Çağların sonu adıyla gelen sonuncu MYST oyunu ile birlikte MYSTerious MYST’i,
yürekleri dağlayan bir final ve şimdilik muallâkta duran çok taze gelişmelerle
sonlandırıyoruz. MYST V: End of Ages, efsanevi MYST serisinin beşinci oyunu olma
hüviyetinde ve 1993 senesinden bu yana 12 seneye parçalanmış dört MYST ve iki
URU oyunu ile beraber toplamda yedi oyunluk, “kült” mertebesinde bir serinin en
son halkası. MYST hakkında söylenebilecek, sarf edilmenin aksine onu herkese
tanıtmak için kullanılabilecek onlarca sayfalık yazı yazılabilir. D’ni
uygarlığı, link kitapları, Atrus ve ailesinin dramı, “age”’lerin yaratılması ve
oraların güzellikleri… Tüm bunlara ve bunların çok daha fazlasına beşinci MYST
ile birlikte yeni ve emsali görülmemiş detaylar ve özellikler ekleniyor.
Böylelikle de bir zamanların, ki bu “bir zamanlar” deyimi fi tarihi kadar uzun
olmamakla birlikte birkaç seneden ibarettir, en çok satan oyunu MYST, yapımcısı
Cyan Worlds’e kazandırdıkları ile beraber önümüzde saygıyla ve MYST adı altında
beşinci oyuna kadar getirebildiği sarsılmaz gücü ve asaletiyle eğiliyor.
Beşinci oyunumuzun asıl büyük önemi geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde
gerçekleştirilen E3 fuarında önemli düzeyde ortaya çıktı. MYST V: End of Ages,
isminde söz edilenin aksine sadece çağların sonunu getirmekle kalmıyor, MYST
oyunlarının da sonuncusu olarak belirtiliyordu. “Uygun bir zamanlama ile gelecek
bir son” diyen efsanevi oyunun efsanevi yapımcısı Cyan Worlds’ün kimilerine göre
efsanevi kurucusu Rand Miller ilk ağızdan bunları diyor ve bize de beşinci
oyunun galasını seriyi sonlandırarak gerçekleştirmek için sonuncu MYST’in
çıkışını beklemek düşüyordu. Bekleyişimizin sonunda gördüklerimiz gerçekten de
MYST serisinin ötesinde. Ötesinde, çünkü oyunda MYST’i MYST yapan temel özellik,
yani FMV teknolojisini görmüyoruz. Yepyeni bir “oyun” var karşımızda ve bu kadar
kökten yenilikler ile birden karşılaşıyor olmak, seriyi “MYST” adı altında en
baştan beri takip edebilmiş oyuncuların serinin özünden koptuğuna dair şüphe
etmelerine bile neden olabilir. Fakat yapımcı Cyan Worlds o kadar başarılı bir
tutum göstermiş ki; oyun içerisinde istersek MYST serisi ile özdeşleşen oynanışı
kullanarak ekran ekran ilerleyebiliyoruz, istersek de, benim gibi MYST’i her
zaman real-time oynamak isteyenler için eklenen serbest kontrol sistemi ile bu
görsel şöleni bu şekilde yaşayabiliyoruz. Kısacası Cyan Worlds ağza göre şerbeti
tam kararında veriyor ve MYST’i her zaman URU tarzında hayal eden, sırf bu
yüzden de MYST’ten ziyade URU’yu daha çok beğenen beni bile kendine hayran
bırakmayı başarabiliyor. Oyunumuz MYST, adı ise Çağların Sonu! Tamamını
bulmacaların oluşturduğu, adventure türünün bu alt başlığını beğenmeyenlerin
bile kesinlikle yaşaması gereken bir atmosferi içerdiğini belirtmek istiyor ve
alakanız olmasa bile sırf kendinize iyilik yapmak için serinin herhangi bir
bölümünü oynamanızı öneriyorum. Biz ise bir alt paragrafta beşinci oyunu
inceliyor olacağız. Bekleriz.
