Şu aralar oyun piyasası oldukça bereketli günler geçiriyor. PC oyunlarının uzun zamandır var olan durgunluğu da bir kenara, neredeyse her hafta kayda değer bir oyun çıkıyor. Yeni nesil Need for Speed: Hot Pursuit ve Gran Turismo 5 ile bir yarış oyunu patlaması yaşadık özellikle. Bakıyorum herkesin de dilinde bu iki oyun var. Sürekli bir karşılaştırma ve oyunları rekabet ettirme söz konusu. Üstelik sırf oyuncular değil bu işi yapan, EA bile olaya müdahil olarak Gran Turismo’ya göndermelerde bulunmuş. Ondan önce de zaten Codemasters’ın da bir açıklaması vardı yine.
Ne ilginç değil mi? Oyun yapımcılarının, ekran kartı yapımcılarının rekabeti ve çekişmesinden bahsediyorum. Bence doğru olan, karşı tarafı kötülemekten öte daima “Nasıl daha iyisini yapabilirim?” diye düşünmektir. Hiç bir oyun aynı değildir ki sonuçta, hani bir tabir vardır ya; “her ürünün bir alıcısı vardır” diye. Aynen öyle bu durum da. Gereksiz karşılaştırmalar daima saçma gelir bana. Bırakın “oyuncu” eğlendiği oyunu alsın.
Neden tüm bunları yazdığıma gelince, bunca yarış oyunu arasında yeni bir yarış temalı oyun daha çıktı. Adı da nail’d… Ne NFS: Hot Pursuit, ne de Gran Turismo 5 kadar detaylı ama en az onlar kadar da eğlenceli bir oyun. Gelin, neden eğlenceli, nasıl eğlenceli bir göz atalım.
O nasıl bir isim öyle?
Öncelikle nail’d herhangi bir hikayeye veya ciddi bir amaca sahip bir oyun oyun değil. Sunmak istediği ve gerçekten başardığı tek şey eğlence faktörü. Tamamiyle arcade bir oynanışa sahip olan oyunumuzda iki çeşit araç bulunuyor. Birincisi ATV araçları, diğeri de motorsikletler. Bu iki araç arasında belirgin farklar yok ve aynı klasmanda sayılıyorlar, dolayısıyla yarışlarda araçlar karışık halde bulunuyor. Arcade demiştim, evet nail’d hiçbir fizik kuralını tanımıyor ve yer çekimi kanununu yok sayıyor. İnanın uçan bir araçla yapamayacağınızın çok daha fazlasını nail’d içinde yapacaksınız.
Dağlardan atlayıp adeta uçabiliyorsunuz, karşı karşıya gelen iki kamyonun arasından geçebiliyorsunuz veya dev bir tren ve üstünüze yuvarlanan kayalarla karşılaşabiliyorsunuz. Bu yönüyle oyun tamamen salt eğlence ve adrenalin yaşatmayı denemiş ki başarılı da olmuş. İnanın yarış mekanikleri harika hazırlanmış, sizi oyunun içine çekiyor ve saatlerce başında tutabiliyor. Tabii bunda şüphesiz en büyük pay muhteşem tasarlanmış pist ve haritalara ait. Dört farklı bölgeye ait, 14 farklı harita bulunuyor ve hepsi de çok detaylı hazırlanmış. Örneğin; Hot Pursuit’te hatırlarsanız her yerde bariyerler mevcuttu ve oyun bizi pistten çıkmamamız için bir güzergaha sabitliyordu. Hal böyle olunca oyun çizgisel bir hal alıyor ve haritalar kendini sürekli tekrar ediyordu. Bu durum nail’d için tam tersi şekilde ilerliyor. Yol sürekli iki hatta üç farklı yöne ayrılıyor ve hepsinin farklı avantajları oluyor. Örneğin; bir taraf kestirme yolken, diğer tarafta hızımızı arttıran boost çemberi bulunuyor. Sonuçta, her oyun üç tur sürüyor ve siz her turda farklı güzergahları denediğiniz için sıkılmanız da mümkün olmuyor. Yol sizi sabitlemiyor kısacası. Demiryolu, karlı dağlar, balta girmemiş ormanlar, çöl gibi de mekanlar mevcut pist olarak. Hepsi de kendini defalarca oynatabiliyor.
Grafik motorunun gücü adına!
Oyunun bir diğer güzel tarafı özenle hazırlanmış çevre, detaylar ve grafikler. Grafik motoru olarak Chrome Engine 4 kullanılmış ki daha önce bu motor Call of Juarez: Bound in Blood ve Sniper: Ghost Warrior oyunlarında da kullanılmıştı. Zaten her üç oyuna da baktığınızda renk paletlerinin ne kadar benzediğini görebiliyorsunuz. Sözün özü, grafikler oldukça başarılı olmuş. Kaplamalar hatasız gözüküyor, çevre ve nesneler de çok detaylı ayrıca. Ekrana doğru savrulan ağaç yaprakları, çamur ve su damlaları hepsi ufak ama “ince” ayrıntılar. Elektrik tellerindeki kargalar, balonun üzerindeki adam hepsi iyi düşünülmüş şeyler. Araç modellemeleri de yine bir o kadar başarılı. Zaten her aracı kendinize göre özelleştirebiliyorsunuz, upgrade edebiliyorsunuz. İlerledikçe yeni boyalar ve parçalar açıp aracınızı kafanıza göre tasarlayabilirsiniz. Yani son derece detaylı bir bölüm burası da. Normal bir araba yarışı oyununda bulunmayan detayları dahi barındırıyor bu yönüyle.
