan alıntı yapıldığı ya da kopya çekilmiş anlamı çıkmamalı. LBP yapımcıları, klasik haline gelmiş oyunlardan örnek sahneleri alıp, oyunlarının içine yerleştirerek, eski oyunlara adeta bir saygı duruşunda bulunmuş ve kendi bölümlerini üretecek olan oyuncuların da ufkunu genişletmiş.

Beslenir ki bu!

LBP’in grafikleri önceki oyuna nazaran çok da gelişmemiş. Açıkçası buna çok fazla da gerek yok. Zaten minimalist bir oyun ve grafiklerin olağanüstü olmasını gerektirecek de bir durum yok. Karakter modellemeleri çok hoş. Etraftaki cisimler de tıpkı gerçekmiş gibi duruyor. Özellikle tüylü karakterlerden çok tatlı ve gerçekçi duruyor. Elbette Pixar’ın ünlü filmi Monster Inc.’daki gibi kalite beklemeyin, ama böylesine bir oyun için gayet güzel denilecek seviyede.

Görsel açıdan beni hayal kırıklığına uğratan konu ise, cisimlerin patlama efektleri oldu. Özellikle patlayıp etrafa bulaşan pasta veya jöle gibi cisimlerin yarattığı efekt hiç de gerçekçi durmadığını söylemem lazım.

Tanıdık melodileri içinde barındıran LBP’ın müzikleri gerçekten başarılı. Seslendirmeler konusunda ise karşımıza tanıdık bir sima çıkıyor. Açılış sahnesinden itibaren anlatıcı rolünü üstlenen ve daha evvel The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (Otostopçunun Galaksi Rehberi) filminde de anlatıcı rolünü üstlenen Stephen Fry karşımıza çıkıyor. Bu kadar kaliteli seslendirme ekibi olmasına rağmen çok ilginç biçimde oyun içindeki ara sahnelerde karakterlere seslendirme yapılmamış ve onun yerine anlamsız biçimde homurdanma sesi eklenmiş.

Asıl oyun şimdi başlıyor!

Belki alakasız bir örnek olacak, ama World of Warcraft’ta, Orgrimmar’daki Auction House önünde, anlamsızca beklerken, bir oyuncu yanıma gelip, “85 olmak nasıl bir duygu?” diye sormuştu. Ben de ağır ve kendinden emin bir nida ile, “Asıl oyun şimdi zaman başlıyor!” demiştim. İşte LBP’ta da senaryo modunu bitirince asıl işiniz başlıyor. Kendi bölümlerinizi, hatta oyunlarınızı oluşturmaya başlıyorsunuz.

Önceki bölümde de zaten kendi bölümünü tasarlama imkanı sunulmuştu. Bu sefer daha kolay ama daha kapsamlı bir bölüm oluşturma seçeneği ile karşı karşıyayız. Önceki bölümde, kullanıcılar tarafından hazırlanan bölümlerin sayısı 2 milyon gibi inanılması güç bir rakam olunca, yapımcılar da işin bu yönüne eğilmiş ve bölüm oluşturma seçeneğine ağırlık vermiş.

Senaryo modunda elde ettiğimiz tüm objeleri kullanarak, el emeği göz nuru pek çok bölüm tasarlayabiliyor, bunlarda oynayıp deneyebiliyor, internet üzerinden diğer kullanıcılarla paylaşıp, LBP evreninin aranan siması olabiliyoruz. Zaten yapımcıların da bu konu hakkında çok iddialı açıklamaları var, “LBP, platform oyunu değil, oyunların platformu!”

Hatice değil netice

Toparlamak gerekirse, LBP aynen ilk oyunda olduğu gibi, hayal gücüne dayalı, her insanın içindeki çocuğa hitap eden, eğlenceli ve esprili sahnelerle süslü, bulmaca ve platform oyunu. Sadece tek başınıza değil, dünya üzerinde herhangi bir LBP2 oyuncu ile oyununuzu paylaşabileceğiniz eğlence platformu. Konsol sahiplerinin kesinlikle edinmesi gerektiğini söylemek mümkün.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu