Zamanın birinde gelip bana hayatımı birkaç bilgisayar oyununun himayesinde
geçireceğimi söyleseler, muhakkak güler geçerdim. Ama ne hikmettir ki Metal Gear
Solid, Silent Hill ve bir kaç özel oyunla daha tanışınca (ya da acaba Konami ile
tanışınca mı desek?) ister istemez bu kuram da kural oldu. Bizim buradaki kısa
ve öz konuşmamızın temelinde yatan da işte Snake ile, aksiyonu ile ve konusunun
ve müziklerinin akıcılığı ile bir dev olan Metal Gear serisinin son oyunu “Snake
Eater”.
Bir kahramanın öncesi
Uzun bir bekleyişin ardından birçok fuarda ve teknoloji lobisinde öne çıkan oyun
için, geçenlerde PS2 dergilerinin yayınladığı oynanabilir demoyu biz de bir
şekilde elde ettik tabi umarsızca. Büyük hayaller ve umutlarla bezeli bir düstur
ile, “biz kahramanız” mottomuz belimizde, çıktık yola. Oyunu, seriyi, kahramanı,
konuyu baştan sona takip eden bir kitle var bizler gibi ve ilaç olacak yeni bir
yapımla da bu bilgi dağarcığı genişlemek üzere. Yakın tarihli çıkışıyla
birlikte, neler getirip neler götürecek bu yeni MGS bizden acaba? Zaman ve bol
bol “aman tanrım” ve “nasıl yani?” ve tabi ki “yok daha neler” kelimeleri
götürecek. Onunla birlikte nefesimizi tutacak ve onunla birlikte katliam
yapacağız. Bu oyunu durdurmak, içinde kaybolmamak zor gibi. Ve kesin olan birşey,
oyunun bize haz vereceği. Bunun da kaçışı yok…
Hemen işe sarılalım. Makinemizi kurduk ve dergi hediyesi DVD’mizi taktık. Bu
arada İstanbul’da oturan arkadaşlar oyunu yabancı dergi satan dükkanlardan
arayarak temin edebilir, birçok PS2 dergisi vermiş bu ayki sayısında. Bekledik
ve ilk videomuz geldi. Ürün demo amaçlıdır vesaire yazısını geçtik ve
şatafatları atlayıp hemen oyuna başladık. Oyundaki grafikler Metal Gear Solid II
ile aynı, bunun ilk bakışta gözden kaçma imkanı yok, hatta hareketler bile
birebir kullanılmış, fakat dikkat edilirse, karakterin adımlarında “ormana uyum”
süreci hakim. Yavaşladığınızda ve koştuğunuzda, dünki gemide değil de ormanda
olduğunuzun bilincinde Snake. Kontroller ve sesler konusunda da bir sıkıntımız
yok. İkinci oyunu oynamış herkes için bu demo tam bir yapı taşı.
Oyunda bildiğimiz üzere Metal Gear Solid’in (ilk oyunun) bize aralarda anlattığı
“önce zamanlar” dahilindeyiz. Henüz Snake çılgın teknolojilerin farkında değil
(bakınız ikinci oyunun bitiş videosu) ve olabilecekler hakkındaki
kabullenişçiliği yok (bakınız ilk oyun). Bu üçüncü oyunda “Naked Snake”, “Major
Tom” ve “Jack” ile tanışıyoruz. Ekibimiz gene yanımızda, her tür delilik de
bizimle beraber. Gene konumuzun içinde Ruslar mevcut, zaten ne olursa bu
adamlardan oluyor. Sanırım herşeyin iyisini ve ucuzunu icat ettikten sonra
yenilmelerinden kaynaklanıyor: Saçma ve garip. Bu aralıkta demomuz kontrolü bize
veriyor. Toksik atıkların boşaltımı ile alakadar bir sorun ve yanında da birçok
Rus askeriyle birlikte alternatif bir nükleer silah yan cebimizde pimi çekilmiş
bomba misali dolaşıyor. Birçok hopla/zıpla tarzı öğrenme aşaması ile başlatılan
hikayede göreceğimiz o kadar fazla aerobik yapı taşı var ki Snake’in bunları
yapabildiğine inanmak çok güç. O gerçekten de bir kahraman.
Doğa bizim arkadaşımız
Girişi atlattıktan sonra, ilk tırmanma aşamamıza geliyoruz. Eski videolardan
hatırlarsanız, Snake ağaçlara tırmanabiliyordu. Bunu kullanmak için de sarmaşık
benzeri tutungaçlar lazım. Hemen bir adet buluyoruz (mümkünse üzerinde
çantamızın olduğu ağacı deneme tahtası yapın) ve adım adım yukarıya doğru
yollanıyoruz. Ağaç dalları arkadaşımız, unutmayalım. Sarkıp düşman boynu
kırabilir ya da dallardan sarkıp ateş edebilirsiniz. Bu deneme versiyonunda
olmasa da unutmayın, tam oyunda dal kırılması gibi durumlar da mevcut. O yüzden
bu tırmanma işini gerçekten yaşayarak yapmanızda fayda var. Çantayı aldıktan
sonra, Konami’nin bu deneme sürümünde bize hemen her tür çılgınlığı gösterme
amacını taşıdığını fark ediyoruz. Ortalıkta gezinmek dahilinde ışık oyunlarını,
yenebilecek yaratıkları (yılan, kurbağa, ördek (daha neler)), gölge oyunlarını,
su efektlerini ve bunları kullanarak nasıl saklanabileceğinizi fark ediyorsunuz.