Modlara geçtiğimizde, öncelikli olarak bir “Tournament” bölümü bulunuyor ki en çok vakit geçireceğiniz yer burası olacaktır sanırım. Bölgelere göre 14 farklı bölüme ayrılmış burası ve hepsi de kendi içinde ayrı yarışlar barındırıyor. Kimi yarış üç tur sürerken, kimi de tek tur ama daha uzun sürüyor. Ayrıca üç farklı zorluk seviyesi bulunuyor ve hepsi de dengeli hazırlanmış. Tavsiyem oyuna normal ile başlayıp hard ile devam etmeniz, zorluğu yükseltince çünkü yarışlar daha keyif verir hale geliyor. Yapay zeka daha akıllı davranmaya başlıyor, diğer yarışçılar daha fazla boost özelliğini kullanıyor. Önlerine geçseniz bile yarış boyu ensenizden ayrılmıyorlar. Kaza yaptığınızda zaten hemen yeniden yaratılıyorlar ki bu da sadece birkaç saniye sürüyor. Yani fazla bir kaybınız olmuyor, aynı şekilde rakibin de. Zaten oyun oyun boyunca sürekli kazayla burun burunasınız.
Kazasız kul olmaz
Birinci kaza faktörü; pistler. Yollar oldukça engebeli ve tehlikeli, aşırı hızın da etkisiyle karşınıza ne çıkacağını kestiremiyorsunuz. İkinci faktör ise diğer yarışçılar. Evet nail’d sadece hızlı giderek yarışları kazanabileceğiniz bir oyun değil, aynı zamanda diğer yarışçılarla da mücadele içindesiniz. Havada çarpışıp ikinizin de havaya uçması olası veya aracınızla rakibinizin üzerine “atlayarak” onu yarış dışı bırakmanız… Kısacası yarışlar keyif verici, yapay zeka “zeki” ve mücadele her zaman devam ediyor; bu da oyundan kopmamanızı sağlıyor. Bu yönüyle oldukça uzun ömürlü, her yarıştan sonra “son bir kez daha” diyor çünkü insan. Tournament modu dışında Single Race ve Multiplayer modları da bulunuyor. Şimdilik bir takım bağlantı sorunları ve oyuncu azlığı bulunsa da Multiplayer moduna da göz atmanızı öneririm, başkalarıyla oynamak oldukça keyif verecektir. Single Player’da ise Time Challenge oldukça zevkli; zamana karşı yarışıyorsunuz. Tabii dediğim gibi en başta Tournament oynamanızı öneririm, modifiye seçeneklerinden ötürü.
Bir de boost ve kontroller konusuna değinmek istiyorum. Gamepad olsun,
klavye olsun çok stabil kontrollerle karşılaşıyoruz. Zaten
kullanacağınız tuş sayısı dördü geçmeyecektir. Sağ, sol, gaz ve boost
yani. Oyun zaten o kadar hızlı ki frene asla basmayacağınızı veya
yavaşlamayacağınızı söyleyebilirim. Yazının başında bahsettiğim boost
çemberleri ise yolun belirli bölgelerinde veya rampalarda bulunuyor,
içlerinden geçtiğinizde boost göstergeniz biraz daha doluyor. Hem
kullanımı oldukça zevkli, hem de rakipleri geçmek için önemli bir araç.
Ayrıca Single Race yaparken, Boost Madness özelliğini aktif ederseniz
sınırsız kullanabilirsiniz bu özelliği.
Kulak Bayramı
nail’d
ses ve müzikler konusunda da çok başarılı bir yapım. Başarılı çevre ve
araç sesleri bir yana çok geniş bir soundtrack listesi de bulunuyor.
Rock-Metal ağırlıklı müziklerin, oyunun atmosferine etkisi büyük. Peki
kimler mi var listede? Slipknot’tan Queens of the Stone Age’ye, Backyard
Babies’den American Sixgun’a, Aggressive Chill ve Slaves on Dope’ye
kadar bir soundtrack albümü var ki müzikleri bile oynamak için başlıca
bir etken diyebilirim bu noktada.
Kısacası nail’d oldukça
başarılı bir akrobasi-yarış oyunu ki türünün en iyi örneklerinden de
biri. Sadece eğlence sunan bu oyunu mutlaka denemenizi tavsiye ederim.
Yarış oyunu sevenler zaten her türlü beğenecektir, klasik yarışlardan
bıkan oyuncular için de ilginç bir deneyim olacaktır eminim. Güzel
grafikleri, verdiği sürüş-hız keyfi ve harika müzikleriyle kesinlikle
oynanmayı hak eden bir yapım olmuş.