Moebius

En son dört bölümlük Cognition serisi ile karşımıza çıkan Jane Jensen (Gabriel Knight serisi ile ünlü) kendi stüdyosu Pinkerton Road’ın geliştirdiği Moebius – Empire Rising ile bizlere yeniden merhaba dedi. Macera oyunları kategorisinde hiç de fena bir yapım sayılmayan Cognition serisinden sonra Moebius’un duyurulması ile macera oyunu tutkunlarının beklentileri de doğal olarak yüksek olmuştu. Kickstarter kampanyası ile desteklenen yapımdan en az Cognition seviyesinde veya daha da iyi bir yapım beklerken özellikle teknik bakımdan maalesef umduğumuzu değil bulduğumuzu yedik 🙂


Malachi Rector ile tanışın

Moebius’un ana karakteri ve kahramanımızın adı Malachi (Malakay diye okunuyor) Rector. Takım elbisesinden ödün vermeyen ve oldukça yüksek bir IQ’ya sahip olan Rector, antika işindedir. Rector’un işi zengin insanların servet ödeyerek satın aldığı veya alacağı tarihi eserlere değer biçmektir. Bir bakışta karşısındaki antikanın sahte mi yoksa gerçekten servet değerinde mi olduğunu anlayabilen Rector, doğal olarak kimi müşterisini memnun ederken kimilerine çöp satın aldığını iddia ederek tepesinin tasını da attırabilmektedir. Anlayacağınız, fotoğraf hafızasına sahip olan Malachi Rector’un gözünden hiçbir şey kaçmamaktadır.

Yine günün birinde İspanya’dan yine böyle bir işten dönerken Rector, hükümete bağlı gizli bir organizasyon olan FITA’nın müdürü Amble Dexter’dan kendisi ile görüşmesi üzerine davet edilir. Bay Dexter, Rector’dan antikalara değer biçmesini değil, insanları değerlendirmesini ister. Dexter’ın istediği Rector’un Venedik’e gidip orada öldürülen kadın hakkında bilgi toplayıp “yaşadığı yaşam bakımından tarihte hangi kişiliğe benzediğini” öğrenmesidir. Basit bir örnek verecek olursam; yaşamınızın Napoleon ile benzer olduğunu düşünün. Askeri bir okula gittiniz, yüksek bir rütbe ile atandınız, yabancı bir gücü alt ederek terfi ettiniz, vatan haini ilan edildiniz vs. Dexter da bunu Rector’dan istemektedir çünkü Rector’un inanılmaz bir hafızası ve tarihi bilgisi vardır. İlk olarak Rector işinin sadece sanat eserleri ile olduğunu söyleyerek bunu reddeder ama Dexter’ın ona önerdiği rakamlar Rector gibi elit bir adamın bile iştahını kabartır ve nihayetinde Rector görevi kabul eder. Görevi kabul eden Rector nasıl bir işe bulaştığının farkında bile değildir ve Moebius Teorisi de onunla beraber harekete geçmiş olur.

Moebius’a başlamadan önce ana menüde bulunan “E-Comic”e tıklayarak Malachi Rector’un çocukluğu ve geçmişi hakkında da küçük de olsa bilgi edinebiliyoruz. Bir nevi prequel yani. Moebius’un senaryo olarak selefi Cognition’u arattığını söyleyebilirim. Moebius’ta Cognition’daki karanlık hava, gerilim bulunmamakta. Buna karşın tek olarak ele aldığımızda Moebius’un da hikâyesinin kendine göre bir çekiciliği olduğunu söylemekte fayda var. Oyundaki atmosfer oynadıkça yükseliyor ve Moebius’un ne olduğunu öğrendikçe daha ilginç bir hal almaya başlıyor. Yani ilk başlarda tekdüze olarak adlandırabileceğimiz atmosfer Rector olayların içine daldıkça gelişiyor ve ilginç gelişmeleri beraberinde getiriyor. Ha, bana sorarsanız bazı yerleri gereğinden fazla şişirilmiş ama yinede sıra dışı içeriği ile Moebius – Empire Rising hikâye olarak dikkatleri üzerine çekebiliyor. Ayrıca bahsettiğim gibi Venedik, Kahire, New York, Zürih gibi birçok farklı şehirde bulunmamız oyuna renk katmış.

Analiz, analiz, daha çok analiz
Bir macera oyununu destekleyen önemli direklerden birisi olan bulmacalara ne yazık ki Moebius’ta rastlayamıyoruz. Elbette etrafta kabak gibi duran bir nesneyi alıp yine kabak gibi nerede kullanacağımız belli olan bulmacaları saymazsak. Oynayananı zorlayabilecek puzzle/bilmece tarzı bulmaca Moebius’ta bir tane var sadece. Bunun dışında oyunda analiz yapmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Analiz olayı ilk başlarda değişik olduğu için çekici geliyor ama ardı ardına sürekli yapınca bir anlamı kalmıyor. Oyunda iki adet analiz şekli mevcut, birisi puan getiren (bu puanlar hiçbir işe yaramıyor, sadece oyunu kaç puan ile bitirdiğinizi gösteriyor) keyfi analizler ve keyfi olmayan çözülmesi zorunlu analizler. Keyfi analizlerde bir karaktere tıkladıktan sonra çıkan beyin simgesine tıkladıktan sonra karakterin tavrına anlam vermeye çalışıyoruz. Örneğin sert bakıyorsa, ciddi bir adamdır veya bir şeye kızmıştır diyebilir, ellerindeki yarala bakarak sıkça kavgaya karıştığını veya beden gücü gerektiren bir işte çalıştığını tahmin etmeye çalışabiliriz. Doğru tahminleri yaptığınızda da işte puan kazanıyorsunuz.

Zorunlu analizlerde ise öncelikle analiz etmemiz gereken karakter hakkında “data points”lar toplamamız lazım. Bu karakterleri analiz etmek için genelde 8 ila 13 arasında çıkan data pointslara (kısaca bilgi) ihtiyacımız var ve bunları karakterin kendisi veya çevresi ile konuşarak, yaşadığı ortamı inceleyerek elde ediyoruz. Tüm bilgileri topladıktan sonra da Rector artık analizi başlatabileceğini söylüyor ve başlıyoruz bu karakterin tarihteki hangi karakter ile benzerlik gösterdiğini çözmeye. İşte iki çocuğu varsa tarihte başka kimin iki çocuğu var, kim genç yaşta evlenmiş, zengin bir aileden geliyor falan eleyerek tarihi kişiliği buluyoruz. Dediğim gibi ilk başlarda analiz olayı eğlenceli ama analiz etmekten başka bir şey olmayınca bir anlamı da kalmıyor.

Envanter ve kontroller

Moebius’taki envanter Cognition’daki ile hemen hemen aynı. Envanter ekranın sağında duruyor ve imleci o tarafa götürdüğümüz zaman beliriyor. Envanterde bulunan bir nesneye tıkladığınızda kutucuğa seçmiş oluyorsunuz ve insanların üzerinde “çanta” simgesi varsa o kutucuktaki nesneyi kullanmaya çalışıyorsunuz.  Yine envanterin kendi içinde inceleme ve birleştirme tuşları da mevcut. Menü tuşları ise ekranın sol üstünde. Burada ana menüyü görüntüle tuşu, cep telefonu, harita ve hotspot var. Cep telefonu tuşuna sıkça tıklayacağız çünkü içerisinde analiz etme, bilgi edinme, arama, yardım gibi fonksiyonlar var. Harita tuşunu da başka bir mekâna geçmek isterseniz kullanabilirsiniz.  Hotspot (ekrandaki tıklanabilen nesneleri görüntüleme) tuşunu kullanmanıza gerek yok zira klavyenizin space tuşu da bu işi görüyor.