MYST’e başlayalım
Beşinci oyunun birçok yenilik içerdiğini belirtmiştik. Serinin önceki
bölümlerinde olduğu gibi bunda da gayet iyi bir hikâyemiz var ve yine tıpkı
öncekilerdeki gibi hikâyenin birbiriyle uzaktan yakından çok fazla bağlantılı
olduğu yönler yok. Her bölümün kendine has öyküsüyle birlikte yakın arkadaşımız
Atrus, onun biricik eşi Catherine ve ikisinin çok sevgili kızları Yeesha’nın
çeşitli şekillerde yardımlarına koşuyorduk. Beşinci oyunda ise altı farklı age’e
giderek buraları keşfedeceğiz ve en sonunda elde edeceğimiz tablet ile bütün
age’leri düzene sokacağız. Yine her şey Atrus’un bize gönderdiği mektupla
başlıyor. Yeesha’dan, ailesinden, kendisinin iyice güçten düştüğünden, D’ni’den
ve istediği yardımdan bahsediyor. Oyunun başlamasından önce ekranlara gelen bu
duygu yoğunluğu anlatılmaz video sırasında Atrus’un sesinden mektubu okuyor ve
arkadaşımızın bizden istediği yardım çağrısı karşısında kendimizi Age’lerden
age’lere atıyoruz.İlk videonun ardından kendimizi K’Veer’de buluyoruz. Oyuna burada başlıyor ve
yine her şeyi burada bitiriyoruz. Burada keşfedilecek fazla bir şey bulunmuyor;
fakat biraz sonra Atrus’un kızı Yeesha ile karşılaşarak oyunun sonunu
etkileyecek çok önemli detaylarla yine burada yüzyüze geliyoruz. Onunla
karşılaştıktan sonra öğrendiklerimiz gerçekten de hikâyenin tamamında ciddi
ölçüde etkili. Sizin atılmak üzere olduğunuz maceraya Yeesha ve onun dışında
Aturs da dâhil olmak üzere birçok kişi çıkmış, fakat tableti elde edemeden eli
boş dönmüş. Tabletin altından yapılması ve dünyaları düzene sokacak olması
bakımından da büyük bir önemi olduğundan bunu herkes kadar Yeesha da elde etmek
istiyor. Fakat kendisi ile karşılaştığımızda, eğer tableti bulabilirsek, ne
olursa ve ne pahasına olacak olursa olsun kendisine vermememizi üstüne basa basa
tembihliyor, ardından da kendisinin ve Atrus’un bu maceraya başladığı yer olan
K’Veer’deki Volkan’a ve Volkan’ın derinliklerine bizi gönderiyor; sonuçtaysa
asıl maceramız burada başlamış oluyor. Hemen ardından da başka birini, Esher’i
karşımızda görüyoruz. Bu enteresan kişilik oyun boyunca bize çeşitli zamanlarda
ve bulmacalar karşısında bazı ipuçları vereceği sıralarda görünüp kayboluyor.
Kendisiyle ilk karşılaşmamızda o da bize Yeesha’nın sözlerini tekrarlıyor.
Kesinlikle ama kesinlikle tableti bulduğumuz zaman Yeesha’ya vermememiz
konusunda uyardıktan sonra ortadan kayboluyor. İlk kez kendi başımıza işte bu
noktada kalıyoruz ve bölümler boyunca ilerleyerek çağlar hakkında bilgiler
ediniyor, oraların tadını çıkarıyor, Yeesha’nın günlüklerini okuyor ve nihayet
asıl amacımızı yerine getirmeye çalışıyoruz.
