Bazı oyunlar vardır, yapılır ve ondan sonra çıkan oyunlar için çıta o olur. Yani hep kıyaslamaya o oyun ile girilir. Mesela günümüzden bahsedecek olursak; Far Cry çıktıktan sonra Doom 3’ü onun ile karşılaştırdık, sonrasında da artı ve eksi yanlarını bulduk. Geçtiğimiz senelerde de durum çok farklı değildi. Medal of Honor: Allied Assault çıktıktan sonra ikinci dünya savaşı temalı çıkan her oyun onunla karşılaştırıldı. Peki MOH:AA’yı diğerlerinden farklı yapan şey neydi? Tabi ki tek başına grafikleri değildi. İkinci dünya savaşında her askerin önce kendi canını kurtarmaya çalıştığını, daha sonra arta kalan zamanlarda hayatta kalırsa savaştığını gösterdi bize. Yani savaşın acı yüzünü iliklerimize kadar hissetmemizi sağladı. Şimdi yapımcılar ek paketlerin ardından gerçek bir savaş daha yapmamızı istiyorlar. Bu seferki görevlerimiz; içerisinde Pearl Harbour çatışmasının da yaşandığı Doğu Asya cephesi.
COVERİNG FİRE
İlk oyunun en büyük açıklarından biri olan yapay zeka sorununun bu oyunda halledildiği söyleniyor. Hatta öyle ki, bu oyundaki yapay zeka’nın daha önce kullanılanlardan çok daha farklı olacağı da üzerinde özellikle durulan konulardan. İlk olarak bahsedeceklerim arasında E3 demosunda izlediğimiz Pearl Horbour kuşatmasındaki uçakların her birinin birbirinden farklı manevralar yaptığı ve gerçeğe çok yakın hareket ettiğine dair sözlerim yer almakta. Toprak üzerinde savaşan askerleri görüyorlar, ve ona göre ateş açıyorlar. Bu iş düşman uçaklarından ziyade düşmanın kendisinde nasıl diye merak ediyorsanız, o konuda da yapımcılar gayet tatminkar sözler etmekteler.
İlk oyundan da bilebileceğiniz üzere müttefik kuvvetlere karşı savaşılan bölgeler çorak sayılabilecek arazilerden ve karla kaplı ormanlardan oluşmaktaydı. Bu olay hem yapımcıları fazla külfete sokmuyordu, hem de savaş bölgesinin ekranlara iyi şekilde yansıtılabilmesini sağlıyordu. Ama devir değişti, e tabi Medal of Honor da değişti. Burası Asya ise artık düşmanlarınızın aralarında sürünüp size sürpriz yapabilecekleri çimenlik bölgeleri ve arkalarına saklanabilecekleri bol sayıda ağaçları var. Tabi aynı şekilde biz de bunlardan faydalanmayacak değiliz. En iyi tarafı da savaşların çok daha kanlı, uzun ve bunlara dayalı olarak çok daha gerçekçi geçecek olması. Oyundaki yapay zeka’dan sadece düşmanlarınız yararlanmadı tabi ki, siz ve takımızınız da bu özellikten nasibini fazlası ile aldı. Takımınız diyorum çünkü oyunun büyük bir bölümünde bir takım çalışması içerisinde yer alacaksınız. Gelelim sizin adamlarınız bu yapay zekadan nasıl yararlandıklarına. Artık sap gibi bir yerde birleşip hep birlikte ateş etmeyecekler. Onun yerine alana dağılıp daha kombine ve sistemli bir şekilde saldıracaklar, bunun sonucunda da sizin saçınızı başınızı yolmanıza gerek kalmayacak.
Aynı kalitedeki yapay zekanın oyun içindeki NPC’ler üzerinde de yer alacağı belirtiliyor. Bu başlık altında toplayabileceğimiz en fazla dikkat çeken özelliklerden birisi, artık askerimizin harita içerisinde bulduğu sihirli suları içerek sağlığını yükseltmeyecek olması. Onun yerine aynı işi daha güzel, en azından daha mantıklı bir yöntemle gerçekleştireceğiz: yaralarımızı kendimiz saracağız! Eğer yanınızdaki yara bantları bittiyse, “MEDIC, MEDIC” diye de bağırabileceksiniz.
I NEED AN AIR STRIKE, OVER…
Oyundaki fizik ve grafik motoru da MOHPA’nın diğer özellikleri kadar iyi görünüyor. Grafik ve fizikte Havok motorunun kullanılıyor olması, her ikisinde de herhangi bir sıkıntı çekmeyeceğimizin göstergesi. Bu motorun diğerlerinden farkı; mesela, bir yere ateş ettiğinizde o yerin patlayıp çevresindeki başka şeylere de zarar verebiliyor olması. Yani siz bir tankı patlatığınızda oradan savrulan parçalar uçup arkasındaki duvarda gözle görülür hasarlar yaratabilir yada düştüğü yerde duran mangayı pestil haline getirebilir. Bu da size az cephane ile çok daha fazla asker öldürme şansı tanıyor. Bunun görsel olarak da üst düzeyde ekranlara taşınacak olması bizi fazlasıyla memnun edecektir. Tabi böylesi hareketleri oyunda kaç defa yaparsınız onu bilemem; ama, iki üç defa bile bana yeter.
Oyuna bir de hikaye ve atmosfer açısından bakalım. Oyunda kontrolümüz altındaki karakterin adı Tommy Conlin. Askerde sıradan bir er olarak görev yapmaktayken emir demiri keser ve Pearl Harbour olayının yaşandığı cepheye yollanırız. Doğal olarak da tarihin hiç bir sahnesinde savaşın adı ne olursa olsun değişmeyeceği gibi kendimizi tam bir cehennemin ortasında buluruz. Oradan bir şekilde kurtuluruz; fakat, nasıl bir günah işlemişsek ceza olarak bu sefer de pasifik’i koruma takımına katılıyoruz, burada da başımıza gelmeyen kalmaz. Ama sonunda kazanan siz oluyorsunuz. Yani hiç olmazsa yaşadıklarınıza değiyor. Oyunda benim en çok ilgimi çeken özellik ise oyun esnasında yaşlanıyor olmanız. Bu yüzünüzdeki değişimlerden belli oluyor ama koşmakta yada çatışmada zorlanıp zorlanmadığınız konusunda herhangi bir bilgi bulamadım. Ayrıca oyunun tek kişilik mod’u 35 bölüm içeriyor, buna rağmen olayın asıl zevki karşılıklı mücedelede yaşanıyor. Yapımcılar Medal of Honor: Pacific Assault’un multiplayer seçenekleri konusunda da çok iddialılar. Farklı farklı modlar olacağını, ayrıca multiplayer senaryolar oynayabileceğimizi söylüyorlar; bence kulağa çok hoş geliyor. Buna rağmen CO-OP özelliğinin olmaması büyük bir eksiklik olacaktır.
AND WE LOST ALL UNIT…
Oyunun sevdiğim bir diğer yanı ise web sitesi oldu. Çünkü oyunun yapımcılarının oyun hakkındaki görüşlerini siteye girmişler ve bu şekilde oyun hakkında oldukça fazla bilgiye ulaşabiliyoruz. Oyunun çıkış tarihi 1 Eylül 2004 olarak belirlenmiş olsa da Kasım ortalarına sarkma ihtimali çok fazla. Oyun hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz oyunun kendi sitesini ziyaret etmeniz yeterli. Tabi bizi de takip etmeniz çok yerinde bir tercih olacaktır.