Kontroller ise basit. Rector’u imleç ile istediğimiz yere götürebiliyoruz ve bir nesne/karakterin üzerine tıkladığımızda karşımıza yapılabilecekler çıkıyor. Konuşmak için konuşma baloncuğu, incelemek için göz, analiz etmek için beyin, envanterdeki nesneyi kullanmak için çanta ve bir aksiyon gerçekleştirmek için çark işareti. Etrafta toplayabileceğiniz nesneler zaten gözünüze sokulmuş. Bu arada, nesne lazım olmadıkça Rector o nesneyi almıyor.

Neyin var Rector? Ayakların yan basıyor!
Ve geldik zurnanın son deliğine:) Moebius’un senaryosu bir şekilde kendini idare ettiriyor, bulmacaların yerine konulan analiz sistemi de bir şekilde yürüyor. Lakin o karakterlerin hali… IQ’su yüksek nezih antikacı Malachi Rector’u ilk gördüğümde nesi var bunun diye düşünmeden edemedim. Sonra bir baktım herkes yamuk. Önce arka plan görüntülerinden bahsedeyim. 2D ve çizgi roman tarzında olan arka plan grafikleri gayet başarılı ve göze hoş geliyor. Lakin bu 2D’nin üzerine oturtulan 3D karakterler… Açıkçası rezalet. Zamanında incelediğim Cognition karakterleri için iyi değil demiştim ama Rector ve dostlarını görünce Cognition’a şükrettim. Karakterler bildiğiniz yamuk, bacaklar ve vücut orantısız, yürürken bir ayağını diğer ayağının üzerine basarak garip hareketler sergiliyor, robot gibi dönüyor ve konuşmak için ağızlarını bile zor hareket ettiriyorlar. Ve 2D üzerine oturtulan 3D ne varsa acayip sırıyor. Karakterlerinden nesnelerine kadar hiçbiri hoş durmuyor. Ha, iyi yanı etraftaki nesneleri ilk bakışta görebiliyorsunuz. İşte yine aklıma geldi… Yahu o nasıl bir ayak hareketidir? Arkanda Cognition gibi başarılı bir seri olacak, Jane Jensen olacak, Kickstarrter’dan yarım milyona dolara yakın para toplayacak ve bu şekil rezil rüsva karakterler ile oyun yapacaksın? Ama maalesef durum böyle. Moebius – Empire Rising’te gördüğüm karakterler için açıkça söylüyorum, belki yirmi yıldır oyun oynuyorum ve en çirkin karakterler sıralamamda (çirkin derken oyuna yakışmayan, kötü duran) ilk beşe rahat girerler.

3D grafiklerinin aksine dediğim gibi 2D arka plan çizimleri başarılı. Teknik olarak başarılı olan bir diğer husus ise müzikleri. Ana menüde çalan hareketli parça olsun, oyuna girerkenki melodi olsun hepsi birbirinden güzel. Seslendirmelere de diyecek bir sözüm yok. Özellikle yamuk ayaklarına rağmen Malachi Rector’un kendine güvenen sesi karaktere çok yakışmış.

Cognition: An Erica Reed Thriller serisini oynayıp bitirdikten sonra Moebius – Empire Rising’ten beklentilerim büyüktü. Benim gibi düşünen birçok kişi varmış ki yapım başarılı bir Kickstarter kampanyası da geçirmişti. Fakat gelin görün ki hikâyenin beklenilen düzeyde olmaması, bulmacaların kendini tekrarlayan analizlerden ibaret olması ve böyle olmaması gereken 3D karakterler yüzünden açıkçası ben hayal kırıklığı yaşadım. Aslında 3D karakterleri saymazsak yapım idare eder bir yapımdı ama beklenti işin işine girince ne yazık ki böyle oluyor. Bu saatten sonra benim önerebileceğim, gidin Cognition serisini oynayın.

Cognition serisi için sizi buraya davet edelim.

Exit mobile version