Öykümüz boyunca MYST’in en önemli özelliklerinden olan serbest oynanabilirlik
sayesinde ilerlemek ve bulmacalarla uğraşmak gerçekten de insanı zorlamaktan öte
büyük bir mutluluk kaynağı oluşturuyor. Muhteşem doğal güzelliklerle “süslü”
oyunda çağlar boyunca ilerleyerek hem o çağda neler olup bittiğini
gözlemleyebiliyor, hem de oralardaki bulmacaları çözerek etrafta meydana gelen
şeyleri izleyebiliyorsunuz. Bunların tamamının oyun dünyasında meydana
getirdikleri karşısında şaşkınlığınızı gizlemeniz mümkün değil. Gökyüzüne
bakıyorsunuz ve orada bir kuşun uçtuğunu görüyorsunuz. Ardından güneşin önüne ay
gelip yerleşiyor ve etraf karardığında gökyüzündeki milyonlarca yıldız size
birer ikişer göz kırpmaya başlıyor. Yeniden güneş yüzünü gösterdiğinde bu kez
yan taraftaki gölden yansıyan ışınlar gözlerinizi kamaştırıyor. Diğer çağa
geçiyorsunuz ve orada da buzun üstünde yürüyor, yağan karın destansı inişini
izliyorsunuz. Kısacası ambiyansa ortam yaratıcılığı ve rutin olaylarla tek
kelimeyle harika yansıtılan doğallık sizin kalbinizi dakikalarla anlatılabilecek
çok kısa bir süre içerisinde şekilden şekle sokarak kırıyor, büküyor, burkuyor,
sündürüyor ve gördükleriniz karşısında resmen ağlıyorsunuz. Herhangi bir tür
oyunda ekran görüntüleri ve sesler ile yaratılan gerçekçi ve etkileyici
unsurları isteyenleri de, öyküsünü ve oynanış alternatiflerini birleştirerek
alışılmadık zevkleri aynı yerde arayanları da fazlasıyla doyurabilecek bir yapım
olarak MYST gerçekten de bir efsane; beşinci oyunda ise bunlardan biraz daha
var!
D’ni ve linking books
MYST V: The End of Ages’de altı age bulunuyor ve diğer beş age’i birbirine
bağlayan Direbo adlı ara age ile birlikte toplam altı dünyada oyunumuzu nihayete
erdirmeye çalışıyoruz. Oyuna başlayıp Volkan’ın derinlikleri boyunca
ilerlediğinizde çeşitli linking book’lar göreceksiniz; herhangi birine
dokunduğunuzda Direbo’ya adım atmış ve yeniliklerle karşılaşmaya bu noktadan
itibaren başlamış oluyorsunuz. Buraya geldiğinizde de sizi Esher karşılıyor ve
gideceğiniz hiçbir yerde yalnız bırakmıyor. Bulunduğunuz yeri tanıttıktan sonra
hemen yan tarafta duran linking balonlarının ne olduğunu anlatıyor, yazıda ise
ben anlatayım. Linking balonlarına da bir nevi linking book denilebilir. Sadece
kitap gibi değiller; daire bir platform, onu saran saydam ve özel bir güç
alanını andıran bir balon ve platformun ortasında da pedestal denilen taş bir
sütundan meydana geliyorlar. Taş sütunun hemen tepesinde ise oyunun tamamında
“önemli” bir kısmı oluşturan slate taşlarını görebiliyorsunuz. MYST V’de
karşılaşabileceğiniz her age için farklı birer slate taşı bulunuyor ve her
slate’in şekli ve etkileşime girebilme yöntemleri birbirinden farklı. Linking
balonlarına girdiğinizde ortadaki sütunun üzerinde yer alan slate’i alıyorsunuz
ve o age boyunca karşılaşacağınız bulmacaların tamamında ondan yardım
alıyorsunuz. Oyunun başında K’Veer’de ilerlerken etraftaki oradan buraya
zıplayan yaratıklar dikkatinizi çekecektir; işte bu taşları o yaratıklar
oluşturmuş. Bu yaratıkların isimleri Bahro. Bahro’ların meydana getirdikleri bu
taşların özel güçleri var. Bu özel güçler, Bahro’ların anlayabilecekleri
şekilleri üzerlerine çizmenizle onların taşın olduğu yere gelerek şeklin demek
istediği şeyi gerçekleştirmeleri üzerine kurulu. Her age’deki Bahro’ların
yalnızca o age’e ilişkin simgeleri bildiklerini belirtmem lazım; yani oyundaki
çağlardan Noloben’de işinizi gören bir simge Todelmer’de çalışmıyor.