Sonuç olarak bizim işimiz birilerini katletmekten ziyade, sessizlik ve gizlilik
tabanına kurulu bir dönence üzerinde vazifemizi gerçekleştirmek. Etrafta
gezinirken dikkat edeceğiniz gibi, ekranda bir barımız var. Bu bar (kamuflaj
barı) sizin görünme ve fark edilme oranınızı gösteriyor. Buna göre objeleri
tahlil ederek hareketlerinizi yönlendirmelisiniz. Yalnız şu unutulmasın, en iyi
saklanma metodu birilerinin sizi görmesine imkan vermeden sürekli hareket etmek.
Çünkü oyunda o kadar fazla oyun var ki, sizin “aman canım, şurada saklanırım”
dediğiniz zamanki durum ile birkaç dakika sonraki durum birbirini tutmuyor.
Mesela çalılık arkasına saklandınız ve bekliyorsunuz. Bir grup asker geçti
gitti. Hala dururken geri dönen bu askerlerden biri yolun birazcık daha size
yakın tarafından yürümeyi tercih edebilir. Kimseye “neden ayak izlerine basıp
geri dönmüyorsun?” diye kızamazsınız. Ve tebrikler fark edildiniz bile! Bu
örnekler haliyle daha da geliştirilebilir.
Bu arada bu kamuflaj için en güzel eklenti de makyaj yapabilme ve kıyafet
değiştirme özgürlüğü. Mesela komple yeşil ve boyanmış bir surat ile hiç merak
olunmasın ki ağaç üzerinde fark edilmeyecek kadar gizleniyorsunuz. Özellikle
çamurlu ve sarmaşıklı bir alandaysanız, kolay gelsin düşmanlara.
Bana sadece bir bıçak verin ki deşebileyim
Çanta ve kamuflaj anlatımı bittikten sonra yolun devamında bir çalı araziye
geleceksiniz. İşte burası oyunun en güzel ve fark edilmeyen anlatımlarından
biri. Dikkat edin, ses değişiyor. Hatta şunu söyleyeyim, Konami’nin
bültenlerinde dediği çıkarsa, ağır kıyafetler ile hafif kıyafetlerin farkı bile
ses düzeyini fark ettirecekmiş. Yani biz tek silahla daha az çıtırtı
çıkarabiliriz ama ses hususunda dev gibi silahlanmış Ruslar’ın pek şansı yok
gibi.
Biraz daha ilerisi bir bataklık, timsah görmek isteyen buyursun. Gerçi
istemiyorsanız da buyuracaksınız, zira bu sürümün olayı devam etmekte. Ve yola
devam. Unutmayın, gerçek hayattaki “çok hareket edersen çok çabuk batarsın”
kuralı aynen geçerli. Birkaç timsahı da öldüreceksiniz, katliam bitince devam
edin. Yolun sonu bir video ve oyundaki ilk cinayetimiz geliyor. Askeri araçları
geçtikten sonra adamımızı temizliyoruz; ve unutmuyoruz: “Otomatik silahlar
öldürücüdür ama çok gürültülüdür. Yakına girip öldürmek daha sessiz ve daha
desteklidir.”.
Böylece sürüp gidiyor yaklaşık 45 dakikalık ömrü olan ama tekrar ve tekrar
denenen sürüm. İşin eğlenceli kısmı, Konami’nin bizi hafif sürüncemede
bırakması. Çünkü bu demo, daha önceden indirip izlediğimiz bir videonun
oynanabilen sürümü. Ufak detaylar ile birlikte, açıkçası hafif korkutmuyor
değil. Şöyle ki, oyun detaylandırılırken akıldan çıkarılan şey akıcılık olmuş.
Çok fazla ufak nokta var çizgiyi oluşturan. Bu tabi ki ben ve Metal Gear
hastaları için inanılmaz harika bir haber. Onunla yaşamak ve onunla devam etmek,
inanılmaz zevk. Fakat görüyoruz ki daha basit bir oyun isteyenler bu versiyonla
daha benzeşen Splinter Cell ya da Kill Switch ile aksiyonu tatmalı. Ama gene de
kaçırılmayacak bir arşiv yapımı evlerimizi, konsollarımızı ve yakın zamanda
bilgisayarlarımızı şenlendirmek için geliyor. Benim tercihim alıp, bulup
oynamanızdan yana, ama şunu da unutmayın, çok fazla vaktinizi alacak. Tabi buna
değecek olması da ayrı bir muhabbetin konusu…