Age’lerde dolaşırken slate’i elinize aldığınızda ekranın alt satırı boyunca taşı
tuttuğunuza dair slate’in üst kenarını görebiliyorsunuz. Oyun boyunca sürekli
onunla birlikte oluyorsunuz. Elinizde sürekli bir ağırlık olduğu için bazı
noktalarda ilerleyişinizi ona göre ayarlamalı, geri dönüp pedestal’a taşı
bırakmalısınız; nedeni ise merdivenlerden inip çıkarken taşın sizi engellemesi
ve oraları kullanamıyor oluşunuz. Bu aşamada geri dönüp slate’i pedestal’a
bıraktıktan sonra ilerledikçe göreceğiniz diğer pedestal’lerdeki simgeleri
slate’in üzerine çizerek oraya ışınlanmalısınız; böylelikle slate’i de yanınızda
götürmüş olursunuz. MYST serisinde bundan önce görmediğimiz birçok özellikten
bir diğeri de işte bu. Slate taşları, bunların üzerlerine simgeler çizebilmek,
Bahro’lar ve linking balonları birbirleriyle bağlantılılar ve beşinci MYST ile
onlarla ilk kez karşılaşıyoruz. Slate’i elimize aldığımızda ekranın alt satırı
boyunca taşa tıkladığımızda ekranın tamamını tepsi gibi olan bu taş kaplıyor ve
üzerine çeşitli şekiller çizebiliyoruz. Bu sırada fare işaretçimizin şekli
değişiyor ve içi boş bir yuvarlak halini alıyor. Taşın üzerindeki boş alan
üzerinde tıklayıp çeşitli şekiller çizebilir ve taşın kenarları boyunca
tıklayarak slate’i yere koyabiliriz. Taşı yere koyduktan sonra biraz
uzaklaştığınızda Bahro’lardan biri ortaya çıkıp taşın üzerindeki şekli tanıyor
ve çizdiğiniz şeklin anlamı neyse ona göre bir eylem gerçekleştiriyor. Bu
şekillerin neye yaradığını şekli gördüğünüzde çağrışım yaparak anlamanız mümkün.
Mesela fırtına çıkarma işareti dalgalı üç çizginin üst üste konması şeklinde,
sıcaklığın simgesi ise güneşe benziyor. Bahro işaretlerini age’ler boyunca
ilerlerken etrafta görme şansınız var. Simgelerin bazıları age üzerinde
değişiklik meydana getirirken, bazıları da pedestal’leri temsil ediyor; bunlara
göre, az önce de dediğim gibi, önünüze çıkan merdiven gibi engelleri age’lerin
ilerleyen kısımlarında göreceğiniz pedestal’lerin simgelerini slate’lere çizerek
oralara gidebilir, karşılaşacağınız bulmacaları genel olarak ancak bunlara göre
çözebilirsiniz.Slate taşlarına çizebileceğiniz şekilleri istediğiniz gibi ayarlayabilir, hatta
üzerlerine adınızı bile yazabilirsiniz. Bu konuda gerçekten de özgürsünüz ve
eğer taşın üstüne anlamsız bir şey yazıp da onu yere koyarsanız slate’in yanına
gelen Bahro kafasını kaşıyıp ona anlam vermeye çalışıyor, ama sonuçta sonuç
alamayıp yine geldiği gibi kaybolup gidiyor. Çizdiğiniz simgeler eğer
pedestal’lere aitse slate’in başına gelen Bahro, taşı alıp o pedestale götürüp
koyuyor. Age’lerde değişiklik meydana getirebilecek şekiller çizmişseniz ona
göre çeşitli hareketler yaparak yeri geliyor ortalığı birbirine katıyor, yeri
geliyor her tarafı ısıtabiliyor. Bunların senaryoya kazandırdığı ekstra
özelliklerden ziyade oyun içerisinde bunun işleyişini görmek gerçekten de
etkileyici. Çizdiğiniz şeklin büyüklüğüne, eğimine, bilmemnesine bakmaksızın
sistem onu bir şeye benzetmeye çalışıyor. Abuk sabuk bir şey çizip de ona iş
gördüremeyeceğinizi tahmin ediyorsunuzdur umarım. Oyun ile etkileşiminizi had
safhaya çıkaran bu özellik gerçekten de MYST’in “MYST benzeri” oyunlardan ne
kadar farklı olduğunu altını çize çize belirtmeye yetiyor da artıyor.
Doğa harikalarıyla bir başka güzel MYST
MYST’in 10 yılı aşan geçmişinde en önemli özelliklerinden biri de, herkesçe
kabul edildiği gibi ekrandan yansıyan görüntülerin harika olduğuydu. İlk
MYST’ten bu yana serinin her oyununda gördüğümüz, kısaltmasını FMV olarak
yapabileceğim Full Motion Video sistemi bunu sağlayan tek özellikti. İlk MYST’te
ve bundan sonraki her oyunda gördüğümüz göreceğimiz bu sistem her ne kadar o
zamanlarda bir adventure klasiği olarak kullanılıyorduysa da aynı şeyin
MYST’teki yansıması gerçekten de harikaydı. Oyunun kendi türünü yaratması ve
karakteri gözünden görebildiğimiz bu tarz oynanış seriyi ta o zamanlardan beri
farklı kılmaya yetmişti ve birçok yabancı otoriteye göre bu, grafiksel devrimin
de ilk göstergeleri arasındaydı. MYST bunu her oyunla birlikte geliştirerek
artırmaya devam etti. FMV gerçekten de çok eski bir sistem; 80’li yılların sonu
ile 90’ların başında bir ara rağbet bulmuş, fakat çok zor ve çeşitli nedenlerle
yüksek bütçe gerektirmesi sebebiyle fazla tercih edilmemişti. Fakat FMV’yi Cyan
Worlds geçen sene içerisinde piyasaya çıkardığı MYST IV: Revelation’a kadar
kullandı. Serinin beşinci oyununda ise FMV’yi oldukça ekstrem yerlerde
görüyoruz, hatta yüzdeye vursak yüzde 1’lik dilimin bile altında kaldığını
belirtmek istiyorum. Oyunda onun yerine üçüncü boyutun marifetleri benimsenmiş,
bunun oyuna yansıması ise grafiklerden ziyade oyunun boyutunda da aşırı bir
değişimi ortaya çıkarmış. Hatırlayacağınız üzere MYST IV’ü 2 DVD olarak
sistemlerimize yüklemiştik; bu ise 1,5 GB’den biraz fazla bir alan kaplıyor.
Oyundaki grafiklerin ve görsel efektlerin ne kadar etkileyici olduğundan uzun
uzadıya bahsetmeye açıkçası pek gerek görmüyorum; oyunumuz tek kelimeyle şaheser
ve bir MYST oyununun bütün gerekliliklerini yerine getiriyor. Oyunda üç boyut
kullanıldığı için etrafta görebileceğiniz her şey oldukça iyi modellenerek oyuna
aktarılmış, dokular ve dolgular çok iyi hazırlanmış. Exile’den bir süre sonra
MYST’in öyküsüyle alakası olmayan, fakat D’ni uygarlığını farklı age’ler ile
tekrar keşfetme imkânını bize sunarak piyasaya çıkan URU’da kullanılan grafik
motorunun geliştirilmiş sürümü MYST V’de yer alıyor. URU’da yaşanan online
fiyaskonun dışında her şeyiyle harikalar yaratan grafik motoru Havok oldukça iş
görmüştü ve MYST serisine dolaylı yoldan da olsa apayrı bir hava katmıştı. Buna
göre beşinci MYST’e “MYST’in öyküsüne devam eden yeni URU” deme gafını yapmakta
pek de sorun görmüyorum. Hatta grafiklerden ziyade her şey URU’nun oynanışına
döndürülerek serbest kontrol imkânı da alternatifler arasına kazandırılmış.MYST’e FMV olarak hayran kalan çoğu oyunsevere bir darbe de bu konumda geliyor
denebilir; MYST’in arabirim ve oynanışı “yalnızca” point&click değil, onun yanı
sıra survival de ilerleyebilme özelliğimiz var. Oyuna başladıktan sonra ayarlar
ekranından oyunu hangi arabirimi kullanarak oynamak istediğinizi
belirleyebiliyorsunuz. İsterseniz alıştığınız MYST kontrolleri ile beraber
olabilir, isterseniz de URU’da hoşunuza gitmiş olabilecek serbest kontrolleri
kullanabilirsiniz. Aslına bakacak olursanız serbest oynanışın MYST’te görmek
istediğim tek şey olduğunu düşünmüşümdür ve sırf bu yüzden MYST’e de pek
ısınamamıştım. URU’da oldukça etkileyici olan serbest ilerleme özelliği MYST
V’te kullanışsız ve oyuncuyu çok daha zorlar olmuş. URU’da bulmacaların serbest
kontrolleri kullandırmayı sağlayıcı ve özendirici tasarlanması orada ona
işlerlik kazandırmıştı; fakat MYST V içerisinde gördüğümüz tüm bulmacalar
standart MYST kontrollerini kullanmanızı gerektirecek düzeyde yapılmış, sadece
bu nedenle bile oyun boyunca çoğunlukla bunu kullanıyorsunuz. Üç boyutlu olarak
ekranlar arasında ilerliyorsunuz, üstelik bu serbest oynanışa nazaran oldukça
hızlı ve keyifli. Eğer age’ler içerisinde keyfinizce gezmek isterseniz serbest
kontrolleri kullanabilirsiniz. Ama oyun içerisinde standart kontrolleri
kullanmanızın bulmacalarda ve ilerleyişinizde çok daha faydalı olduğunu
belirtmek isterim.
MYST boyunca seslerde abartılı bir gelişim meydana pek gelmemişti ve keza burada
da öylesi bir durum söz konusu değil. Çok kaliteli yankılanmalar, hayvanların
sesleri, ara sıra duyabileceğiniz müzikler ve ambiyansı meydana getiren tınılar
insanı oyunun içerisinde olduğunu fazlasıyla hissettiriyor. MYST’in en büyük
özelliklerinden olan kontrol ettiğiniz karakter hakkında herhangi bir şey
bilmiyor oluşunuzun da burada büyük bir katkısı var. Sizden tek ses bile
çıkmıyor, ama etrafınızdaki dünya sanki yaşıyor. İşte bu özelliği seslerle
olağanüstü ortaya koyan MYST bunu doğallığın zarafeti şeklinde adlandırıyor.
Neredesin Cyan???
MYST V: End of Ages hakkında diyecek fazlaca bir şey bulamıyorum. MYST işte!
Herhangi bir oyununu oynamadan ölmeyin derim ve bundan daha iddialı bir lafın da
olmadığını düşünürüm. Beşinci oyunda ekstra özelliklerle kullanılan üç boyutlu
evren MYST’e apayrı tatlar katmış ve seri boyunca alıştıklarımızdan çok daha
fazlasını vermeyi başarabilmiş.
Bir süre önce MYST’in yapımcısı Cyan Worlds’ün kapandığı haberleri internette
yayılmış ve E3 sırasında duyurulanlarla birlikte serinin sonuncu oyunu olarak
MYST V üzücü ama “yerinde” bir sonla tüm onu sevenlere veda etmişti. Fakat kısa
bir süre önce Cyan Worlds “şapkadan tekrar tavşan çıkarmak için” yeniden işbaşı
yaptığını açıkladı. Akıllara ilk olarak yeni bir MYST oyunu gelebilir; fakat bir
süre önce kendileriyle yaptığımız röportajda MYST oyununu bitirdiklerini ve
artık yeni ufuklara yelken açmak istediklerini belirtmişlerdi. Cyan Worlds’ün
yeniden açılması ve son bahsettiğim bu gelişme ile yeni bir oyun ile karşı
karşıya olma ihtimalimizin var olma ihtimali de bulunmuyor değil. Bir MYST daha
gelse onu da beklemezlik ve oynamazlık etmeyiz; ayrıca Cyan Worlds’ün yeni oyun
yapma fikri de insanda apayrı bir heyecan kaynağı oluşturuyor. Her iki ihtimal
de gayet sevindirici. Ne diyelim; umarız çok beklemeyiz. MYST V ise klasik bir
MYST, ve her klasik MYST oyunu gibi MYST V: End of Ages de bir adventure
klasiği!